• Sonuç bulunamadı

B. KUR’AN-I KERİM’DE PEYGAMBER BEDDUALARI

3. Hz Lût’un (a.s.) Kavmine Bedduası

Hz. Lût’un (a.s.) kıssası Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde zikredilmiştir. Örneğin Şuarâ suresinde onun davet hayatının ve kavmine karşı izlediği nasihat yöntemlerinin vasfedildiğini görmekteyiz. Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur: “Lût kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı. Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti:

Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Bunun için sizden karşılık beklemiyorum. Benim ecrimi vermek yalnız âlemlerin rabbine aittir.” 289

Lût (a.s.) kendinden önceki peygamberlerin yolunu tutarak kavmine Allah’tan (c.c.) sakınıp ona ve resulüne itaat etmeyi emretmiştir. Nitekim bu resul Allah’a davet etmekle sorumlu tutulmuştur. Asla kendisine uyulması karşılığında onlardan hiçbir ücret talep etmez. Kendilerinden önce hiç kimsenin yapmadığı bu iğrenç eşcinsellik işini yapmaları sebebiyle kavmini azarlamıştır. Nitekim A‘râf suresinde şöyle geçmektedir: “Kavmine dedi ki: Sizden önce insanlardan hiçbirinin

yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz? Çünkü siz, kadınları bırakıp da cinsel tatmin için erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz haddi aşan bir topluluksunuz. ”290

Beyzavi (ö. 685/1286) şöyle söylemiştir: “Ayette geçen “Fuhşu mu

yapıyorsunuz?” ifadesi son derece çirkin olan bu işi kınamak ve azarlamak içindir. “Sizden önce insanlardan hiçbirinin yapmadığı” Yani sizden önce kesinlikle kimse

bunu yapmamıştır. “Çünkü siz, kadınları bırakıp da cinsel tatmin için erkeklere

yanaşıyorsunuz. ” ifadesi “Fuhşu mu yapıyorsunuz?” ifadesini beyan etmektedir. Zira

bu inkâr etme ve kınama hususunda çok ciddi bir iştir. Nafi ve Hafs مكنإ (gerçekten

287 Kamer 54/19.

288 İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Kurʾâni’l-ʿazîm, VII, s. 169. 289 Şuarâ 26/160-164.

siz) ifadesini yeni başlayan haber cümlesi olarak okumuştur. Ayette geçen (ةوهش)

ifadesi ise mefulün leh ya da hal konumunda mastardır. Bu ayetteki kayıtlandırma (hasr) ile onları hayvani sıfatlarla nitelendirmiştir. Ayrıca akıllı bir kimsenin, arzuları gerçekleştirmenin değil çocuk istemenin ve nesli korumanın peşinde olması gerektiği vurgulanmaktadır. “Doğrusu siz haddi aşan bir topluluksunuz. ” Bu ifadeyle kınama, yerini onların durumlarını bildirmeye bırakmıştır. Zira onların bu durumu, buna benzer günahlar işlemelerine neden olmuştur. İşte bu onların her şeyde israf alışkanlığına sahip olmaları durumudur. ”291

“Kavminin cevabı, "Onları (Lût ve arkadaşlarını) memleketinizden çıkarın!

Çünkü onlar fazla temizlik taslayan insanlar!" demelerinden başka bir şey olmadı. ”292 Ayetin manası şöyledir: “Hz. Lût (a.s.) çirkin işlerinden ve Allah’ın haram kıldığı pis bir şeyi yapmalarından dolayı kavmini azarladığında ona cevapları ancak birbirleri arasında şöyle söylemek olmuştur: “Lût’u ve ailesini yurdumuzdan çıkarın” Bundan dolayı daha önce “Lût (a.s.)” kendi başına zikredilmesine rağmen مهوجرخأ (onları

çıkarın) ifadesinin çoğul geldiği söylenmiştir. Ayrıca şu mana ile çoğul gelmesi de

muhtemeldir: “Lût’u ve beldenizden ona iman edenleri çıkarın. ” Görüldüğü üzere ona tabi olanlardan bahsedilen konuşmanın başında “Lût’tan (a.s.)” bahsedilmekle yetinilmiştir. “Çünkü onlar fazla temizlik taslayan insanlar!” Yani Lût ve ona tabi olanlar bizim erkeklere arkadan yaklaşma işimizden uzak duruyorlar. ”293

