• Sonuç bulunamadı

Hz. Hatice’nin Tasavvufî Atmosferdeki İzdüşümü

TASAVVUF KÜLTÜRÜNDE HZ. HATİCE

3. Hz. Hatice’nin Tasavvufî Atmosferdeki İzdüşümü

Tasavvufî ortam içerisinde şekillenen Bâciyân-ı Rûm isimli sosyal zümre, içinde bulundukları topluma güç ve kabiliyetleri ölçüsünde hiz-met eden Anadolu Türkmen kadınlarının meydana getirdikleri bir birlik-tir. Fütüvvet teşkilatının kadınlar kolunu teşkil eden Bâciyân-ı Rûma bağlı bacılar, dinî ve kültürel faaliyetlerini bir tarikat disiplini ve metodu

341 Süleyman Uludağ, “Tasavvufta Kadın”, Sûfî Gelenek ve Hayat Keşkül, İstanbul 2006, Sayı: 8, s.

13.

342 Kadir Özköse, “Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Düşüncesinde Kadın”, Cumhuriyet Üniversi-tesi İlâhiyat FakülÜniversi-tesi Dergisi, Sivas 2007, c. XI, sy.1, s. 66-67.

112 • Hz. Hatice Sempozyumu Bildirileri

içinde sürdürmüşlerdir.343 Bâciyân-ı Rûm sanatı ve sanat dallarını uygar-lığın gereği saymış, toplumsal mutluluk ve refah için bütün sanat kolla-rının gerekli olduğunu savunmuş, kadınlar eliyle bu sanat dallarını ya-şatmış, kadınlık ruhuyla bu sanat dallarını himaye etmiş, sanat erbabı kadınların bir arada toplanmalarını sağlamış, sanat ve mesleklerinde mahir kadınların sanatlarını icra etmelerini ve teşkilatlanmalarını gaye edinmiştir. Hz. Hatice’yi model şahsiyet edinen Bâciyân-ı Rûm teşkilatı, Anadolu kadınlarının Hz. Hatice örneğinde girişimci ruha sahip olmala-rını, iş hayatında yer almalaolmala-rını, Hz. Hatice kıvamında estetik ve zarafet abidesi olmalarını öngörmüştür. Ahilik çeşitli sanat kollarına mensup erkeklerin kurduğu bir teşkilat olduğu gibi Bacılık da kadın el sanatlarını icra eden kadınlar arasında gerçekleşen sanatkârlar kuruluşudur. Çadır-cılık, keçecilik, boyaÇadır-cılık, halı ve kilimcilik, oya ve dantelcilik, dokuma ve örgücülük, nakışcılık, çeşitli kumaşların imal edilmesi ve bunlardan giysi yapımı Bâcıyân-ı Rûm adıyla bilinen kadınların meşgul oldukları sanat alanlarıdır. Daha sonraki dönemde Yenicelerin kullandıkları bük-me elif tac adı verilen ak börklerinin, askerî üniformalarının ve diğer giysilerinin Anadolu Bacılarının atölyelerinde imal edildikleri bilinmek-tedir. Bâciyân-ı Rûm teşkilatının en iyi bilinen faaliyet alanlarından biri ise Ahi tekke ve zaviyelerine misafir edilen konukların ağırlanması ve onlara karşı gösterilen hizmet çabalarıdır. Peygamber Efendimizin hane-i saadetlerhane-i dostların ağırlandığı, fukaranın doyurulduğu, hane-insanlık ha-murunun yoğurulduğu, imkânların azami ölçüde paylaşıldığı bir adres-ti. Hz. Hatice konuklarını ağırlama, eş ve dostu gözetme, akraba huku-kuna riayet etme, eşinin yüzünü güldürme, Efendimizin dostlarını rahat ettirme bakımından en güzel örnekti. Peygamber Efendimizin hane-i sa-adetlerini tüm Anadolu coğrafyasına teşmil eden Bâciyân-ı Rûm teşkilatı Hz. Hatice misyonuna soyunmuş ve Anadolu yuvasının şefkat ocağı hâ-line gelmesine öncülük etmiştir. O dönemde kitleler hâlinde Anadolu’ya göç eden Türkmen zümrelerinin kısa bir süre de olsa barındırılmaları, ağırlanmaları ve yeni ortama uyum sağlayabilmeleri devlet kadar Ahi zaviyelerinin de sorumluluk alanında bulunmaktaydı. Bu tekkelere ko-nuk edilenlerin iaşe ve ibatası hizmetlerinin Bacılar tarafından yürütül-düğü tüm kaynaklarda dile getirilmektedir.344

343 Reşat Öngören, Osmanlılarda Tasavvuf -Anadolu’da Sûfîler, Devlet Ve Ulemâ (XVI.Yüzyıl)-, İz Yayıncılık, İstanbul 2000, s. 24.

