• Sonuç bulunamadı

3. HASTANE BİNALARINDA KULLANICI VE MEKÂN İLİŞKİSİ

3.3. Hastane Binalarında Kullanıcı Ve Mekân İlişkisi

3.3.4. Hasta Odaklılık Kavramı ve ‘İyileşme’ de Hastane Etkisi

Tıbbi bilginin sınırlı olduğu devirlerde, sağlık bakımı ‘iyi olma’ hissine odaklanmıştır. Batıdaki tıp pratiği gelişimi bir kere daha, önceki yüzyıllardan çok farklı nedenlerle de olsa, ‘hasta-merkezli’ olmaya dönmektedir. Teknoloji ve zenginliğin sağlık için yeterli olmadığı, iyi çevresel koşullar ve yasadığımız ortamın, iyi sağlık için temel olduğu fikri yaygınlaşmış, sağlıklı bir yasam sürdürmek için yapay çevrenin önemi anlaşılmıştır. Geleceğin tedavi merkezi olarak, ev hissi veren sağlık kurumlarına dönme konusunda giderek artan bir eğilim gözlenmektedir. Batı toplumlarında ve ülkemizde, ‘hasta-merkezli’ sağlık bakımı kavramının önemi kabul edilmekte ve bu eğilim hastane tasarımına da yansımaktadır. Hastanın gereksinim ve istekleri tasarımda dikkate alınmaya başlanmıştır (Taşerimez, 2008).

75

Hasta odaklı düşünce, farklı profesyonel disiplinler arasında iletişim ve ortaklığın artmasına neden olacak ve kullanıcılar sağlık bakımı hizmetlerinin gelecekteki biçimini belirlemekte söz sahibi olabileceklerdir(Jenso ve Haugen, 2005: 87).

‘Bakım-merkezli’ bir sağlık sisteminden, ‘hasta-merkezli’ bir sağlık sistemine dönüşüm, günümüzde geçerli olan, sosyal ve teknolojik ortamı biçimlendiren, birbiriyle bağlantılı birçok paradigma değişiminden sadece birisidir.(Ergenoğlu, 2006: 45).

Zaman içinde, Hastaneler etkili tedavi odaklı olmaktan, yüksek dereceli hasta odaklı olmaya doğru gitmektedirler. Hastalara artık sabitlenen ürün olarak değil, günümüz hastanelerinde yüksek seviyede hasta saygısı sağlanarak bakılmaktadır. Çınar ağacı (planetree) felsefesine göre yapılan birçok proje tasarımı ve organizasyonunda, özellikle hasta odaklı ve hastanın görüş noktasından medikal tedavi gelişimini araştırması sağlamaktadır. Felsefenin vurguladığı, hastane tedavisini kişiselleştirme ve insancıllaştırma, hastalar ve yakınları için aile ortamı olmasını sağlamaktır(Jenso ve Haugen, 2005: 88).

Hasta odaklılık, aynı zamanda modern hastane tasarımındaki temel noktadır. Hasta odaklılık, kurumun fiziki tasarımından organizasyonel yapısına ve kültürüne kadar, hastanın ihtiyaç, hedef, konfor ve korkularını adresleyen bir şekilde tanımlanmıştır. Modern hastane tasarımı kaliteli olmak zorundadır. Bu kalite ise, hasta odaklılık, verimlilik, etkinlik, güvenlik, tarafsızlık ile sağlanabilecektir(Özberk, 2007: 38).

Tıpta bugün, anahtar kelimeler, ‘iyi olmak’, ‘korunma’, ‘ayakta tedavi’, ‘teşhis’ ve ‘hizmetler’dir. Modern tıp sadece hastalığı iyileştirmek yerine, ‘iyi/sağlıklı olma’ kavramına doğru kesin ve hızlı bir geçiş içine girmiştir. ‘Hasta olmak’ tan ‘iyi olma’ haline geçiş; dünyadaki sağlık politikalarının koruyucu bakım kavramına doğru kaydığını anlatmaktadır. Bu kurumlarda, hasta seçimlerine saygı, hasta mahremiyeti, personel etkileşimi ve doğal ortamlara oldukça önem verilmeye; hasta eğitim odaları ve toplumun kullanımına açık

76

mekânlar gibi sağlıklı olmayı ve sosyal iletişimi geliştirecek mekânlar eklenmeye başlanmıştır(Ergenoğlu, 2006: 46).

Psikolojik olarak destekleyici tasarımlar, hastanın hastalığa eşlik ettiği bilinen stresle basa çıkmasına yardımcı olmak yoluyla, iyileşme sürecini geliştiren ilaçlar ve diğer tıbbi teknolojiye yardımcı olmaktadır. Hastaların hoş ve rahatlatıcı bulduğu hastane mekânları tasarlamak yoluyla stresi azaltmak ve iyileşme duygusu vermek, bu amaca hizmet etmektedir(Ergenoğlu, 2007: 74).

