• Sonuç bulunamadı

-Altının süslenme amacıyla kullanılması ile para olarak kullanılma­

sını kaynaştırmanın etkileyici bir örneğini Eski Yunan' da görüyoruz.

Pidias, altının cansız nesnelere tanrısallık kazandırmasına uygun bir biçimde, Partenon'daki büyük Athena heykeline alun bir ı:ıelerin giy­

dimıişti. Ne var ki, Eski Yunan'da altın gümüşten daha nadirdi. Bu pelerin gerçekte Atina kent-devletinin resmi hazinesiy•di. ABD'de al­

tın stokları Fort Knox'da yerin kat kat altında sakla�-:e:'l. Atinalılar hazinelerini herkesin göreceği biçimde sergileme:i seçnişlerdi. Fa­

kat Sparta'yla savaş başladığında, Atinalılann altın !w.zir:e!erini tanrı­

çalarının sırtından çıkarmaları gerekecekti. Bu ahı..'11 ç-�ya çevirerek askeri operasyonlarını finanse etmek amacıyla k'"'.llbn.::ık1ardı.

ALTINI N G Ü C Ü

5 1 Yunan sikkeleri esas olarak gümüş olmasına rağmen, Lidya tipi altın sikkelerin kullanımı diğer yerlerde de giderek artmış ve en so­

nunda bütün Roma İmparator

uğu'nda geçerli olacak para sisteminin modelini oluşturmuştu. Roma'dan çok önce ise, Krezus'u Sardis'de yenen Cyrus (M.Ö. 558-529) ile onun halefi Darius (M.Ö. 521-485) Krezus'un uluslararası sikke sistemini kendilerine uyarlamışlar ve büyük Pers İmparatorluğu'nun her yerinde yürürlüğe koymuşlardı.

Darius ayrıca Krezus ve stater'lerinden ileriye de gitmişti: Darius ye­

rel bir logo yerine sikkelerinin üzerine kendi resmini basmış ve on­

lara

darik

adını vermişti. Kendisini "Kralların Kralı" diye adlandıran bir hükümdardan başka ne beklenebilirdi?

Darius'un sikkesi ve resmi, zaman içinde uzaklara, çok geniş bir alana yayıldı. Baltık'tan Afrika'ya kadar her yerde ve bütün Orta As­

ya' da onun sikkeleri bulundu. Pers devleti, sahip olduğu altını, bu kadar geniş bir alana yayılan ticaretini finanse etmek amacıyla sikke basmakta kullanmanın yanı sıra, vergilerini mal yerine parayla top­

layan ilk devlet olmuştu. Dünya hiçbir zaman aynı kalmamıştır. Ger­

çekte, tarih boyunca hükümetlerin vergilerin tahsilatında kabul ettik­

leri para biçimi, o toplumda hangi para biçiminin en çok kabul gö­

receğini etkilemiştir. Örneklerini göreceğimiz durumlarda, çok zayıf alım gücüne sahip, değeri düşürülmüş paralar bile, hükümetler yurt­

taşlarının vergilerini bu paralarla ödemesine izin verdiğinde geniş kabul görmüşlerdir.

Persler Lidyalıların sikke sistemini büyük bir başarıyla taklit etmiş­

lerdi. Ancak altını bir güç göstergesi olarak kullanmayı da bilmişler­

di. Örneğin, Büyük İskender M.Ö. 33l'de Issus'da Krallar Kralı'nı ye­

nerek Pers İmparatorluğunu çökerttiğinde, Darius'un büyük sahra çadırına girmiş ve altın arabayı, altın tacı, altın küveti ve özenle iş­

lenmiş tüm diğer altın eşyaları incelemişti. Bunlar Darius'un yalnız­

ca sefere çıkarken yanına alabildiği eşyalardı. İskender aklından ge­

çenleri şu cümle ile ifade etmişti: " İşte kral olmak bu demek."

