• Sonuç bulunamadı

3.2. Nurettin Topçu’da İnanç Ve İman Temelinde İsyan Anlayışı

3.2.4. Hallâc’ın İsyanı, Mistiğin İyimserliği

Hallâc-ı Mansur tasavvuf düşüncesine önemli katkılar sağlayan mutasavvıflardandır. Zamanında Bağdatlı mutasavvıfın etrafında ona inanan büyük bir topluluk oluşmuştur. Özellikle merhamet ettiği siyahi kölelerin isyanını desteklemesi nedeniyle ve İslam karşıtlarının onun öğretilerinden rahatsız olması sonucunda Hak yolunda idam edilmiş bir mistiktir.128

O, dönemindeki hâkim anlayış karşısında durabilmiş, isyanını İslam uğrunda, Hak yolunda gerçekleştirmiş ve bu uğurda şehitliği kendisi kabul etmiş büyük bir velidir.

127

Topçu, İradenin Dâvası, s. 78.

128

Süleyman Uludağ, Hallâc-ı Mansûr, 1997, https://islamansiklopedisi.org.tr/hallac-i-mansur, (Erişim Tarihi: 25.04.2019), s. 1.

Hallâc’ın düşüncesinde insanın bedeninden ve hayvansal isteklerinden gelen tüm yönelimler kurtulmamız gereken isteklerdir. İlk insandan bu güne dek içgüdülerinden gelen bu temel istekler ile kendisine yabancı kalan insan zamanla bunları terk etmelidir. Onun varlığını ondan habersiz var eden yaratıcıyı aramak insanın kendisini bulması için gereklidir.129

Bu dünya ile sınırlarını çizen insan bu sınırları ancak Allah’ı istemek ile aşabilecektir. Kendini kendinden yüksekte, ulûhiyette bulacak ve onda isyanını gerçekleştirecektir.

Mistik kişilik hem anarşiyi hem de uysallığı kendi bünyesinde taşıyan bir hareketi gerçekleştirendir. İsyan edenin anarşizmi kendine duyduğu sorumluluk ve merhamet duygusu ile itaati ise tüm ilintilerinden kurtularak Allah’a, yegâne, zorunlu varlığa ulaşma isteğinde görülür.130

Karşı gelinen şey kendi varlığımızın yetersizliğinin bilgisinden doğan anarşizm ve itaat ettiğimiz şey ise değişimi istemek ile birlikte gelen Allah’ın iradesi karşısında uysallıktır. Allah’ın karşısında itaati seçen insan kendi kendisine isyan eden insandır. İsyan etmek insana her iki varlık mertebesi arasında bir geçişi sağlar. İçinde bulunduğu sefaletten ve kibirden uzaklaşan insan ebedi bir hayatın kaynağında kendini bulur.

Toplum fertte isyanı tek başına bilemez hâldedir. Fertte ve toplumda anarşi ve uysallık hâlleri ikisi bir arada barınamaz. Bu durumda anarşinin ferdi yüceltmesi karşısında bencil isteklerine boyun eğen benlik isyan hareketini unutur ve amacından sapar. Yalnız uysal ise toplumun istek ve hâkimiyeti karşısında itaatinden dolayı kaybolan ruhunun ve iradesinin kurbanı olur, hareketini gerçekleştiremeden belirsizlikte kaybolur. Her ikisi de sorunlar içeren anarşizm ve uysallık terk edilmelidir. Ferdiyetçilik ve sosyolojizm de onlar kadar kusurludur. Her ikisinin de uç noktalarda olduğu ve tek başlarına kabul edilebilir olmadığı apaçıktır. İsyan bu iki ayrı aşırılık ve çıkmaz yol tarafından tek yanlı bir gayeyi gözettiği söz konusu edilebilir bir hareket değildir. Daha da ötede şahsiyetçiliği benimseyerek, ferdin Allah’a yönelişini bireysel anlamda kabul eden görüşü savunabiliriz.

129

Topçu, İsyan Ahlâkı, s. 201.

