• Sonuç bulunamadı

2.2 ÇALIŞMA YAŞAMI KALİTESİNİN ÖNEMİ

2.2.2 İşletmeler Açısından Önemi

İşletme yöneticilerinin üzerinde önemle durdukları konuların başında mevcut kaynakların en etkili ve verimli bir biçimde kullanılması gelmektedir. Mevcut kaynakların kıt olması bunların israf edilmeden kullanılmasını gerektirmektedir. (Şimşek vd.,2001:138). Bir üretim faktörü olarak insan faktörünün verimliliği ise çalışanın işine karşı olan tutumu ile yakından ilgilidir. Çalışanın işine karşı tutumunun olumlu olması öncelikli olarak çalışanın mutluluğunu arttıracaktır. Bununla birlikte yeterli bir iş doyum düzeyinin olması çalışanın işine bağlanması, verimli çalışması, firenin azalması, işgücü devir oranının düşmesi gibi olumlu sonuçların gerçekleşmesine olanak sağlayacaktır. (Baysal, Tekarslan,1996:281). İş doyumunun sağlanamadığı ya da yeterli düzeyde iş doyumuna sahip bulunulmadığında ise işletmelerin bir dizi olumsuz davranışsal sonuçlarla

63 karşılaşmaları olasıdır. Bu olumsuz davranışsal sonuçlar; yüksek çalışan devir oram, yüksek devamsızlık, düşük işletme sadakati, yabancılaşma, stres, makine ve tesislere zarar verme, daha düşük zihinsel ve bedensel sağlık, verimsizliktir (Baysal, Tekarslan,1996 : 281; Erdoğan, 1997: 379; Şimşek vd.,2001: 137). Çalışan ve işletmelerin bu tür olumsuz sonuçlarla karşılaşmamaları ya da en az düzeyde karşılaşması için, iş doyumunda belirleyici olan ve yazında sıkça vurgulanan, ücret, işin kendisi, gözetim, çalışma grubu, çalışma koşullan, yönetim biçimi ve iş güvencesi gibi temel öğelerin (Baysal, Tekarslan,1996:279;Erdoğan,1999:231-236) çalışma yaşamında dikkatle izlenmesi ve üzerinde durulması gereklidir.

İş yaşamında kalite yaklaşımı, çalışanla yönetim arasında karşılıklı saygının oluşturulması, işbirliğinin sağlanması ve çalışanların yönetimdeki kararlara katılması süreci ya da çalışanların, organizasyondaki yaşantıları vasıtası ile önemli kişisel ihtiyaçlarını doyurabilme derecesi olarak tanımlanabilmektedir. Bu bağlamda çalışma yaşamında kalite yaklaşımının temel amacı, örgütün karlılık, büyüme ve süreklilik gibi temel amaçlarını gerçekleştirmesi sürecinde çalışanlara, verimli bir şekilde faaliyette bulunacakları koşulların sağlanmasıdır. (Solmuş,2000:37)

Rekabetin çok güçlü olduğu günümüzde, rekabetle baş edebilmek firmaların en önemli sorunudur. Bu sorunun çözümünde, insan ilişkilerini düzenleyici ve bireysel kaliteyi arttırıcı çalışmalar etkilidir. Kuruluşların en değerli kaynağı olan insan kaynaklarına gereken önemin verilmesi, bu yönde çalışmaların yapılması kaçınılmazdır. Çalışanların kendilerini güvende hissettikleri ve yeteneklerini geliştirebilecekleri ortamların sunulduğu örgütlerde çalışmak onları mutlu ve verimli kılacaktır. Kuruluşların verimliliğinin artması, sadece teknolojik yeniliklerden yararlanmasına değil, örgütün yönetim anlayışına da bağlıdır. Bunun için insan odaklı, insanları ortak performansla başarılı duruma getiren, çalışanların güçlü yanlarını etkili kılan çağdaş bir yönetim modeli benimsenmelidir. Bu yönetim modeli, kuruluşların ve çalışanların amaçlarını ortak paydada birleştirecek hem örgütün kalitesini, hem de bireyin iş yasam kalitesini arttıracaktır

