• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA

4.5. Işınlanan OSL’lerin Literatür İle Karşılaştırılması

Yukihara E. G. ve ark (2005) yaptıkları çalışmada Al2O3:C dozimetrelerin radyoterapide yüksek doğrulukla olasılığına bakmışlar. 6MV ile yapılan ışınlamalarda tek bir OSL’den gelen belirsizliğin %0,7 olduğunu belirtmişler. Derinliğe bağlı olarak bu varyans değişmiş. Daha iyi uzaysal bir çözünürlük için küçük OSL dozimetre (1 mm x 1 mm × 0,3 mm) ile de araştırmalarının devam etmekte olduğunu bildirmişler(Yukihara ve ark., 2005).

Bizim çalışmamızda Al2O3:C ve BeO OSL dozimetre kullanıldı. Al2O3:C için bütün kolimatörlerde ölçümler alınırken, BeO için küçük kolimatörlerde (5mm, 7.5mm ve 10mm) ölçüm alındı. Al2O3:C dozimetre 10x10x2 mm boyutlarında iken, BeO dozimetre 12x12x2mm boyutlarındadır. Işınlamalar 6MV ile yapıldı. Tek bir OSL dozimetreden gelen belirsizlik bulunmadı.

Schembri V. ve Heijmen J. M. (2007) yaptığı çalışmada OSL filmi kullanılmış. Toplam 787 OSL filmi ışınlanmıştır. Işınlamalar 6MV ve 18MV fotonlar için, 6-22 MeV

0 0,1 0,2 0,3 0,4 0,5 0,6

8.kesit-RMS(mm)

BeO Dozimetre için 5mm,7.5mm ve

10mmKolimatörler için RMS Değerleri

elektronlar ile yapılmış. Genel olarak, elektron demetleri için OSL cevabı foton demetlerinden %3,6 daha düşük bulunmuştur. Çeşitli elektron demet enerjileri arasındaki farklar anlamlı bulunmamıştır. 6 ve 18 MV foton demetlerinin cevabı %4 oranında farklı bulunmuştur. Al2O3:C içeren ışınlanmış filmlerin OSL sinyalinin ölçülmesi, doz hızı, demet kalitesi, alan boyutu ve derinlik ile ilişkili veya küçük cevap varyasyonları yapılarak radyoterapide film dozimetrisi için ümit verici bir teknik olduğu belirtilmiştir. 0 ile 200 cGy arasında lineer bir cevap verdiği belirtilmiştir (Schembri and Heijmen 2007).

Bizim çalışmamızda Al2O3:C ve BeO dozimetre kullanıldı. Işınlamalar 6MV ile yapıldı. Al2O3:C için yapılan planlar 200cGy’e reçete edilirken, BeO için yapılan planlar 500 cGy’e reçete edildi.

Akyol ve ark (2019) yaptıkları çalışmada katı fantomlar aracılığı ile nanoDot (OSL) dozimetrenin küçük alan yeterliliği araştırmıştır. Çalışmalarında, PTW 60018 SRS Diyot, 60019 microDiamond ve Gafchromic EBT3 filmler, ışın verlerini toplayıp karşılaştırmak için karbon katkılı alüminyum oksit (Al2O3:C) dozimetre ile birlikte kullanılmıştır. Ayrıca EGSnrc / BEAMnrc kodu, CyberKnife® SRS sisteminin 6-MV foton ışınlarını simüle etmek için kullanılmıştır. 15mm’den büyük kolimatörler için output faktörü ölçümlerinde iyi bir tutarlılık göstermiş ve farklılıklar %3 içerisinde bulunmuştur. Bununla birlikte 15mm’den küçük olan kolimatörlerde OSL dozimetre, diğer dedektörlere kıyasla büyük tutarsızlık göstermiş. 5mm kolimatör için yaklaşık %40’a varan farklılık gözlenmiştir (Çizelge 4.18). OSL dozimetrenin output sonuçlarına bağlı olarak 15mm ve daha büyük kolimatörler için yüzde derin doz (PDD) ölçülmüştür. PDD ölçümlerindeki farklılıklar, 5-200 mm arasındaki derinlikler için %5 aralığında bulunmuştur.

