• Sonuç bulunamadı

No Cins Yaş (yıl) Kilo (kg) YBÜ kalış süre (gün) Tanı Sonuç 1 205171 E 54 75 6 Multipl travma Öldü 2 38000 E 75 70 4 Peritonit Yaşadı 3 110284 E 69 70 3 Ürosepsis Yaşadı 4 167955 E 41 70 9 Kafa travması Öldü 5 108284 K 71 90 6 Kafa travması Yaşadı 6 192163 K 66 80 10 Serebral hematom Yaşadı 7 17765 K 23 55 16 Kafa travması Yaşadı 8 86420 K 64 65 3 Peritonit Yaşadı 9 173821 K 72 60 5 Ürosepsis Yaşadı 10 20.1.03 K 20 60 6 Kafa travması Yaşadı 11 205171 E 55 95 5 Kafa travması Öldü 12 192485 E 72 80 6 Peritonit Öldü 13 204061 E 80 80 3 Peritonit Yaşadı 14 205774 E 23 70 8 Kafa travması Yaşadı 15 191528 E 76 80 8 Peritonit Öldü

Tablo 15. Grup E demografik verileri

E= Erkek, K= Kadın, YBÜ= Yoğun Bakım Ünitesi Hasta

No Protokol No Cins Yaş (yıl) Kilo (kg) YBÜ kalış süre (gün) Tanı Sonuç 1 186269 K 72 90 12 Kolanjit Yaşadı 2 116135 E 70 70 5 Ürosepsis Yaşadı 3 114436 K 43 60 16 Serebral hematom Yaşadı 4 52132 K 56 70 4 Abdominal abse Yaşadı 5 160530 E 72 70 4 Ürosepsis Öldü 6 157182 E 65 70 6 Serebral hematom Yaşadı 7 167955 E 41 70 9 Kafa travması Öldü 8 163867 K 75 100 8 Peritonit Öldü 9 92138 K 70 80 6 Ürosepsis Öldü 10 153199 K 70 50 7 Peritonit Yaşadı 11 119683 K 24 55 3 Multipl travma Öldü 12 192163 K 66 80 10 Ürosepsis Yaşadı 13 155390 E 71 80 7 Peritonit Yaşadı 14 201556 E 23 80 3 Kafa travması Yaşadı 15 135696 E 67 80 4 Kafa travması Yaşadı

Tablo 16. Grup R demografik verileri

E= Erkek, K= Kadın, YBÜ= Yoğun Bakım Ünitesi Hasta No Protokol No Cins Yaş (yıl) Kilo (kg) YBÜ kalış süre (gün) Tanı Sonuç 1 124475 E 63 75 9 Multipl travma Öldü 2 196830 E 21 70 8 Kafa travması Yaşadı 3 138009 E 72 65 20 Multipl travma Yaşadı 4 125243 E 82 80 3 Multipl travma Öldü 5 135011 K 57 50 3 Peritonit Yaşadı 6 111035 K 50 75 3 Kolanjit Yaşadı 7 165014 K 19 60 3 Kafa travması Yaşadı 8 92138 K 70 80 13 Ürosepsis Öldü 9 204061 E 70 80 3 Peritonit Yaşadı 10 131659 E 55 65 7 Pnömoni Öldü 11 112882 K 48 60 3 Peritonit Yaşadı 12 201556 E 23 70 3 Kafa travması Yaşadı 13 84752 K 75 80 8 Kafa travması Yaşadı 14 199481 E 47 85 14 Multipl travma Yaşadı 15 184999 K 64 85 3 Ürosepsis Yaşadı

TARTIŞMA

Yoğun bakım ünitesine kabul edilen hastalarda, strese bağlı eroziv lezyonlar oluşabilir. Stres; travmatik yaralanma sonucu, hayatı tehdit eden bir hastalık, uzamış cerrahi yöntem, şok, septisemi veya postoperatif pulmoner komplikasyon, hepatik veya renal yetersizliğe bağlı olabilir (40). Patofizyolojisi tamamen anlaşılamamasına rağmen, azalmış gastrik pH, artmış gastrik mukoza geçirgenliği ve iskemi etyolojide rol oynayabilir (41).

Stres ülsere bağlı gastrointestinal kanama, yoğun bakım ünitesindeki hastalarda morbidite ve mortaliteyi artıran ciddi bir komplikasyondur (42).

