• Sonuç bulunamadı

HİNDİSTAN MÜSLÜMANLARI Erken dönem İslamlaşma süreçlerin-

den itibaren tedrici olarak gelişme gösteren ülke Müslümanları, tarih boyunca Hindistan topraklarının ku- zeybatısı ve doğusundaki eyaletlerde yaşamıştır. Bugün de ülke genelin- deki Müslümanların yarısına yakını özellikle Bihar, Uttar Pradeş ve Batı Bengal eyaletlerinde yerleşiktir (Halidi 1997: 43); ayrıca Jammu-Keşmir ve Lakşadvip’de de çoğunluktadırlar (Mistry 2005: 399).

Yaklaşık 1 milyar 354 milyon nüfuslu Hindistan’da Müslümanlar genel nüfu- sun %13-15’ini oluşturmaktadır. Ülke demografik yapısı içerisinde en büyük azınlık grubu teşkil eden Müslümanların oranının özellikle son 30 yıldaki doğum oranları dikkate alındığında %76’lık bir artış gösterdiği ve nüfuslarının 176 mil- yondan 310 milyona çıktığı belirtilmek- tedir. Bu demografik gelişme, Hindu çoğunluğun yaşadığı Hindistan’ı, aynı zamanda en çok Müslüman’ın yaşadığı ülke konumuna da getirmiştir (Hassan, Balaev, Shariff 2018: 387).

Hindistan Müslümanları, her ne kadar modern ulus devlet yapısı içerisinde azın- lık statüsünde olsalar da tarihî olarak böl- genin asli unsurları arasındadırlar. Ülke profiline bakıldığında ilk sırayı Hinduların aldığı, ikinci sırada da Müslümanların olduğu görülmektedir; dolayısıyla bu tablo, Müslümanların çeşitli sektörler- de temsil kabiliyetinin olduğunu veya olması gerektiğini düşündürmektedir. Ancak ülkedeki ekonomik modernleşme süreçlerine ve Müslümanların demogra- fik yapı içerisindeki paylarına karşın bu

gelişmelerin Müslümanların refah düze- yiyle ters orantılı seyrettiği görülmekte- dir (Hassan, Balaev, Shariff 2018: 394). 1947 yılındaki ayrışmadan önce Hindistan’ın %24’ünü oluşturan Müslümanların oranı ayrışma sonra- sında %10’a gerilemiştir. Aradan geçen süre zarfında, diğer etnik-dinî gruplarla karşılaştırıldığında, Müslümanlar ara- sındaki nüfus artış oranının daha yük- sek olduğu görülmektedir. Bu durum, Müslümanların eğitim, aile planlaması gibi modernleşmeci süreçler konusunda geri kaldığı şeklinde yorumlara sebep ol- ması yanında Hindu kesimler ve yönetim için siyasi bir sorun olarak da değerlen- dirilmektedir. Öyle ki neredeyse tüm nüfus sayımlarında Müslüman nüfusun artış oranının Hindu nüfusun artış oranı üstünde çıkması, ülkede Müslümanlarla Hindular arasındaki siyasi çatışmaların da kaynağını oluşturmaktadır (Mistry 2005: 399, 403, 404; Hassan, Balaev, Shariff 2018: 398).

Hindistan Müslümanlarının genel nüfus içindeki eğitim, ekonomi, entelektüel yaşam, bilimsel üretim vb. alanlardaki eksiklerini gidermek ve gerekli altyapıyı oluşturabilmek için öncelikle sorunla yüzleşmeleri gerekmektedir. Ayrıca özel- likle Müslümanların çoğunlukta olduğu eyaletlerdeki sosyoekonomik kalkınma seviyesinin diğer eyaletlerle kıyaslana- bilmesi için arada nasıl bir farklılaşma olduğunun da belirlenmesi gerekmek- tedir. Bunun için de derinlemesine bir araştırma yapılması şarttır. Bir sosyal gerçeklik anlamında sosyokültürel te- mellere bakıldığında, Müslümanları

Hindulardan ayıran pek bir fark olma- dığı da görülmektedir.

