• Sonuç bulunamadı

3.5. Diyabet Tipleri

3.2.4. Diabetes Mellitus Komplikasyonları

3.2.4.3. Hastalığını Kabullenme ve Diyabet

3.2.4.3.3. Hastalığı Kabul Kavramı

Hastalık gibi bir durum bireylerin yaşamına girdiğinde ise kabul etmek büyük bir problem olarak görülebilir. Çünkü hastalıklar bireyin yaşamına aniden girmekle kalmayıp, kronik duruma dönüştüklerinde yaşam boyu devam eder; kendiliğinden düzelmez, tam tedavi edilemez, bireyin fonksiyonlarını yerine getirme kapasitesini tehdit eder, iyileşme ve alevlenme dönemleriyle bireyin yaşamına kısıtlılıklar getirebilir. Yaşam boyu kişiyle birlikte olacak bir durum ile baş etmeyi öğrenmek gereklidir (117, 118). Hastalığı kabul etmek, bireyin sağlığını; sınırlılıklara, engellere ve bozukluklara rağmen üst düzeyde tutabilmesini ve karşılaştığı durumla baş edebilmesini ve dolayısıyla yaşam kalitesinin iyileşmesini sağlar. Kabul etmediğimiz bir hastalık ile etkili baş etmek de mümkün değildir (119–122). Hastalıkla baş etmede en öncelikli yol bireyin hastalığını kabul etmesi ve otonomisini sağlamasıdır. Hastanın hastalığını kabul etmesi, öz bakım uygulamaları ve gerekli yaşam tarzı değişiklikleri yaparak

39

hastalığın kontrolünün sağlamasında ciddi bir öneme sahiptir. Hastalığın kabul edilmesi, bireyin, negatif duygularında azalma, sağlığı geliştirici ve koruyucu davranışlarında ise artma olmasını sağlar. Hastalığı kabul etmemek ise hastalığın getirdiği sınırlamalara boyun eğme ile sonuçlanır ve bağımlılık duygusunda artma, öz yeterlikte ve öz saygı duygusunda ise azalmaya neden olur (19, 100,

102, 123, 124). Griffin ve Rabkin, “bireyin kontrolünü sağlayamadığı hastalık,

kabul sürecine giremez” ifadesiyle hastalığın kabulünde kontrol algısının önemini belirtmiştir (125).

Hastalığın kabullenilmesinde, hastaların değişik seviyelerdeki sağlık çalışanlarıyla yapacağı düzenli görüşmelerin ve eğitimlerin, hem çalışan hem de hastalar açısından yararlı olacağı bilinmektedir (126). Sağlık personelinin, hastalarına tedavi edici sağlık hizmeti verebilmeleri için hastaların geçmekte olduğu aşamaları bilmeleri önemlidir (127).

Bu aşamalar aşağıdadır.

İlk Şok

Şok döneminde net bir şekilde düşünebilmek zorlaşır. Her şey gerçek dışı görünmeye başlar."Bu bizim ya da benim başıma gelmiş olamaz.","bu doğru olamaz, bu bir rüya mı yoksa gerçek mi?" gibi düşünceler kafanın içinde uyuşmaya başlar. Bazı hastalar ilgisiz görünürler çünkü gerçekten işin içinde olduklarının ayrımına varamazlar ve çevrede olup bitenler belirsizlik içinde görünmeye başlar (128, 129).

İnkâr

Bu dönem tüm insanlar için benzer olarak karar vermekten ya da bu yönde girişim yapmaktan çekinildiği bir inanmazlık tepkisinin oluştuğu dönemdir. İnkârı

40

yaşayan hasta inanmaz ve yanlışlık olduğunu ümit eder. Bu dönemde kişi zihinsel olarak yaşananları fark etse de genellikle duygusal olarak reddetmektedir (130-

132). Bu durumda hastalar farklı bir davranış şeklini benimseyerek hastalıklarına

hemen hemen ilgisiz ve düzenli tedavi açısından güdüsüz hale gelirler. Hasta, hastalığı ile ilgili olarak konuşmaktan kaçınır, hastalığın gerektirdiği sınırlamaları dikkate almaz, kendisine verilen bilgiler net değilse, bunları bastırma ya da işine geldiği gibi algılama eğilimindedir (127).

