• Sonuç bulunamadı

HZ. MUHAMMED’DBN ÖNCEKİ PEYGAMBERLER VE MUCİZE

Belgede Doç. Dr. İsrafil BALCI (sayfa 100-132)

Giriş

Kur’ân-ı Kerim geçmiş peygamberlere ait mucizelerden söz ederken bunların standart bir ayrımım yapmaz. Nitekim yukarıda da işaret edildiği üzere, mucizenin karşılığı olarak kullanılan âyet kavramıyla değişik muhtevadaki olaylara işaret edilmiştir. Önceki peygamberlerin mucizelerinin yanı sıra, onlann tevhid mücadelesi, yaşamış olduklan birtakım olağanüstülükler veya inkârda direnenlerin helâkine dair bazı olaylar anlatılmıştır. Daha çok kıssadan hisse bağlanım­

da muhataplarına birtakım uyanlar yapan Kur’ân, mazideki olaylan tarihsel kurgu içinde anlatmaz ve olayın ilgili kısmın­

dan kesitler sunar. Kur’ân’m üzerinde durduğu asıl mesele, mesajı en etkili yolla muhatabına ulaştırmak olduğundan, il­

gili kısım anlatılırken olayın detayına dair haberlere yer veril­

mez. Örneğin Tufan’dan bahsederken bunun yerel veya genel olup olmadığı, geminin ve kurtulanların akıbetinin ne olduğu, nereye indiği gibi detayları anlatmaz,1 Kıssalara dair eksik ka­

lan noktalar ise Kur’ân dışı kaynaklardan derlenen bilgilerle tamamlanmıştır.2

Kur’ân-ı Kerîm, geçmiş kavimlerin bir kısmının inkârda direnmeleri, bir kısmının ahlâkî çöküntü içine girmeleri, bir kısmının ise mucizeleri hafife almaları ve peygamberlerine kötülük yapmaları nedeniyle helâk edildiklerini haber verir.

Kur’ân muhataplarına geçmişin kıssaları hakkında bilgi ve­

rirken, anlatılan hadise Burhanettin Tatar'ın ifadesiyle söyle­

1 İdris Şengül, ‘Kur’ân Kıssalarının Târihi Değeri’, IV. Kur'an Haftası (Kur’an Sempozyumu 17-18 Ocak 1998), Fecr, Ankara 1998, 171.

2 Süleyman Mollalbrahimoğlu, ‘Nûh (a.s.) Kıssası’, İslâmî Araştırmalar Der­

gisi, (cilt: 1, sayı: 7, 1998), 62-66.

100 Hz. Peygamber ve Mucize

mek gerekirse *76111 olay’ hâline gelir ve böylece olay yeniden anlam kazanır.3 Bu anlam kazanma daha çok ders ve ibret almaya yönelik uyan niteliği taşırken, çarpıcı bir üslupla su­

nulur. Muhtemelen bu nedenle tufan, şiddetli deprem veya kasırga gibi birtakım tabiat olaylan mucize kategorisinde ha­

diseler olarak yorumlanmıştır. Biz bu bölümde, bir taraftan peygamberlerin mucizelerinden bahseden âyetleri incelerken diğer taraftan da mucize kategorisinde zikredilen maziye dair kıssaların muhtevasıyla önceki peygamberlerin risaletlerini ispat anlamında verilen mucizelerin neler olduğu üzerinde duracağız.

Önceki Peygamberler ve Mucize

a) Hz. Nûh: Vahiy tarihine bakıldığı zaman peygamberleri­

ne inanmayıp inkârda ısrar eden ve bu nedenle helâk edilen kavimlerin ilkinin Hz. Nûh’un kavmi olduğunu görüyoruz.