Çizelge 4.22. Farklı dozimetrik materyaller ile elde edilen OF eğrisi (Akyol ve ark., 2019)

Bizim çalışmamız doku eşdeğeri kemik ve yumuşak dokunun mevcut olduğu bir kafa fantomu içerisinde, tedavi planları oluşturularak ışınlama yapıldı. Al2O3:C dozimetresinde, 8. kesitte 12.5mm kolimatör ile alınan ölçümde planlama ile arasında %8 lik bir fark bulumuştur. Genel olarak baktığımızda 10mm’den büyük kolimatörler için alınan ölçümlerde planlama ile arasında % fark değerleri düşük çıkmıştır ve de kolimatör boyutu arttıkça %fark azalmaktadır (Çizelge 4.16). Bu grafikte elde edilen değerler bütün kesitlerde elde edilen % fark değerlerin ortalaması alınarak elde edilmiştir. 20mm’den büyük kolimatörlerde 4. ve 10. kesitlerde hedeflerin cilde yakın olmasından dolayı ölçüm alamadık.

Çizelge 4.19 ‘da bütün kesitlerdeki % farkların ortalaması olduğu için, 8. ve 9. kesitteki % farkların yüksek olmasından dolayı 20mm’den sonraki değerlerde artış gözlendi. 8. ve 9. kesitte ışınlanan hedefler, heterojen yapıda olması nedeniyle ışınlamalardaki % farklar daha büyüktür. 5mm, 7.5mm ve 10mm için OSL’den okunan değerler planlamadaki değerin altında kalırken, 12.5mm’den itibaren artan kolimatörler için OSL’den okunan değerler planlamadakinden genelde yüksek çıkmıştır (Çizelge 4.1., Çizelge 4.2., Çizelge 4.3.).

BeO OSL dozimetre ile alınan ölçümlerde küçük kolimatörler ile çalışılmıştır. Verilen doz Al2O3:C’te 200 cGy iken, bu dozimetrede 500 cGy verilmiştir. Kristaller için BeO dozimetrede herbir kristal için ayrı ayrı kalibrasyon faktörü belirlenirken, Al2O3:C ‘te standart sapma kaynaklı tek bir kalibrasyon faktörü verildi. Al2O3:C

krsitalleri bir radyoterapi kliniğinde kullanılan faal dozimetreler iken, BeO dozimetreler sadece bu ışınlama için kullanılan ve her seferinde tekrar kalibrasyon faktörü belirlenen dozimetreler oldu. Aldığımız ölçümlerde 8. kesitte BeO dozimetrede; 5mm için %9,62, 7.5mm için %5,19 ve 10mm için %5,48 % fark değerleri idi. Al2O3:C dozimetrede 8. kesitte; 5mm için %19,9, 7.5mm için %10,89 ve 10mm için %13,21 olarak % fark değerleri bulunmuştur.

Çizelge 4.23. Al2O3:C dozimetresi ile artan kolimatör boyutu ile azalan belirsizliği göstermektedir

Genel olarak literatüre bakıldığında 5Gy’e kadar lineer bölgede kalındığı için böyle bir doz tercih edilidi. Bu bölgenin dışına çıkıldığında termal sıfırlama işleminin mutlaka yapılması gerektiği belirtlimiştir. Bu çalışmada en iyi doz cevabını veren dozimetreler tercih edimiş olsa da, bu dozimetrelerin daha önce hangi dozlarda ışınlandığı bilinmemektedir. Çıkan sonuçlar neticesinde literatür ile uyumlu sonuçlar çıkmasına rağmen, termal sıfırlamanın sonuçların daha iyi çıkabileceği yönünde bir kanıya varılmıştır. Çünkü; Markey ve arkadaşlarının (1996) OSL özelliklerine ilişkin daha önceki çalışmalar, 1Gy'den daha yüksek ışınlama dozları kullanılıyorsa, derin tuzaklardaki yüklerin tekrarlanan ölçümler üzerine etkisini önlemek için 900 ̊C'de ön tavlamanın yapılmasının gerekli olduğunu göstermişler(Markey, 1995). Botter-Jensen ve

arkadaşları (1999), maruz kalan doz 1 Gy kadar yüksek olsa bile, 500 ̊C tavlama sıcaklığının sıfır Al2O3:C dozu için yeterli olduğunu göstermişler (Botter-Jensen, 1999).