• Sonuç bulunamadı

İbadetlerde Karşılaşılan İletişim Engellerine Dair Bulgular

BÖLÜM 3: CAMİ EĞİTİMİ VE CAMİ BAĞLANTILI HALKLA İLİŞKİLERDE

3.6. Bulgular ve Yorumlar

3.6.6. İbadetlerde Karşılaşılan İletişim Engellerine Dair Bulgular

Din görevlilerine cami içinde gerçekleştirilen ibadetler (Kur’an okuma, namaz kıldırma, dua etme vb.) konusunda iletişim engellerine dair fikirleri sorulmuştur. Din görevlileri konuyla ilgili olarak tablo 15’te belirtilen hususları dile getirmişlerdir. Konuyla ilgili belirtilen birden fazla yargı ifadeleri tablodaki ilgili yargı ifadesine frekans olarak eklenmiştir.

Tablo 15

İbadetler Konusunda İletişim Engellerine Dair Din Görevlilerinin Görüşleri f Sürekli olarak toplanan yardımların yapılan hizmetleri unutturması 20

Cemaatin din görevlisinin kusurlarını araştırması 18

Cemaatin cami içi gerçekleştirilen faaliyetlere karşı ilgisiz oluşu 12

Din görevlisinin sesinin ve okuyuşunun yetersiz oluşu 10

Namazların kimine göre hızlı kimine göre yavaş olarak kıldırılıyor olması 8 İbadetlerin aksatılması durumunda cemaatin müsamahakâr olamaması 4 Tablo 15’deki bilgilere göre din görevlileri; cemaatin din görevlisinin kusurlarını araştırması (18), cemaatin cami içi gerçekleştirilen faaliyetlere karşı ilgisiz oluşu (12), namazların kimine göre hızlı kimine göre yavaş olarak kıldırılıyor olması (8), ibadetlerin aksatılması durumunda cemaatin müsamahakâr olamaması (4) şeklindeki değerlendirmelerle çoğunlukla alıcıdan kaynaklanan iletişim engellerin varlığını ortaya koymaktadır. Bazı din görevlileri de din görevlisinin sesinin ve okuyuşunun yetersiz oluşu (10) şeklinde bir öz eleştiri yaparak bu konuda iletişim engelinin kaynağını din görevlilerinin kendisi olarak görmektedir. Din hizmetinin önemli bir ayağını oluşturan

94

camiler ve camilerle bağlantılı olarak gerçekleştirilen iletişim faaliyetlerinde bir taraftan ortamın fiziki özellikleri bir taraftan da bunlarla bağlantılı olarak ileten ve iletilen konumdaki kişilerin olumsuz ve yanlış algılamaları bir iletişim engeli olarak kendini gösterebilir (Açıkgöz, 2005: 77). Nitekim din görevlilerinin çoğunluğu camilerde toplanan yardımlardan şikâyet ederek bu işin yapılan hizmetleri unutturduğunu ifade ederken (20) iletişimde ortam engelinin varlığına dikkat çekmektedir.

Din görevlilerinin ibadetler konusunda karşılaşılan iletişim engelleriyle ilgili düşüncelerinden bazıları şöyledir:

“Okunan ayetlerden kılınan namazlara kadar bazı insanların gözü din görevlisi üzerindedir. Bu kişilerin din görevlisinin yapacağı bir hatayı tespit etmenin bir başarı olarak görmesi din görevlisini yapacağı görevlerden soğutmakta insanlar arasında mesafe koymaya zorlamaktadır.(D12)”

“Cemaat kendisini jüri üyesi gibi değerlendirme kurumu olarak görmektedir. Sırf bu iş için camiye gelen cemaat olabiliyor. Acaba hoca ne yapıyor? Camiye vaktinde geliyor mu? Namazı nasıl kıldıracak? Hata yapacak mı? Namazda okuduğumuz sureleri bile eleştirenler oluyor. Kısa okudu, uzun okudu... vs. Kusurunu araştıracak konuşulacak kimse olmayınca cemaat bu durumu görev bilir.(D10)”

