• Sonuç bulunamadı

İşçi Buluşları İle İlgili Hak Ve Yükümlülüklerin Sonraya Etkisi a) Genel olarak

§ 2 İŞ İLİŞKİLERİNDE SONRAYA ETKİ

I. İŞ SÖZLEŞMESİNİN SONRAYA ETKİSİ

3. İşçi Buluşları İle İlgili Hak Ve Yükümlülüklerin Sonraya Etkisi a) Genel olarak

İş sözleşmesinde işçinin asli edim borcu olan iş görme borcunun konusunu kimi zaman buluş yapma, teknik iyileştirme önerileri getirme, araştırma – geliştirme çalışmaları yapma gibi faaliyetler oluşturur. Sayılan faaliyetlerin ve benzerlerinin iş görme borcunun konusunu teşkil etmedikleri hallerde dahi, iş ilişkisinin devamı sırasında, işçinin işletmenin faaliyet konusu ile ilgili veya ilgisiz bir buluş yapması olasıdır. İş sözleşmesi taraflarının, işçi buluşları bağlamındaki bazı hak ve yükümlülükleri de sözleşme sonrasına etki doğurabilecek niteliktedir.

İşçi buluşları, Fikrî ve Sınaî Mülkiyet Hukuku’nun ve bilhassa bu hukuk dalının alt başlıklarından olan Patent Hukuku’nun, İş Hukuku ile başlıca kesişim kümesini

337 AKYİĞİT, Rekabet Yasağı, s.16-17; UŞAN, s.278-279. 338 UŞAN, s.277.

339 SAVAŞ, s.127. 340 UŞAN, s.277.

oluşturmaktadır. Fikrî ve Sınaî Mülkiyet Hukuku’nun genel prensiplerine göre buluş onu yapan kişiye ait olmakla birlikte, ileride ayrıntılı olarak değinileceği üzere, buluşu yapanın işçi olması ve belirli bazı koşulların mevcudiyeti halinde buluşun işverene ait olduğu kabul edilmektedir. Nitekim 05.10.1973 tarihinde Münih’te imzalanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması üzerine 29.01.2000 tarih, 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4504 sayılı Kanun’la ülkemizin de taraf olduğu Avrupa Patent Sözleşmesi’nin 60. maddesinde; “Avrupa Patent Hakkı,

buluş yapana veya haleflerine aittir. Şayet buluş sahibi işçi ise, Avrupa Patent Hakkı, işçinin esas olarak istihdam edildiği devletin yasasına uygun olarak kararlaştırılır.”

denilerek, prensip olarak buluşun onu yapana ve haleflerine ait olduğu ancak işçi buluşlarının iş sözleşmesinin taraflarından hangisine ait olacağı hususunun işçinin istihdam edildiği ülkenin iç hukukuna göre belirleneceği ifade edilmiştir.

Borçlar Kanunumuzun “İşçinin İhtiraı” başlıklı 336. maddesinde;

“İşçi hizmetini yaparken bir şey ihtira ettikte iş sahibi böyle bir ihtiraın kendisine ait olacağını akitte şart koymuş yahut bu ihtira işçinin taahhüt eylediği hizmetin levazımından bulunmuş ise ihtira olunan şey, iş sahibinin olur.

Birinci surette ihtira mühim bir iktisadi kıymeti haiz ise, işçinin hakkaniyet dairesinde tayin edilecek bir bedel istemeğe hakkı vardır.

Bu bedel, ihtiraın meydana gelmesinde iş sahibinin iştiraki ve tesisatından edilen istifade nazara alınarak tespit olunur.”

denilmek suretiyle, “buluş yapmanın işçinin iş görme borcunun konusunu oluşturması”, bir başka deyişle “işçinin buluş yapmak üzere işe alınmış olması” veya “işverenin iş sözleşmesinde işçinin buluş yapması halinde bunun kendisine ait olacağını belirtmiş olması” durumlarında buluşun işverene ait olacağı düzenlenmiştir.

Borçlar Kanununun anılan maddesi hukuken halen yürürlükte olmakla birlikte, fiiliyatta uygulanamaz durumdadır. Zira 27.06.1995 tarih 22326 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de çalışanların buluşları ile ilgili olarak öngörülen hükümler

Borçlar Kanunu’nun 336. maddesi ile açıkça çelişmektedir ve her ne kadar kararnamede anılan kanun hükmünün yürürlükten kaldırıldığına ilişkin açık bir düzenlemeye yer verilmemiş ise de, kararnamenin Borçlar Kanununa göre daha yeni ve özel nitelikli olması karşısında 336. maddenin uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır341.