130

Benliğinden kendi isyanındaki anarşizm ve itaatten Allah’ın varlığına varan insandaki merhametin sesi imanının da sesidir. “Bu isyan, imanın eseridir, mesuliyet imanın eseri.”131

İman Allah’ı bilmek hareketidir. Allahsız iman yoktur. İsyan esirliğin kuşattığı hareketlerimiz karşısında Allah’ın iradesine uymaktır. Esaretten kurtulmak hareketin tabiat-üstüne yönelmesi ve orada haz ve isteklerinden kurtulmak istemesidir. Her hür hareket kendi benliğimiz karşısında anarşizm iken Allah’ın karşısında itaat etme hâlidir. Acaba hürriyet, hareketten önce gelen ilahî bir lütuf halinde mi verilmiştir? Bu hürriyet veya ilâhî lütuf, hareketin her esnasında onunla birliktedir. Hallâc’ın anlayışı da budur.132

Gerçek isyanımızda hürriyetle hareket ederken ne sadece insan olarak ne de yalnızca ulûhiyette varlık oluruz. İkisi ile bir olarak hem insanlıktan hem ulûhiyetten pay alırız. İnsanlıktan da ulûhiyetten de ayrılmak varlığımızı ve isyanımızın inkârı olur. Hareket hürriyeti hareketimizi yaratan isyanın ifadesidir. Hürriyetimizin kaynağı ilahî iradedir. Ahlâklılık ancak hürriyetimizin sayesinde mevcuttur. Hallac’ın mistikliği Hak uğruna şehitliğini kabul ederek uysallığındandır. Yaşadığı dönemin ve yöneticilerin kötülük ve zulüm içinde olmasına karşı isyan etmiş, Allah’ın iradesine ulaşma yolundaki uysallığı ile de canını bile feda etmeye itaat göstermiştir. Hallâc’ın isyanı insanın yetersizliklerinedir. O varlıkla birleşerek ‘Ene’l Hakk’ der ve hakikatin kendisi olduğunu, onunla bir olduğunu ifade eder. Bu kendisi ile bir gördüğü ilahi irade içerisinde nefsini feda etmektir. Kurtuluşa ermenin yolu dünyevi hırs ve arzuları dışına çıkarak ulûhiyeti istemektir. “İsa ve Muhammed’ten sonra ‘hakikat benim’ demenin sırrına varan Hallac-ı Mansur, hakikatın kaynağının insan olduğunu anlattı.”133

İnsan ancak feda edilecek bir benlik sahibi ise ve onun içini ulûhiyet manası ile doldurursa kurtuluşa erebilir. “İsyan ahlâkı ile harekete geçen âsi ruh, anarşist bozgunculuklarla dolu dünyamızda isyanın başlattığı hareketle inşa edilebilecek ahlâkî bir nizam aramaktadır.”134

Benliğin nefsinden kurtuluş hareketi, insanlığını aşan isyanlarının çokluğu sayesinde ıstıraplı ve fedakâr bir tırmanıştır. Dolayısıyla insanın topluluk olarak oluşturduğu tüm yapılanmalar (aile, toplum vb.) onun için yol göstericilerdir. Fert bundan dolayı tüm bu kurumların rehberliğinde

131

Topçu, Mehmet Âkif, s. 92.

132

Massignon’dan aktaran Nurettin Topçu, İsyan Ahlâkı, s. 203.

133

Topçu, İradenin Dâvası, s. 97.

134

insanlığı ve geleneği yeniden oluşturur. İsyan, dostluk bağlarının birleştirici gücüdür. İsyan insanın benliğinin dışına çıkarak karşısında kendini gördüğü aynadır. O ayna kendi varlığındaki tüm eksiklik ve zavallılığını insanın yüzüne vurur. Bu nedenle insan çilesi ile maddî varlığını aşarak ulûhiyete yol alır. İsyan insanın Allah’la bir olmak için en büyük duasıdır. Sorumluluğunun şuuru ile onu evrensel nizama iten inancının en gerçek bilgisi, onda bağışlanmayı ve kurtuluşa ermeyi ister. İsyan, ışıktır, değişimdir. İsyan mistik tavırdır, kurtuluş mücadelesinde, insanlık ve kendisi arasında seçim yapmak zorunda kaldığında insanlık uğruna kendini feda eden mistiğin tavrıdır.