“Sürekli yardım toplanması cemaat üzerinde olumsuz etki yapıyor. Cemaat bundan oldukça rahatsız. Sürekli yardım toplanması cemaati bıktırmış durumda. Yardım toplanmadığı bir cumadan sonra “hoca bugün parasız namaz kıldık” diyen bir cemaatimi duymuştum. Yardımlar din görevlilerini zorlayan bir sorun…(D15)”

Cemaatten cami içerisinde gerçekleştirilen ibadetler (Kur’an okuma, namaz kıldırma, dua etme vb.) konusunda karşılaştıkları iletişim engellerine dair düşüncelerini belirtmeleri istenmiştir. Cemaat konuyla ilgili olarak tablo 16’da belirtilen hususları dile getirmişlerdir. Konuyla ilgili belirtilen birden fazla yargı ifadeleri tablodaki ilgili yargı ifadesine frekans olarak eklenmiştir.

95 Tablo 16

İbadetler Konusunda İletişim Engellerine Dair Cemaatin Görüşleri f

Din görevlisinin ibadet görevine özen göstermeyişi 23

Din görevlisinin sesinin ve okuyuşunun yetersiz oluşu 13

Din görevlisinin cami içi gerçekleştirilen faaliyetlere karşı ilgisiz oluşu 10 Din görevlisinin din hizmetlerinde yeterli bir bilgiye sahip olmayışı 8

Camilerde sürekli olarak para toplanması 8

Yapılan değerlendirmelerde cemaat, ibadetler konusunda din görevlilerinin aksine ağırlıklı olarak kaynak nedenli bir iletişim engeline vurgu yapmakta, iletişim engeli olarak din görevlisinin ibadet görevine özen göstermeyişini ilk sırada görmektedir. Yaptığımız görüşmelerden bu durumun cemaat tarafından din görevlisinin söz ve davranış uyumsuzluğu içerisinde değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Din görevlilerinin görev ve sorumluluklarının bilincinde olması önemli bir husustur. Görevlerini ihmal eden, gerekli hassasiyeti göstermeyen din görevlilerin itibar görmesi, cemaat üzerinde etkili olması, görevinde başarılı olması mümkün gözükmemektedir. “Din Görevlisinden Beklentiler Ve Din Görevlilerinin Mesleki Yeterlikleri” adlı proje çalışmasında da benzer sonuçlara ulaşıldığı, din görevlisinin cemaatle ilişkilerini olumsuz etkileyen sebepler içerisinde din görevlisinin görevini ihmal etmesinin ön planda olduğu görülmektedir (Cebeci ve diğerleri, 2007: 141 ). Buyrukçu (2008: 362) da araştırmasında, cemaatin din görevlilerinden beklentileri konusunda namazların zamanında ve usulüne uygun kıldırılması, din görevlilerinin görevlerini aksatmaması şeklinde sonuçlara ulaşmıştır.

Cemaat, din görevlileri kadar olmasa da camilerde toplanan yardımların (8) iletişim engeli olduğunu dile getirmektedir. Günümüzde camilerde cuma ve bayram günlerinde cemaatten para toplama talebi gelmekte, bu durumun cemaate duyurulması din görevlilerinden istenilmektedir. Din görevlilerinin sık sık böyle bir durumla karşı karşıya kaldıkları, istemedikleri bu durumun iletişim engeli olarak görüldüğü tablodan anlaşılmaktadır. Keyifli (1997: 131)’nin çalışmasında, meslekte en çok rahatsız eden konular ile ilgili olarak din görevlilerinin büyük çoğunluğunun cemaatten çeşitli nedenlerle para toplamayı ifade etmeleri tespitimizi doğrular niteliktedir. Din görevlilerinin değerlendirmelerinde, bu durumun temelinde toplumun içerisinde

96

itibarını ve fonksiyonunu zedeleyici bir unsur olarak görmelerinin etkisinin büyük olduğunu söylemek mümkündür.