Nitekim Borçlar Kanunu Tasarısının “Sınaî ve fikrî mülkiyet hakkı” başlıklı 426. maddesinde de mevcut yasanın 336. maddesine paralel bir düzenleme yapılmamış; hizmet buluşları üzerinde işçinin ve işverenin hakları, bunların kazanılması ile diğer sınaî ve fikrî mülkiyet hakları konularında özel kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmekle yetinilmiştir.

Bu çerçevede iş sözleşmesi taraflarının, işçi buluşları bağlamındaki hak ve yükümlülüklerinin tayininde, 551 sayılı PatKHK ile bu kararnameye istinaden çıkarılan ve 05.11.1995 tarih, 22454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik hükümleri göz önünde bulundurulacaktır.

Kanun Hükmünde Kararnamenin 37. maddesinin 2. fıkrasında “İşçi buluşları ve teknik

iyileştirme tekliflerine ilişkin hükümlerden doğan hak ve yükümlülükler, iş akdi ilişkisinin sona ermiş olmasından etkilenmez.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan

düzenleme ile iş sözleşmesi taraflarının işçi buluşları bağlamındaki tekil bazı hak ve yükümlülüklerinin değil, genel olarak bütün hak ve yükümlülüklerinin sözleşme ilişkisinin ortadan kalkmasından etkilenmeyecekleri hükme bağlanmış olduğundan, Kanun Hükmünde Kararnamenin işçi buluşları ile ilgili olarak getirdiği sistemin üzerinde durulması ve tarafların sonraya etkili olabilecek hak ve yükümlülüklerinin tespit edilmesi zarureti doğmaktadır.

b) Buluş kavramı

551 sayılı Kararnamenin “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Kanun

Hükmünde Kararnamenin amacı, buluş yapma faaliyetini özendirmek, buluşların

sanayiye uygulanması ile teknik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesini sağlamak için buluşlara patent veya faydalı model belgesi vererek korumaktır.

Bu Kanun Hükmünde Kararname, sınaî hakkın tesisine uygun buluşlara patent veya faydalı model belgesi verilerek bunların korunması ile ilgili esasları, kuralları ve şartları kapsar.” denilerek Kararname ile güdülen esas amacın buluş yapma faaliyetini

teşvik etmek ve buluşlar ile ilgili gerekli korumayı sağlamak olduğu vurgulanmış olmakla birlikte, “buluş”un tanımı yapılmamış, kavramın biliniyor olduğu varsayımından hareket edilmiştir.

Fikrî ve Sınaî Mülkiyet Hukuku bakımından buluş kavramının neyi ifade ettiği, öğretide çok sayıda tanım denemesine konu olmuştur342. TEKİNALP buluşu “bir beşeri

gereksinim olarak ortaya çıkan soruna teknik alana giren, uygulanabilir bir öğreti ile çözüm getiren, fikri bir ürün” olarak tanımlamaktadır343. ORTAN, patent hukuku

bakımından neyin buluş sayılacağına neyin sayılmayacağına ilişkin objektif ölçüler koymanın zorluğuna işaret ederek, soyut anlamda buluşun “teknik bir eylemle ilgili

kural” olarak tanımlanabileceğini ifade etmektedir344. CANBOLAT ise, buluşun sine

quo non unsurlarından olan tekrarlanabilirlik ölçütünü de vurgulayan; “teknik alandaki bir soruna, uygulanabilir ve tekrarlanabilir nitelikte yeni bir çözüm getiren fikrî bir ürün” tanımını önermektedir345.

551 sayılı Kararnamede buluşun tanımı yapılmamış ve nelerin buluş olarak niteleneceği belirtilmemiş ise de, nelerin buluş niteliğinde olmadıkları açıkça sayılmıştır. Kararnamenin 6. maddesine göre;

— Keşifler, bilimsel teoriler, matematik metotları;

— Zihni, ticari ve oyun faaliyetlerine ilişkin plan, usul ve kurallar;

342 Alman ve İsviçre patent hukuku öğretisinde buluş ile ilgili olarak yapılan çeşitli tanımlar ile ilgili

ayrıntılı bilgi için bkz. Ali Necip ORTAN, İşçi Buluşları Hukuku, İzmir 1987, s.42 vd.

