• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1 Tükenmişlik Sendromu, Kavramsal Gelişimi ve Stres İle İlişkisi

2.1.8 Yurt İçinde Yapılan Çalışmalar

Tükenmişlik alanında çok fazla sayıda arştırma bulunduğundan dolayı daha çok evlilik doyumuyla alakalı olan veya sağlık çalışanları üzerinde yapılan tükenmişlikle ilgili arştırmalara yer verilmiştir.

Ergin (1992), hemşirelikte iş stresiyle ilgili yapılan çalışmaları incelediğinde aşağıda belirtilen stres kaynaklarını saptamıştır. Bunlar: bağımsızlık ve otonomiye sahip olmama, hemşireliğin geleneksel olarak bir kadın mesleği olması, hemşirelik bakımı konusunda taleplerin fazlalığı ve hemşire sayısının yetersiz olması, karar verme konusunda hemşireler ve/veya hekimler arasında oluşan güç ve çatışma durumları, hemşireliğin doğası bakımından, kayıp, anksiyete, kızgınlık, doğum ve ölüm gibi duygusal durumları ele alması, sağlık bakımı verme sistemini etkileyen devamlı değişim ve değişime eşlik eden talepler, fiziksel ve emosyonel reaksiyonlar ile stresli durumlara eşlik eden tepkiler, yaşamın niteliğini azaltan (sigara, alkol, yetersiz beslenme gibi...) durumlar, işlerin yapısından kaynaklanan çeşitli çevresel tehlikeler (hastalıklar, kimyasal ürünler), çok farklı ilişkiler (hekimler, hastalar, hasta yakınları, meslektaşlar), çeşitli talepler ve gerçekçi olmayan iş beklentileri (iş yükü, rotasyon şiftleri, çift şiftler), çalışanın potansiyelini ya da performansım tanımlamayan örgütsel yapı ve bu yapıdan kaynaklanan stresörlerdir.

Demir (1995) hemşireler ile yaptığı çalışmada yaş, mesleki deneyim, mesleği severek yapma, sosyal destek algısının tükenmişlikle ilişkili olduğu sonuçlarını elde etmiştir. Yaş ilerledikçe kişisel başarı algısının da yükseldiği, mesleki deneyimi fazla olan hemşirelerin duygusal tükenmelerinin daha az görüldüğü, mesleğini severek yapan hemşirelerin daha az tükenmişlik sendromu belirtilerini gösterdikleri ifade

edilmiştir. Ayrıca işyerindeki araç-gereç, çalışan sayısı gibi olanakların ve çalışanlar arasındaki dayanışmanın da tükenmişlik düzeyi üzerinde anlamlı etkiye sahip olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.

Sever (1997), 374 hemşirelerde iş stresi ile başaçıkma ve sonuçları araştırdığı çalışmasında şu sonuçlara ulaşmıştır. İş yükü, yönetim, kritik bakım, hasta ve ailesi ile ilişkiler, hastalığa özgü durumlar, genel bakım, ekip çalışması ile bilgi/beceri ve ilişkiler sırası ile bulunan stres kaynaklandır. Hemşirelikte birçok stresör evrensel olmasına karşın bu çalışmadaki hemşirelerin, iş yükü ve yönetimden kaynaklanan stres düzeylerinin en fazla olmasının, hastanelerin örgütsel yapısına ilişkin düzenlemelerin ve yöneticilerin yönetim konusundaki bilgi ve becerilerinin yetersizlikten kaynaklanmaktadır. İş stresinin; iş doyumunu azalttığı, duygusal tükenme ve duyarsızlaştırmayı arttırdığı; iş stresi fazla olan hemşirelerin iş doyumunun daha düşük, tükenmişliğinin fazla olduğu bulunmuştur. Araştırmaya göre hemşirelerin stresle başa çıkmada kullandıkları yöntemler ise sırasıyla: Duygusal destek arama, bilgisel destek arama, kendini kontrol etme, mesafe koyma, kaçma/kaçınma ve olumlu yaklaşımdır. Sorun odaklı başa çıkma ve bilgisel destek aramanın doyumu arttırdığı ve tükenmişliği azalttığı; duygusal destek aramanın tükenmişliği azaltma potansiyeli olduğu; kaçma /kaçınmanın doyumu azalttığı, tükenmişliği arttırdığı; kendini kontrol etme, mesafe koyma ve olumlu yaklaşımın bir yönden doyumu arttırma bir yönden de tükenmişliği arttırma özelliğinin olduğu belirtilmiştir. Diğer yönden, iş doyumu düşük ve tükenmişliği daha fazla olan hemşirelerin etkisiz; iş doyumu yüksek ve tükenmişliği düşük olan hemşirelerin etkili başa çıkma yollarını daha fazla kullandığı; tükenmişliğin etkisiz başa çıkmayı, iş doyumunun etkili başa çıkmayı arttırdığı görülmüştür.