Ülkede Müslümanların genel itibarıyla tarım ve zanaatkârlık, küçük ve orta ti- cari işletmecilik gibi iş kollarında varlık gösterdiğini ve Hindistan toplumundaki bazı kast gruplarıyla birlikte, görece en az gelişmiş toplum kesimini oluştur- duklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu çerçevede de toprağa bağlı olan bu kesimlerin bir bölgeden diğerine göçleri, sosyal mobilizasyonun sebebi olmaya devam etmektedir.

İnsan Kaynakları Bakanlığı’nca ha- zırlanan raporlarda (Sachar 2006), azınlıklar kategorisinde değerlendiri- len Müslümanların, benzer toplumsal gruplar arasında eğitim imkânlarından en az pay alan kesim olduğuna dikkat

25 Ministry of Human Resource Development (MHRD), Government of India, Haziran

2019; The Constitution of India, Part IV, Directive Principle of State Policy, Arts. 43-48A, s. 23.

çekilmektedir. İlgili raporda, 6-14 yaş grubu çocukların dörtte birinin eğitim imkânından yoksun olduğu; ortaokulu tamamlayabilenlerin ancak %50’sinin liseye devam edebildiği; 17 yaş üzeri gençler arasında yüksek öğrenim imkânı bulanların oranının ise sadece %17 oldu- ğu belirtilmektedir. Federal anayasanın 46. maddesi, ülkede toplumun özellik- le mağdur kesimlerine yönelik sosyal hizmetlerin önemine dikkat çekmesi- ne rağmen yukarıda verilen rakamların ulusal ortalamaların altında seyretmesi, Müslüman ailelerin çocuklarının eğitim imkânlarından hak ettikleri payı alama- dıklarını açıkça ortaya koymaktadır.25

Okur yazarlık ve okula devam gibi eği- tim süreçleriyle ilgili söz konusu veriler, ülkede Müslümanların bu alanda sürek- li geri planda kaldığını açıkça göster-

mektedir (Visaria 2015: 74). Sömürge döneminden bu yana ülkede eğitim ve ekonomi arasındaki ilişkinin istih- dama etkisi bilinmektedir; dolayısıyla Müslümanların modern anlamda eğitim eksikliği, onların sosyoekonomik statü- lerini de belirlemektedir. Eğitimdeki bu olumsuz tablo, genç Müslüman nüfusun toplumsal mobilite süreçlerinde de aynı şekilde geri kaldığına işaret etmekte- dir. 2017-2018 dönemine ait veriler, Müslüman nüfusun okula devam ora- nının %14 olduğunu göstermektedir.26

Ülkede ana dilde eğitimden okul tür- lerine kadar çeşitli konularda sorun- lar yaşanmaktadır. Hindistan-Pakistan ayrışmasının bu alandaki etkileri de hâlen hissedilmektedir. Örneğin Urdu dilinin eğitim kurumlarındaki varlığı giderek azalırken, Müslüman öğrenci- ler Sanskritçe temelde yapılanan Hint dili ile eğitim almaya zorlanmaktadır. Bunda hiç şüphesiz, Kongre Partisi ik- tidarları dönenimde Urducanın resmî dil olmaktan çıkartılmasının rolü vardır

26 “On socio-economic indicators, Muslim youth fare worse than SCs and OBCs”, 01.11.2019,

https://indianexpress.com/article/opinion/columns/muslim-community-youth-in- dia-marginalisation-6096881/.

(Halidi 1997: 43). Bu koşullar altın- da geleneksel eğitim kurumları olan medreselere yönelen Müslümanlar, bu kurumların modernleşmesi yönünde- ki görüşleri destekleseler de bugüne kadar bu kurumların iyileşmesi adına ortaya konulan çabaların pek tatmin edici olmadığı da ortadadır (Sachar 2006: 16, 17).

Eğitim ve ekonomik statü konusu ül- kenin kuruluşundan bu yana genel bir toplumsal problem olmakla birlikte, bu konuda ülkede Harijan adı verilen grup- la birlikte Hindistan Müslümanlarının diğer topluluklara kıyasla çok daha de- zavantajlı bir durumda oldukları görül- mektedir (Engineer 1985: 167). Ayrıca bugün İslamofobi kavramıyla açıklanan Müslüman topluma yönelik ayrıştırma ve dışlama politikalarının önceki dönemler- de de var olduğu ve dinî kimliklerinden ötürü Müslümanların eğitim ve istih- dam olanaklarından geçmişte de istifade edemedikleri bilinmektedir (Engineer 1985: 168).