Hastanenin hasta ve ziyaretçi üzerinde ilk etkiyi meydana getirecek olan giriş mahalleri bugün daha da fazla önem kazanmıştır. Eskiden kapıcının bulunduğu yer artık bir otel giriş holüne benzemektedir. Buna eklenen bekleme alanları itinayla düzenlenmektedir(Sürmen, 1991: 78). Leather ve arkadaşları (2003), bekleme alanlarının fiziksel yapısının, psikolojik durum ve memnuniyet düzeyi ile ilintili olduğunu vurgulamaktadırlar.

Hastane tasarımında yol bulma, çok önemli bir noktadır. Malkin’e göre (1991), planın okunaklılığı ve yol bulma kolaylığı, hasta için hayati bir öneme sahiptir(Tanrıöver, 1997: 45). Sağlık kurumlarında yön bulma ile ilgili özelliklerin ve işaretleme sistemlerinin, hastaların ortalama bekleme sürelerini, yollarını ararken ve işaretleri incelerken geçirdikleri zamanı, personelle iletişim sıklığını, kaygı, stres ve gerginlik düzeyini ve hastane içindeki kalabalıklığı etkiledikleri tespit edilmiştir(Taşerimez, 2008: 74).

Winston Churchill, ‘Önce binalarımızı şekillendiririz, ardından binalarımız bizi şekillendirir..’ demiştir. Doğru projelendirilmiş ve tasarlanmış, hasta odaklı ve hasta güvenliğini ön planda tutan, insan faktörünü göz önüne alan, standardizasyonu ve esnekliği bir arada kurgulayabilen sağlık kuruluşları, hem hasta ve çalışma güvenliğini hem de yasam ve tedavi kalitesine katkıda bulunacaktır(Tavşancıl, 2007: 36).

Sağlık kurumunun tasarımının iyileşme sürecinin hızlanmasına, ağrıların ve enfeksiyonların azalmasına, hasta memnuniyetinin artmasına, çalışan stres seviyesinin azalmasına ve kaliteli personelin kurumda daha uzun süre

77

çalışmasına olumlu katkıda bulunduğu kanıtlar ile ispatlanmıştır(Tavşancıl, 2007: 33).

Hastaneler sadece hastalık halinde değil, iyi olma durumunun korunması amacıyla da her gün başvurulan kurumlar haline gelmeleri ve hastalık halinde ise, iyileşmeye fiziksel yapılarıyla katkı sağlayan birer yapı olmaları için sahip olmaları gereken özellikler ortaya konmuştur. Bu bağlamda, hastanelerde kalite ve ‘iyileştiren hastane’ kavramları, kullanıcı katılımının nasıl olması gerektiği ve günümüzde oldukça önemli bir kavram olan hasta merkezli tasarımın özellikleri irdelenmiştir(Ergenoğlu, 2006: 18).

Yakın gelecekte ‘sağlıklı olma’ kavramının yayılması, hastanelerin, herkes tarafından her gün başvurulan kurumlar olmalarını gerektirecektir. Hastane binalarının hasta ve hastalık üzerindeki etkilerinin gücü de göz önüne alındığında, bu binaların, iyileşme sürecini hızlandırıp, hastaları hem fiziksel, hem de ruhsal yönden destekleyecek ortamlar haline gelmelerinin önemi büyüktür(Taşerimez, 2008: 46).

İyileştiren hastane kavramının temelinde, hasta-merkezli olması yatmaktadır. Bu kavram, kısaca, hastanenin, tasarım ve kullanımında, kullanıcı katılımına imkân vermesi ve hastayı sağlık bakımının odak noktası haline getirmesi olarak açıklanabilir(Ergenoğlu, 2007: 63)

İyileştiren hastane tasarımında, çevresel faktörler göz önünde bulundurulmalıdır; doğa manzarası bulunmalı, mekân, evi andırır biçimde olmalı ve rahatlatmalıdır. Dış mekânla bağlantılarda; kentsel bağlam, giriş/yaklaşım, ulaşım bağlantıları iyi düşünülmüş ve çözülmüş olmalıdır. Sağlık yapılarının elde etmek için uğraşması gereken ‘hoşa gitme’ faktörü ile ilgili düşünmek ve tasarlamak için çaba göstermek, başarılı bir tasarım süreci için başlangıç noktasıdır(Ergenoğlu, 2006: 66).

Hasta merkezli, iyileştiren hastane tasarımları için vazgeçilmez bir özellik; kullanıcı katılımlı tasarımdır. Uygun tasarımın yapılması ve insan faktörünün anlaşılması isten kaynaklanan sağlık sorunlarının azaltılmasına

78

yarayabilir. İyi tasarlanmış bir bina, diğer personel için de birçok fayda sağlayabilmektedir. Bu faydalar; stresi azaltmak, rahat ve hoş bir çalışma ortamı sağlamak ve ise gelmeme sürelerini kısaltıp personel devir oranlarını azaltmak gibi konulardır. Sağlık bakım merkezleri, yönetmesi ve işletmesi olabildiğince basit, hasta ve hasta yakınlarına yüksek kalitede hizmet sunabilmek için planlanmış ve tasarlanmış olmalıdır. Hastalar ve yakınları endişeli olabilir, bina tasarımı hastanın stresini yatıştırmaya yardım etmelidir. (Ergenoğlu, 2006: 67)