SONUÇ

Küçük yaşlarda eğitim hayatının ondaki büyük etkilerinin bilincinde olan Nurettin Topçu nitelikli bir eğitim süreci ile birlikte okumayı ve yazmayı, üretmeyi, Türk düşünce hayatındaki problemlerin çözüm yollarını açığa çıkarmayı yaşamsal bir amaç haline getirmiştir denilebilir. 20. yy. düşünürleri arasında derin etkiler bırakarak aramızdan ayrılan Nurettin Topçu hem kişiliği hem de fikir dünyası ile ufkumuzu genişleten eserler bırakmıştır. Düşünceleri ve yaşamının birbiri ile olan uyumu onun kendi içerisinde ne derece tutarlı bir kişiliği olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu nedenle bulunduğu dönemin sosyal ve siyasal olumsuzluklarını görmüş ve bu olumsuzluklara kayıtsız kalmayarak onlarla başa çıkabilmek için sosyal, siyasal, kültürel ve ahlâkî alanda fikirlerini hem kurucusu olduğu Hareket dergisinde hem de çeşitli mecmualarda ifade etmiştir. Nurettin Topçu hem Batı hem de İslâm felsefesinin büyük düşünürlerinin önemli görüşlerinden ve onların yaşamlarından feyz alarak, kendine has yöntem ve sistemi içerisinde özgün bir fikir alanı oluşturmuştur. Onun görüşlerinin temel yapı taşı olan ahlâk, din anlayışı ile birlikte ele alındığında tam ve bütünlüklü olarak anlaşılabilir.

Ahlâk tarih boyunca insanlığın başat problemlerinden birisi olmuştur. Dolayısıyla insanlık tarihinin en başından itibaren başlayan ve hala günümüzde üzerine fikirler üretilen ahlâk, üzerinde tam bir kesinliğin sağlandığı veya sınırlı bir anlayış ile kısıtlanabilecek bir alan değildir. Kavramsal anlamda kaba tabirler ile hem insanın kişisel hareketlerinin hem de toplum içindeki davranışlarının iyi, güzel, faydalı vb. gibi tek tip kalıplarla ahlâk anlayışları insanlığa sunulmuştur. Bu noktada duygular veya aklın ileri sürdüğü doktrinler ahlâkî eylem noktasında sınırlı kalmıştır. Nurettin Topçu’nun bu anlamda ahlâkın uygulanabilirliği konusunda irade ve hareket kavramları ile ahlâk anlayışında teorinin pratik alanda yer bulmasını sağladığını görmekteyiz. İnsan yalnızca dünyevî zevk ve hazlarından kaynaklanan istençleri ve arzularının tatmini ile kendi hapishanesini yaratabilir. Duyguların veya aklın bilgisi ahlâkî hareket için yeterli değildir. Topçu için iyinin bilgisi hareket etmenin gücü ile birleşmelidir. Bu güç kimi zaman içgüdüler ve toplumsal zorlamalar ile baskı altında kalmaktadır. Tüm bu zorlama veya baskıların etkileri altında kalmadan hür irade ile yapılan hareket ahlâkî hareket sayılabilir. İyi dolayısıyla ne içgüdüsel olarak istenilen

hazdır ne mutluluk getirendir ne de fayda sağlayan. İyi vazife ile bağdaştırıldığında da eksiklik ihtiva etmektedir. Vazifenin iyi olanı sağlamadığı ya da iyinin vazifeyi yok saydığı durumlar söz konusudur. Bu durumda toplumsal irade vazife fikri sayesinde insanın iradesini yok edebilir. Fakat insan fertlerin iradelerinin birleşerek oluşturduğu toplumsal iradenin içinden kendi vicdanı ile seçim yaptığı anda ahlâkı başlatmış olmaktadır. Bu sayede fert ile başlayan irade aile ile devleti yani otoriteyi ister, millet ve insanlık basamaklarından geçer ve Allah’a en büyük iradeye ulaşmak ister. Topçu için insan ve Allah’ın iradesi birdir. Bu nedenle bu yolda irade insana şuur ve ıstırabını fark ettirir. Istırabını fark eden ruhlar büyük ruhlardır ve acı ile ızdıraba kendilerini feda ederler. Bu ıstırap yüklü ruhların gayesi Allah aşkı için yanmaktır. Allah’ın iradesine varabilmek onun gerçek bilgisine sahip olmak zekânın veya ilimlerin bilgisi ile mümkün değildir. Zekâ insanın bir kısmıdır. Dolayısıyla gerçek bilgiye ulaşmak için gerekli olan yalnızca şuur değil hareket ilkesinin kendisidir.