Çalışmalar, intragastrik asiditeyi artıran ajanlarla, stres ülser insidansının etkin bir şekilde azaltılacağını göstermektedir, bu amaçla stres ülser profilaksisi çoğu YBÜ’sünde rutin olarak uygulanmaktadır (43). Bu amaçla, antasit, H2RA, sukralfat, PPİ’leri sıklıkla kullanılan farmakolojik ajanlardır. İlaç seçiminde; ajanın etkinliği, elde edilebilirliği, yan etki profili, kullanım kolaylığı önemlidir (44).

İntramukozal pH, oksijen tüketiminin göstergesidir. Gastrik pHi değerlerinde azalma intestinal oksijenasyonun bozulduğunu ve pHi değerlerinin düşük olması kötü prognozu göstermektedir. pHi, yoğun bakım hastalarında doku oksijenasyonu için terapötik indeks olarak kullanılmaktadır (34).

Çalışmamızda, YBÜ’de yatan, mekanik ventilatöre bağlı olan hastalara proton pompa inhibitörlerinden olan omeprazol, pantoprazol, esomeprazol, rabeprazol vererek, bu ilaçların gastrik volümü, gastrik pH ve gastrik pHi üzerine etkilerini kontrol grubu ile karşılaştırdık.

Kahrilas ve ark. (45) yaptıkları çok merkezli, çift kör bir çalışmada, endoskopi ile reflü özofajiti gösterilen 1960 hastaya, günde bir kez esomeprazol 40 mg (n=654) ya da

esomeprazol 20 mg (n=656) ya da omeprazol 20 mg vermişlerdir. Esomeprazolun, reflü özofajiti olan gastroözofagial reflü hastalığı olanlarda iyileşme ve semptomların giderilmesinde omeprazolden daha etkin olduğunu saptamışlardır.

Lind ve ark. (46) yaptıkları çift kör, çapraz çalışmada, gastroözofagial reflü hastalığı olan 38 hastaya 5 gün süreyle esomeprazol 40 mg, esomeprazol 20 mg ve omeprazol 20 mg günde tek doz olarak vermişlerdir. Esomeprazolun 40 mg ve 20 mg dozlarda, omeprazol 20 mg’ye göre daha üstün asit kontrolü ve hastalar arasında daha az oranda çeşitlilik sağlamışlar. Sonuç olarak, asidle ilgili hastalıklarda esomeprazolle artmış etkinlik sağlanabileceğini belirtmişlerdir.

Richter ve ark. (47) yaptıkları randomize, çift kör çalışmada eroziv özofajiti olan ve H. Pylori (-) 2425 hastaya, 8 hafta süreyle esomeprazol 40 mg veya omeprazol 20 mg vermişlerdir. Primer etkinlik değişkeni olarak, 8. haftada iyileşmiş hastaların oranı değerlendirildiklerinde, esomeprazolun eroziv özofajitin tüm evrelerinin iyileşmesinde ve semptomların giderilmesinde omeprazolden daha üstün olduğunu göstermişlerdir.

Andersson ve ark. (48), insan karaciğer mikrozomal çalışmaları için, 4 sağlıklı erkek bireye 15 mg QD omeprazol, 15 mg QD esomeprazol, 15 mg QD R-omeprazolu 7 gün süreyle verdiklerinde esomeprazol 15 mg’nin omeprazol 15 mg’ye göre miligram bazında karşılaştırıldığında daha üstün bir farmakokinetiğe sahip olduğunu, bunun da daha belirgin bir gastrik asit inhibitör etki kazandırdığını saptamışlardır.

Röhss ve ark. (49) yaptıkları randomize, çift kör çalışmada, semptomatik gastroözofagial reflüsü olan 130 hastaya günde tek doz esomeprazol 40 mg veya omeprazol 40 mg verip, 1. ve 5. gün ölçülen 24 saatlik gastrik pH değerlerine göre, esomeprazol 40 mg’nin omeprazol 40 mg’ye göre daha fazla gastrik pH değerleri sağladığını bulmuşlardır.

Biz de yaptığımız çalışmada; 2, 4 ve 6. saat ölçülen gastrik pH değerlerinde esomeprazol 20 mg verilen grupta omeprazol 20 mg verilen gruba göre daha etkin gastrik pH artışı olduğunu saptadık.

