• Sonuç bulunamadı

Hardaliye, önemli bir geleneksel fermente içecek olmasına rağmen, literatürde bu ürünle ilgili sınırlı sayıda çalışma yer almaktadır. Coskun ve Arici (2006) geleneksel Hardaliye üretimine alternatif olarak starter kültür kullanımının Hardaliye üzerine etkilerini incelemişlerdir. Starter kültür olarak kullanılan Lactobacillus sanfrancisco, Lactobacillus

acetotolerans, Lactobacillus pontis ve Lactobacillus paracasei ssp. paracasei suşları pastörize edilmiş şıraya inoküle edilmiştir. Fermantasyon sonunda (oda sıcaklığı, 7 gün) beyaz hardal kullanılan (1 g/L) Hardaliyelerdeki başlangıç laktik asit bakteri sayısı sırasıyla 4,60, 4,69, 4,47, 4,79 kob/mL’den 4,92, 4,94, 5,90, 6,83 kob/mL’ye; siyah hardal kullanılan (1,5 g/L) Hardaliyelerdeki laktik asit bakteri sayısı 4,25, 4,07, 4,07, 4,20 kob/mL’den 6,60, 7,20, 6,54, 6,77 kob/mL’ye değişim göstermiştir. Çalışma sonucunda, kullanılan kültürlerin ürünün toplam şeker içeriğindeki azalmaya önemli bir etkisinin olmadığı ve Hardaliyelerdeki pH değerinin kullanılan kültüre göre 3,15-3,44 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Bu sonuçlar siyah veya beyaz hardal tohumu kullanımının laktik asit bakterileri üzerine öldürücü bir etkisi olmadığını göstermiştir.

Piyasadan satışa sunulan 26 adet Hardaliye örneğinde yapılan bir çalışmada, örneklerdeki pH değerinin 3,21-3,97 arasında değiştiği bildirilmiştir. Bu örneklerdeki toplam bakteri sayısı 2-5 log kob/mL, laktik asit bakteri sayısı 2-4 log kob/mL ve küf ve maya sayısı (21 adet örnekte) ise 2-4 log kob/mL arasında bulunmuştur. Örneklerin hiçbirinde koliform grubu bakteri tespit edilmemiştir. Çalışmanın ikinci kısmında 2 g/kg hardal tohumu, 1000 ppm sodyum benzoat ve sodyum sorbat kullanılarak üretilen Hardaliye örneklerinde, 7 gün fermantasyon boyunca pH, etanol ve mikrobiyolojik analizler gerçekleştirilmiştir. Fermantasyon sonucunda pH 3,86’dan 3,39’a düşerken, etanol konsantrasyonu 595,50 mg/dL olarak tespit edilmiştir. Fermantasyon sonunda toplam bakteri, laktik asit bakterisi ve toplam maya küf sayısı sırasıyla 5 log kob/mL’den 2 log kob/mL’ye, 4 log kob/mL’den 3 log kob/mL’ye ve 5 log kob/mL’den 3 log kob/mL’ye düşüş göstermiştir. Fermantasyon sürecinde alınan örneklerdeki laktik asit bakterileri Lactobacillus paracasei, Lactobacillus casei, Lactobacillus brevis, Lactobacillus acetotolerans, Lactobacillus sanfransisco ve Lactobacillus vaccinostercus olarak tanımlanmıştır (Arici ve Coskun, 2001).

Demre (kırmızı) ve Gimrik (beyaz) üzümlerinden ve starter kültür olarak Lactobacillus plantarum AK4-11 kullanılarak üretilen Hardaliye’de 14 gün fermantasyon ve soğukta depolama boyunca pH, fenolik bileşikler ve mikrobiyolojik kalite (toplam bakteri, laktik asit bakterileri ve toplam küf maya) karakteristikleri takip edilmiştir. Çalışma sonucunda kırmızı üzüm kullanılarak üretilen hardaliyelerdeki fenolik madde miktarının beyaz üzümden üretilene göre daha fazla olduğu belirlenmiştir. Kırmızı üzümlerden üretilen

değeri 3,8 olarak bulunmuştur. Kontrol grubuna göre starter kültür kullanılarak üretilen Hardaliyelerde laktik asit bakteri sayısı daha yüksek bulunurken, gruplar arasında maya- küf ve toplam bakteri sayısı açısından fark bulunmamıştır (Kılıç vd., 2016).

