• Sonuç bulunamadı

İşitme ve konuşma engeli bulunanlar, âyet ve dua ez-berleyememişlerse “Kur’ân ve dua okuma” dışındaki diğer farz, vacip ve sünnetlerini yaparak namazını kılmak; sağlıkları yerinde ise oruçlarını tutmak, zengin iseler zekat ve sadaka-i fıtırlarını vermek ve kurban kes-mek, imkânları varsa hac yapmak ile yükümlüdürler.

Güçlerinin yettiği diğer dinî görevleri yaparlar.

118 Kâsânî, II, 121-125; İbn Âbidîn, II, 194-199.

119 İbn Hümâm, II, 421; Kâsânî, II; 121; eş-Şirbînî, Muğni’l-Muhtac, II, 218, Mısır rihsiz.

120 Kâsânî, V, 164, 298; İbn Kudâme, IV, 210.

İşitme ve konuşma engellilerin evlenme ve boşanma işlemlerini işaret diliyle yaparlar. Okuma yazma biliyor-larsa bu tasarruflarını yazı ile güçlendirmeleri uygun olur. İşitme ve konuşma engelliler, evlilik akdine tanık olabilirler.121

Nisâ 95, Nûr 61 ve Fetih 17 âyetleri zihinsel ve be-densel engelliler ile hastaların savaşa katılmayabi-leceklerini bildirmektedir. Sahabe döneminde, savaşa çıkan Müslümanlar, evlerinin anahtarlarını veya hazine-lerini görme veya yürüme engelli olan yahut hasta olup da savaşa katılamayanlara emânet ederler ve bunlardan yemelerine izin verirlerdi. Ancak buna rağmen onlar,

ﱠ ﺎ َ ْ ﻻﺪﻮﺒ ﻻﻮﻞ ﻢﺗ َﻘَﻴ َْ ﻢﺗ َﺪَﻣْ َ ﻢََََْ ﺎ َﻣﻘﻢَْ َﺪﱠﺬﻘﺣ َﺎﻻ ﱡﻘ َ ﻘﻻ ﻮ ﻢ ﻮ ﻮ ﻢ ﻮ ﻢ ﻮ ﻢ

ﻢ ﻮ ﻢ ﻮ ﻢﺗ ﻮَﻣﻘ ﻢََﻜﻻَ ﺪﺣ ﻻرةﲡ ﻢَﻢْن ﻻﺴ ﻮ

“Ey iman edenler! Birbirinizin mallarını karşılıklı rızaya dayanan ticaret malı olması dışında bâtıl yol-larla yemeyiniz” (Nisâ, 4/29) âyetini dikkate alarak, bunda sakınca görüp yemezlerdi. İbn Abbas’a göre, âyet bunun üzerine inmiş ve engellilere bu konuda ko-laylıklar getirilmiştir.122

121 Kâsânî, II, 231, 253, 254; Cezîrî, Abdurrahmân, el-Fıkhu ale’l-Mezâhibi’l-Erbaâ, IV, 16, Mısır, tarihsiz.

122 Kurtubî, XII, 205.

olmak; hakîkî ve mecâzi anlamda, kâfirler için gerçekten kör, sağır ve dilsiz olmaları veya kendilerini sevindirecek şeyleri görememeleri, duyamamaları ve delil ile konuşamamalarıdır.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Varlıkların en mükemmeli ve en üstünü olan insanın Allah katındaki değeri îmân, ibadet, sâlih amel, takva ve güzel ahlâk nispetindedir. Çünkü Allah insanları bu açıdan değerlendirmekte, onların fizik yapılarına, renkle-rine, ırklarına, cinsiyetlerenkle-rine, sağlam veya engelli oluşlarına bakmamaktadır.

Kur’ân’da dünya veya âhiret hayatında, hakîkî, çoğunlukla mecâzî anlamda görme, işitme, konuşma, ortopedik ve zihinsel engellilik ile genel anlamda has-talıklardan söz edilmiştir.

