• Sonuç bulunamadı

İşitsel-Dilsel Yöntem

III. Bölüm Kuramsal Çerçeve

3.4. Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri

3.4.3. İşitsel-Dilsel Yöntem

Amerika’da özellikle Amerika’nın askeri üs olarak kurduğu ülkelerdeki dili, ordu mensuplarının öğrenmesi için geliştirilen yöntemlerden biridir. Davranışçılık akımını kaynak alarak ortaya çıkmış bir yabancı dil öğretim yöntemidir. “Dilin sözlü yönüne- dinlediğini anlama ve konuşma becerilerine öncelik tanıyan, bu becerileri davranışçı öğrenme yorumlarından yararlanarak diyaloglar ve yoğun sözlü alıştırmalar kullanarak dil yapılarını belli bir sıraya göre öğretmeyi amaçlayan bir yabancı-dil öğretim yöntemidir”(Demircan, 1993: 182).

3. 4. 3. 1. Kuramsal Dayanaklar

Amerika’da uygulamaya başlanılan bir yöntemdir. Amerika’da yerli diller üzerinde çalışmalar yapan Amerikan dilbilimciler bu dillerin konuşma dillerinin incelenerek betimlenebileceğini anlamışlardır. Amerika’daki yerli dillerin konuşma dilinin incelenerek betimleneceğinin anlaşılması “betimlemeli dilbilim”in doğmasını sağlamıştır. Amerika’daki yerli dillerin incelenmesinde ölçüt olarak “dizimsel birimler” (sesbirim, biçimbirim, dizimbirim…)ve onların “dağılım özellikleri” zamanla egemen kılınmıştır (Aktaran Demircan, 1993: 183).

İşitsel-dilsel yöntemde, Davranışçı Psikolojisinin ve Yapısalcı Psikolojinin etkilerini görmekteyiz. Demirel(Demirel, 2003: 35), Yabancı Dil Öğretimi adlı kitabında Davranışçı psikolojinin İşitsel-dilsel yönteme etkilerini şöyle sıralamaktadır:

1- Yabancı dil öğrenme mekanik alışkanlık oluşturma sürecidir.

2- Amaç dilde öğrenilecek konular yazılı olarak görülmeden önce sözlü olarak sunulursa dil becerileri daha iyi öğrenilir.

3- Dil öğrenmede karşılaştırmalı çalışmalar analitik çalışmalardan daha önemlidir. 4- Amaç dildeki sözcükler o dili konuşanlar için tanıştıkları anlamda ve kültürel

bağlamda öğrenilmelidir.

Bir dilbilimci ve yabancı dil öğretmeni olan William Moulton (1961) “Avrupa ve Amerika Dilbilim Akımları” adlı eserinde bu yöntemin ilkelerini şöyle sıralamıştır:

1- Dil, yazma değil konuşmadır, 2- Dil, bir dizi alışkanlıklar bütünüdür

3- Dil hakkındaki düşünceler değil sadece dil öğretilir.

4- Bir dil, o dil anadili olarak konuşanların ne söylemeleri gerektiği değil, ne söyledikleridir.

5- Diller birbirinden farklıdır (aktaran Demirel, 2003: 36). 3. 4. 3. 2. Öğretmen Ve Öğrenci

Öğrenilecek amaç dilin anadili gibi öğrenilip konuşulması için öğretmenin amaç dili iyi bilmesi ve sesletim etmesi gerekmektedir. Bunu Demircan’ın şu sözlerinden anlayabiliriz: “Bu yöntem, öğretmenden çok hazırlık yapmasını ister” (Demircan, 1993: 187).

Öğretmenin temel görevlerinden biri de öğretimin iletişim ortamı içinde gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Ayrıca öğretmenin görevlerinden biri de, öğrencinin anadili ile amaç dil arasındaki benzerliklerin ve farklılıkların farkında olmasını sağlamaktır. Öğrenciye düşen görev ise iletişime olabildiğince katılmak ve amaç dili, anadili arasında ilgi kurabilmektir. Öğretmenin verdiği bilgileri ezberleyip, onu taklit

ederek dili öğrenmektir. Öğretmenden öğrenciye doğru bir bilgi akışından söz edilmektedir (Sülüşoğlu, 2008: 23).

3. 4. 3. 3. Dil Becerileri

Her yöntemde olduğu gibi İşitsel-dilsel yöntemin de ilkeleri vardır. Bu ilkelere dil kazımı ve dil becerileri açısından baktığımızda karşımıza şu ilkeler çıkmaktadır: “Birinci belki de en önemli ilke , “dilin konuşma olduğu, yazma olmadığı”dır” (Demircan, 1993: 183). Bu ilke bizlere İşitsel-dilsel yöntemin, yabancı dil öğretiminde konuşmaya önem verdiğini vurgulamaktadır. Ayrıca İşitsel-dilsel yöntem dil becerilerini ileri düzeye ulaştırmayı amaçlamaktadır. “Dil becerilerinin sırası, ileri düzeye erişilinceye kadar: “dinlediğini anlama, konuşma, okuduğunu anlama, yazma” olarak sürer; yani öğrenci duymadıklarını söylemez, söylemediklerini okumaz, okumadıklarını yazmaz” (Demircan, 1993: 183). Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi İşitsel-dilsel yöntem konuşma üzerinde yoğunlaşmaktadır. Öğrencinin duyduğu dili öğrenmesi anadilini öğrenmesi ile yabancı dili öğrenmesinin aynı yöntemle olmasını anlamına gelmektedir.

