• Sonuç bulunamadı

İşsizliğe / Genç İşsizliğine Yönelik Sosyal Politikalar

1. BÖLÜM: SOSYAL POLİTİKALAR VE İLİŞKİLİ AÇIKLAMALAR

1.7. İşsizliğe / Genç İşsizliğine Yönelik Sosyal Politikalar

Ülkemizdeki genç işsizlik oranı erişkin işsizliği oranın iki katıdır. Bu durumda ülkemizdeki genç işsizliğin azaltılması politikalarının yetersiz olduğunu gözler önüne sermektedir. Üstelik konuyla ilgili verilere göre genç işsizlikle mücadele de sosyal ve ekonomik politikalar birlikte tasarlanmalıdır.

Dünyadaki işsizlik göstergelerine bakıldığında ülkemiz AB’ye yeni üye olan birçok ülkeden daha iyi durumda olmakla beraber sorun halen önemli boyutlara sahiptir. Konuyla ilgili olarak genç bir nüfusa sahip olan ve yapılan projeksiyonlara göre gelecek 50 yılda sahip olduğu demografik yapıyı koruyacağına inanılan ülkemizin durumu AB’ye yeni üye ülkelerden daha önemlidir. Ancak burada önemli olan nokta eğitim eksikliği değil nitelik eksikliğidir (Duruel ve Kara, 2009: 73).

Aktif istihdam politikaları, işgücü piyasasında eşitliği sağlayan çok önemli politikalardır. Bu bağlamda da uygulanan bu politikalarından en fazla etkilenen gençler gibi zor iş bulan kesimdir. Çünkü bu politikalar sayesinde hem eksik istihdamdan tam istihdama geçiş sağlanmakta hem de ekonomide verimlilik artmaktadır (Erol, 2013: 21).

Öncelikli olarak genç işsizliğin ya da uzun süreli işsizliğin yüksek seviyede olduğu dezavantajlı bölgelerde, işsizlerin istihdamını istihdam ya da ücret sübvansiyonları ile destekleyerek iş gücü piyasasının canlandırılmasını amaçlayan uygulamalara ücret ve istihdam sübvansiyonları denilmektedir. Üstelik bu sübvansiyonlar her ne kadar değişen ekonomik şartlar altında tesis edilse dahi kendisine ekonomik gelişme dönemlerinde uygulama alanı bulabilmektedir. Bunlara ek olarak program, istihdamı sosyal dışlanmanın engellenmesi adına teşvik ederek toplumsal bir amaca da liderlik etmektedir (Erol, 2013: 22).

Doğrudan kamu istihdamı yaratma programları, uzun vadeli işsizliğin zarar veren neticelerini yok etmeyi ve kişilerin iş gücü piyasasıyla olan ilişkilerini tümüyle

36

kesmelerini engellemeleri adına işsizlere gelir dağılımı sağlamayı amaçlamaktadır.

Diğer taraftan bu programlar genellikle, kısa vadeli ve geçici şekilde uygulanmakta ve özel projeler kapsamındaki düşük vasıf gerektiren işlerdeki istihdamı içermektedir. Dolayısıyla da programlar, işsiz bireylerin piyasaya entegre edilebilmesi ve uzun vadede istihdamın sağlanması konularında etkili olmadığı da belirtilmektedir.

Genel olarak son yol olarak kullanılan doğrudan kamu işleri yaratma programları, genç işsizlere ait istihdam sorununu çözmek gibi iddiaya sahip olmamakla beraber uzun vadeli işsizlik halinde ek gelir sağlayarak, gençlerin piyasadan kopmalarını engelleyen tamamlayıcı uygulamalardır. Bu uygulamalar aynı zamanda işsizlik riskiyle karşılaşan bütün dezavantajlı gruplara yönelik olmasına karşın grubun içinde genellikle gençler bulunmaktadır (Basmacı, 2011: 147-148).

Eğitim kurumları ile iş dünyası arasında bilgi eksikliği nedeniyle yaşanan eşgüdümsüzlük sorunu Türk eğitim sisteminde genç istihdamı yaratmadaki en büyük sorunlardan bir tanesidir. Üstelik konu Dünya Bankası tarafında yayımlanan “Yüksek Öğrenim Politika Çalışması: Türkiye’de Yüksek Öğretim için Stratejik Yönelimler” raporunda da öncelikli durumdadır. Bahsi geçen rapora göre, ülkemizde hem yüksek öğretim kurumları özel sektör ile ilgili az bilgiye hem de özel sektör yüksek öğretim hakkında az bilgiye sahiptir. Negatif olan durumda, özel sektör ve yüksek öğretim arasındaki nadir ortaklıklar yapılmasına, sınırlı staj imkânı bulunmasına ve aslında yerel ekonomilerle güçlü olması gereken meslek yüksek okullarıyla beraber bütün yüksek öğretim kurumlarının, müfredatların ve ders programlarının bölgesel gereksinimlere önem verilmeden hazırlanmasına sebep olmaktadır (Murat ve Şahin, 2011: 115).