Hakîkî anlamdaki engellilik, ya benzetme veya dinî görevlerde ruhsat bildirme veya tedavi etme veya değer verme bağlamında zikredilmiştir.

Kur’an’da yüce Allah, uzun yıllar hastalığa müptela olan ve çeşitli musîbetlere maruz kalan Eyub peygam-ber ile gözleri kör olan Yakup (a.s.)’ın iyileşmesi ve her iki peygamberin bu sıkıntılar karşısındaki metaneti ve sabrı örnek ve övgü bağlamında zikredilmektedir.

Mecâzî anlamda engellilik; îmân etmeyen insan-ların ilâhî gerçekleri anlamamaları, görmemeleri, duyma-maları ve konuşamaduyma-maları bağlamında geçmektedir.

Ahiret hayatında görme, duyma ve konuşma engelli 99

Ahsen-i takvîm üzere en güzel biçimde yaratılan insanın fizîkî ve ruhî varlığını sağlıklı olarak sürdürebil-mesi temel görevidir. Bu görevin ihmali, insanda bir takım özürlerin meydana gelmesine sebep olabilmekte-dir. Öte yandan insan, ölümü ve hayatı ile imtihan halin-dedir. Bazen nimetlerle bazen de musibetlerle imtihan olur. Dolayısıyla başına gelen her sıkıntının müsebbibi bizzat kendisi olmayabilir. İlâhî imtihanın yanı sıra, anne-baba ve toplumun da ihmal ve kusurları olabilir.

İster ilâhî bir imtihan sonucu, isterse kendisi ve diğer insanların kusuru sebebiyle olsun bir musibetle karşılaşsın insanın her şeyden önce metanet ve sabır gösterebilmesi gerekir. Bu, sıkıntılarından kurtulmak için maddî ve manevî çarelere başvurmasına engel değildir.

Çarelere başvurur ancak “musibet ancak Allah’ın izni ve takdiri ile olmuştur, O, izin vermeseydi olmazdı, bunda da bir hayır vardır diyerek” rahat olma bilincini kazana-bilmesi, insanın Allah’a olan imanının sonucudur.

İslâm dinî, engelli insanlar ile sosyal ilişki, onlara iş bulma ve yardım etme konusunda gereken hassasiyeti göstermiştir. Onlara maddî ve manevî yardım sadaka sayılmıştır. Peygamberimiz engelli insanlara devlet yö-netiminde önemli görevler vermiş, böylece onların top-lumda üretken bir konuma getirilmesinin gereğine işaret etmiştir.

100

İslâm’da hak, görev ve sorumluluklar insan gücü ile sınırlıdır. Engelli oluşun insana getirdiği güç kaybı yü-kümlülüklerde dikkate alınmış ve buna paralel olarak ko-laylaştırma ve ruhsat sağlama yoluna gidilmiştir.

İnsanın dünya yaşamında karşılaştığı hiçbir sıkıntı ve zorluk yoktur ki, âhiret yaşamı için bir kazanım sayılmasın. Hastalık, sıkıntı ve zorluk istenmez, fakat bütün önlemler alınmasına rağmen gelirse de sabret-mek gerekir. Belâ, sıkıntı ve hastalıklara sabır ve taham-mül sebebiyle o kimsenin günahları bağışlanır, kendisi-ne sevap verilir böylece makendisi-nevî derecesi artar.

BİBLİYOĞRAFYA

Ahmed İbn Hanbel (ö.241/855), el-Müsned, Çağrı Yay.

İstanbul, 1981.

Beydâvî Abdullah b. Ömer (ö. 692), Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, I, 249 (Mecmûatün mine’t-Tefâsîr) Beyrut, tarihsiz.

Beyhakî, Ahmed İbn el-Huseyn (ö.458/1065), Sünenu’l-Kübrâ, Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1994.

Buhârî, Muhammed İbn İsmâîl (ö.256/869), Sahîh, Çağrı Yay. İstanbul, 1981.

Cezîrî, Abdurrahmân, el-Fıkhu ale’l-Mezâhibi’l-Erbaâ, 6. baskı, Mısır,tarihsiz.