343 TEKİNALP, s.451. 344 ORTAN, s.46.

— Edebiyat ve sanat eserleri, bilim eserleri, estetik niteliği olan yaratmalar, bilgisayar yazılımları;

— Bilginin derlenmesi, düzenlenmesi, sunulması ve iletilmesi ile ilgili teknik yönü bulunmayan usuller;

— İnsan veya hayvan vücuduna uygulanacak cerrahi ve tedavi usulleri ile insan, hayvan vücudu ile ilgili teşhis usulleri (bu usullerin herhangi birinde kullanılan terkip ve maddeler ile bunların üretim usulleri hariç) ;

buluş niteliğinde olmadıklarından Kararname kapsamı dışındadırlar.

Anılan maddede ayrıca, buluş niteliğini haiz olsalar dahi, bazı çalışmaların patent veya faydalı model olarak tescili yasaklanmıştır. Buna göre, konusu kamu düzenine ve genel ahlâka aykırı olan buluşlar ile bitki veya hayvan türleri veya önemli ölçüde biyolojik esaslara dayanan bitki veya hayvan yetiştirilmesi usulleri patent verilerek korunmaz.

Öte yandan, bir buluşa patent verilebilmesi için onun 6. maddede tescili yasaklanan buluşlar kapsamında yer almaması tek başına yeterli olmayıp, buluşun aynı zamanda “yenilik” ve “sanayiye uygulanabilirlik” kriterlerini de karşılaması gerekmektedir.

“Yenilik”ten kasıt, buluşun tekniğin bilinen durumuna dâhil olmamasıdır (PatKHK. m.7/I). Kararnamede tekniğin bilinen durumunun; patent başvurusunun yapıldığı tarihten önce, buluş konusunda dünyanın herhangi bir yerinde toplumca erişilebilir yazılı veya sözlü tanıtım, kullanım veya bir başka yolla açıklanan bilgilerden oluştuğu (m.7/II), patent başvurusu tarihinde veya bu tarihten sonra yayınlanmış olan ve patent başvurusu tarihinden önceki tarihli Türk patent ve faydalı model belgesi başvurularının yayınlanan ilk metinlerinin de tekniğin bilinen durumuna dâhil olduğu düzenlenmiş (m.7/III), ayrıca 8. maddede öngörülen koşulları taşımak kaydıyla patent başvurusu öncesinde yapılan bazı açıklamaların buluşun yeniliğini dolayısıyla da patent verilebilirliğini etkilemeyeceği belirtilmiştir.

Buluşun ilgili olduğu teknik alandaki bir uzman tarafından, tekniğin bilinen durumundan aşikâr biçimde çıkarılamayan bir faaliyet sonucu gerçekleşmiş olması halinde, tekniğin bilinen durumunun aşıldığı kabul edilecektir (PatKHK. m.9).

Buluşun tekniğin bilinen durumunu aşıp aşmadığını tayin bakımından esas alınan teknik uzmanın düzeyi hakkında kararnamede herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Öğretide, ortalama bilgi ve düzeydeki bir uzmanın esas alınmasının buluşun yeniliğini tayin etmede yetersiz kalacağı, kararnamenin 9. maddesinde kastedilen uzmanın buluşun ilgili olduğu alandaki yerli ve yabancı yayınları takip eden, bu alandaki gelişmelerden haberdar olan bir kişi olması gerektiği ifade edilmektedir346.

Patent verilebilirlik bakımından, buluşun aynı zamanda sanayiye uygulanabilir nitelikte olması gerekmektedir. Buluş, tarım dâhil olmak üzere sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir veya kullanılabilir mahiyette ise, sanayiye uygulanabilir olduğu kabul edilecektir (PatKHK. m.10).

c) İşçi buluşları

551 sayılı Kararnamenin 16. maddesinde; işçi buluşlarının patent veya faydalı model belgesi ile korunabilir nitelikte buluşlar olduğu, teknik iyileştirme tekliflerinin ise bu kapsamda yer almadığı düzenlenmiştir347.

Anılan maddede; “Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işçi, bir özel

hukuk sözleşmesi veya benzeri bir hukuk ilişkisi gereği, başkasının hizmetinde olan ve bu hizmet ilişkisini işverenin gösterdiği belli bir işle ilgili olarak kişisel bir bağımlılık içinde ona karşı yerine getirmekle yükümlü olan kişidir. Ücretsiz olarak ve belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerler ve pratik yapan öğrenciler de, bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işçi sayılır.” denilmek suretiyle işçi

kavramı oldukça geniş tutulmuştur. Söz konusu düzenlemede İş Kanunu’nun 2.

