• Sonuç bulunamadı

7. İŞİTME KAYBI RİSK DEĞERLENDİRMESİ

7.3. İşitme Kaybının Ölçülmesi ve Sınıflandırılması

İşitme duyusunun ölçülmesi işlemine “Odiyometri”, bu işlemi gerçekleştiren aletlere de “Odiyometre” adı verilmektedir (Soydal, 2006). Odiyometri günümüzde çok önemli ve pratik bir muayene yöntemi haline gelmiştir (Tunç, 1999). Odiyometre kalibre edilmiş, saf ton ses üretici cihaz ile buna bağlı bir çift kulaklıktan oluşur. Kulaklıklar dıştan gelen seslerin etkisini azaltacak şekilde tasarlanmıştır (Katırcıoğlu, 1998). Odiyometre belirli bir frekansta saf ton ses oluşturur ve bu ses duyulabildiği ana kadar yavaş yavaş yükseltilir. Daha sonra yeniden duyulmayacak düzeye kadar düşürülür. İşlem bu frekanstaki işitme eşik seviyesini saptayıncaya kadar bir kaç kez tekrarlanır. Diğer frekanslar içinde aynı işlemler tekrar edilir. Her iki kulak ayrı ayrı bu şekilde test edilir. Test frekansları genellikle 250, 500, 1.000, 2.000, 3.000, 4.000, 6.000 ve 8.000 Hz’dir (Franks, 2001, Sataloff ve Sataloff, 2006b).

Testin yapılacağı odanın seçiminde İngiltere Ulusal Fizik Laboratuvarı’nın belirlediği standart kullanılabilir. Ancak söz konusu standardın koşullarını sağlamak son derece güç olduğundan ideal koşullarda işitme kaybı bulunmayan bir bireyin, seçilen odada işitme kaybı olmadığı tespit ediliyorsa bu odada güvenle test yapılabilir (Soydal, 2006). Yani, fon gürültüsü denilen seslerin mümkün olduğu kadar az olması gerekir. Bunun için fon gürültüsü geçirmeyen özel odiyometri odaları yapılmıştır. Fakat bu odalar endüstri için pahalı ve kullanışlı değildir. Bu nedenle endüstride verilen limitleri aşmamak üzere fon gürültüsü az olan odalar, odiyometri için uygundur (Sataloff ve Sataloff, 2006b).

Çeşitli amaçlar için işitme kaybı, çeşitli frekansların işitme eşik değerlerindeki kayıp olarak belirtilebilir. Ancak, konuşulan sözcükleri anlama yeteneğinin yitirilmemesi ve önem taşıyan frekanslarda izin verilebilir veya kabul edilebilir işitme düzeyi için bir sınır değerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sınır değer aynı zamanda sorumluluk ve tazminat ile ilgili olarak sosyal ve ekonomik yaklaşımlara dayalı yasal düzenlemelere de sıkıca bağlıdır.

Amerikan Oftalmoloji ve Otolaringoloji Akademisi, kabul edilebilir işitme kaybını (acceptable hearing loss) kişinin sessiz bir ortamda 1,5 m’den günlük konuşmaları anlamakta güçlük çekmeye başladığı nokta olarak tanımlamaktadır (Çobanoğlu, 1994). Bu tanımdaki kabul edilebilir işitme kaybı 500, 1.000 ve 2.000 Hz frekans bileşiminde ortalama 25 dB kayıp değerine karşılık gelmektedir.

Gürültüye bağlı işitme kaybını saptamak amacıyla işçilere uygulanan odiyometrik testlerin sonuçlarının değerlendirilmesi konusunda her ülke kendi standartlarını belirlemiştir. Hatta ABD’de eyaletler arasında bile farklı uygulamalar bulunmaktadır (Stewart ve diğ., 2002). Her ülke test frekanslarını ve işitme kaybı olarak tanımlanacak en küçük eşik değeri kendi sosyal, ekonomik ve politik gereklerini dikkate alarak belirlemektedir (Suter, 2007).

ABD’de işitme kaybının değerlendirilmesinde kullanılmak üzere bir çok kurum tarafından önerilmiş çok sayıda yöntem vardır. Bunlar arasıda en çok kullanılanı Amerikan Oftalmoloji ve Otolaringoloji Akademisi tarafından 1979 yılında önerilen ve AAO – 79 olarak bilinen yöntemdir (Stewart ve diğ., 2002, Kavanagh, 1992, Kavanagh, 2001). Bu yöntemde 500, 1.000, 2.000 ve 3.000 Hz frekans bileşiminde, ortalama 25 dB üzeri işitme eşik seviyesi, işitme kaybı olarak kabul edilmektedir. Amerikan Ulusal Mesleki Sağlık ve Güvenlik Enstitüsü (National Institute for Occupational Safety and Health, NIOSH) ise 1.000, 2.000, 3.000 ve 4.000 Hz frekans bileşiminde ortalama 25 dB üzeri işitme eşik seviyesini işitme kaybı olarak kabul edilmektedir (NIOSH, 1998). Bir çok eyalette de farklı uygulamalar bulunmaktadır.