Dârimî, Ebû Muhammed İbn Abdurrahmân (ö.255/868), es-Sünen, Çağrı Yay. İstanbul, 1981.

Ebû Dâvûd, Süleyman İbn el-Eş’as es-Sicistânî (ö.275/

888), es-Sünen. Çağrı Yay. İstanbul, 1981.

Hâzin, Alâüddin Ali b. Muhammed, (ö.725), Te’vil fî Meâni’t-Tenzîl (Mecmûatün mine’t-Tefâsîr içinde), Beyrut, tarihsiz.

İbn Âbidîn, Muhammed Emîn (ö.1252/1836), Muhtâr, Matbaatü’l-Bâbi’l-Halebî, Mısır, tarihsiz.

İbnü’l-Esîr, İzzüddîn Ebu’l-Hasan, Usdu’l-Gâbe fî rifeti’s-Sahâbe, Kahire, 1970.

İbnü’l-Hümâm, Kemâlüddîn, Muhammed İbn Abdilvâhid (ö.861/1457), Şerhu Fethu’l-Kadîr, 1. baskı, Mısır, 1898.

İbn Kudâme, Muvaffakuddîn, Abdullah İbn Ahmed (ö.620/1223), el-Muğnî, 3. baskı, Dâru’l-Menâr, Kâhire, 1970.

İbn Mâce Muhammed İbn Yezîd el-Kazvînî, (ö.275/

888), es-Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981.

İbn Rüşd, Ebu’l-Velîd Muhammed İbn Ahmed el-Hafîd (ö.520/1126), Bidâyetü’l-Müctehid ve Muktesid, Matbaatü’l-İstikâme, Mısır, tarihsiz.

Kâsânî, Alâüddîn Ebû Bekr İbn Mes’ûd (ö.587/1191), Bedâyiu’s-Sanâyi’ fî Tertîbi’ş-Şerâi’, 2. baskı, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut, 1974.

Kurtubî, Muhammed İbn Ahmed el-Ensârî (ö.671/

1273), el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, Mısır,1935.

Mâlik İbn Enes (ö.179/795), el-Muvatta’, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981.

Miras, Kâmil-Naim Ahmed (ö.1376/1958), Sahîh-i hârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, 2. baskı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay. Ankara, 1972.

Mübârekfûrî, Ebû’l-Alî Muhammed Abdurrahman, fetü’l-Ahvezî bi Şerhi Câmiü’t-Tirmizî, Beyrut, rihsiz.

103

Münzirî, Abdülazîm b. Abdülkavî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, İhyâü’t-Türâsî, Beyrut, 1968.

Müslim b. Haccac (ö. 261/, es-Sahîh, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981.

Nesâî, Ebû Abdirrahmân İbn Şuayb (ö.279/892), Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981.

Nesefî. Ebu’l-Berekât Abdullah b. Ahmed b Muhammed (ö. 817), Medâriku’t-Tenzîl ve Hakâiku’t-Te’vîl, I, 249, (Mecmûatün mine’t-Tefâsîr içinde) Beyrut, rihsiz.

Sâbûnî Muhammed Ali, Safvetü’t-Tefâsîr, III, 60. Kur’ani’l-Kerîm, Beyrut, 1981.

Serahsî, Muhammed İbn Ahmed İbn Ebî Selh (ö.490/

1097), el-Mebsût, 3. baskı. Dâru’l-Ma’rife, Beyrut, 1978.

Şirbînî, el-Hatîb, Muğnî’l-Muhtâc, Mısır, tarihsiz.

Tirmizî, Muhammed İbn Îsâ (ö,279/892), es-Sünen.

Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981.

Taberî, Abdullah ibn Cerîr (310/), Câmiu’l-Beyân An vîli Âyi’l-Kur’ân, Beyrut, 1988.

Yazır Hamdi (ö.1939), Hak Dini Kur’an Dili Türkçe sir, Eser Neşriyat, İstanbul, 1971.

104

Benzer Belgeler