• Sonuç bulunamadı

B. EBU’L-A’LÂ EL-MEVDÛDÎ

II. BÖLÜM

5. Havarîlerin Seçilmesi

Havarî kelimesi, sözlükte “beyaz olmak, beyazlatmak” olarak anlamlandırılmıştır. Bunun yanında, “seçilmiş, dost, kendisini bir davaya adayan” anlamlarını içermektedir. Terim olarak, genelde, Allah’ın gönderdiği nebîlere inanan ve destekte bulunanlar için, özelde de en bilinen haliyle havâri bilhassa Hz. İsa tarafından seçilmiş, ona tebliğinde ve insanları uyarıcılığında yardımcı olan on iki kişiyi ifade eder.221

217 Muhammed Esed, Kur’an Mesajı, trc. Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, İşaret Yay., İstanbul, 2005, s. 323. 218 Zeyveli, Hikmet, İlahî Dinlerde Mucize ve Gayb Geleneği Yeniden Okumak, Kuramer Yay., İstanbul, 2018, s.

129.

219 Zeyveli, İlahî Dinlerde Mucize ve Gayb Geleneği Yeniden Okumak, s. 130-133. 220 Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’an, VI/369.

Hz. Meryem oğlu Hz. İsa’yı (a.s) gençliğinde kumaş beyazlatıcılarının yanına vermişti. Bu kimseler temiz ve beyaz elbiseler giyerler ve kendilerine “havariler” denirdi. Ahlakî yücelikleri ile bilinen bu kimseler Yahudi mezheplerinden Essenilik mezhebinden idiler.222

Arapça “havâri” kelimesi hemen hemen “ensar” kelimesi ile eş anlamlıdır. Kitâb-ı Mukaddes’te bunlar “şakird” bazı yerlerde “ra-sûl” olarak adlandırıldılar. Hz. İsa (a.s.) Allah onları kendi elçileri (apostles) olarak seçtiği için değil, kendi iradesiyle diğer insanlara mesaj ulaştırmak gayesiyle onları görevlendirmiş, bu nedenle onlara bu ad verilmiştir;.223

İncil’de Hz. İsa’nın sahabileri “şakirt”, “talebe” gibi kelimelerle ifade edilmiş, daha sonra “Apostles” denmeye başlanmıştır. Bunun sözlük anlamı rasul yani elçidir. Fakat bunun Allah’ın elçisi olmadığını Mevdûdî aktarır. Yahudilerin Hz. Süleyman’ın heykeli için para toplamaya giden kişilere de “rasul” dediklerini bildirir. Fakat Kur’an’ın kullandığı “Havari” kelimesi daha açık ve anlaşılır bir ifadedir. Bu kelimeyi tahlil eden Mevdûdî, bu kelimenin “hor” dan türeyip sözlük anlamının “beyaz” olduğunu söyler. Elbise temizleyen kişiye de “havari” dendiğinden, “karşılık beklemeyen arkadaş” anlamının da bulunduğunu aktarır. İbn Seyyide’nin de “havari” kelimesine “aşırı derece yardım eden arkadaş” anlamı verdiğini söylemiştir.224

Havârilerin sayısının on iki olarak tespiti İsrailoğullarının on iki kabilesiyle (sıbt) ilgilidir. “Ben, İsrâil evinin kaybolmuş koyunlarından başkasına gönderilmedim” (Matta, 15/24) diyen İsa, İsrail’in on iki kabilesini temsilen kendisine inananlardan on iki kişi seçmiştir. İsa, “İnsanoğlu her şeyin yenilenmesinde izzetinin tahtına oturacağı zaman siz ki benim ardımca gelenlersiniz, siz de İsrail’in on iki sıbtına hükmederek on iki taht üzerinde oturacaksınız” (Matta, 19/28; Luka, 22/30) diyerek bu alâkayı ifade etmiştir.225

İncillere göre havâriler, vaftiz oluşundan çarmıha gerilişine kadar daima Hz. İsa ile beraber olmuş, onun hizmetinde bulunmuşlardır (Matta, 26/17-19; Luka, 9/52; Yuhanna, 4/8). İsa, vazettiği İncil’e ve ölüler arasından dirilmesine şahit olmaları için onları seçmiş, onların eğitimiyle bizzat meşgul olmuştur. Ancak ağır işlerde çalışan, en azından dördü balıkçı olan, ayrıca vergi tahsildarı Matta’nın dışında hiçbiri okuma yazma bilmeyen havâriler İsa’nın anlattıklarını dinliyor, fakat çoğunlukla anlamıyorlardı. Bu sebeple İsa, anlattıklarını tekrar

222 Yüce Kur’an Açıklamalı Yorumlu Meali, Tibyan Yay., İzmir, 2018, s. 61. 223 Mevdûdî, Tefhimü’l-Kur’an, I/229.

224 Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’an, VI/259-260. 225 Cilacı, “Havarî”, XVI/513.