346 TEKİNALP, s.460.

347 İşçilerce yapılan teknik iyileştirme tekliflerinin patent veya faydalı model belgesi ile korunamayacak

nitelikte oldukları belirtilmiş ise de, işçi ve işverenin teknik iyileştirme teklifleri bağlamındaki hak ve yükümlülükleri ile ilgili esaslar Kararnamenin 33. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir.

maddesindeki işçi tanımından farklı olarak iş sözleşmesi ile çalışmak şartı aranmadığı gibi, stajyerler ve pratik yapan öğrenciler de işçi kavramına dâhil edilmişlerdir. İşçi kavramı kapsamında değerlendirilenler bu şekilde geniş tutulmuş olmakla, işveren kavramı da buna paralel olarak genişletilmiş olmaktadır348.

551 sayılı Kararnamede işçi buluşları hizmet buluşları ve serbest buluşlar olmak üzere ikiye ayrılmıştır (PatKHK. m.17 f.1).

aa. Hizmet buluşları

Kararnamenin 17. maddesinde, hizmet buluşları, “işçinin bir işletme veya kamu

idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği veya işletmenin veya kamu idaresinin büyük ölçüde deneyim ve çalışmalarına dayanan, işçinin iş ilişkisi sırasında yaptığı buluşlar” olarak tanımlanmıştır (f.2).

Kararnamede verilen tanım gereğince, işçinin iş sözleşmesinde yüklendiği iş görme borcunun gereği olarak gerçekleştirdiği buluşların yanı sıra iş görme borcunun gereği olmasa dahi; çalıştığı işletmenin veya kamu idaresinin, buluşun ilgili olduğu alandaki deneyim ve çalışmalarından büyük ölçüde istifade etmek suretiyle gerçekleştirdiği buluşlar da hizmet buluşu sayılacaktır349.

Öğretide, kararnamenin anılan maddesi gereğince, bir buluşun hizmet buluşu olarak kabul edilebilmesi için; işçinin işletmedeki faaliyetinin gereği olarak gerçekleştirilmiş

olma, işletmenin deneyimleriyle çalışmaları kullanılarak gerçekleştirilmiş olma ve iş ilişkisinin devam ettiği süre içerisinde gerçekleştirilmiş olma biçiminde üç unsurun bir

araya gelmesi gerektiği yönünde bir görüş dile getirilmekte350 ve bu görüşten hareketle işçinin işletmedeki faaliyetinin doğrudan veya dolaylı sonucu olarak ortaya çıkan tüm buluşların hizmet buluşu olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilmekte351 ise de bu görüşe iştirak etme olanağını bulamıyoruz.

348 Derya KESKİNCİ, Hizmet Buluşları, Prof. Dr. Ergun Önen’e Armağan, İstanbul 2003, s.205. 349 MOLLAMAHMUTOĞLU, s.445.

350 TEKİNALP, s.470-471.

Öncelikle, buluşun iş ilişkisi sırasında yapılmış olmasının hizmet buluşu olarak kabul edilme bakımından kural olarak zorunlu bir unsur olduğu tartışmasızdır352. Bununla birlikte kararnamede, “işçinin bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği veya işletmenin veya kamu idaresinin büyük ölçüde deneyim ve çalışmalarına dayanan … buluşlar” denilmek suretiyle, “ve” bağlacı yerine “veya” bağlacının kullanılmış olması karşısında, diğer iki koşulun bir arada bulunmasının aranmadığı, bunlardan birinin bulunmasının yeterli sayıldığı anlaşılmaktadır.

Ayrıca, bir buluşun hizmet buluşu olarak nitelenmesi için yukarıda değinilen her üç unsurun da bir arada bulunmasının gerekli olduğu şeklindeki görüşün kabul edilmesinin mantıkî sonucu; işçinin, yüklendiği iş görme borcunun doğrudan sonucunu teşkil eden ancak çalıştığı işletmenin veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarına büyük ölçüde dayanmayan bir buluş yapması halinde, bu buluşun hizmet buluşu olarak nitelenemeyeceği olmaktadır ki, kanımızca böyle bir sonucun kabul edilmesi mümkün değildir.

