• Sonuç bulunamadı

C- İDARİ GÖREVLİLERİN İSTİHDAMI

1- Hz Ebû Bekir’in Hutbesi

Hz. Peygamber vefat ettiğinde çevresindeki insanların geçirdiği şok dalgalar halinde yayılıyordu. Kimse onun bu hastalığı neticesinde öleceğini aklından bile geçirmemişti. Peygamberlerin de diğer insanlar gibi ölebileceğini bildiren ayetleri akıllarına bile getirmiyorlardı.182 Kimisi ağlayıp feryat ederken kimisi de onun defnedilmemesi gerektiğini, onun ölmediğini haykırıyordu. Hz. Ömer, galeyana gelmiş çevresindekilere tehditler yağdırırken, Hz. Ebû Bekir büyük bir metanetle şu sözleri söyleyerek herkesi yatıştırmayı başarmıştı: 183 “Ey insanlar, sizden her kim, Muhammed’e inanıyorsa ise bilsin

ki, Muhammed, ölmüştür. Sizden her kim de Allah’a ibadet ediyorsa hiç şüphesiz Allah asla ölmeyecektir ve diridir.”184

182 Âl-i İmrân 3: 144, İbrahim 14: 11, İsrâ 17: 94,Kehf 18: 110, Enbiyâ 21: 8, Furkân 25: 20. 183 İbn Hişâm, 1134; İbn Sa’d, II, 268; Belâzürî, I, 654; İbnü’l-Esîr, II, 277.

37

Benî Saîde gölgeliğindeki uzun tartışmalar neticesinde, Hz. Ebû Bekir ilk Râşid Halife seçildi. Seçimin hemen ardından kısmî bir bey’at185, ertesi gün de mescidde genel bey’at yapıldı.186 Hz. Ebû Bekir ilk halife olarak şöyle bir hutbe irad etti:

“Hamdolsun Allah’a ki, ben ona hamd eder ve gizli ve açıkişlerimde ondan yardım dilerim. Gece ve gündüzde gelecek kötülüklerden O’na sığınırım. Şahâdet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur, O, birdir ve O’nun eşi ve ortağı da yoktur. Yine şahâdet ederim ki, Muhammed, O’nun kulu ve Rasûlü’dür. Onu kıyametten önce hak ile müjdeci ve uyarıcı olarak göndermiştir. Ona itaat eden doğru yolu bulur; isyan eden de helak olur.

Ey İnsanlar! Bilesiniz ki, ben sizin en hayırlınız olmadığım halde, size yönetici oldum. Ancak, Allah Kur’an’ı indirmiş, Peygamber de sünnetini koymuş ve bize bunları öğretmiştir. Biz de bunları öğrendik. İyi biliniz ki, bana yapılan bey’at ansızın olmuştur. Çünkü ümmet içerisinde bir fitne ve kargaşanın çıkmasından korktum.

Allah’a yemin ederim ki, hiçbir gün ve gece ne bunun peşine düştüm, ne talep ettim ne de gizli ve açık olarak bunu Allah’tan istedim. Vallahi, birinizin beni bu sıkıntıdan kurtarmasını isterdim. İyi biliniz ki, benden Rasûlullah’ın yaptığı gibi amel etmemi isterseniz, bunu yapamam, Çünkü Rasûlullah, Allah’ın vahiyle şereflendirdiği ve koruduğu bir kuldur. İyi biliniz ki, ben sadece bir beşerim ve sizin herhangi birinizden daha hayırlı değilim. Bundan dolayı beni gözetim altında tutun! Benim doğru yolda olduğumu gördüğünüzde bana tâbi olunuz, doğru yoldan ayrıldığımı gördüğünüz zaman da, yanlışlarımı düzeltiniz! Biliniz ki, benim de bir şeytanım var ve bana musallat olmaktadır. Bundan dolayı kızdığım zaman bana yaklaşmayın ki, size bir zararım dokunmasın.

Halifelik benim için rahatlık değildir. Vallahi gücüm ve kudretim yetmeyen büyük bir iş üzerime almış bulunuyorum. Benim yerime daha güçlü bir insan seçilmiş olmasını ne kadar arzu ederdim.

Size Allah’tan sakınmazını tavsiye ederim. İyi biliniz ki en akıllı kişi Allah’tan sakınan kişidir. En ahmak kişi de, günahkâr olan kişidir. Ey İnsanlar! Ben ancak Rasûlullah’ın izinden giderim. Dinde, kendiliğimden yeni şeyler ihdâs etmem.

İnşallah, içinizdeki en zayıf olanınız, kendisinin hakkını alıncaya kadar benim

yanımda en güçlünüz olacaktır. İnşallah, içinizdeki en güçlünüz de, üzerine geçirdiği hakkı alıncaya kadar, benim yanımda en zayıfınız olacaktır.

185 Belâzürî, II, 9.

38

Eğer ben, iyilik yaparsam bana yardımcı olunuz. Eğer kötülüğe saparsam da beni doğrultunuz. Doğruluk emanettir, yalancılık da hıyanettir. Ey insanlar! İyi biliniz ki, Allah’ın, zillet damgası vurduğu bir kavimden başkası, asla Allah yolunda cihadı terk etmez. Hiçbir toplulukta kötülük yaygın hale gelmedikçe, Allah, vereceği bela ve musibeti umumileştirmez.

Ey insanlar! Allah’ın Kitabına göre hareket edin ve onun öğütlerini tutun. Şüphesiz Allah, kullarının tövbesini kabul eder, günahlarını bağışlar ve ne yaptıklarını da bilir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenilir bir şefaatçisi olmayan günden sakınınız. Bugün, her amel sahibi, gücünün yettiği ve kendisini Yüce Allah’a yaklaştıracak ameli, onu işlemeye güç yetiremeyeceği gün gelmezden önce işlemeye baksın.

Ey insanlar! Ben Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ettikçe, siz de bana itaat edin! Allah ve Rasûlü’ne asi olduğum zaman, sizin bana itaat etmeniz gerekmez.

Kendim ve sizin için Allah’tan mağfiret dilerim. Haydi, namazınızı kılmaya kalkınız! Allah size rahmet etsin.”187

Hz. Ebu Bekir hutbesine Allah’a hamd ve Kelime-i Şahâdet’i tekrar ederek klasik bir giriş yaptıktan sonra, bir gün önceki Sakîfe toplantısına atıfta bulunarak, bir nevi suçluluk duygusunu dile getirmek istemiştir. Kendisine yapılan bey’at ansızın, aceleyle ve kendi isteği dışında gerçekleşmiş olsa da, fitne ve kargaşayı önlemek uğruna, ümmetin onun sırtına yüklediği bir vecibe olarak gördüğünü ve gerekli olan gücü de Allah ve Peygamberinin öğrettiklerinden aldığını vurgulamaktadır.

Hutbenin bundan sonraki bölümlerinde, İslam’ın bir dizi temel ve ahlaki prensiplerinden bahsederek insanları uyarırken, kendisinin de idareci olarak bu prensiplerin baş uygulayıcısı olacağına adeta and içiyor. Haklının her zaman yanında olacağı ve zalime fırsat vermeyeceği, kendisinin de halk tarafından denetlenebileceği teminatlarını veriyor. Allah ve Rasûlü’ne itaat ettiği sürece itaati beklediğini, aksi halde kendisine itaat gerekmediğini ifade ederek hamd ü senâ ile hutbesini tamamlıyor.

39

Benzer Belgeler