İbadet faaliyetleri konusunda karşılaşılan iletişim engellerine dair cemaatin görüşlerinden bazıları şu şekildedir:

“(…)Hocaların birçoğu bizim hocamızda dâhil tam ezan okunurken camiye geliyor, camiyle ilgilenmiyor görevini layıkıyla yerine getirmiyor, bu durum beni camiden ve din görevlimizden soğuttu. Hutbe ve vaazda söyledikleri benim için pek de bir anlam ifade etmiyor. (C14)”

“Hoca hafta tatili diye namaza gelmek istemeyip vaktini evde geçiriyorsa benim bu din görevlisine ne kadar güvenmemi, onunla ne kadar iletişim kurmamı beklersiniz. Namazlardan sonra okunacak olan aşırlarda din görevlisinin özen göstermeyişi her namazın sonunda âmin denilip caminin terk edilişi bana bir kaçış izlenimi veriyor, beni üzüyor. Açıkça söyleyeyim böyle yapan bunu alışkanlık haline dönüştüren din görevlilerine karşı zihnimde olumsuz düşünceler beliriyor. Bu konunun basit görünen büyük bir engel olduğunu düşünüyorum…(C6)”

“(…)Beş vaktin sadece üç vaktin de camide olan bir imamla nasıl iletişim kurulabilir ki…(C10)”

Din görevlileri ve cemaatin görüşleri neticesinde ibadetler konusunda ortaya çıkan iletişim engelleri çeşitleri aşağıdaki grafiklerde gösterilmiştir. Görüşler doğrultusunda din görevlileri ve cemaatin belirtmiş oldukları yargı ifadeleri ilgili görülen her bir iletişim unsuru için iletişim engeli olarak eklenmiştir.

97 Alıcı Engelleri Ortam Engelleri Kaynak Engelleri Kanal Engelleri Mesaj Engelleri 42 20 10 0 0 Grafik 11. Din Görevlilerine Göre İbadetler Konusunda İletişim Engelleri Çeşitleri

Kaynak Engelleri Ortam Engelleri Alıcı Engelleri Kanal Engelleri Mesaj Engelleri 54 8 0 0 0

Grafik 12. Cemaate Göre İbadetler Konusunda İletişim Engelleri Çeşitleri

İbadetler konusunda cemaat büyük bir çoğunlukla kaynak nedenli iletişim engellerinin varlığından söz ederken din görevlilerinden bazıları da kendilerinden kaynaklanan engellerin varlığını kabullenmektedir. İbadetler konusunda kaynak engelleri değerlendirildiğinde cemaat tarafından ileri sürülen iletişim engelleri genel olarak kişilik yetersizliklerine özellikle kişilik yetersizlikleri içerisinde çekicilik özelliğine dayalı iletişim engelleri şeklindedir. Bunun yanında bilgiye dayalı engeller de söz

98

konusudur. Hem din görevlilerinin hem de cemaatin ortak engel olarak gördükleri din görevlisinin sesinin ve okuyuşunun yetersiz oluşu teknik bir iletişim engeli olarak karşımıza çıkmaktadır.

İbadetler konusunda alıcı kaynaklı iletişim engelleri olarak değerlendirilen hususların tamamı din görevlilerine aittir. Alıcı nedenli iletişim engelleri konusunda genel olarak din görevlilerinin cami cemaatinin kişilik özelliklerinden kaynaklanan davranışlarına getirdikleri eleştiriler ve cemaatin ilgisizliği nedeniyle ortaya çıkan iletişim engelleri söz konusudur.