Topçu’nun Blondel’den etkilenerek geliştirdiği hareket felsefesi, sonsuza, mükemmele ulaşmak için ahlâkın ve insan iradesinin sonsuz hareketini ifade eden anlayıştır. Dolayısıyla Blondel’de olduğu gibi Topçu için de “Hareket, İnsan ile Allah’ın bir terkibidir.” Hareket kendi kendini kendi dışına çıkarak tanımaktır. Hareket kendini ve eşyayı kendi eliyle değiştirmektir. Topçu için hareket insan varlığının cevheridir, hareket terk edilemezdir. Hareket zorunluluk olarak ben’e rağmen kendini gerçekleştirendir. Hareketin ahlâkîliği ferdin çocukluktan itibaren geçirdiği evrelerde farklılıklar gösterebilse de en nihayetinde ahlâkî hareket sonsuza ulaşmanın gayesi ile kendini bulan harekettir.

Topçu için hürriyet irade hareketinin en önemli koşuludur. Hür olmak bilinçsizce, hayvanî bir hisle, her istenilenin yapılması demek değildir. İradenin sahip olduğu kudret olarak hürriyet hareketin her safhasında ve hareketin hem içinde hem de dışındadır. Hürriyet dış bir determinizm ile değil iç determinizm ile açıklanabilir. Ferdin hürriyeti kendi iradesinin göstergesidir. Hareketimiz hürdür ve gayesi evrensel olmaktır. Topçu için hür olmayan irade esir olmuş iradedir. Hazlarına, istek ve arzularına, dayanışmanın baskıcı gücüne ve zorba hâkimiyet şekillerine esir olan

insan hür iradesini hareketi için kullanamaz duruma gelmektedir. Bu durumdan kurtulmanın yolu ise yine kendi hareketindedir. Sorumluluk bilinci sayesinde bu esaretlerden kurtulmayı istemelidir. Vicdanı ve merhameti ile adalet duygusunu geliştirmeli hem kendisi için hem de toplum için hareketlerinin hâkimiyetini kendisi yeniden kurmalıdır.

İsyan ahlâkı anlayışı, ahlâkî kavramlarının ve ahlâkî hareketin kapsamının açıklanmasının ardından toplumdaki esaretten kurtulma ve hâkimiyeti kurma eğilimi ile doğrusal bir bağ kurmuştur. Esir insanın iki eğiliminden uysallık-itaat ya da anarşi-isyan doğmaktadır. Bu sayede gözlerini toplumun baskısına ve içgüdülerinin yönelimine kapatan fert gerçeğe, gerçek bilgiye de ulaşmak isteyecektir. İnancı ona hem sezgisel hem de mantıkî anlamda inancın kendisini verebilir. Gerçek bilgi olarak inanç ile iman arasında Topçu için yalnızca bir derece farkı vardır. İman herhangi bir inancın ruhta ezici bir yoğunluk karşısında yer bulmasıdır. İnsan imanı sayesinde içinden gelen bir istekle varlıkla birleşme aşkı ile dolar. İman mistik âleme böylece atılmış olur. Kendine yaklaşan benlik inançların inancı olan yegâne varlıkla bir olmak ister ve nihai amaç ruhun bir olmak istediği zorunlu varlıktır. Bu noktada aklın sınırlarını aşan bu amaç ruhta büyük bir aydınlanma yaşatır. Bu aydınlanma ile hem yegâne varlığa ulaşmak hem de kendi eksikliklerini tamamlamak isteyen irade hiç bitmeyen bir istekle Allah’ı ister. Zorunlu ve yegâne varlığın bizim eksikliklerimizi tamamlayan hareketi, bizim yetersiz oluşumuzun teyidi Allah’ın bizdeki isyanıdır. Böylece isyan, Allah’ın bizdeki hareketidir. Benlik kendi sınırlı ve eksik hareketinin yerine Allah’ın hareketini koyar. Böylece insan öncelikle kendi tabiatına, eksik oluşuna ve bencil isteklerine karşı isyan eder.