Coşkun ve Arıcı (2011), Hardaliye üretiminde siyah hardal tohumunun, beyaz hardal tohumuna göre mayalar üzerinde daha yüksek inhibitör etkiye sahip olması nedeniyle siyah hardal tohumu kullanımının daha uygun olduğunu rapor etmişlerdir. Söz konusu çalışmada toplam mezofil aerob bakteri sayıları ile laktik asit bakteri sayılarına etkileri bakımından hardal tohumları arasında bir fark bulunmamıştır.

Alphonse Lavallée ve Papazkarası üzüm çeşitleri kullanılarak üretilen Hardaliye örneklerinde koliform bakteri, E. coli, maya ve küf sayıları ile toplam çözünebilir kuru madde ve asitlik değerleri oda sıcaklığında 29 gün fermantasyon süresince belirlenmiştir. Çalışmada Alphonse Lavallée üzümleri kullanılarak üretilen Hardaliyelerde %2 oranında hardal kullanılırken, Papazkarası üzümleri ile üretimde %1 hardal kullanılmıştır. Her iki üretimde 25 mg/L kükürt ve 0,25 g / 10L konsantrasyonda sodyum benzoat ve potasyum sorbat kimyasal koruyucu olarak kullanılırken, tat ve aroma vermek amacıyla 25 g / 10 L vişne yaprağı eklenmiştir. Hardaliye örneklerinin hiçbirinde E. coli ve koliform bakteri saptanmamıştır. Başlangıç maya sayısı Alphonse Lavallée Hardaliyesinde 6,6 log kob/mL iken, fermantasyonun ikinci günü 4.5 log kob/mL’ye düşmüş ve bu noktadan sonra maya belirlenememiştir. Benzer şekilde Papazkarası Hardaliyesinde başlangıçta 5.7 kob/mL olan maya sayısı, ikinci günden sonra deteksiyon limitlerinin altına düşmüştür. Her iki Hardaliye üretiminde de toplam canlı bakteri ve laktik asit bakteri sayıları fermantasyonun 10. gününe kadar artış gösterdikten (6-8 kob/mL) sonra fermantasyon sonuna kadar yaklaşık olarak 1- 2 log (5-6 kob/mL) azalma göstermiştir. Alphonse Lavallée ve Papazkarası Hardaliyelerinde pH fermantasyon başlangıcında ve sonunda sırasıyla 4,24 - 3,28 ve 3,82 - 3,73 olarak bulunmuştur. Örneklerdeki ºBriks ve indirgen şeker içeriği fermantasyon boyunca istatiksel olarak önemli değişim göstermemiştir (Aydoğdu vd., 2014).

Aşkın ve Atik (2016), Papazkarası üzümü, % 1 Hardal tohumu, % 0.1 sodyum benzoat, potasyum sorbat ve % 1 vişne yaprağı kullanılarak ürettikleri Hardaliye örneklerinde 4 ºC ve 20 ºC sıcaklıkta 60 gün depolama süresince fenolik madde bileşimi ve antioksidan aktivitedeki değişimi takip etmişlerdir. 4 ºC ve 20 ºC’de 60 gün depolama sonucunda

antosiyanin içeriğinde sırasıyla %60 ve % 78’lik azalma meydana gelmiştir. Toplam fenolik madde içeriği ise depolama sıcaklığından bağımsız olarak 60 gün depolama sonucunda azalma göstermiştir.

Diğer taraftan özellikle üzüm suları için önemli bir organik asit olan tartarik asit, küf ve birkaç tür laktik asit bakterisi tarafından parçalanabilmektedir. Homo ve heterofermentatif laktik asit bakterileri ile tartarik asidin parçalanması, farklı ürünlerin oluşmasına neden olur. Birincisinde; laktik asit, asetik asit ve CO2 oluştuğu halde,

ikincisinde; süksinik asit, asetik asit ve CO2 ortaya çıkar. Ayrıca meyve sularında

dihidroşikimik asit varlığı da laktik asit bakterisi bozulmasının göstergesidir (Jale ve Cemeroğlu, 1986; Schobinger, 1987).