Perkin (1992), yaptığı araştırmada, doktora hazırlıkta görevli hemşire öğretim elemanlarında baş etme yöntemleri, kurum desteği ve çalışma alanı ile tükenme arasındaki ilişki incelenmiştir. Bir hemşirelik okulunda öğretim elemanı olarak çalışan, Amerikan Hemşire Derneği (ANA) üyesi, 400 kişide tükenmeyi incelemek üzere Matthews Tükenmişlik ölçeği ve MBI kullanılmıştır. 236 (% 59) denekten alman cevaplar öğretim elemanlarının % 39’nun orta düzeyde tükenmişlik yaşantısı geçirdiklerini göstermiştir. Baş etme, kurum desteği, araştırmada zaman harcama ve klinik uygulamalarla tükenmişlik arasında anlamlı düzeyde (p<.05) negatif ilişki bulunmuştur. Çok yönlü regresyon analize sonucunda, kullanılan baş etme

yöntemleri ve kurum desteği düzeyinin tükenmişliğin ortaya çıkmasında en güçlü iki faktör olduğu belirtilmiştir. Hemşirelikte iş stresinin, özellikle uygun ve bilinçli baş etme biçimleri ile etkisi azaltılmadığında, tükenmişliğe yol açtığı kabul edilmektedir. Arslan ve diğ., (1996), hemşirelerle yaptıkları çalışmada; yaş, hizmet süresi, çalışma saatleri, unvan ya da tıp alanı ne olursa olsun hemşirelerin tükenmişlik geliştirme riskleri olduğunu belirtmişlerdir. Hemşirenin kişiliğiyle ilgili görünse de çeşitli stres kaynaklarının bireysel olarak nasıl etki yaptığının tükenmişlikte daha belirleyici olduğunu ve önerilen bazı metotlar vasıtasıyla hemşirelerin stres kaynaklan ile daha iyi baş edebilecekleri belirtilmiştir.

Baltaş ve Baltaş (1997), 440 kişilik bir hemşire grubunda zorlanma, baş etme yaklaşımı ve tükenmişlik arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Direkt-aktif başa çıkma yöntemlerini kullanan (stresörleri değiştirme ya da önünü kesme, duruma uygun olumlu bakış açısı geliştirme) denekler en düşük tükenme oranına sahipken direkt- aktif olmayan baş etme yöntemlerini (stresörlere aldırmama, onlardan kaçınma, stresörleri terk etme) kullananlarda ise en yüksek tükenme oram bulunmuştur. Diğer yandan en düşük tükenme puanına direkt-aktif başa çıkma davranışları kullanan büyük zorlanmaları olan hemşirelerde rastlanmıştır.

Yılmaz (1991), çalışmalarında, HIV ve AIDS ünitelerindeki doktorlar, hemşireler ve sosyal çalışmacılarda tükenmenin nedenlerini incelemişlerdir. İlk çalışmaya (1990) 84, ikinciye (1991) 134 kişi katılmıştır. Her iki çalışmada da bulunmuş 32 kişilik alt çalışma grubundan elde edilen sonuçlar üzerinde durulmuştur. Yaş, çalışma saatleri ve baş etme yöntemlerinin tükenmeyle ilişkisi olduğu ifade edilmiştir. Dışsal başa çıkma tarzları kullanan personelin, tükenme olasılıklarının oldukça yüksek olduğu görülmüştür. İçsel başa çıkma becerileri geliştiren seminerler tavsiye edilmiştir. Yapılacak düzenlemelerin, geleneksel tedaviye dayanan başarı değerlendirmelerinin terk edilmesine ve personelin psikolojik başarısının artmasına yardımcı olacağı bildirilmiştir.

Görgülü (1998), durumu kritik hastalarla ilgilenen hemşirelerle ilgili çalışmalarında tükenmişliğin bir bölümü olan duygusal tükenme üzerinde anlamlı düzeyde etkisi olan 7 değişken bulunmuşlardır. En fazla etkisi olan ilk üç faktör; kariyere ilişkin vaatler, iş ortamında çalışanlarla kurulan ilişki ve iş tatmini olarak bulunmuş; sağlık problemleri, psikolojik zorluklar, çalışma ortamıyla ilgili tatminler ve iş güvenliği

gibi konuların etkisinin ise orta düzeyde olduğu görülmüştür.