İsyanın çıkış noktaları bağlamında Stirner, Rousseau ve Schopenhauer doğru yerden başlamış fakat yanlış noktalarda isyanlarını yarım bırakmışlardır. İsyan bireyin eksikliği içinde bencilce kendini ilahlaştırması ve diğer tüm varlık âlemini küçümsemesi anlamına gelmemektedir. Ferdin kendi kötümserliği ile karşılık bulan isyan ise kendi içinde sınırlarını kendisi çizmiş ve yok olmaya mahkûm olmuştur. Arzu ve isteklerin yıkıcılığı karşısındaki Topçu’nun isyanına en yakın gördüğü

Schopenhauer’un isyanı ise son noktada yönünü hiçliğe çevirmiş ve boşluk içinde kendini tamamlayamadan yok olmuştur.

Topçu için gerçek olan isyan Hallâc’ın isyanıdır. Tüm beşeri isteklerinden ve arzularından kurtuluşa ermek için isyan eden Hallâc hem anarşistin hem de uysalın hareketini kendinde barındırmaktadır. Her iki aşırılığa da mahal vermeyen ya da herhangi birini diğerine tercih etmeyen isyan, kendi evrensel meselelerine karşı, esaretinden kurtulmanın yolu olarak anarşizmi savunurken, bu kurtuluşun nihai amacı olarak da Allah’ın karşısında itaati savunmaktadır. Gerçek isyan ‘Ben Hakikatim’ diyebilecek seviyeye gelebilen isyandır. Kendini kendi benliğini aşan İlahî gücün varlığında eriyen bir benlik anlayışıdır. İsyan engellerin ve baskıların karşısında durmadan Allah aşkı ile kendini unutmadır. Kendi bedeninin ve varlığının acizliği karşısında mükemmel olanı istemektir. O nizamın ta kendisidir. Ondaki mükemmellik ve sonsuzluğa yönelme insan benliğinin zavallılığı karşısında istediği en büyük irade hareketidir.

Topçu’da insan nefsinden ve eksik varlığından iradesi ve hürriyeti ile hareket ederek kurtuluşa ermek için Allah’ı ister. Sorumluluk bilinci ve inancı sayesinde mistik bir imana ulaşır. Bu iman hareketi onda sonsuzun hareketini, Allah’ın insanda isyanını gerçekleştirmesini sağlar. Böylece insan isyanını bencillikte, kötümserlikte ya da hiçlikte değil aksine Allah’ta gerçekleştirmiş olur. Gerçek isyan Allah’a olan itaat ve onun varlığı karşısındaki uysallıkta tamamlanır.

KAYNAKÇA

AYVAZOĞLU, Beşir, “Nurettin Topçu’nun Sanat Felsefesi”, Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, 106-116.

BİRGÜL, Mehmet Fatih, İrade Hareket İsyan-Nurettin Topçu’nun Entelektüel Biyografisi 1, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2013.

BOLAY, Süleyman Hayri, Felsefe Doktrinleri ve Terimler Sözlüğü, 10. Baskı, Nobel Basımevi, Ankara, 2009.

CEVİZCİ, Ahmet, Etik-Ahlâk Felsefesi, Say Yayınları, İstanbul, 2014.

CİVELEK, Muzaffer, “Düşünce Dünyasından Bir Demet”, Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, 55-59.

CİVELEK, Muzaffer, Kırk Yıl Sonra Dün Gibi Nurettin Topçu, 2. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2017.