Bruley des Varannes ve ark. (50) çift kör, plasebo kontrollü çalışmada; 18 sağlıklı gönüllüye 10-14 günlük arınma periyodunun ardından 1 hafta süreyle günde tek doz plasebo, rabeprazol 10 mg veya omeprazol 10 mg olmak üzere 3 gruba ayırmışlar. Her grupta 1. ve 7. günlerde 24 saat pH monitorizasyonu yapmışlardır. Rabeprazol 10 mg’nin, omeprazol 10 mg’ye göre daha hızlı asit inhibisyonu sağladığını ve 7 gün sonra da rabeprazol 10 mg ile daha fazla pH artışı olduğunu görmüşlerdir.

Ke MY (51) yaptığı randomize, çift kör, kontrollü çalışmaya, endoskopik olarak aktif gastrik ülseri olan 177 hastayı almış ve rabeprazol 10 mg veya omeprazol 10 mg tek doz

verilen hastaların 24 saat pH monitorizasyonu yapmış ve tek doz rabeprazol ve omeprazolun hastaların semptomlarını düzelttiğini görmüştür. Ancak rabeprazol alan hastalarda daha fazla asit supresyonu sağlandığını belirtmiştir.

Williams ve ark. (52) 24 sağlıklı, H. Pylori (-) erkek gönüllüye, 8 gün süreyle plasebo, rabeprazol 20 mg veya omeprazol 20 mg’yi çapraz yöntemle vermişlerdir. 1. ve 8. gün, saatlik gastrik asit 24 saat boyunca ölçülmüş ve tek doz rabeprazol 20 mg’nin omeprazol 20 mg’ye göre daha belirgin gastrik asit inhibisyonu sağladığını tespit etmişlerdir. Fakat 8 gün sonunda 24 saat gastrik asidite açısından gruplar arasında fark saptamamışlardır. Biz de yaptığımız çalışmada; 2, 4 ve 6. saat ölçülen gastrik pH değerlerinde, rabeprazol 20 mg verilen grupta omeprazol 20 mg verilen gruba göre daha etkin gastrik pH artışı olduğunu saptadık.

Scholtz ve ark. (53) yaptıkları randomize, çift körüç yönlü çapraz çalışmada, 18 sağlıklı erkek bireye, 7 günlük arınma periyodunun ardından, 5 gün süre ile lansoprazol 30 mg, omeprazol 20 mg ve pantoprazol 40 mg günde tek doz vermişler ve tedavi öncesi, tedavinin 1. ve 5. günü 24 saat gastrik pH monitorizasyonu yapmışlardır. Sonuç olarak, lansoprazol 30 mg ve pantoprazol 40 mg’nin, omeprazol 20 mg’ye göre daha yüksek 24 saatlik ortalama gastrik pH değerleri sağladığını tespit etmişlerdir.

Hartmann ve ark. (54) yaptıkları çalışmada, omeprazol 20 mg ve pantoprazol 40 mg’nin ilk ve tekrarlayan oral dozlarından sonra 24 saat gastrik pH ve farmakokinetiklerini karşılaştırmışlar ve pantoprazol 40 mg’nin, omeprazol 20 mg’ye göre daha etkin ve daha hızlı gastrik pH artışı sağladığını saptamışlardır.

Biz de yaptığımız çalışmada; 2, 4 ve 6. saat ölçülen gastrik pH değerlerinde, pantoprazol 40 mg verilen grupta, omeprazol 20 mg verilen gruba göre daha etkin gastrik pH artışı saptadık.

Warrington ve ark. (55) açık, randomize, iki yönlü çapraz, klinik farmakolojik çalışmada, 24 sağlıklı gönüllüye (14 erkek, 10 kadın; ortalama yaş 26.8 yıl) 14 günlük arınma periyodundan sonra, 5 gün boyunca günde tek doz esomeprazol 20 mg veya rabeprazol 20 mg vermişlerdir. İntragastrik pH sürekli, serum gastrin düzeyi 0, 1 ve 5. günlerde kaydedilmiş, çalışmada rabeprazol 20 mg ile, esomeprazol 20 mg’ye göre daha efektif gastrik pH artışı sağlamışlardır.

Wilder-Smith ve ark. (56) yaptıkları açık, randomize, iki yönlü çapraz çalışmada, gastroözofagial reflüsü olan 35 hastaya 14 günlük arınma periyodundan sonra, 5 gün boyunca günde tek doz esomeprazol 40 mg veya rabeprazol 20 mg vermişlerdir. Her

mg’nin, rabeprazol 20 mg’ye göre belirgin olarak hızlı ve daha efektif asit kontrolü sağladığını tespit etmişlerdir.