3.4.3.4.Kullanılan Malzeme Ve Teknikler

İşitsel-dilsel yöntemde dili kullanmanın alışkanlıklarla bağdaştırılması dilin konuşma ortamında dilsel etkinliklerle öğrenilmesi gerekmektedir. Demircan bu dilsel etkinlikle ilgili görüşlerini şöyle ifade eder: “Öğrenmenin “davranışçı” yorumundan yola çıkılarak, dil “bir alışkanlıklar düzeni” olarak tanımlanmıştır” (Demircan, 1993: 183).

İşitsel-dilsel yöntem, “Dil üzerine bilgi vermek yerine “dilin kendisi öğretilmelidir. ” İlkesini benimsemektedir. Bir çocuk nasıl ana dilini öğrenirken öğrendiği dilin bilgilerini düşünmeden o dili öğrenir ve konuşursa yabancı dili de aynı akıcılık ve doğallık içinde düşünmeden, bilinçsizce öğrenmesi gerektiğini İşitsel-dilsel yöntem savunmaktadır. Kullanılan dilin öğretilmesi gerektiğini vurgulayan İşitsel dilsel yöntem savunucuları öğrencilerin yapay metinlerden uzak günlük yaşamda karşılarına çıkabilecek metinlerden yola çıkarak yabancı dili öğrenmeleri gerektiğini vurgulamaktadır.

Yabancı dili öğrenen her öğrencinin anadilinin yapısının ve amaç dil olarak öğrendiği dilin yapısının benzerlikler ve farklılıklar bulunduğu belirtilmektedir. Yabancı

dil öğrenen kişinin anadili ile amaç dil arasındaki benzerlikleri daha kolay, farklılıkları daha zor öğrendiği vurgulanmaktadır.

İşitsel-dilsel yöntemde, örneklerin verilmesinden sonra alıştırmalar yapılmaktadır. Dilin temel işlevi olan iletişimde akıcılığın sağlanması için bireyin kendisine sorulan soruları düşünmeden yanıtlayabileceği bir bağlam oluşturulmak istenmektedir. Doğal yöntem’in yabancı dil öğretim alıştırmalarını Demircan şöyle belirtir: “Yapıların öğretilmesinde kullanılan örgü alıştırmaları tümevarım yoluyla öğretilir” (Demircan, 1993: 183).

Bu yöntemde, yeni yapılar diyalog şeklinde sunulur ve bağlamda hiçbir değişiklik yapılmaz. Yapılar sırayla ve tek tek öğretilir. Tekrar, taklit ve ezber önemlidir. Hemen hemen hiç dilbilgisi açıklaması yapılmaz, dilbilgisi tümevarım yoluyla öğretilir. Doğal öğrenme sırası dinleme, konuşma, okuma ve yazma olarak izlenir. Sözcükler sınırlandırılmış ve bir bağlam içerisinde öğretilir. Öğrenilecek noktaların karşılaştırmalı analizlerle kalıcılığı sağlanır. Daha çok teyp ve dil kullanılır. Dersin başında mekanik ve biçime dayalı ön okuma için süre verilir. Sesletim ve tonlamanın olmasına önem verilir. Öğretilecek dilin kültürel yapısı verilir ve dilin sürekli değişim içinde olduğunu vurgulanır (Demirel, 2003: 38).

3.4.3.5. Eleştirel Bakış

İşitsel-dilsel yöntemin yabancı dil öğretiminde karşılaşılan eksikliklerini Demircan kitabında şöyle belirtir: “Yalnızca ezbere dayalı öğrenme ilkelerine dayandığı ve problem çözme işlemleri kullanmadığı, yanlış da olsa varsayımlar denemeye olanak tanımadığı için Dilbilgisi-çeviri yönteminden bile bu bakımdan geri kalmaktadır” (Demircan, 1993: 183).

Demirel, işitsel-dilsel yöntemin hala yanıt bulamamış soruları şöyle sıralamaktadır: “Dört temel dil becerisi, çocuğun anadili öğrenirken izlediği sıraya göre mi öğretilmeli?”ve “Kulak-dil alışkanlığı yöntemiyle öğrenciler yabancı dilde okuma ve yazmayı iyice öğrenebilirler mi?” (Demircan, 1993: 183)

Benzer Belgeler