Nûh kavminin Tufan’la helâk edildiklerine dikkat çeken Ha­

lil İbrahim Bulut, bu olayı ‘teklifi hissî mucize’ gibi ilginç bir tamlamayla ifade eder.4 Oysa Nûh kavmi kendilerine sunulan mucizeyi inkâr etmelerinden dolayı helâk edilmemiştir. Anla­

şılan o ki klasik kelâmcılann tasnifatına göre mucizeler kate­

gorik ayrıma tâbi tutulunca bu gibi ilginç mucize türlerinden bahsedilmiştir. Aynı zamanda mahiyet itibarıyla ‘azap muci­

zesi’ kapsamında nitelenen bu tür helâk hadiseleri, inkârda direnme, peygamberlerine zulmetme veya mucizeleri inkâr etme gibi durumlarda vuku bulmuş olaylar olarak zikredi­

lir ve bu konuda genel bir cezalandırmadan bahsedilir. Oysa böyle bir tutum içinde olan kavimlerin hepsi helâk edilmez­

ken Lût kavmi örneğinde olduğu gibi tamamen farklı neden­

lerden dolayı helâk edilen kavimlerin varlığını unutmamak gerekir. Bu itibarla helâkle neticelenen kimi kavimlerin baş­

larına gelen olağanüstü hadiseler, mucizevî olaylar olmakla

3 Burhanettin Tatar, ‘Kur’an’da Kıssaların Anlamlan Üzerine Temel Notlar’, Milel ve Nihal, (cilt: 6, sayı: 1, 2009), 100.

4 Halil İbrahim Bulut, Kur’ân Işığında Mucize ve Peygamber, Rağbet Yay., İstanbul 2002, 125, 127.

Hz. M uham m ed’den Önceki Peygamberler ve Mucize 101

birlikte bunlar peygamberlerin maharetiyle veya onlann eliyle gerçekleşen olaylar değildir.

Dikkat edilirse Kur’ân-ı Kerîm, nübüvvetini ispat anlamın­

da Hz. Nûh’a somut bir mucize verildiğinden söz etmez, an­

cak peygamberliğine inanmayan kavminin inkârda ısrar et­

mesi neticesinde helâk edildiklerini haber verir. Örneğin Hz.

Nûh, Allah'ın nimetlerini hatırlatarak halkım imana davet ederken inanmadıkları takdirde onun azabıyla karşı karşıya gelecekleri uyarısında bulununca,5 kavminin ileri gelenleri ona inanmadığı gibi, kendisini sapıklıkla suçlamışlardı.6 Hat­

ta tehdit ettiği azabı getirmesi için ona meydan okumuşlardı.7 Hz. Nûh’a karşı inkârda ısrar edenler şu bahaneleri dillendi­

riyorlardı:

Kavminin seçkinlerinden inkârda ısrar edenler: ‘Bu da sizin gibi bir insan.’ Fakat amacı size üstünlük sağlamaktır. Şayet Allah (elçi) göndermek isteseydi, (insan değil) melek gönderirdi Üstelik biz ata­

larımızdan insan peygamber gönderildiğine dair hiçbir şey duyma­

dık. Belli ki bu adam akimı kaçırmışm teki..8

Öte yandan Hz. Nûh’a sözlü saldırılarda bulunan inkârcılar, okuduğu vahiyleri kendisinin uydurduğunu,9 makam ve mev­

ki peşinde koştuğundan bu yolla kendilerine üstünlük sağ­

lamak istediğini10 iddia ederlerken aynı zamanda onu deli ve mecnunlukla da itham ediyorlardı.11 Ayrıca kendisine sıradan insanların inandığım söyleyip müminleri aşağıladıkları gibi,12 ilah olarak inandıkları putlarından asla vazgeçmeyeceklerini söylüyorlardı.13 Kavminin bu tutumu üzerine Hz. Nûh onlara şu karşılığı vermişti:

5 71. Nûh, 1-19.

6 7. A'râf, 59-60.

7 l l.H û d , 32.

8 23. Mü'minûn, 24-25.

9 l l.H û d , 35.

10 26. Şuarâ, 109. Eserde referans gösterilen âyet mealleri için aynca bkz.