Baisley ve ark. (57) yaptıkları iki yönlü çapraz H. Pylori (-) 27 sağlıklı gönüllüye 14 günlük arınma periyodundan sonra, tek doz rabeprazol 20 mg ve esomeprazol 40 mg vermişlerdir. 24 saatlik periyod sonunda, rabeprazol 20 mg ile esomeprazol 40 mg’nin gastrik pH üzerine etkisi açısından aralarında anlamlı bir farklılık saptamamışlardır.

Wilder-Smith ve ark. (58) yaptıkları açık, randomize, iki yönlü çapraz çalışmada, 23 sağlıklı birey (13 erkek, ortalama yaş 27 yıl) 14 günlük arınma periyodundan sonra, 5 gün süre ile esomeprazol 40 mg veya rabeprazol 20 mg oral vermişler ve esomeprazol 40 mg’nin, rabeprazol 20 mg’ye göre daha etkin asit kontrolü sağladığını bulmuşlardır.

Biz yaptığımız çalışmada; 2, 4 ve 6. saat ölçülen gastrik pH değerlerinde, esomeprazol 20 mg ile rabeprazol 20 mg arasında anlamlı bir farklılık saptamadık. Çalışmamız sonuçlarının, Wilder-Smith ve ark. (56,58)’nın çalışmalarının sonuçlarından farklı olmasını araştırıcıların kullandıkları esomeprazol dozununun bizim kullandığımız dozdan daha yüksek olmasına bağlı olduğunu düşünmekteyiz.

Wilder-Smith ve ark. (59) yaptıkları açık, iki yönlü çapraz çalışmada, gastroözofagial reflü semptomları olan 17 kadın, 14 erkek hastaya 5 gün süre ile günde 1 defa esomeprazol 40 mg veya pantoprazol 40 mg vermişlerdir. Sonuçta esomeprazol 40 mg’nin, pantoprazol 40 mg’ye göre anlamlı olarak daha etkili asit kontrolü sağladığını tespit etmişlerdir.

Biz yaptığımız çalışmada; 2, 4 ve 6. saat ölçülen gastrik pH değerlerinde, esomeprazol 20 mg ile pantoprazol 40 mg arasında anlamlı bir farklılık saptamadık. Wilder- Smith ve ark. (59)’nın çalışmalarının sonuçlarının farklı olmasını hasta gruplarının farklı olmasına ve kullandıkları esomeprazol ilaç dozunun bizim kullandığımız dozdan daha yüksek olmasına bağlı olduğunu düşünmekteyiz.

Caro ve ark. (60), bir ya da daha fazla tedavi kolunda PPİ içeren ve eroziv özofajit iyileşmesinin endoskopik olarak gösterildiği çalışmaların tespit edilmesi için literatür taraması yapmışlardır. Akut tedavi çalışmalarında, iyileşme oranları ana sonlanım olarak kabul edilip, idame çalışmalarında ise relaps oranlarını belirlemişlerdir. Analize, 26 akut tedavi ve 15 idame çalışması dahil etmişlerdir. 26 akut tedavi çalışmasından 8’inde yeni bir PPİ omeprazolle, 18’inde bir PPİ ranitidinle, bunların da 10’unda omeprazol ranitidinle karşılaştırılmış. Sonuçta, lansoprazol, rabeprazol, pantoprazol ve omeprazol ile, gastroözofagial reflü hastalığı olanların hem akut hem de idame tedavisinde benzer etkinlik elde edilirken akut tedavide PPİ’lerin ranitidinden daha üstün olduğunu saptamışlardır.

Röhss ve ark. (61) dört ayrı randomize, çapraz çalışma gerçekleştirmişlerdir. 1. çalışmada, gastroözofagial reflü hastalığı olan 36 hasta (15 erkek, ortalama yaş: 45) oral esomeprazol 40 mg veya omeprazol 20 mg günde tek doz, 2. çalışmada, gastroözofagial reflü hastalığı olan 31 hasta (13 erkek, ortalama yaş: 28) oral esomeprazol 40 mg veya pantoprazol 40 mg günde tek doz, 3. çalışmada, 20 sağlıklı gönüllü (15 erkek, ortalama yaş: 27) oral esomeprazol 40 mg veya lansoprazol 30 mg günde tek doz, 4. çalışmada, 23 sağlıklı gönüllü (13 erkek, ortalama yaş: 27) oral esomeprazol 40 mg veya rabeprazol 20 mg günde tek doz almak üzere planlamışlardır. 1. ve 5. gün 24 saat gastrik pH monitorizasyonu yapmışlardır. Esomeprazol 40 mg’nin, omeprazol, pantoprazol, lansoprazol ya da rabeprazolün standart dozlarından daha etkin intragastrik asit kontrolü sağladığını saptamışlardır.

