• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: HAVALİMANI KAPASİTE YÖNETİMİ

3.7. Havaalanı Kapasite Modellerinin İncelenmesi

Havaalanı kapasite analizi hakkında daha kapsamlı bir bilgi edinmek için, havaalanı kapasitesini yönlendiren çeşitli operasyonel faktörlerin etkilerini değerlendirmek gerekir. Bu kısımda konuyla ilgili literatür çalışmalarının gözden geçirilmesini sunmaktadır. FAA ve MITRE (2004) tarafından geliştirilen “Havaalanı Kapasite Değerlendirme Raporu” bir havalimanı kapasitesi için kılavuz niteliğindedir. Yapılan bu çalışma ABD'deki 35 en yoğun ticari havaalanı kapsar ve üç farklı hava şartları için kapasite bilgisi sağlamaktadır:

a) optimum (veya görerek yaklaşmalar),

b) marjinal (hava durumu aletli koşullardan iyi ancak görerek yaklaşmalar için kriterleri karşılamayan)

c) IFR aletli koşullar

Değerlendirme raporundaki kapasite sayılarında; hava trafik akışı, slot, taksi yolu ve kapı tıkanıklıkları gibi faktörlerin sınırlandırmaları düşünülmemiştir. FAA / MITRE ekibi, ACM’i kullanarak havaalanı kapasite sayılarından bazılarını elde etti. ACM tarafından üretilen sonuçların doğrulanması ve bunları pratik havaalanı kapasite

73

sayılarıyla karşılaştırması için ise FAA, ACM tarafından tahmin edilen kapasite sayılarını aşağıdaki şekilde düzenler:

a)ATC personelinin tecrübesi

b)İniş ve kalkışlara ait geçmiş trafik verileri

Bu çalışmada hava trafik uzmanlarının yaptıkları düzeltmeler ile havalimanı kapasitesinin pratik ölçümü sağlanmaktadır. Bu analizin tek eksikliği, sistemin kapsamının yalnızca büyük havaalanlarıyla sınırlı kalmasıdır.

Pitfield and Jerrard (1999) bu metodolojinin değerini incelemek için Roma Fiumicino uluslararası havalimanında sınırlandırılmamış pist kapasitesini tahmin ettiler. Sınırlandırılmamış pist kapasitesi, hizmet seviyesine bakılmaksızın ideal koşullar altında elde edilebilecek maksimum pist çıktısıdır. Bu çalışmada, farklı pist operasyon senaryoları karşılaştırılmakta ve sınırlandırılmamış kapasite kavramının kritik operasyon parametrelerinin tanımlanmasına ve pist sisteminin optimum kullanılmasına yardımcı olabileceği kararına varıyorlar.

MITRE (2003) kuyruk türbülansı mevcut ayırma standardının azaltılarak havaalanı kapasitesinin artırılması hususunda aşamalı bir yaklaşım önermektedir. Kuyruk girdabı, bir uçağı uçuracak temel kuvvet olan kaldırmanın bir yan ürünüdür. Bir kanadın üstünden ve altından geçen havanın oluşturduğu basınç farkı kaldırma kuvvetinin oluşumuna katkıda bulunur aynı zamanda uçağın arkasında kuyruk girdabına neden olur. Kuyruk türbülansı girdabına maruz kalmış uçak, düşük yaklaşma hızında kolaylıkla düzeltilemeyerek bir sarsılma etkisi yaşayabilir. Türbülansın kabul edilebilir bir emniyet seviyesine kadar inmiş olduğundan emin olmak için, hava trafik kontrolörleri birbirini takip eden uçaklar arasında yeterli mesafe ayrımı uygularlar. Bir çalışma, mevcut ayırma standardının yüzde %99’u için çok göze çarpmayan vakalar olduğunu öne sürmektedir. MITRE, farklı uçak ağırlık sınıfları tarafından kuyruk girdaplarının ortaya çıkmasındaki farklılıkları yansıtmak için standart geliştirmeye çalıştı. Çalışmada, aynı emniyet düzeyi korunurken uçaklar arasındaki ayrım azaltarak havaalanı kapasitesinde önemli artışların muhtemel olduğu tespit edilmiştir (Chen, 2006: 6-8).