344 Mikâil Bayram, Bâciyân-ı Rûm (Selçuklular Zamanında Genç Kızlar Teşkilâtı), Konya 1987, s. 51.

Hz. Hatice Sempozyumu Bildirileri • 113

Tarikatlarda şeyhe yapılan hürmet ve saygı kadar olmasa da, şeyh hanımları da hürmet ve saygı görmüşlerdir. Anadolu’da tarikat şeyhle-rinin hanımlarına “ana-bacı” denmiştir. Müridler ölen şeyhleşeyhle-rinin dul hanımı ve şeyhin boşadığı kadın ile evlenmeyi sakıncalı görmüşlerdir.345 Kadınların erkeklerle ihtilat etmeleri, kadınların sohbet, zikir, semâ ve diğer tasavvufî âyinlerde erkeklerin arasına karışmaları uygun görülme-diği için ana-bacılar, şeyhle müritler arasında vasıta sayılmışlardır. Pey-gamber eşlerinin aile hukukunu ümmet-i Muhammed’e öğreten öncüler olması gibi tarikatlarda da şeyhlerin talimat ve uygulamaları ana-bacılar vasıtasıyla kadınlara intikal ettirilmiştir.346

Molla Abdurrahman Câmî Hz. Hatice kimliğine bürünen kadın sûfîleri tebcil sadedinde şu ibareyi nakletmektedir:

“Dediğim gibi olursa (eğer) kadınlar, Ricâl üstüne fazlında ne şüphe var?

Müzekkerlik, değildir ay için iftihar

Müenneslikten dolayı güneşe de gelmez âr.”347

4. Ahmed Yesevî’nin Hz. Hatice’yi Yâdı

Ahmed Yesevî Divân-ı Hikmet’in 36. Hikmetinde Hz. Hatice’nin Peygamber Efendimizi seçmesini konu edinir, yakından takip ettiği Efendimize olan ilgisini, Peygamber Efendimize olan sadakatini ele alır.

Şöyle ki:

Muhammed'in yaşı on yedi oldu;

Ki o vakit Hatice O'nu gördü.

Muhammed'i bilin ki şahin misali Hatice O'nu görüp olmakta ağlamaklı

345 Fatma Altuntaş, Tasavvuf Kültüründe Kadın, Yüksek Lisans Tezi, Dan. Süleyman Uludağ, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 1997, s. 33.

346 M. Necmettin Bardakçı, “Türk Tasavvuf Geleneğinde Kadın”, Arayışlar İnsan Bilimleri Araş-tırmaları, Yıl: 7, Sayı: 13, Isparta 2005, s. 35.

347 “Erkeklerin kadınlara üstünlüğü olsaydı, şemse (güneşe) müennes, kamere (aya) müzekker demek ayıp olurdu. Müzekkerlikte erkeklerde bir üstünlük değildir.” Bkz. Molla Abdurrahman Câmî, Nefahâtü’l-üns -Evliya Menkıbeleri-, ter. ve şerh. Lâmiî Çelebi, haz. Süleyman Uludağ ve Mus-tafa Kara, Marifet Yayınları, II. Baskı, İstanbul 1998, s. 844.

114 • Hz. Hatice Sempozyumu Bildirileri

Hadice gönlünde O'nu sevmektedir Muhammed aşkında içi yanmaktadır.

Gece gündüz diler O'nu Allah'tan;

Biliniz sonunda buldu muradın.

Görünüz Allah'ın işini

Muhammed bakmakta iken devesini,

Hadice'ye Rasul çâker olmuştur, Bu sebeple bil sen O'nu almıştır.

Hadice'nin Allah bahtını açmıştır;

Rasul'un baçına inciler saçmıştır.

208. Hikmetinde ise “Hatice malını alıp, muhtaç olan Muhammed”

ifadesiyle Hz. Hatice’nin tüm servetini Peygamber Efendimizin davasına vakfettiğini dile getirmektedir.