etmek ve yeni açıklamalar yapmak durumunda kalıyordu. Bununla birlikte tebliğ faaliyeti süresince onunla beraber olan havâriler İsa’dan mûcizeler gösterme yetkisi almışlardı (Markos, 3/15). Tanrı’nın melekûtunun anahtarları onlara verilmişti (Matta, 18/18; 19/28). Onlar hastaları iyileştiriyor, insanları kötü ruhlardan koruyorlardı (Matta, 10/1-8; Luka, 6/13). Bunun içindir ki Hıristiyan ilahiyatı havârilerden sitayişle söz etmekte, ağır ve yorucu bir zühd ve riyâzet hayatı yaşadıklarını belirtmektedir. Havârilerin “selâmet sırrına ermeleri, güçlüklere katlanan ruhlar olmaları”, ancak sabır gerektiren zorlu bir eğitimden sonra gerçekleşmiştir. Bütün bunların yanında havârilerin zaafları da vardır. İsa yakalanıp tutuklanacağı gece havârilerine, “Bu gece hepiniz benden ötürü sürçeceksiniz” der (Matta, 26/31). Petrus, “Hepsi senden ötürü sürçse de ben hiç sürçmem” deyince İsa şu sözleri söyler: “Doğrusu sana derim: Bu gece horoz ötmeden önce sen beni üç kere inkâr edeceksin” (Matta, 26/33-35). İsa yine o gece dua ederken havârilerinin de dua etmesini ister; fakat onlar uyurlar (Matta, 26/36-45). İsa Yahudiler tarafından yakalanınca havârilerin hepsi kaçar; Petrus da aynı gece üç defa İsa’yı tanımadığını söyler (Matta, 26/56, 69-75). 226

İslâmî kaynaklarda havâri terimi, her ne kadar öncelikle Hz. İsa’nın on iki seçkin yardımcısı için kullanılıyorsa da Hz. Muhammed’in İkinci Akabe Biatı’ndan sonra Medineliler’e nakib tayin ettiği Evs kabilesinden üç, Hazrec kabilesinden dokuz olmak üzere toplam on iki kişiye de havâri denilmektedir. Bazı İslâm tarihi kaynaklarında ise Kureyş’ten Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Hamza, Ca‘fer, Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Osman b. Maz‘ûn, Abdurrahman b. Avf, Sa‘d b. Ebû Vakkās, Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm’dan oluşan on iki sahâbî havâri olarak anılır.227

Kur’ân-ı Kerîm’de Ashâbü’l-karye’ye (Yâsîn 36/13-29) gönderildiği bildirilen elçiler, tefsirlerde Hz. İsa’nın havârileri olarak yorumlanmaktadır.228

Havariler ile ilgili şöyle geçmektedir: “İsa onlardaki inkârcılığı sezince, ‘Allah’a

giden yolda bana yardımcı olacaklar kimlerdir?’ diye sordu. Havâriler, ‘Allah’ın yardımcıları biziz; Allah’a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız.’ (Havâriler devamla:) ‘Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve Peygamber'e tâbi olduk; artık bizi şahitlerle beraber yaz’ dediler.” 229 Hz. İsa, kendisine bu davada canı gönülden kimlerin destek olacağını belirlemek üzere “Allah’a giden yolda bana yardımcı olacaklar kimlerdir” diye sordu. Böylece Hz. İsa

226 Cilacı, “Havarî”, XVI/514. 227 A. J. Wensinck, III, 294. 228 Cilacı, “Havarî”, XVI/516. 229 Al-i İmrân, 3/52-53.

tebliğ faaliyetini örgütlü bir biçimde yürütebilmek için çekirdek bir kadro belirleme yoluna gidiyordu. Onun has adamları olup bildirdiklerine yürekten inanmış bulunan havâriler “Allah’ın yardımcıları biziz” cevabını verdiler. Bu cevapla “Allah’ın dinine sahip çıkmada ve onu yaymada olanca çabayı sarfetme”nin kastedildiği açıktır. Bununla birlikte, Hz. İsa’nın çağrısına olumlu karşılık veren ilk müminlerin, ona yüklenen görevle tanrılık vasfı arasında asla bir bağ kurmadıklarını açık bir biçimde belirtmek üzere, âyet-i kerîmenin devamında onların “Allah’a inandık; şahit ol ki bizler müslümanlarız (bu davaya gönülden teslim olduk)” şeklindeki sözlerine yer verilmiştir. Havârilerin bu tutumu ve Allah’ın dinini yücelerde tutup onu yaymak için dayanışma içinde olma anlamına gelen “Allah’ın/Allah yolunun yardımcıları olma” iradesini açığa vurma, Kur’ân-ı Kerîm’in başka bir âyetinde Hz. Muhammed’in ümmetinden olan müminler için de örnek bir davranış olarak gösterilmiştir.230