O esnada onların yaptıklarından beri olduğunu ilan etmiştir: “Lût,

"Doğrusu ben bu yaptığınızdan dolayı sizden nefret ediyorum" dedi. ”294 Yani “Ben sizin bu erkeklere arkadan yaklaşma işinizden iğreniyorum. Yani buğz ediyor ve bunu yapmayı inkâr ediyorum. ”295

291 Beyzavi, Envârü’t-tenzîl, III, s. 22. 292 A’raf 7/82.

293 Taberî, Câmiʿu’l-beyân, XXII, s. 549. 294 Şuarâ 26/168.

Hz. Lût’a (a.s.) vermiş oldukları bu cevap davetin ve nasihatin onlara fayda vermediğini göstermektedir. Ayrıca şöyle söyleyerek cevap vermişlerdir: “Hadi,

doğru söyleyenlerden isen başımıza Allah’ın azabını getir de görelim!”296

Vâhidî şöyle söylemiştir: “Lût (a.s.) yaptıkları bu çirkinlikten dolayı kavmini azarlayınca alay ederek ona şöyle söylemişlerdir: “Hadi, doğru

söyleyenlerden isen başımıza Allah’ın azabını getir de görelim!” Yani azabın başımıza

gelmesi hususunda doğru söylüyorsan. Zira Lût (a.s.) şayet iman etmezlerse onları azapla tehdit etmiştir. O anda “Lût, bana yardım et rabbim, diye dua etti. ” Mukâtil şöyle söylemiştir: “Yani azap hususunda onlara verdiğim sözü gerçekleştirerek bana yardım et. Bunun üzerine Allah (c.c.) onları azap etmiştir. ” “Ahlâkı bozan topluluğa

karşı” Yani erkeklere arkadan yaklaşarak isyan edenlere karşı. Kelbî ve Mukâtil böyle

söylemiştir. Ayrıca Kelbî, Allah’ın (c.c.) onun duasına icabet ettiğini ve on iki melekle birlikte Cebrail’i gönderdiğini söylemiştir. ”297

Tüm bu sıkıntıların ardından onlara beddua etmesi kaçınılmaz olmuştu. Bunun üzerine Allah’tan (c.c.) yardım istedi. Nitekim Allah (c.c.) salih kullarından hiçbirini başarısızlığa uğratmaz. Dolayısıyla onun duasını kabul etmiş ve kavmini helak etmiştir. Allah (c.c.) bu hususta şöyle buyurmuştur: “Emrimiz gelince oranın

altını üstüne getirdik ve üzerlerine sağanak halinde, rabbin katında işaretlenmiş taşlar yağdırdık. Böyle cezalar zalimlerin başından hiç eksik olmaz. ”298

“Tefsir ehli, “oranın altını üstüne getirdik” ayeti hakkında şöyle söylemiştir: Cebrail, Lût kavmini kanadının altına alıp havaya kaldırdıktan ve çevirip altını üstüne getirdikten sonra kavim yere düşmüştür. Öte yandan bazı tevilciler “üzerlerine sağanak halinde, rabbin katında işaretlenmiş taşlar yağdırdık” ayeti hakkında şöyle söylemiştir: Önce üzerlerine taş yağdırılmış ardından Cebrail kavmi çevirmiştir. Bazıları ise şöyle söylemiştir: Önce Cebrail (a.s.) kavmi çevirip düzlemiş ardından da taşlar yağdırılmıştır. Yani isimlerinin yazılı olduğu taşlar yağdığı sırada onlar beldelerinde değillerdi. Bulundukları yerde taşlar gelip onları öldürdü. En

296 Ankebut 29/29.

297 Vâhidî, et-Tefsîrü’l-basît, XVII, s. 520-521. 298 Hûd 11/82, 83.

doğrusunu Allah bilir. Ayette geçen ليجس نم)) ifadesi hakkında bazıları bunun,

yağdırılacak taşların çıkartıldığı yerin adı olduğunu söylerken bazıları ise bunun, pişirilmiş tuğla gibi bir çamur olduğunu söylemiştir. ”299