64 21.Yüzyılın bir gereği olarak bütün örgütler; gelişen ve değişen iş koşullarına uygun bir çalışma ortamı hazırlamak durumundadır. Günümüzde, iletişim ve etkileşimin insan kaynaklarının tutum ve davranışlarını yönlendirdiği bir ortamda görev yapan yöneticiler personelin insan odaklı yönetim anlayışı beklentilerine kayıtsız kalamaz. Çünkü bilgi ve iletişime dayalı bilişim ortamında, çetin rekabet şartlarında yetişmiş ve başarılı olmuş personeli örgütte tutmak, onları yaratıcı bir şekilde yönetmek öncelikli yönetim fonksiyonları arasına girmiştir. (Göker,1995:150)

Sanayileşmiş ve sanayileşmekte olan ülkelerde, hangi üretim ve hizmet Sektöründe çalışırsa çalışsın, insanların belirli zamanlarda bunalıma girdiği ve bu olumsuz ortamdan çıkmakta zorluk çektiği görülmektedir. Makineleşmenin, kentleşmenin ve çevre sorunlarının, gürültünün ve aynı isi uzun süre yapmanın yarattığı monotonlaşmanın insanlar üzerinde yarattığı stres, sıkıntı ve bunalım, insanların bireysel sorunları ile de birleşince; personelin doğal olarak bu durumlardan kurtarılması gerekmektedir. İste bu noktada çağdaş yönetici ve liderlere büyük bir görev düşmektedir. O görev de; örgüt yönetiminde yetki ve sorumluluk sahibi çağdaş yöneticiler olarak, örgütte çalışan personelin isten veya özel yaşantısından kaynaklanan sorunlarının çözümü maksadıyla onları motive etmek ve desteklemektir. Her türlü sektörde yönetimin başarısı, yöneticinin başarısı ile doğru orantılıdır. Yöneticinin başarısı ise, çalışanların üretkenliği, verimliliği, teknoloji seviyenin yeterliliği ve çalışma ortamının huzurlu olması ve iş yasam kalitesi ile doğrudan ilgilidir. Çalışanların başarısı ise, onların yönetilmelerine, yönlendirilmelerine, motive edilmelerine, güdülenmelerine ve uyum içinde çalışabilmelerine bağlıdır. (Çiçek,2005:31) Organizasyonun başarısı çalışanlara iyi bir iş yasam kalitesi sağlayarak mümkündür. İş yasam kalitesi, iyi bir gözetim, iyi çalışma koşulları, yüksek ücret ve sosyal haklar, ilginç, rekabetçi ve ödüllendirici bir iş demektir. Yüksek bir iş yasam kalitesi için, çalışana örgüte olan katkısını etkileyecek daha büyük fırsatlar sunmalıdır. Bu nedenle proaktif yöneticiler ve insan kaynakları departmanları çalışanların karar verme sürecinde daha etkin bir şekilde yer almalarını sağlayarak yollar bulmalıdır. (Özgen, 2002:307)

65 İş yasam kalitesi terimi; personelin işyeri çevresindeki olumlu veya olumsuz bütün çevre faktörlerini ifade eder. Dolayısıyla iş yasam kalitesi programları; iş yerinde çalışanların iş doyumu, sağlık ve mutluluğu, etkinlik ve verimliliği gibi farklı faktörler bakımından iyileştirilmiş ve geliştirilmiş bir işyeri şartlarının yaratılmasını hedefler. Personelin talepleri, örgütsel etkinlik ve verimlilik için işgücüne uygun çalışma koşullarının sağlanması maksadıyla; çalışanları destekleyici bir yönetim anlayışının sergilenmesi, iletişim kanallarının açık tutulması, adil bir ücret ve ödül sistemi, iş güvenliği ve kariyer planlaması bakımından personeli tatmin eden bir sistemin kurulması, karar ve yönetim süreçlerine personelin etkin ve gönüllü katılımının sağlanması, adil ve etkin bir performans değerlendirme sistemi gibi yönetim süreçleri önem kazanmaktadır. İş zenginleştirmesine yoğunlaşan bir iş yasam kalitesi iyileştirme programı, böylece iş yerindeki çalışma sistemini, çalışanların bilgi ve yeteneklerini, çalışanlar arasındaki iş birliği ve dayanışmayı, isten ve iş yeri çevresinden kaynaklanan sorunları ve stresi azaltmayı hedefler. (Newstrom, 1997:293)