99

SONUÇ VE ÖNERİLER

İnsanlar, istek ve ihtiyaçlarını, duygu ve düşüncelerini, bilgi ve becerilerini iletişim yoluyla birbirlerine iletmekte ve birbirleriyle paylaşmaktadır. Bilgi, duygu, tutum ve davranışlar olarak nitelendirebileceğimiz mesajların, değişik şekil ve faaliyetlerle, siyasi, ekonomik ve dinî pek çok sahada insanlar arasında paylaşılması ve aktarılması söz konusudur. Hiç şüphesiz geçmişten günümüze iletişim olgusunun yaygın olarak kullanıldığı alanlardan birisi de dindir (Certel, 2008: 127). Dinî iletişim insan hayatının her alanını kuşatan ve onun en sık ihtiyaç duyduğu vazgeçilmez bir etkinliktir. Dine dair bilgi, duygu, düşünce, tutum ve davranışların iletilmesi aileden okula, kitle iletişim araçlarından dinî mekânlara kadar farklı ortamlarda değişik faaliyet türleri şeklinde gerçekleştirilmektedir. dinî mesajların iletilmesi ve paylaşılması sürecinin, yoğun bir şekilde yaşandığı dinî mekân denilince akla hiç kuskusuz camiler gelmektedir. Camilerde vaaz, hutbe, cami dersleri ve yaz kursları gibi dinî iletişim faaliyetleri ve hizmetleri sürdürülmektedir.

Etkin iletişimin sağlanması için iletişimle ilgili bilgi, yetenek ve kabiliyetlerin, siyasetten ekonomiye, sanattan hukuka kadar birçok toplumsal ilişkide olduğu kadar dinî sahada da verimli kullanılması önemli bir husustur. Şu bir gerçektir ki iletişim problemsiz bir eylem süreci değildir. Gereklerine dikkat edilmediği takdirde yanlış ve eksik anlamalar, anlaşmazlıklar ve çatışmalar ortaya çıkabilmektedir. Bugün her türlü iletişimin verilerinden habersiz bir din eğitimi ve öğretimi okulda, ailede, sokakta, camide anlamama, anlaşılmama, verimsizlik, ikna edememe gibi birçok problemi beraberinde getireceği muhakkaktır.

Din görevlileri ve cami cemaatinin açıklamaları doğrultusunda cami eğitimi ve cami bağlantılı halkla ilişkiler ile ilgili olarak bazı iletişim engelleriyle karşılaşıldığı anlaşılmaktadır. Araştırma bulgularına göre karşılaşılan bu engeller; kaynak, alıcı, mesaj, kanal ve ortam engelleri olmak üzere beş gurupta toplanmaktadır.

Araştırmamız kapsamındakaynak ile ilgili kaynağın teknik yetersizliği, kaynağın kişilik özellikleri, kaynağın bilgi yetersizliği şeklindeki bazı durumların cami eğitimi ve cami bağlantılı halkla ilişkilerde iletişim engeli olduğu tespit edilmiştir.

100

Din görevlileri ve cami cemaati tarafından hutbeler ve vaazlar konusunda iletişim engellerinin temelinde kaynağın olduğu düşünülmektedir. Hem din görevlileri hem de cemaat hutbeler ve vaazlardaki mesajın kurgulamasında, ifadelendirilmesinde ve iletilmesinde ortaya çıkan teknik yetersizlikleri iletişimin başarıya ulaşmasında bir engel olarak görmektedir. Teknik yetersizlikler içerisinde hutbeler konusunda mesajı düzenleme yetersizliği ağırlıktayken, vaazlar konusunda sunuş yetersizliklerine dayalı kaynak engellerinin çokluğu söz konusudur. Vaaz ve hutbelerle ilgili olarak hem din görevlileri hem de cemaat tarafından iletişim engeli olarak dile getirilen birçok durumun temelinde Diyanet İşleri Başkanlığının merkezi sistem hutbe hazırlama ve vaaz verme yaklaşımının bulunduğu görülmektedir. Bu yaklaşım cami eğitimi ve cami bağlantılı halkla ilişkilerde iletişimin sağlıklı yürütülmesinin önünde büyük bir engel gibi durmaktadır. Vaazlarla ilgili yapılan açıklamalardan iletişim engeli olarak görülen kaynağın, merkezi sistem vaazı gerçekleştiren görevliler yanında camilerinde vaaz eden din görevlileri olduğu anlaşılmaktadır. Hutbelerle ilgili olarak yapılan açıklamalarda da söz konusu kaynağın genel olarak hutbeleri hazırlayanlar yanında, hutbeleri okuyan din görevlileri olduğu anlaşılmaktadır. Hutbelerin cemaatin seviyesine, ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde hazırlanmıyor olması okuyucusundan bağımsız bir kaynak engeli iken sonuçları açısından da bir mesaj engeli olarak değerlendirilebilir.