Mustafa Öztürk, Kur’ân-ı Kerim Meali; Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri, Düşün Yayıncılık, Ankara 2011.

11 54. Kamer, 9.

12 26. Şuarâ, 111.

13 71. Nûh, 23.

102 Hz. Peygamber ve Mucize

Ey halkım! Ben Allah’ın âyetlerini tebliğ karşılığında sizden bir üc­

ret istemiyorum. Kaldı ki benim mükâfatımı siz değil Allah verecek.

Bana inananları da yanandan kovacak değilim Doğrusu ben sizin cehalete saplanmış bir topluluk olduğunuzu düşünüyorum14 Ey halkım! Sizin isteğinize göre bana inananları yanımdan kovacak olursam AUah katında bunun hesabım verirken hanginiz bana yardım edecek? Bunu da mı düşünmezsiniz?15 Ben size ‘Allah’m hâzineleri yanımdadır’ demiyorum Gaybı da bilemem Melek oldu­

ğumu da söylemiyorum Üstelik hor görüp aşağıladığmız müminler hakkında ‘Allah onlara hiçbir lütuftu bulunmaz’ gibi bir söz de söy­

lemem Şayet bu tür sözler söylersem o zaman çok büyük yanlış yapmış olurum16

Hz. Nûh inkarcıları Allah’ın azabıyla korkutunca onlar şu karşılığı verdiler: ‘Ey Nûh! Bizimle tartıştın, hatta bir hayli ileri gittin. Şayet söylediklerin doğruysa o zaman bizi tehdit etti­

ğin azabı getir de görelim.’17 Hatta daha fazla ileri giderse onu taşlayarak susturacakları tehdidinde bulundular.18 Hz. Nûh ise kendisinin böyle bir gücünün olmadığını, istedikleri azabı sadece Allah'ın getireceğini hatırlatmıştır.19 Bütün ısrarları­

na rağmen Hz. Nûh, kavminin inkârda diretmesi karşısında çaresiz kalınca, Allah’a sığınıp20 şu yakarışta bulunmuştu:

‘Ya Rabbi! Artık ben tükendim ve yenik düştüm, bana yardım et.’21 Bu dua üzerine Rabb’i ona üzülmemesini, kendisine bildirildiği şekilde gemi yapmasını ve müminleri bu gemiye almaşım vahyetmiştir.22 Ardından bardaktan boşalırcasına yağmur yağdırmıştır. Öyle ki yağmurdan dolayı topraktan sular fışkırmış ve bu sular azgın sele dönüşüp23 büyük bir tufana yol açmıştır. Böylece inkârda direnenler helâk edilmiş­

lerdir. Kur’ân-ı Kerîm Nûh kavminin başma gelen kötü akı­

betin inkârda direnmelerinden kaynaklandığım ve bunun bir

14 l l.H û d , 29.

15 l l.H û d , 30.

16 l l.H û d , 31.

17 l l.H û d , 32.

18 26. Şuarâ, 116.

19 l l.H û d , 3-34.

20 26. Şuarâ, 117-18.

21 54. Kamer, 10.

22 11. Hûd, 36-38: 23. Mü'minûn, 26-28.

23 54. Kamer, 11-12.

Hz. M uham m ed’den Önceki Peygamberler ve Mucize 103

ibret vesilesi olduğunu bildirir.24 Hatta ‘Yok mu bundan ibret alan?’25 diye uyanda bulunmaktadır.26

Nûh kavminin kötü akıbetinden bahseden âyetlerin muh­

tevasına bakıldığında, onlar mucizeleri inkâr ettikleri için değil, inkârda ısrar edip peygamberlerine karşı düşmanca tutum takmdıklan için helâk edilmişlerdir. Dolayısıyla bu ha­

diseyi ‘teklifi hissî mucize’ gibi türedi mucize kategorisi olarak nitelemek anlamsızdır. Dikkat edilirse Mekkeli müşrikler de Hz. Peygamber’e karşı aynı tavn sergilemişlerdir. Ancak, düş­

manlıkta had safhaya varmalan ve inkârda ısrar etmelerine rağmen onlar helâk edilmemişlerdir. Üstelik müşrikler Hz.