Organizasyonun başarısı çalışanlara iyi bir iş yasam kalitesi sağlayarak mümkündür. İş yasam kalitesi, iyi bir gözetim, iyi çalışma koşulları, yüksek ücret ve sosyal haklar, ilginç, rekabetçi ve ödüllendirici bir iş demektir. Yüksek bir iş yasam kalitesi için, çalışana örgüte olan katkısını etkileyecek daha büyük fırsatlar sunmalıdır. (Özgen, 2002:307) İş yasam kalitesini iyileştirme programları mutlaka çalışan personel ile işbirliği içinde hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. İş yasam kalitesini geliştirme programlarının temel hedefleri; öncelikle personelin iş doyumunu ve iş memnuniyetini yükseltmek, iş yerindeki eğitim ve kendini geliştirme imkanlarını iyileştirmek; örgütsel gelişme ve değişimin çalışanlarla işbirliği içinde yönetilmesini sağlamaktır. Bu hedeflere ulaşmak maksadıyla yapılan iş yasam kalitesi geliştirme programları; yöneticiler ile personel arasındaki iletişim ortamını geliştirmeli; personelin ailesi ve çocuklarını da kapsayacak şekilde bir kurumsal kimlik yaratmalı; basta İnternet olmak üzere personel arasında sosyal dayanışma ve paylaşımı gerçekleştirebilecek bir iletişim ortamı sağlamalı; örgüt içinde eğitim ve kendini geliştirme imkanları yeterli hale getirilmeli; yönetici ve lider personelin etkinliğini ve gelişmesini kolaylaştıracak ve destekleyecek süreçlere yer vermeli;

66 örgütsel değişim ve gelişimin her seviyede etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilebilmesine olanak sağlamalıdır. (Walton, 1975:12)

Bireysel kalite ancak sistemli ve kurallı bir çalışmayla arttırılabilir. Günümüzde işletmeler bu amaçla çeşitli eğitim faaliyetleri düzenleyerek çalışanlarının kalitelerini yükseltmeyi hedeflerken aynı zamanda örgütsel verimliliklerini de arttırmaktadırlar. (Aksu,2003:1)

Zaman içerisinde insanın örgütün en değerli kaynağı olduğu yaygın kabul görmüştür. Çünkü beşeri kaynaklar olmadan fiziksel kaynakların kullanılamayacağı, örgütte başarıyı sağlayan en temel etmenin insan olduğu anlaşılmıştır. (Aytaç, 2001, 80). Bu nedenle İş doyumunu sağlamak, buna paralel olarak örgütsel bağlılığı oluşturmak ve bireysel performans artışını sağlayarak örgütsel performansı yükseltmek için çalışanların insanca ihtiyaçlarının tatmin edilmesi gerekmektedir.

Kuruluşların verimliliğinin artması, sadece teknolojik yeniliklerden yararlanmasına değil, örgütün yönetim anlayışına da bağlıdır. Bunun için insan odaklı, insanları ortak performansla başarılı duruma getiren, çalışanların güçlü yanlarını etkili kılan çağdaş bir yönetim modeli benimsenmelidir. Bu yönetim modeli, kuruluşların ve çalışanların amaçlarını ortak paydada birleştirecek hem örgütün kalitesini, hem de bireyin yaşam kalitesini arttıracaktır. (Uysal,2002:1)

Açık ve net bir vizyona sahip olan, çalışanlarına ve onların işletmeye katkılarına saygı duyan, işin niteliklerine uygun kişileri işe alan, çalışanlarını içinde bulunmaktan memnun olacakları fiziksel ortamı yaratan, çalışanlarına örnek olacak yönetici tavırları sergileyen bir işletmede çalışanlar daha fazla sorumluluk üstlenecek ve kendilerini o işletmenin bir parçası olarak göreceklerdir. (Baltaş, 1999:17)

Yeni ekonomik düzende etkinliği ve rolü artan bireyi; yani iç ve dış müşteri olan bireyleri memnun edemeyen bir örgütte başarılı olmak zordur. O halde günümüzde örgütsel basarının yolu, örgütte çalışanları mutlu eden, çağdaş iş yasam

67 koşulları sunan bir yönetim anlayışını benimsemek ve etkin bir şekilde uygulamaktan geçmektedir. (Yurdakul,1997:35)

Benzer Belgeler