Cami cemaatinin çoğunluğu cami dışı halkla ilişkiler ve ibadetler konusunda karşılaşılan iletişim engellerinin sebebi olarak kaynağı görürken bunun nedenini çoğunlukla kaynağın kişiliğine bağlı birtakım eksiklilerle açıklamaktadırlar. Bu durum bizleri din görevlileri ve cemaatin cami içeresinde ve cami dışında sürekli olarak beraber oldukları, daha fazla paylaşımda bulundukları ortamda ve zamanlarda birbirine karşı beklentilerin farklı olduğu ve bu beklentiler doğrultusunda iletişim engellerinin şekillendiği sonucuna götürebilir. Kaynağın kişiliğine bağlı iletişim engelleriyle ilgili olarak inanılırlık, güvenilirlik ve çekicilik özelliklerinin dile getirildiğine şahit olunmaktadır.

Araştırma bulgularına göre din görevlilerinin görevleriyle alakalı olarak sahip olduğu bilgilerin yetersizliğinden çok mesajı iletme ve hitap ettiği hedef kitleyi tanıma ve onların ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda hareket etme yönündeki bilgi eksikliğinin ön planda olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanında özellikle cemaatin ibadetler ve

101

halkla ilişkiler konusunda doğrudan din görevlilerinin görevleriyle ilgili bilgi eksikliğini dile getirdiği görülmektedir.

Camilerde gerçekleştirilen eğitim faaliyetlerinde ve cami bağlantılı halkla ilişkilerde kaliteyi etkileyen bir husus olarak; yaş, cinsiyet, öğrenim düzeyi, sosyoekonomik durum, psikolojik özellikler, tutum ve davranışlar, ilgi ve ihtiyaçlar gibi değişik özelliklere sahip cemaatin durumu da bir etken olabilmektedir (Köylü, 2003: 133). Araştırmamız sonuçlarına göre alıcıdan kaynaklanan iletişim engellerinin alıcının önyargıları, alıcının referans grubu, alıcının algı düzeyi ve kişilik özellikleri olmak üzere üç grupta toplandığı tespit edilmiştir.

Din görevlileri yaz Kur’an kurslarında devam zorunluluğunun olmamasına bağlı olarak öğrencilerin ilgisizliğini önemli bir iletişim engeli olarak görürken bazı din görevlileri de ailelerin ilgisiz oluşunu ifade ederek iletişim engelinin temelinde farklı bir alıcıya işaret etmektedirler.

Yaz Kur’an kursları konusunda az sayıda cemaat alıcı engeli olarak öğrencilerin ilgisizliği şeklinde değerlendirme yaparken bunun sebebi olarak din görevlileri gibi kurslarda devam zorunluluğunun olmaması şeklinde bir açıklama yapanlar olduğu gibi din görevlisinin sevilmemesi şeklinde açıklama yapanlar da olmuştur.

Din görevlilerinin büyük çoğunluğu cami derslerinde karşılaşılan iletişim engellerinin alıcı nedenli olarak düşünmektedirler. Bu durumun temelinde cemaatin ilgisiz oluşunu görmektedirler. Bazı din görevlileri de cemaatin din görevlisinin verdiği bilgilere güvenmeyişi, din görevlisinin sevilmemesi şeklindeki başlıklar içerisinde alıcı engellerine vurgu yapmaktırlar

Cami derslerinde karşılaşılan iletişim engellerine dair cemaat tarafından cami içi ve cami bağlantılı diğer etkinliklerde pek nadir rastladığımız bir öz eleştiri durumu söz konusu olmuş cemaatin cami derslerinde ilgisiz oluşunu bir iletişim engeli olarak gören cami cemaati alıcı kaynaklı bir iletişim engelinin varlığından söz etmiştir.