Peygamber’i doğup büyüdüğü yurdundan uzaklaştırdıklan gibi, onu ve kavmini yok etmek için bazı savaşlar yapmışlar­

dır. Özellikle Uhud ve Huneyn savaşlarında Hz. Peygamber âdeta kıl payı ölümden dönmüştür. Hatta Uhud Savaşı’nda aldığı darbeler nedeniyle yaralanıp yere düşünce, müşrikler öldü diye savaşı bırakmışlardır.27 Hz. Peygamber’e karşı yapı­

lan bunca düşmanlığa rağmen Mekkeli müşrikler helâk edil­

mezken Hz. Nûh’a düşmanlık gösterenler helâk edilmişlerdir.

Öte yandan muhatapları karşısında hem Hz. Nûh hem de Hz. Peygamber herhangi bir mucizeyle desteklenmemiştir. Her iki peygamber de kavimlerini uyardıkları zaman, inkarcılar korkutulduktan azabı getirmesi için peygamberlerine meydan okumuşlardır. Ancak Hz. Nûh’a meydan okuyup düşmanlıkta ileri giden kavmi helâk edilirken Hz. Peygamber’e karşı aynı tavn gösteren müşrikler cezalandırılmamışlardır. Bununla bir­

likte Hz. Nûh gibi Hz. Peygamber de kavminin düşmanlığı kar­

şısında Rabb’inin yardımına sığınmıştır. Nitekim Bedir Savaşı öncesinde Rabb’inin yardımına sığınınca, fiilî müdahale olma­

24 25. Furkân, 37; 26. Şuarâ, 121; 29. Ankebût, 15. Bir başka âyette ise yoldan çıktıkları için helâk edildiklerine işaret edilmiştir (51. Zâriyât, 46).

25 54. Kamer, 15.

26 Hz. Nûh kavminin helâkiyle ilgili bkz. 7. A'râf, 59-64; 10. Yûnus, 71-73;

11. Hûd, 25-49; 17. İsrâ, 17; 21. Enbiyâ, 76-77; 23. Mü'minûn, 23-34;

25. Furkân, 37; 26. Şuarâ, 105-122; 29. Ankebût, 14-15; 37. Saffât, 75- 82; 40. Mü’min, 5-6; 54. Kamer, 9-16; 71. Nûh, 1-28; aynca bkz. 9. Tev- be, 70; 14. İbrahim, 9; 50. Kehf, 12; 51. Zâriyât, 46; 53. Necm, 52.

27 Balcı, İlahi Yardun, 97, 107.

104 Hz. Peygamber ve Mucize

makla birlikte, manevi anlamda İlahî yardımla müjdelenmiş ve bu müjde müminlerin mukavemetini artırmıştır.28 Bunun yanı sıra Hz. Nûh’un duası üzerine Rabb’i onu ve inananları kurtarırken inkarcıları topyekûn helâk etmiştir. Bu yönüyle bakıldığı zaman Nûh kavminin helâki, olağanüstü mahiyette bir olaydır, ancak bu hadise Hz. Nuh’un eliyle gerçekleşen veya onun gösterdiği bir mucize niteliğinde değildir. Helâk edilen­

ler de mucizeyi inkâr ettikleri için değil inkârda ısrar ettikleri için böyle bir akıbete maruz kalmışlardır. Muhtemelen olayın kendisi Kur’ân’da olağanüstü mahiyette anlatıldığı için. Tufan hadisesi mucize kategorisinde bir olay olarak nitelenmiştir.

b) Hz. Hûd: Hz. Hûd putperest olan Âd kavmine gönde­

rilmiş bir peygamberdir.29 Diğer peygamber gibi Hz. Hûd da kavmini putperestlikten vazgeçip tevhide davet etmiştir. Ay­

rıca inanırlarsa gökten kendilerine bol bol rahmet yağacağı müjdelesini vermişti.30 Ancak, bütün ikazlara rağmen kavmi­

nin ileri gelenleri, ona inanmadıkları gibi, kendisine karşı ha­

karet boyutuna ulaşan sözlü sataşmalarda bulunmuşlardı.