Öte yandan aynı nedenle, işçinin işletmedeki faaliyetinin dolaylı sonucu olarak ortaya çıkan buluşların her koşulda hizmet buluşu sayılmasının mümkün olmadığı kanaatindeyiz. Zira kararnamede işçinin “yapmakla yükümlü olduğu faaliyet” ile kastedilen işçinin iş görme borcu olup353; işçinin iş görme borcunun kapsamına girmeyen, başka bir deyişle işletmedeki faaliyetinin dolaylı sonucu olan bir buluş yapması halinde, bu buluşun hizmet buluşu sayılabilmesi için işçinin buluşu yaparken büyük ölçüde işletmenin veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarına dayandığı hususunun tespit edilmesi gerekmektedir.

Gerçekten de kimi hallerde işçinin iş görme borcunun konusunu doğrudan buluş yapmak, teknik iyileştirme önerilerinde bulunmak vb. faaliyetler oluşturur. Örneğin bir işletmenin Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) departmanında istihdam edilen işçi için buluş

352 Buluşun iş ilişkisinin bitimi sonrasında tamamlanmasına rağmen hizmet buluşu olarak kabul edildiği

bazı durumlara ileride değinilecektir.

yapmanın, iş görme borcunun doğrudan sonucu olarak kabul edilmesi gerekir354. İş sözleşmesinde buluş yapmanın işçinin iş görme borcunun bir parçası olduğu açıkça kararlaştırılmış olabileceği gibi, taraflar arasında bu hususta zımni bir mutabakat olması veya bu durumun halin icabından da anlaşılması mümkündür355.

Buna karşın, buluş yapmanın işçinin iş görme borcu ile ilgisiz olduğunun söylenebileceği durumlarda, buluşun hizmet buluşu olarak nitelenmesi ancak işçinin buluşu yaparken büyük ölçüde işletmenin veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarından yararlanmış olması halinde mümkün olabilecektir.

Nitekim öğretide Borçlar Kanununun 336. maddesinde yer alan “hizmetini yaparken” ibaresinin, işçinin görmekte olduğu iş ile buluş arasında somut bir bağ bulunması gerektiği anlamını taşıdığı ifade edilmekte olup356, 551 sayılı Kararnamede kullanılan “yapmakla yükümlü olduğu faaliyet” ibaresinin de aynı şekilde yorumlanması kanaatimizce isabetli bir yaklaşım olacaktır.

bb. Serbest buluşlar

Kararnamenin 17. maddesinin 3. fıkrasında, hizmet buluşlarının dışında kalan buluşların serbest işçi buluşları olarak kabul edileceği ve bunlar hakkında kararnamenin 32. ve 33. maddelerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Böylece serbest buluşlar; “iş ilişkisinin devam ettiği sırada işçinin, çalıştığı işletme ya da kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarından büyük ölçüde istifade etmeksizin gerçekleştirdiği ve iş sözleşmesinde yüklendiği iş görme edimi ile de somut bir bağı olmayan buluşlar” olarak tanımlanabilecektir.

354 TEKİNALP, s.470. 355 CANBOLAT, s.102. 356 ORTAN, s.120.

d. Buluşçu hakkı ve işçi buluşlarında hak sahipliği

Ülkemizin de taraf olduğu Avrupa Patent Sözleşmesi’nde “gerçek buluş sahibi ilkesi” benimsenmiş, ülkemizde de 551 sayılı Kararname ile 1879 tarihli İhtira Beratı Kanunu’nun kabul ettiği “başvuru sistemi” terk edilerek gerçek buluş sahibi ilkesi esas alınmıştır357. Nitekim kararnamenin 11. maddesinin ilk fıkrasında, “Patent isteme hakkı,

buluşu yapana veya onun haleflerine ait olup, başkalarına devri mümkündür.” denilmek

suretiyle bu husus vurgulanmıştır.

Gerçek buluş sahibi ilkesi gereğince, patent almak için başvuran ilk kişinin, aksi sabit oluncaya kadar patent isteme hakkının sahibi olduğu kabul edilerek (PatKHK. m.11/son), başvuru yapan kimsenin gerçek buluş sahibi olduğu yönünde bir karine getirilmiştir358. Patent isteme hakkının gerçek sahibi olduğunu iddia eden kişi, başvuru sahibinin hak sahipliğine karşı; patent başvurusu henüz sonuçlanmamış ise kararnamenin 12. maddesinde öngörülen davayı, başvuru sonucunda patent verilmiş ise kararnamenin 13. maddesinde öngörülen davayı ikame edebilecek ve başvuru yapan kimsenin gerçek buluş sahibi olduğu yönündeki karinenin aksini mahkeme hükmü ile ispat edebilecektir.