Yapılan birçok çalışmada benzer düşünceler ortaya konulduğu görülmektedir: Buyrukçu’nun (2005, 414), “Din Görevlisinin Mesleğini Temsil Gücü” adlı çalışmasında imam- cemaat ilişkilerinin istenilen yönde oluşturulamadığı imam ve cemaatin vermiş olduğu cevaplardan anlaşılmaktadır. Öyle ki imamlar daha çok cemaati

102

dine ve din adamlarına ilgisiz, dinî bilgi ve kültürleri yetersiz olarak nitelendirmişlerdir. Bir başka araştırmada cemaatin camide verilen vaazlara hutbelere ve dinî sohbetlere karşı ilgisinin yüksek olmadığı tespit edilmiştir (Cebeci ve diğerleri, 2007: 151).

Cami içi önemli faaliyetlerinden bir tanesi olan ibadetler konusunda din görevlilerinin büyük çoğunluğu alıcıdan kaynaklanan iletişim engellerinden söz etmişlerdir. Alıcı kaynaklı iletişim engelleri olarak değerlendirilen hususların tamamı din görevlilerine aittir. Cemaat ise din görevlilerinin aksine hutbe ve vaazlarda olduğu gibi ibadetler konusunda da iletişim engeli olarak alıcıdan kaynaklanan bir husus beyan etmemiştir.

Din görevlilerinin halkla ilişkilerde iletişim engelleri konusundaki değerlendirmelerinde iki görüş hariç tamamıyla alıcı nedenli iletişim engelleri ağırlıktayken cemaatin değerlendirmelerinde de az sayıda (4) alıcı sebepli bir iletişim engelinin varlığı dikkat çekicidir. Halkla ilişkilerde karşılaşılan iletişim engellerinde din görevlileri alıcı nedenli iletişim engelleriyle ilgili olarak çok farklı nedenler ortaya koydukları görülmektedir.

Cami eğitimi ve cami bağlantılı halkla ilişkilerde iletişim engeli olarak görülen durumlardan bir diğeri de mesaj engelleridir. Mesaj engelleri olarak dile getirilen hususlar mesajın içeriği ve şekliyle ilgilidir.

Yapılan araştırmada din görevlileri ve cami cemaatinden bazıları hutbe ve vaazlar konusunda fiziksel ve psikolojik olarak ortamın yetersiz oluşunu iletişim engeli olarak görmektedirler. Cami içerisinde gerçekleştirilen diğer faaliyetlerde doğrudan ifade edilmese de kaynak ve alıcı nedenli olarak görülen iletişim engellerinden bazılarının dolaylı olarak iletişim ortamından kaynaklandığı söylenebilir. Araştırma bulguları din görevlilerinin ve cemaatin zaman ve mekân yönündeki iletişim engellerinin yaz Kur’an kursları ve cami dersleri içerisinde yoğunlaştığını göstermektedir.

Bununla beraber ibadetler konusunda da camilerde toplanan yardımların özellikle din görevlileri tarafından huzur bozucu ve iletişimi engelleyici olarak görüldüğü dile getirilmiştir. Cemaat de din görevlileri kadar olmasa da ibadetler konusunda camilerde toplanan yardımları bir iletişim engeli olarak görmektedir.

Bulgularda din görevlileri ve cemaatin büyük çoğunluğu merkezi sistem vaazların iletişim engeli olduğu hususunu dillendirirken dinî iletişimde kanal engeline vurgu yapmaktadırlar.

103

Gerek kaynak taraması sonucu elde edilen bilgiler, gerekse görüşme yoluyla ulaşılan sonuçlarla bağlantılı olarak şu önerilere yer verebiliriz:

1-Hutbe ve vaazların sözel dilinin, açık, sade ve anlaşılır olması, cemaatin bütünü tarafından anlaşılması mümkün olmayan gereksiz ifadelerden arındırılmış olması gereklidir. Hutbe ve vaazların sunumunda sözlü iletişimin yanında beden dilinin kullanımına ağırlık verilmesi iletişimin etkinliği açısından faydalı olacaktır. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerlerde duyguların ifadesinde beden dilinin etkin olduğu unutulmamalıdır. Bunun için din görevlileri etkili hutbe ve vaaz hazırlama, sunum becerileri konularında uygulamalı hizmet içi eğitim seminerlerine tabi tutulmalıdır.