CORCUFF, Philippe, Bireyciliğin Meselesi, Çev. Aziz Ufuk Kılıç, Heretik Yayınları, Ankara, 2016.

DURAL, Baral, Başkaldırı ve Uyum Türk Muhafazakârlığı ve Nurettin Topçu, Birharf Yayınları, İstanbul, 2005.

GÜNDOĞAN, Ali Osman, Arafta Bir Düşünür Nurettin Topçu, Altınordu Yayınları, Ankara, 2018.

HEYWOOD, Andrew, Siyasî İdeolojiler, 5. Baskı, Çev. Hüsamettin İnaç, Adres Yayınları, Ankara, 2013.

IŞIK, Emin, Nurettin Topçu Çağdaş Bir Dervişin Dünyası, 2. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2019.

İRĞAT, Muhammet, Nurettin Topçu ve İrade Davası, Çıra Yayınları, İstanbul, 2017. KARA, İsmail, “Ahlâk Davasına Adanmış Bir Ömür Nurettin Topçu’nun Hayatı Ve Eserleri”, Yıldırım’ın Huzurunda Nurettin Topçu, Ed. Mustafa Kara, Yıldırım Belediyesi Kültür Yayınları, Bursa, 2017, 11-37.

KARA, İsmail, Nurettin Topçu Hayatı ve Bibliyografyası, 2. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2017.

KARA, Mustafa, “Nurettin Topçu’nun Tasavvufi Düşüncesi”, Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, 22-54.

KIVANÇ, Cemil, “Nurettin Topçu’nun Devlet Anlayışında Ekonomik Görüşler”, Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, 75-79.

KIERKEGAARD, Søren, “Doğruluk Öznelliktir”, Din Felsefesi, Çev. Nebi Mehdiyev, Küre Yayınları, İstanbul, 2013, 159-162.

KÖK, Mustafa, “Nurettin Topçu’nun Felsefesi Bağlamında İsyan Ahlâkı”, Hece Dergisi, Yıl 10, 109, Ocak, 2006, 127-140.

KROPOTKİN, P. A., Etik, Çev. Sinan Altıparmak, Öteki Yayınevi, İstanbul, 2016. KUTLUER, İlhan, “Mistisizm”, https://islamansiklopedisi.org.tr/mistisizm, (Erişim Tarihi 19.04.2019).

LİBERTİZAN, “Max Stirner Öğretisi: Biricik Ben’den Daha Önemli Olmayan Liberalizm”, http://newstirner.blogspot.com/2007/04/max-stirner-retisibiricik-

benden-daha.html, (Erişim Tarihi 25.04.2019).

MACINTYRE, Alasdair, Ethik’in Kısa Tarihi, Çev. Hakkı Hünler, Solmaz Zelyüt Hünler, Paradigma Yayınları, İstanbul, 2001.

MOLLAER, Fırat, Anadolu Sosyalizmine Bir Katkı-Nurettin Topçu Üzerine Yazılar, 2. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2016.

MÜFTÜOĞLU, Atasoy, “Sessiz ve Derin Bir Kişilik”, Hece Dergisi, Yıl 10, 109, Ocak 2006, 367-368.

OKAY, M. Orhan, Anadolu’dan Hatıralarla Nurettin Topçu’nun Mektupları, 2. Baskı, Cümle Yayınları, Ankara, 2016.

OKAY, M. Orhan, “Öğretmen ve Eğitimci Olarak Nurettin Topçu”, Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, 80-86.

ÖĞÜN, Süleyman Seyfi, “Nurettin Topçu Üzerine Bazı Dikkatler”, Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, 65-71.

ÖZLEM, Doğan, Etik-Ahlâk Felsefesi, Notos Kitap Yayınevi, İstanbul, 2014.

ÖZTÜRK, Hüseyin, “Nurettin Topçu’da Hareket Düşüncesi”, Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, 119-122.

POYRAZ, Hakan, “Ahlakın İsyanı, İsyanın Ahlakı”, Hece Dergisi, Yıl 10, 109, Ocak, 2006, 48-52.

ROBINSON, Dave, Judy Groves, Felsefe, Çev. Barış Taş, NTV Yayınları, İstanbul, 2011.