Örneğin ‘Bizce sen akıldan noksan birisin ve biz senin yalan söylediğini düşünüyorum31 gibi sözler sarf etmişlerdi. Bu tür saldırılar karşısında Hz. Hûd aklım oynatmadığım ve sadece Allah tarafından gönderilen bir elçi olduğunu hatırlatmıştır.32 Âd kavminin ileri gelenleri kendilerine tebliğ edilen âyetleri yalanlarken33 ayrıca şu itirazları dillendirmişlerdi: ‘Ey Hûd!

Sen bize hiçbir mucize getirmedin. Dolayısıyla s ırf senin söz­

lerine bakarak biz tanrılarımızdan vazgeçecek değiliz. Kaldı ki biz senin söylediklerine de inanmıyoruz.’34 (Ayrıca) ’Tann- larımızm bir kısnu seni fena hâlde çarpmış’ demekten başka sana söyleyecek hiçbir sözümüz y ok ’35 Hz. Hûd ise onlara şu karşılığı vermişti:

28 8. Enfâl, 11; ayrıca bkz. Balcı, İlahi Yardım, 87-95.

29 7. A ’râf, 65; 11. Hûd, 50.

30 11. Hûd, 53.

31 7. A ’râf, 66.

32 7. A ’râf, 67.

33 7. A ’râf, 65-72; 11. Hûd, 50-52.

34 11. Hûd, 53.

35 ll. H û d , 54.

Hz. M uham m ed’den Önceki Peygamberler ve Mucize 105

İşte ben Allah’ı şahit tutuyorum ve siz de şahit olun ki, kendilerine tanrılık yakıştırdığınız, Allah’ın ilahlığma ortak koştuğunuz o put­

lardan tamamen uzağım Artık hepiniz bir araya gelip beni ortadan kaldırmak için ne tür bir plan yapacaksanız yapm ve gözümü aç­

mama bile fırsat tanımayın. Ben hem benim hem de sizin Rabb’iniz olan AUah’a güvenmişim..36

İnkârda ısrar edenler Hz. Hûd’un da kendileri gibi bir in­

san olduğunu, beşerî özellikler taşıyan birisinin elçi olamaya­

cağım, şayet bir peygamber gönderilecekse onun melek olma­

sı gerektiğini söyleyerek şöyle diyorlardı:

Şayet Rabb’imiz (peygamber göndermek isteseydi) insan değil melek gönderirdi Bu nedenle biz senin peygamberliğini kabul etmiyoruz.37

Hatta daha da ileri giderek korkuttuğu azabı üzerlerine getirmesi için ona şöyle meydan okumuşlardı:

Demek sen bundan böyle bir tek AUah'a kulluk etmemiz ve öteden beri atalanmızm tapmdıklan pullarla bütün bağlarımızı koparma­

mız için karşımıza dikildin ha Madem sen söylediklerinde doğru­

sun, öyleyse bizi tehdit edip durduğun şu azabı getir de görelim38 Tüm çaba ve uyanlarına rağmen kavmini ikna edemeyen Hz. Hûd, artık Allah’ın azabım hak ettiklerini ve başlarına gelecek kötü akıbeti beklemelerini söyledi.39 Ancak, Âd kav- mi, eşi ve benzeri görülmemiş sütunlarla kuvvetlendirilmiş güçlü binalar yaptıklan için kendilerine çok güveniyorlardı.