Miner ve ark. (62) yaptıkları açık, randomize, 5 yönlü karşılaştırmalı, çapraz çalışmada, 34 H. Pylori (-) gastroözofagial reflü hastasına esomeprazol 40 mg, lansoprazol 30 mg, pantoprazol 40 mg ve rabeprazol 20 mg oral olarak günde tek doz vermişlerdir. Hastalar 5 çalışmadan birine randomize edilip, 5 gün boyunca kahvaltıdan 30 dakika önce ilaç dozlarını almışlardır. Tedaviler arası arınma periyodu en az 10 gün olarak belirlenmiş ve sonuç olarak esomeprazol 40 mg’nin, gastroözofagial reflü hastalarında lansoprazol 30 mg, pantoprazol 40 mg ve rabeprazol 20 mg’ye göre daha etkin gastrik asit kontrolü sağladığını bildirmişlerdir.

Pantoflickova ve ark. (63) yaptıkları çapraz, çift kör, randomize çalışmada, 18 sağlıklı H. Pylori (-) gönüllülere tek doz rabeprazol 20 mg, lansoprazol 30 mg, omeprazol 20 mg veya plasebo olmak üzere tedavileri verilip 24 saat gastrik pH monitorizasyonu yapmışlardır. İlk gün dozunda rabeprazol, diğer PPİ’lerine göre daha güçlü asit inhibisyonu sağladığı sonucuna varmışlardır.

Biz yaptığımız çalışmada; PPİ’lerini karşılaştırdığımızda 2, 4 ve 6. saat ölçülen gastrik pH değerlerinde, pantoprazol 40mg, esomeprazol 20 mg ve rabeprazol 20 mg’nin omeprazol 20 mg’ye göre daha etkin saptanırken, pantoprazol 40mg, esomeprazol 20 mg ve rabeprazol 20 mg’nin kendi aralarında fark saptamadık.

Calvet ve ark. (64) YBÜ’de yatan mekanik ventilatöre bağlı 20 hastaya nazogastrik tüpten 1 gr sukralfat verip, ilaç verilmeden önce, ilaç verildikten 2, 4, 6 saat sonra gastrik pHi ve gastrik sıvı pH’yi ölçmüşler ve sonuç olarak sukralfatın, gastrik pHi değerlerine etkisi olmadığı ve yoğun bakım hastalarında pHi monitorizasyonu sırasında kullanılabileceğini tespit etmişlerdir.

verilmeden önce, ilaç verildikten 2, 4, 6 ve 8 saat sonra pHi değerlerini ölçtüklerinde, ranitidinin gastrik pHi değerleri üzerine etkisi olmadığı göstermişlerdir.

Memiş ve ark. (66) YBÜ’de yatan mekanik ventilatöre bağlı 20 olguya, nazogastrik tüpten tek doz 300 mg nizatidin verip; ilaç verilmeden önce ve ilaç verildikten 2, 4, 6 saat sonra gastrik pHi ve gastrik sıvı pH’yi ölçmüşlerdir. Nizatidinin, pHi sonuçlarını etkilemediğini ve mide sıvısı pH’yi alkali yönde artırdığını tespit etmişlerdir.

Biz çalışmamızda, YBÜ’de yatan 75 hastayı 15’er hastadan oluşan 5 gruba ayırarak; kontrol, 20 mg omeprazol, 40 mg pantoprazol, 20 mg esomeprazol, 20 mg rabeprazolü nazogastrik yoluyla hastalara verdik. İlaç verilmeden önce, ilaç verildikten 2, 4 ve 6 saat sonra gastrik pHi değerlerini ölçtük. Gruplar arasında, gastrik pHi değerleri açısından anlamlı farklılık saptanmadı ve kullanılan proton pompa inhibitörlerinin gastrik pHi değerlerini etkilemediğini tespit ettik. YBÜ’de yatan hastalarda, stres ülser profilaksisi için kullanılan ilaçların gastrik pHi’yi etkilememesi istenmektedir. Sonuç olarak, PPİ’lerinin yoğun bakım hastalarında, pHi monitorizasyonu esnasında kullanılabileceğini düşünmekteyiz.