Girişimciliğin yaygınlaştırılması işsizlik sorununun düzeltilmesinde istihdamın artması açısından önemli bir yere sahiptir. Çünkü yeni girişimciler dinamik işletme yapılarının geliştirmekte ve istihdam sorunun çözülmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla yeni kurulacak olan KOBİ’ler kuruldukları ilk yıllarda ayakta durabilmek adına bazı destek mekanizmalarına gereksinim duymaktadır. Bu destek mekanizmaları da ülkemizde sıklıkla uygulanmakta ve denenmektedir. Bu bağlamda da ülke genelinde kurulmuş olan İş Geliştirme Merkezleri (İŞGEM) son dönemlerde birçok proje kapsamında uygulamaya konulmuştur (Gürer ve Korkmaz, 2011: 44).

37

25.06.2003 tarihinde kurulan Türkiye iş kurumu 4904 Sayılı Kanunla işsizliğin önüne geçilmesi faaliyetlerine yardımcı olmak, işsizlik sigortası hizmetlerinin yürütülmesi ve istihdamın yaygınlaştırılması, korunması ve geliştirilmesi amaçlarını taşımakta ve 02.11.2011’de yayınlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 665 Sayılı KHK ile Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü olarak hizmet vermeyi sürdürmektedir. Kurum ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı olup, idari ve mali açısından özerk, tüzel kişiliği bulunan ve özel hukuk hükümleriyle hareket eden bir kurumdur (İŞKUR, 2019).

Kurumun görevleri ise şunlardır; istihdam politikalarının hazırlanması adına yol göstermek, aktif ve pasif istihdam politikalarını yürütmek ve işgücü piyasası verilerini derlemek ve toplamak olarak ifade edilebilmektedir.

İş ve meslek danışmanlığı ülkemizde uygulanan bir diğer aktif istihdam politikasıdır. Yine ülkemizde iş koçluğu ve kariyer danışmanlığı olarak da bilinen danışmanlık hizmetleri Türkiye’deki tek kamu istihdam ofisi de olan İşkur ile ücretsiz olarak sunulmaktadır. Bu hizmetler ayrıca kişilerin bireysek özellikleriyle iş ve mesleklerinin gereksinim duyduğu şartları ve nitelikleri kıyaslayarak, kişinin istek ve niteliklerine uyan işler seçmesini, seçtiği işle ilgili eğitim imkânlarından faydalanmasını, işe yerleştirilmesini, yerleştirilen işe uyum sağlamasını ve yaşadığı sorunları çözmesini de sağlamaktadır. Üstelik İşkur bu hedef çerçevesinde; iş yeri ziyaretleri ile kişisel ve grup görüşmeleri de gerçekleştirebilmektedir (Çetinkaya, 2008: 118).

Günümüz işgücü piyasaları işçiler ve işler bakımından heterojen bir yapıya sahip olduğundan, emek talebi ve emek tarzı arasında yaşanan eşleşme sorunu bu piyasaların en belirgin özelliklerinden bir tanesidir. Çünkü bazı bireyler piyasadaki bilgilerle kolaylıkla iş bulabilirken bazı bireyler bu bilgilere ulaşamamakta ya da ulaşsa da etkili olarak değerlendiremediğinden işsizlik sorunundan kolayca kurtulamamaktadır. Nitekim iş bulunması süreci işletmeler ve işsizler için zaman kaybı anlamına geldiğinden aynı zamanda maliyet anlamına da gelmektedir. Dolayısıyla işverenlerin ve işsizlerin piyasa ile ilgili olarak bilgilendirilmeleri hem zaman kaybını azaltmakta hem de açık işler sayesinde iş arayanların doğru şekilde karşılanmasını sağlamaktadır. Bu sebeple de işe yerleştirme ve bilgilendirme hizmetleri birden fazla ülkedeki aktif istihdam politikaları içerisinde önemli bir konuma sahiptir (Erol, 2013: 25).

38

Son olarak sosyal yardımlar, işsizlik yardımı ya da sigortası alamamış yani iki programdan birinden yararlanamayan işsizlere sağlanan yardım türüdür. Bu yardım türü yerel seviyedeki dernek ve vakıf gibi kuruluşlardan elde edilmektedir. Miktarı ise yardımı sağlayan kuruluşa göre değişmektedir. Diğer taraftan ülkemizde yardıma muhtaç olanlara ve işsizlere; , Vakıflar Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, yerel yönetimler ve gönüllü vakıf ve dernekler yardımda bulunmaktadır.