Gerçek buluş sahibi ilkesi uyarınca, buluş yapan kişi, ister işçi olsun ister olmasın, başkaca herhangi bir koşulun gerçekleşmesine gerek kalmaksızın, yaptığı buluş üzerinde “buluşçu hakkı”na sahip olmaktadır. Buluşun tamamlanmasıyla herhangi bir işleme gerek olmaksızın buluş sahibinin kişiliğinde ipso iure doğan bu hak359, öğretide “genel anlamda buluşçu hakkı” olarak adlandırılmaktadır360.

“Genel anlamda buluşçu hakkı”; buluş sahibinin, patent başvurusunda bulunmadan önceki dönemde de buluş üzerinde hak sahibi olduğunu ifade etmekte olup, bu dönemde Medeni Kanun’un kişiliğin korunmasına ilişkin 23, 24 ve 25. maddeleri; Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin 41 vd. maddeleri ile haksız rekabete ilişkin 48. maddesi

357 TEKİNALP, s.466. 358 TEKİNALP, s.467. 359 TEKİNALP, s.477. 360 ORTAN, s.77 vd.

ve kişilik haklarının zarar görmesine dair 49. maddesi; Türk Ticaret Kanunu’nun da haksız rekabete dair 56. ve 57. maddeleri çerçevesinde buluşun korunması mümkün olabilmektedir361.

Patent mevzuatının buluş sahibine tanıdığı; patent başvurusunda bulunma hakkı (PatKHK. m.11), patent belgesinde ve diğer ilanlarda buluşçu olarak isminin belirtilmesini isteme hakkı (PatKHK m.15), hak sahibi olmadığı halde patent başvurusunda bulunmuş veya patent almış kişiye karşı dava açma hakkı (PatKHK m.12, m.13) gibi talep haklarının bütünü ise “dar anlamda buluşçu hakkı” olarak nitelenmektedir362.

İşçi buluşlarında; buluş, ister hizmet buluşu isterse serbest buluş niteliğini taşısın, öncelikle işçinin kişilik ve malvarlığı değerlerinin bir parçası olarak doğar; bir başka deyişle buluşçu hakkı kural olarak işçiye aittir363. Ancak hizmet buluşları bakımından, işverene buluşu tek taraflı irade açıklamasıyla tamamen veya kısmen devralma hakkı tanınmıştır (PatKHK. m.19). Serbest buluşlar bakımından işverene bu tür bir hak tanınmamış olmakla birlikte; buluşun işletmenin ilgili olduğu iş alanına girmesi veya işletmenin buluşun ilgili olduğu alanda faaliyet göstermek üzere ciddi hazırlıklar içerisinde bulunması hallerinde, taraflar arasındaki iş ilişkisi halen devam etmekte ise işçi, buluşu başka bir şekilde değerlendirmeye başlamadan önce kendi işverenine kullanım hakkı vermeyi teklif etmekle yükümlü tutulmuştur (PatKHK. m.32).

e. İşçinin bildirim yükümlülüğü

İşçinin bir buluş gerçekleştirmesi halinde, işverenin - bilhassa 551 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kendisine tanıdığı hakları kullanabilmek bakımından - buluştan haberdar olmakta menfaatinin bulunduğu şüphesizdir. Kararnamede işçinin gerek hizmet buluşu gerekse serbest buluşu niteliğinde bir buluş yapması halinde durumu geciktirmeksizin işverene bildirmekle yükümlü olduğu özel olarak düzenlenmiştir (PatKHK. m.18 ve m.31). Kaldı ki Yargıtay’ın 2005 yılında verdiği bir

361 Feyzan Hayal ŞEHİRALİ, Patent Hakkının Korunması, Ankara 1998, s.54. 362 ŞEHİRALİ, s.55.

kararda da vurgulandığı üzere; “işçinin sadakat borcu işverenin işi ve işyeri ile ilgili hukuken haklı menfaatlerini korumayı, zarar verici ve risk altına sokabilecek davranışlardan kaçınmayı gerektirdiğinden”364, söz konusu özel düzenlemeler bulunmasa idi dahi, işçinin sadakat borcunun gereği olarak işverene yaptığı buluş hakkında bilgi vermesi gerektiği sonucuna varılabilecekti365.

aa. Hizmet buluşlarının işverene bildirilmesi

Kararnamenin 18. maddesinde, işçi bir hizmet buluşu yaptığında bunu en kısa zamanda ve yazılı olarak işverene bildirmekle yükümlü kılınmış, işverene de bu bildirimde bulunması için işçiye gerekli yardımı yapma yükümlülüğü getirilmiştir. Buluş birden