Hendolin ve ark. (67) 95 elektif cerrahi yapılacak hastayı, operasyon sabahı omeprazol 80 mg, ranitidin 300 mg ve kontrol grubu olarak üzere 3 gruba randomize etmişler, her iki ilacın da gastrik volüm ve asidi azalttığını saptamışlardır.

Tripathi ve ark. (68) yaptıkları çift kör çalışmada, acil sezaryan ameliyatı olacak 80 hastaya preoperatif ranitidin 50 mg veya omeprazol 40 mg intravenöz olarak vermişler, omeprazol 40 mg’nin ranitidin 50 mg’ye göre daha yüksek gastrik pH ve daha etkin volüm azalması yaptığını saptamışlardır.

Levack ve ark. (69) 222 elektif cerrahi yapılacak hastaya, omeprazol 40 mg operasyondan önceki gece ve operasyon sabahı oral olarak veya operasyon sabahı omeprazol 80 mg tek doz veya ranitidin 150 mg oral operasyondan önceki gece ve operasyondan 2 saat önce vermişlerdir. Omeprazol, operasyondan önceki gece ve operasyon sabahı 40 mg verildiğinde genel anestezi altında aspirasyon riski için kullanımda daha potansiyel role sahip olarak belirtmişlerdir.

Memiş ve ark. (70) yaptıkları randomize, kontrollü çalışmada, 90 elektif cerrahi yapılacak hastaya pantoprazol 40 mg, ranitidin 50 mg ve kontrol grubuna 5 ml serum fizyolojik intravenöz vererek gastrik volüm ve pH üzerine etkilerini incelemişler ve intravenöz pantoprazol ve ranitidin, cerrahiden 1 saat önce verildiğinde gastrik volüm ve pH’yi azalttığını saptamışlardır.

Gouda ve ark. (71) 75 elektif cerrahi yapılacak kadın hastaya operasyondan önceki gece ve operasyon sabahı omeprazol 60 mg ve ranitidin 50 mg oral veya kontrol grubu olarak

randomize etmişler. Gastrik volüm ve pH değerlerini ölçmüşler. Preoperatif verilen omeprazol ve ranitidinin gastrik volümü azaltarak ve gastrik pH’yi artırarak, gastrik içeriğin pulmoner aspirasyon olasılığını azaltacağı kanısına varmışlardır.

Biz çalışmamızda; pantoprazol, esomeprazol, rabeprazol’ün omeprazol ve kontrol grubuna göre daha etkin gastrik volüm azalması sağladığını bulduk. Literatür taramamızda bizim çalışmamız gibi yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda PPİ’lerinin gastrik volüm üzerine etkisini kapsayan yayın bulamadığımız için, preoperatif verilen ilaçların gastrik volüm üzerine etkilerini inceledik. Bu çalışmalara uygun olarak kullanılan PPİ’lerinin gastrik volümü azaltıcı etkisi olduğu kanısına vardık. Özellikle esomeprazol, pantoprazol ve rabeprazol verilen hastalarda, omeprazol ve kontrol grubuna göre daha etkin gastrik volum azalması sağladığını tespit ettik.

Hemodinamik parametreler, PaO2, mortalite, YBÜ’de kalma süresini kapsayan benzer çalışma bulamadık. Bizim çalışmamızda, gruplar arasında hemodinamik parametreler, PaO2, mortalite ve YBÜ’de kalma süresi açısından anlamlı farklılık saptamadık.

SONUÇLAR

Çalışmamızda, YBÜ’de yatan, mekanik ventilatöre bağlı olan hastalara nazogastrik yoluyla omeprazol, pantoprazol, esomeprazol ve rabeprazol verilerek, bu ilaçların gastrik volümü, gastrik pH ve gastrik intramukozal pH üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık.

Gruplar arası yaş, cinsiyet, ağırlık, YBÜ’de kalma süresi, mortalite, APACHE II ve SOFA skorları açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı.

Hemodinamik parametreler (kalp atım hızı, ortalama arteryel basınç), PaO2, hematolojik parametreler (hemoglobin, hematokrit, trombosit, INR), gastrik intramukozal pH açısından gruplar arasında anlamlı bir farklılık saptanmadı.