2-Merkezi sistem vaaz uygulaması ve hutbelerin hutbeleri okuyan din görevlileri tarafından hazırlanmamış olması durumunun bir iletişim engeli haline dönüştüğü açıktır. Din görevlilerinin kendi vaaz ve hutbelerini hazırlamaları daha faydalı sonuçlar verecektir. Her din görevlisinin görev yaptığı muhitteki cemaatin seviyesine yönelik hutbe ve vaaz verecek şekilde hizmet içi eğitim seminerlerinin hazırlanması bu seminerlerde din görevlilerinin cemaatle diyaloğunda kendilerine yarar sağlayacak halkla ilişkiler, psikoloji, sosyoloji, iletişim gibi derslere yer verilmesi faydalı sonuçlar verecektir.

3- Bugün din hizmetlerinde cemaatin din görevlileri tarafından gönderilen mesajları pasif bir biçimde aldığı, geri bildirimin çok sınırlı olduğu tek yönlü iletişim söz konusudur. Bu yüzden vaazlarda cemaatle daha fazla diyaloga girme fırsatı verecek değişik yöntemlerin, iletişim çeşitlerinin bir arada kullanılması isabetli olacaktır. Özellikle vaizler tarafından cemaatin etkin katılımının sağlanacağı, ilgisinin çekileceği yerine göre sorular sorabileceği ve sorular yönetebileceği ortamlar hazırlamalıdır.

4- Cami cemaati fiziksel, psikolojik ve sosyal özellikleriyle farklılık göstermektedir. Bu bakımdan hutbe ve vaazlarda bütün cemaatin ilgisini çekecek konu seçimi yapılmasının yanında, konu içeresinde verilecek mesajların genel olarak herkesi kuşatacak tarzda olması gerekir. Hutbe ve vaazların süresinin de aynı şekilde cemaatin durumu, çevre şartları ve verilmek istenen mesajın konusuna ve mahiyetine göre belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için hutbe ve vaaz konularının belirlenmesinde bölgenin ilgi ve ihtiyaçlarını tespit etmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından dinî konularda ihtiyaç analizleri ve hedef kitle analizleri yapılmalıdır.

104

5-Vaaz ve hutbe esnasında ortamın ses ışık ve havalandırma açısından uygun hale getirilmesi konusunda gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.

6-Yaz Kur’an kurslarının ve cami derslerinin yardımcı ders araç ve gereçleri bakımından takviye edilmesi yapılacak olan eğitimi daha faydalı kılacak ve başarıyı arttıracaktır. Yaz kurslarında rahleden derslik sistemine geçilmelidir. Bunun için müftülükler kurslarla gerekli şekilde ilgilenmeli, ögreticilere rehberlik etmeli, onların ihtiyaç duyduğu ders araç gereçlerinin ve materyallerin temininde destek sağlamalıdır. Dersliklere yazı tahtası, öğrenci sırası, projeksiyon makinesi, bilgisayar vb. ders araç gereçleri temin edilmelidir. Yaz Kur’an kursları öncesi her yıl tekrarlanan, aynı kişilerce verilen, içeriği değişmeyen seminerler de alanında uzman kişilere görev verilmelidir. Din görevlileri öğretim yöntemleri, çocuk psikolojisi, yetişkin egitimi, iletişim, ögretim teknolojileri ve materyal tasarımı konularında eğitilmelidir.

7- Yaz Kur’an Kursları ve cami dersleri başlamadan önce halk kurslarla ilgili yeterince bilgilendirilmelidir. Din görevlileri kurslarda hedef kitlenin ilgisini cezbedecek geziler, yarışmalar, eğlenceler şeklinde bir takım faaliyetler düzenlemelidir.