İngiltere ve Polonya’da 1.000, 2.000 ve 4.000 Hz’de 25 dB veya daha fazla eşik kayması işitme kaybı olarak tanımlanmaktadır (Kavanagh, 1992, Solecki, 2003). Kanada’da 500, 1.000 ve 2.000 Hz frekanslarda 28 dB, İrlanda’da 500, 1.000, 2.000 ve 4.000 Hz frekanslarda 20 dB veya daha fazla eşik kayması işitme kaybı olarak tanımlanmaktadır (Kavanagh, 2001).

Dünya’da en çok kullanılan yöntem ise Uluslararası Standartlar Organizasyonu (ISO) tarafından 1990 yılında yayınlanan “Akustik – İş yerinde maruz kalınan gürültünün tayini ve bu gürültünün sebep olduğu işitme kaybının tahmini” standardında önerilen, ISO – 1999 olarak bilinen yöntemdir (ISO-1999, 1990). ISO ortalama işitme kaybının hesaplanacağı frekanslar için birçok frekans bileşimi önermiştir. Bunlar arasında en çok kullanılanı 500, 1.000, 2.000 ve 4.000 Hz’dir. Bu frekans bileşimindeki ortalama işitme eşiği seviyesinin 25 dB üzerinde olması ise işitme kaybı olarak tanımlanmıştır.

Türkiye’de konuyla ilgili ilk standart 1977 yılında Türkiye Standartlar Enstitüsü (TSE) tarafından yapılmıştır. TS 2607 No.’lu standarta 500, 1.000 ve 2.000 Hz

frekans bileşiminde işitme eşik değerlerindeki düzeltilemez kayıpların aritmetik ortalaması 25 dB olduğunda veya aştığında işitme duyusunun bozulduğu kabul edilmektedir (TS-2607, 1977). TSE daha sonra 2005 yılında bu standardı ISO- 1999:1990 standardını da dikkate alarak yeniden düzenlemiştir. TS 2607 ISO 1999 No.’lu standarta ISO - 1999 yöntemindeki gibi ortalama işitme kaybının hesaplanacağı frekanslar için birçok frekans bileşimi önerilmiştir. Bunlar arasında en çok kullanılanı 500, 1.000, 2.000 ve 4.000 Hz’dir. Bu frekans bileşimindeki ortalama işitme eşiği seviyesinin 25 dB üzerinde olması ise işitme kaybı olarak tanımlanmıştır (TS 2607 ISO 1999, 2005).

Gürültüye bağlı işitme kayıplarının derecelendirilmesinde kullanılmak üzere çeşitli kurumlar ve bazı araştırmacılar tarafından geliştirilmiş çok sayıda sınıflandırma yöntemi vardır. Bunlar arasında dünyada en çok kabul görmüş ve kullanılanı Amerikan Ulusal Standardı ANSI S3-1’de önerilen 500, 1000, 2000 ve 3000 Hz frekans bileşimindeki ortalama işitme kaybını derecelendiren sınıflandırmadır (Soydal, 2006, Hong, 2005). Söz konusu sınıflandırma Tablo 7.1’de verilmiştir.

Tablo 7.1: ANSI S3-1 Standardı İşitme Kaybı Sınıflandırması (Soydal, 2006). İşitme Düzeyi

(dB) İşitme Durumu

≤ 26 Normal İşitme

27-40 Çok Hafif İşitme Kaybı 41-55 Hafif Derecede İşitme Kaybı 56-70 Orta Derecede İşitme Kaybı 71-90 İleri Derecede İşitme Kaybı

≥ 91 Çok İleri Derecede İşitme Kaybı

Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) ise ISO-1999 Standardında belirtilen frekans bileşimlerinden 500, 1.000, 2.000 ve 4.000 Hz’deki ortalama işitme eşiğini derecelendirerek gürültüye bağlı işitme kaybını sınıflandırmıştır (Barrientos ve diğ., 2004). Tablo 7.2’de verilen bu sınıflandırma Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerde ve diğer bir çok ülkede de yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Tablo 7.2: WHO İşitme Kaybı Sınıflandırması (Barrientos ve diğ., 2004). İşitme Kaybı Derecesi Odiyometrik ISO

Değeri (dB) İşitme Yeteneğine Etkisi 0 Normal İşitme ≤ 25 İşitme problemi yok veya çok hafif 1

Hafif Derecede İşitme Kaybı

26 - 40 1 m’den normal sesle konuşulan sözcükleri duyma ve tekrar etme 2

Orta Derecede İşitme Kaybı

41 - 60 1 m’den bağırarak söylenen sözcükleri duyma ve tekrar etme 3

İleri Derecede İşitme Kaybı

61 - 80 Bağırarak konuşulduğu zaman bazı kelimeleri duyabilme

4

Çok İleri Derecede İşitme Kaybı

≥ 81 Bağırarak konuşulsa bile duyamama ve anlayamama

7.4. Türkiye Taşkömürü Kurumu Çalışanlarının İşitme Kaybının

Benzer Belgeler