Başlangıç gastrik volümü değerleri açısından gruplar arasında fark saptanmadı. Fakat ilaç verildikten sonraki 2, 4 ve 6. saatlerde yapılan takiplerde esomeprazol, pantoprazol ve rabeprazolün gastrik volümünü kontrol ve omeprazol grubuna göre anlamlı derecede azalttığı belirlendi. Esomeprazol, pantoprazol ve rabeprazol grupları arasında gastrik volüm açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı.

Başlangıçta gastrik pH açısından gruplar arasında fark saptanmazken, ilaç verildikten sonraki 2, 4 ve 6. saatlerde yapılan takiplerde esomeprazol, pantoprazol ve rabeprazolün gastrik pH‘yi kontrol ve omeprazol grubuna göre anlamlı derecede artırdığı saptandı. Esomeprazol, pantoprazol ve rabeprazol grupları arasında gastrik pH açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı.

Çalışmamız süresince hastalarda gastrointestinal kanama, ilaca bağlı yan etki görülmedi.

Sonuç olarak; strese bağlı mukoza ülseri profilaksisinde kullanılan esomeprazol, pantoprazol ve rabeprazolün, omeprazol ve kontrol grubuna göre daha etkin gastrik pH artışı ve gastrik volüm azalması sağlarken, kullanılan proton pompa inhibitörlerinin gastrik intramukozal pH’yi etkilemediğini saptadık.

ÖZET

Çalışmamızda, yoğun bakım ünitesinde strese bağlı mukoza ülseri açısından risk grubunda olan hastalara verilen proton pompa inhibitörlerinin; gastrik pH, gastrik volüm, gastrik intramukozal pH, hemodinamik ve hematolojik paremetreler, PaO2, yoğun bakım ünitesinde kalış süresi, mortalite üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık.

Çalışmaya 75 olgu alındı. Hastalar 15’er kişiden oluşan 5 gruba ayrıldı. Grup O’ya 20 mg omeprazol, Grup P’ye 40 mg pantoprazol, Grup E’ye 20 mg esomeprazol, Grup R’ye 20 mg rabeprazol 100 ml serum fizyolojik ile sulandırılarak nazogastrik yoluyla hastalara verilirken, kontrol grubuna sadece 100 ml serum fizyolojik verildi. Tüm gruplarda, demografik bulgular, yoğun bakım ünitesinde kalış süreleri, mortalite ve morbidite oranları kaydedildi.

Çalışmaya başlamadan önce, ilaç verildikten 2, 4 ve 6 saat sonra gastrik pH, gastrik volüm, gastrik intramukozal pH, hemodinamik parametreler, PaO2 değerleri kaydedildi. Çalışmaya başlamadan önce, ilaç verildikten 2, 6 ve 24 saat sonra hematolojik parametreler kaydedildi.

Demografik veriler, yoğun bakım ünitesinde kalış süresi, mortalite, hemodinamik ve hematolojik parametreler, PaO2, gastrik intramukozal pH değerleri açısından gruplar arasında anlamlı bir farklılık saptanmadı (p>0.05).

Başlangıç gastrik volüm ve gastrik pH değerleri açısından gruplar arasında fark saptanmazken ilaç verildikten sonraki 2, 4 ve 6. saatlerde yapılan takiplerde esomeprazol, pantoprazol ve rabeprazolün, kontrol ve omeprazol grubuna göre gastrik pH’yi anlamlı derecede artırdığı, gastrik volümü de anlamlı derecede azalttığı saptandı (p<0.001).

Esomeprazol, pantoprazol ve rabeprazol grupları arasında gastrik pH, gastrik volüm açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı (p>0.05).

Sonuç olarak; proton pompa inhibitörlerinden esomeprazol, pantoprazol ve rabeprazolün, omeprazol ve kontrol grubuna göre daha etkin gastrik pH artışı ve gastrik volümü azalması sağlarken, gastrik intramukozal pH’yi etkilemediği saptandı.

Anahtar Kelimeler: Yoğun Bakım Ünitesi, Gastrik pH, Gastrik Volüm, Gastrik İntramukozal pH, Proton Pompa İnhibitörleri

THE EFFECT OF PROTON PUMP INHIBITORS ON GASTRIC

Benzer Belgeler