Öfke, kızgınlık ve başkaldırma

Hastalığa yakalanmak adaletsizlik gibi hissedilir. Engellenmiş kişi tedirgin olarak “neden ben” sorusunu sorar. Bazen hastalığın bir ceza olarak kendine verildiği düşüncesi ile öfkeyi kendine yöneltir (130–134). Bu basamakta hasta, yakınma ve başkalarını suçlama gibi davranışlar gösterebilir ve hemşireye karşı öfke duyabilir. Çünkü hastanın, duygularını ve yakınmalarını dile getirme ihtiyacı vardır. Aslında bu davranışlar hastanın, hastalığının tam olarak farkında olduğu fakat hâlâ gelecekle yüzleşmeye hazır olmadığını göstermektedir (127).

Pazarlık

Bu evrede yaşanılan çaresizlik ve umutsuzluk duygularına karşı çocukça bir güçlülük duygusu vardır. Bu sayede kişiler kaybettiklerini geri getirebilecekleri ya da gerçeği değiştirebilecekleri duygusunu yaşayabilirler (130, 131). Başkaldırıdan daha karmaşık olan bu tepki, hastanın düşük düzeyde de olsa hastalığıyla uzlaşma sağlamayı kabul etme arzusu ile örtüşür. Pazarlık aslında bir ertelemedir. Hasta hastalığın ne olduğunun bilincinde olduğu halde tedavinin zorluklarını azaltma umudu ile tedavinin çeşitli yönleri üzerine tanrı ve çevresindekilerle pazarlığa girişir (127, 132, 134).

41

Üzüntü, Geri Çekilme ve Depresyon

Hasta kayıplarını fark eder, yapamadıkları ve yapamayacakları için yas tutar, inkâr, öfke ve pazarlık etme anlamsız hale gelir ve bunun sonucunda derin kayıp duygusu ve depresyon görülür (130, 135, 136). Bu durumu, hastanın bir tür içsel çöküntüye uğradığı ve bir gelecek görme kapasitesini yitirdiği klinik depresyonla karıştırmamak gerekir. Hastalığın kabul sürecindeki kabullenme sürecine geçmek için gerekli bir aşama olması nedeniyle bu düşünceli depresif hal, belirli bir durumun bir yan etkisidir ve belirlenmesi kolaydır. Hastalar kendi durumlarını kabul etmenin farkındalığıyla üzüntü ve geri çekilme halinde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünürler (127).

Kabullenme

Durumunu kabullenen hasta, daha gerçekçi davranmaya, yarım kalan işlerini düzene sokmaya başlar (130). Kendi hastalığını kabul etmeyi başaran hastaların, hastalığın kabulü ile beraber yaşam kalitesi, tedavi rejimine uyumu, motivasyonu, cesareti, çevresel ilişkileri, pozitif baş etme davranışları, yaşam tarzı düzenlemelerini yönetme isteği, bireyin hastalık, tedavi rejimi ve kendini kontrol davranışları hakkında bilgi kazanma isteğini farkındalık duygusu artmış şekilde daha gerçekçi davranmaya, yarım kalan işlerini düzene sokmaya başlar ve tedavinin daha kolay örgütlenmesini olanaklı kılan duygusal dengeyi yeniden kurarlar (127, 130, 137, 138).

Hastalığı kabul düzeyi düşük olan bazı hastalar uzun bir dönem inkâr etmeye devam eder, hastalığını bilinçli ve gönüllü bir şekilde reddederler. Bu hastalar hasta olduklarını itiraf edemez komplikasyonları kabul etmez ve sessizlik içinde acı çekerler. Bazı hastaların hastalığa karşı tepkileri kaygı şeklindedir ve kaçış tutumunu benimserler ve tedavisiz kalırlar. Kendi hastalığını kabul etmeyi

42

başaramayan hastalar, hastalığını kabul etmenin eksikliği ya da kabul düzeyinin düşüklüğü; tıbbi önerilere uyumsuzluğa, kendi kendine tedavi yöntemleri geliştirmeye, yüksek dozda ilaç kullanmaya ve alternatif tedavilere, reçete edilen tedaviyi kullanmamaya, derin psikososyal strese ve negatif duygusal tükenmişliğe neden olur (103, 116, 127, 139–141).

Ayrıca kabullenme sürecindeki basamakların bazıları hiç yaşanmaya bilirken bazıları aynı zamanda yaşayabilir (127, 130, 142, 143).

Benzer Belgeler