ROUSSEAU, J. J., Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev, Çev. İsmail Yerguz, Say Yayınları, İstanbul, 2009.

ROUSSEAU, J. J., İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kökeni, Çev. Ertuğ Ergün, Yeryüzü Yayınevi, Ankara, 2003.

ROUSSEAU, J. J., İtiraflar Ⅰ, Çev. Reşat Nuri Güntekin, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1991.

ROUSSEAU, J. J., Siyasal Fragmanlar Ekonomi Politik Üzerine Söylev, Çev. İsmail Yerguz, Say Yayınları, İstanbul, 2008.

ROUSSEAU, J. J., Toplumsal Sözleşme, 2. Baskı, Çev. Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, İstanbul, 2011.

ROUSSEAU, J. J., Yalnız Gezerin Düşleri, Çev. Hasan Fehmi Nemli, Ayraç Yayınları, Ankara, 2002.

SCHOPENHAUER, Arthur, Bilmek ve İstemek, Çev. Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, İstanbul, 2012.

SCHOPENHAUER, Arthur, Dünyanın Istırabı Üzerine, Çev. Ferhat Jak İçöz, Epsilon Yayınevi, İstanbul, 2018.

SCHOPENHAUER, Arthur, Hayatın Anlamı, 3. Baskı, Çev. Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, İstanbul, 2010.

SILAY, Mehmet, Nureddin Topçu, 2. Baskı, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. SPINOZA, Benedictus de, Ethica, Çev. Çiğdem Dürüşken, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2012.

STİRNER, Max, Biricik ve Mülkiyeti, Çev. Selma Türkis Noyan, Kaos Yayınları, İstanbul, 2013.

TABAKOĞLU, Ahmet, “Nurettin Topçu’nun Devlet Anlayışı”, Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, 72-74.

TEMELLİ, Mehmet, “Hareket, Mistisizm ve Topçu”, Yıldırım’ın Huzurunda Nurettin Topçu, Ed. Mustafa Kara, Yıldırım Belediyesi Kültür Yayınları, Bursa, 2017, 211-214.

TOPALOĞLU, Bekir, “Gönlümün Dilinden”, Nurettin Topçu’ya Armağan, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1992, 143-146.

TOPÇU, Nurettin, Ahlâk, Ed. İsmail Kara, 3. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2012.

TOPÇU, Nurettin, Ahlâk Nizamı, Ed. İsmail Kara, 5. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2008.

TOPÇU, Nurettin, Bergson, Ed. İsmail Kara, 5. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2011.

TOPÇU, Nurettin, Felsefe, Ed. İsmail Kara, 5. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2014.

TOPÇU, Nurettin, İradenin Davası/Devlet ve Demokrasi, Ed. İsmail Kara, 8. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2018.

TOPÇU, Nurettin, İslâm ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, Ed. İsmail Kara, 14. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2018.

TOPÇU, Nurettin, İsyan Ahlâkı, Ed. İsmail Kara, 15. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2015.

TOPÇU, Nurettin, İsyan Ahlâkı-Notlu Nurettin Topçu Tercümesi ve Eski Harfli Orijinali, 2. Baskı, Haz. İsmail Kara, M. Fatih Birgül, Rıdvan Özdinç, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2016.

TOPÇU, Nurettin, Kültür ve Medeniyet, Ed. İsmail Kara, 10. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2016.

TOPÇU, Nurettin, Mehmet Âkif, Ed. İsmail Kara, 11. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2018.

TOPÇU, Nurettin, Millet Mistikleri, Ed. İsmail Kara, 5. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2017.

TOPÇU, Nurettin, Psikoloji, Ed. İsmail Kara, 7. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2017.

TOPÇU, Nurettin, Var Olmak, Ed. İsmail Kara, 25. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2019.

TOPÇU, Nurettin, Varoluş Felsefesi-Hareket Felsefesi, Ed. İsmail Kara, 6. Baskı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2016

TOPÇU, Nurettin, Yarınki Türkiye, Ed. İsmail Kara, 19. Baskı, Dergâh Yayınları,

Benzer Belgeler