Yukarıdakilere kıyasla havaalanı veya hava sahası simülasyon türlerine ayrılmış mikroskobik benzetim modelleri; hava sahası bölümleri ve havaalanı üzerinden gerçek

74

kısıtlamaları ve belirsizlikleri temsil edecek şekilde modellenmiş ve yapılandırılmış trafik akışı elde etmeye çalışıyor. Bu akışlardan gelen gözlemler uygun kapasite ölçümleri ve gecikmenin hesaplanmasına olanak tanır. Mikroskobik simülasyonlar daha çok havaalanı taksi yolu ve kapı seçimi, push-back manevrası, vs. gibi taktiksel konuları çözmek için kullanılır. Mikroskobik modeller birbirlerine düğümlerle bağlı veya üç boyutlu olabilir. SIMMOD ve Airport Machine gibi düğüm-bağlantı modelleri havaalanı ve hava sahasını bir takım düğümlere ve üzerinden uçakların geçtiği bağlantılara ayırır. Sıkıntı, birden fazla uçak bir düğümden geçmeye çalıştığında ortaya çıkmaktadır. TAAM (Total Airspace & Airport Modeller) ve HERMES (Heuristic Runway Movement Event Simulation)gibi üç boyutlu modeller gelişigüzel üç boyutlu rotalar üzerinde uçuşa izin vermektedir (Subramanian, 2002: 14-15).

EUROCONTROL ve diğer havacılık otoriteleri de havalimanı kapasitesi üzerinde belirleyici faktör olan pist kapasitesinde yaşanan tıkanıkların kaynağını bulup bu sorunlara kalıcı çözümler geliştirecek çalışmalar yürütmüşler. Özellikle yoğun IFR uçuşların gerçekleştiği havaalanları referans alınarak pist ve pistle bağlantılı alanların kapasite değerlendirmeleri yapılmıştır. Operasyonlarda tek pist veya birden fazla pist uygulamasının pist kapasitesine olan etkisi incelenmektedir. Pist kapasitesini değerlendirmede ölçüm metodu olarak geliştirilmiş bilgisayar tabanlı yazılımlar tercih edilmektedir. Bu yazılımlar ölçülmeye çalışılan sistem için pist konfigürasyonlarının kullanım şeklini ve pist kapasitesini kısıtlayan durumları detaylandırmaktadır. Değişik ihtimaller ortaya konularak oluşan durumlar sentezlenebilmektedir. EUROCONTROL tarafından kullanılan Camaca(Commonly Agreed Methodology for Airport Airside Capacity Assessment) programı harekât sahası içerisinde yer alan sistemleri inceleyerek kapasite hesaplamaları veya tahminleri elde eden sistemdir (Aybek, 2009: 11-12). EUROCONTROL tarafından bir havalimanının her türlü operasyonunu analiz etmek için kullanılabilen bir diğer sistem PIATA+ (The Performance Indicator Analysis Tool for Airports)’dır. PIATA+ bilgisayar tabanlı yapılandırılabilir bir sistemden oluşmaktadır. Havaalanı performansının ve verimliliğinin iyileştirilmesine yönelik adım adım bir yaklaşımı desteklemektedir. PIATA + ayrıca, yeni hızlı çıkışlı taksi yollarının inşası gibi mevcut altyapılarda değişiklikler yapıldığı zaman potansiyel kapasite kazançlarını belirlemek için kapasite geliştirme çalışmalarında da kullanılabilir (EUROCONTROL, 2016: 24).

75

BÖLÜM 4: HAVALİMANI PİST KAPASİTE KULLANIMININ

İYİLEŞTİRİLMESİ: SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI ÖRNEK

OLAYI

Havalimanlarında kapasiteyi sınırlandıran en önemli parametre pisttir. Son yıllarda yolcu ve uçuş trafiği açısından büyük bir gelişme gösteren Sabiha Gökçen Havalimanı bu çalışmanın odak noktası olmuştur. Havalimanı pistini kullanan iniş ve kalkış uçuş trafiği rakamları yıllara göre kapasite yönünden analiz edilmiştir. Havalimanı otoritesinin pist ile ilgili yaptığı gelişim ve değişim çalışmalarının saatlik kapasiteye olan etkisi araştırılmış ve ne gibi faydalar sağladığı bu çalışmada uygulama olarak yer almaktadır.

Benzer Belgeler