Bu nedenle inanmadıktan takdirde azaba uğramalarının ka­

çınılmaz olduğuna dair yapılan uyarılan hafife almışlar40 ve peygamberlerine karşı böbürlenip büyüklük taslarken ‘Var mı bizden daha güçlüsü?’41 diye meydan okumuşlardı. Bu aşın tutumlarının yanı sıra, Allah’ın âyetlerini hiçe saymalan ve gereksiz yere büyüklük taslayıp peygamberlerine karşı gel­

meleri nedeniyle Kur’ân, inananların Allah'ın yardımıyla

kur-36 11. Hûd, 54-55.

37 41. Fussilet, 14.

38 7. A ’râf, 70.

39 7. A’râf. 71.

40 89. Fecr, 7-8; 7. A’râf, 74.

41 41. Fussilet, 15.

106 Hz. Peygamber ve Mucize

tanldıklannı42 ve inkarcılar üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderilerek helâk edildiklerini haber vermektedir.43

Âd kavmi şiddetli kasırgayla helâk edilmeden önce, tıpkı yıldırım çarpmasına benzer bir belayla uyarılmışladır. Ben­

zer uyarının kendileri gibi tarih sahnesinden silinen Semûd kavmine de yapıldığına işaret edilmektedir.44 Ancak, bütün uyanlann sonuçsuz kalmasından sonra, iliklerine kadar iş­

leyen soğuk ve uğultulu bir kasırgayla yok edilmişlerdir. Âd kavmini yok eden kasırganın ürkütücü bir ses çıkardığı ve tıpkı köklerinden sökülen hurma kütükleri gibi inkârcılann yerlere serildiklerine işaret edilmektedir.45 Bir başka âyette ise söz konusu kasırga, Âd kavminin köklerini kurutan fırtına olarak nitelenmiştir.46 Aynca bu kasırganın yedi gece sekiz gün boyunca kesintisiz bir şekilde estiği ve önüne geçilemeye­

cek bir şiddette olduğundan çarptığı her şeyi yerle bir ettiğine dair detaylar verilmektedir.47

Kur’ân-ı Kerîm, Âd ve Semûd kavimlerinin benzer felaket­

lerle tamamen yok edildiklerini48 ve tıpkı Nûh kavmi gibi on­

lardan geriye hiçbir izin49 kalmadığım haber vermektedir.50 Anlatılan bu sahne aslında tabii afet niteliğinde olsa da ge­

rek olayın vuku buluşu gerekse Kur’ân’da ifade ediliş biçimi olağanüstü olay niteliğindedir. Bu nedenle mucize kategori­

sinde yorumlanmış, ancak bu hadise tamamen Allah’ın güç ve iradesiyle gerçekleşip peygamberlerin eliyle vuku bulma­

mıştır.

42 11. Hûd, 58.

43 11. Hûd, 58-60; 41. Fussilet, 15-16.

44 41. Fussilet, 13.

45 54. Kamer, 19-20; 69. Hakka, 7.

46 51. Zâriyât, 41-42.

47 69. Hâkka, 6-7.

48 53. Necm, 50-52; 69. Hâkka, 8.

49 Ankebût Sûresi’nin 38. âyetinde müşriklerden geriye sadece mesken ka­

lıntılarının bulunduğuna işaret edilmektedir. Bu âyete göre onlardan ge­

riye insan anlamında bir şeyin kalmadığına vurgu yapıldığım anlıyoruz.

50 Âd kavminin helâkiyle ilgili aynca bkz. 7. A'râf, 65-72; 11. Hûd, 50-60;

25. Furkân, 38-39; 26. Şuarâ, 123-139; 29. ‘Ankebût, 38; 41. Fussilet, 13-16; 51. Zâriyât, 41-42; 53. Necm, 50; 54. Kamer, 18-22; 69. Hâkka, 4-8; 89. Fecr, 6-8.

Hz. M uham m ed’den Önceki Peygamberler ve Mucize 107

c) Hz. Salih: Hz. Salih, putperest olan Semûd kavmine gön­

derilmiş bir peygamberdir.51 Hedonist (aşın hazcı) bir toplum olan Semûd kavmi, dünyevi zevk ve israf konusunda hayli ileri gitmişti.52 Hz. Salih kavmine, savurganlıktan vazgeçip kendilerine verilen nimetlere şükretmeleri gerektiğini hatır­

latırken aynı zamanda putperestlikten vazgeçip Allah’a kul olmaya davet ediyordu. Aynca savurgan tutumlarına devam edip nankörlükte ısrar ederlerse bu tutumlarının bir bede­

linin olacağım ve kendilerinin başıboş bırakılmayacaklarım hatırlatmıştı.53 Bu uyanlara kulak asmayan putperestler, müminlere karşı 'Biz sizin iman etmeye değer bulduğunuz şeylere inanmıyorum54 gibi sözler sarf ederek onlan aşağılıyor­

lardı. Aynca kendileri gibi bir insan olduğu55 için Hz. Salih’in peygamber olamayacağım, hatta büyülendiğini56 ve kendileri­

ne uğursuzluk getirdiğini dillendiriyorlardı.57 Bu tür bahane­

ler dillendirip atalarının dininden vazgeçemeyeceklerini söy­

lerken Hz. Salih’e şöyle mukabelede bulunuyorlardı:

Ey Salihl Bugüne kadar sen aramızda ümit bağlanan biriydin.58 Sana ne oldu da atalarımızın öteden beri tapındıktan tanrılara tapmaktan bizi menediyorsun? Doğrusu bizi kabule davet ettiğin inanç hakkında ciddi kuşkulanmız var.59 Ne yani, herhangi biri­

mizden farkı bulunmayan bir adamm peşinden mi gideceğiz? Biz onun aklına uyarsak düpedüz sapıtmış ve çılgınlık etmiş oluruz.

Sanki aramızda başka kimse yokmuş gibi vahiy bir tek ona mı indirildi? Gerçek şu ki o küstah bir yalancldır. ’60

Dile getirilen itirazlara rağmen Hz. Salih’le başa çıka­

mayacaklarım anlayan müşrikler, onu öldürme planı bile

51 7. A’râf, 73.

52 7. A’râf, 73-74; 11. Hûd, 61; 26. Şuarâ, 141-151; 27. Nemi, 45-46.

53 7. A’râf, 74; 26. Şuarâ, 146.

54 7. A ’râf, 76.

55 26. Şuarâ, 154.

56 26. Şuarâ, 153.

57 27. Nemi, 47.

58 Hz. Salih’in toplum nezdindekl sağlam ve güvenilir kişiliğine vurgu ya­

pılmıştır. Dikkat edileceği üzere Hz. Muhammed de Mekkeli müşrikler arasında benzer bir konuma sahipti. Ancak, onlan putlardan vazgeçip Allah’a kulluğa davet ettiği zaman kendisini aşağılamışlardı.

59 ll.H û d , 62.

60 54. Kamer, 23-25.

108 Hz. Peygamber ve Mucize

yapmışlardı.61 Ancak, onlann tuzaklan Allah tarafından boşa çıkarılmıştı.62 Planlarım gerçekleştiremeyince Hz. Salih’i sı­

kıştırmak için ondan kendilerine bir mucize göstermesini is­

temişlerdi. Onlann mucize talebi üzerine Hz. Salih’e bir dişi devenin verildiğine işaret edilmektedir.63 Her ne kadar bu deve Hz. Salih’in mucizesi64 olarak nitelenmişse de âyetlerdeki açıklamalara bakılınca aslmda onun normal bir dişi deve ol­

duğu ve türdeşlerinden farklı herhangi bir olağanüstülük ta­

şımadığı anlaşılmaktadır. Ancak deve, Allah adına kendileri için bir sembol veya uyan vesilesi kılınmıştır.65 Bu anlamda Allah'ın bir âyeti (sembol) olduğuna işaret edilerek, yeryü­

zünde serbestçe otlamasına izin vermeleri ve ona kötülük et­

memeleri uyansı yapılmış, aksi takdirde azaba çarptınlacak- lan hatırlatılmıştı.66 Hz. Salih yasağa uymalarım isteyince67 inkârda ısrar edenler alaycı bir tavırlar onu hafife alıp ‘Sen gerçekten peygambersen bizi tehdit edip durduğun şu azabı getir de görelim’68 diye meydan okumuşlardı.69

Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Salih’e verilen devenin aslmda inkârcılan sınamak amacıyla Allah tarafından gönderildiği­

ni haber vermektedir.70 Ancak inanmayanlar devenin sula­

rım tüketeceği endişesine kapılmışlar ve onu boğazlayarak yasağı ihlal etmişlerdir.71 Yasağı çiğnemenin yanı sıra umur­

samaz tavırları üzerine, Hz. Salih yaptıklarının karşılıksız

bı-61 Bu plan Üe hicret öncesinde Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber i öldür­

me planı arasında ciddi bir benzerlikten söz edilebilir. Aralarından dokuz kişi yemin ederek Hz. Salih ve yakınlarına geceleyin baskın yapıp öldüre­

ceklerdi. Böylece geceleyin kim tarafından öldürüldüğü belli olmayacağı için yakınlan kanım dava edemeyeceklerdi (bkz. 27. Nemi, 47-51).

62 Bkz. 27. Nemi, 48-53.

63 ...İşte size Rabbinizden bir delil, bir mucize geldi, bakın işte bu deve...’ (7.

A’râf, 73); aynca bkz. 26. Şuarâ, 155.

64 Mustafâ Müslim, el-Mu’cIzâtü’r-rusûl min hilâli sûreti'l-Jurkân, Dımeşk 2006/1427, 83.

65 Muhammed Esed, Kur’an Mesafe Meal-Tefsir, çev. Cahit Kpytak, İşaret Yay., İstanbul 2002, 572.

66 7. A ’râf, 73; 11. Hûd, 64-65.

67 26. Şuarâ, 155-56.

68 7. A’râf, 77.

69 26. Şuarâ, 154.

70 54. Kamer. 27.

71 54. Kamer, 28-30.

Hz. M uham m ed’den Önceki Peygamberler ve Mucize 109

Takılmayacağım söylemiş ve azap vakti yaklaştığında onlara şu uyanyı yapmıştı: 'Yurdunuzda üç günlük ömrünüz koldu Sonra helâk olacaksınız. Bakın bu azap sözü kesinlikle yalan değildir.’72 Bu ikazlardan sonra, Hz. Salih’e inananlar Allah'ın yardımıyla kurtarılırken Semûd halkı şiddetli bir depremle yerle bir edilmiştir.73 Bu deprem onları kıskıvrak yakalayınca inanmayanlar âdeta yerlerinde donakalmışlardır.74 Onlann enkazına bakan Hz. Salih şöyle seslenmişti: 'Ey kaumim! Ben size Rabb’imin âyetlerini tebliğ etmiş ve sizi uyarmıştım.’75

Semûd kavminin helâk edilmelerinde Hz. Salih’e gönde­

rilen deveyi76 boğazlayıp yasağı çiğnemeleri,77 inkârda ısrar edip haddi aşmışlan,78 yeryüzünde fesat çıkarmalan,79 ka­

yalara yonttuklan görkemli evlerle övünüp büyüklük tasla- malan ve peygamberlerinin uyardığı azabm kendilerine zarar veremeyeceğini iddia ederek meydan okumalan gibi tutumla­

rının etkili olduğuna vurgu yapılmıştır.80 Bu azgın tutumlan nedeniyle burunlan sürtülerek yurtlan yerle bir edilmiştir.81

rının etkili olduğuna vurgu yapılmıştır.80 Bu azgın tutumlan nedeniyle burunlan sürtülerek yurtlan yerle bir edilmiştir.81

Belgede Doç. Dr. İsrafil BALCI (sayfa 100-132)

Benzer Belgeler