Darius'un altın küvetinden son derece etkilenen İskender, altının süslenme için olduğu kadar para olarak da kullanılabileceğinin bü­

tünüyle farkındaydı. M.Ö. 360'dan sonraki bir tarihte İskender'in ba­

bası Makedon kralı il. Filip, Makedonya ve Trakya'da (Balkanların

kuzeyinde, bugünkü Bulgaristan'a doğru) zengin altın ve gümüş ma­

denleri açmıştı. Çok geçmeden de her iki madenden elde ettikleriy­

le bütün cari ihtiyaçlarını karşılamaya ve gelecekteki askeri fetih planlarını finanse etmeye yetecek kadar sikke basmıştı.

Bu zeki insanın Makedonya'nın geri bırakılmış kırsal bölgesini, çağının en büyük gücüne dönüştürme sürecindeki en büyük başarı­

larından biri de önemli bir parasal servet oluşturmasıdır. Filip bugün hayatta olsaydı, gelişmekte olan ülkelerin ekonomi ve politikasında her daim aranan uzman bir danışman olacaktı. Doğuştan sahip oldu­

ğu sezileriyle öncelikleri görebiliyor; düşüncelerini en etkili ve ve­

rimli biçimde harekete geçirebiliyor ve yetkisini kendisine maksi­

mum avantaj sağlayacak şekilde çevresindekilere aktarabiliyordu.

Filip M.Ö. 359'da 23 yaşındayken Makedonya tahtına çıktığında, dağlık krallığı karışık kabilelerden oluşan küçük bir nüfusa sahipti.

Bu insanlar kötü besleniyor ve zamanlarının çoğu birbirleriyle savaş­

makla geçiyordu. Filip başa geçtiğinde Makedonya'yı büyük bir güç, kendisini de bütün Yunanistan'ın hakimi yaptı. Yine de, çoğu Atina­

lı onun taşralı bir sonradan görme olduğunu düşünüyordu.

Genç Makedonya Kralı işe başlaması gerektiği yerden, tarımdan başladı. Sulama, kanal yapımı, arazi sularının çekilmesi ve taşkın de­

netimleriyle krallığının alüvyon kaplı ovalarını ekmek teknesine dö­

nüştürdü. Bol ve gelişen yiyecek stokunun yardımıyla huzursuz hal­

kına barış getirdi; Güney Yunanlıların artan nüfusunun çekim mer­

kezi oldu; yeni kentler inşa etmeye yöneldi; ordularına aldığı asker sayısını arttırdı. Filip'in tarım reformu artan nüfusu beslemenin yanı sıra at ve sığırlara yiyecek ve otlaklar yarattı, dolayısıyla da Make­

donya'nın askeri gücünü önemli ölçüde artırdı. Filip'in çok sayıda ata sahip olması, tıpkı Alman panzerleri gibi, savaşta kendisine kor­

kutucu bir hareket kabiliyeti kazandıracaktı. Aynca

sığır

eti askerle­

rine düşmanları karşısında güç ve dayanıklılık ,-erecek"ti. Bu konu yüzyıllar sonra Napolyon'un dikkatini çekecekti �lakedonya yakın­

larında yaptığı yerel savaşlar, Filip'e en önemli ekonomik kaynağı kazandırdı: Köleler. Madenlerde çalışacak köleler: u:-1.alarda çalışa­

cak köleler ve bütün ekonomiyi ayakta tutacak kölele:-.

A LT I N I N G Ü C Ü

5 3 Filip yerine geçecek kişi için ·de hazırlıklarını tam yaptı. Oğlu İs­

kender'e on üç yaşından on altı yaşına kadar özel ders vermesi için Atina'dan Aristo'yu tuttu. Bu bugün genç delikanlıyı lisans için Har­

vard'a ve lisansüstü derecesi için Cambridge ya da Oxford üniversi­

telerine göndermekle eşdeğerdi. Filip 23 yıllık krallığının ardından M.Ö. 336'da öldürüldüğünde, İskender halkına şunları hatırlatıyordu:

" Babam tahta çıktığında göçebe ve yoksul kişilerdiniz, koyun pos­

tu giyerdiniz, dağlarda birkaç koyun otlatırdınız . . . O sizi kentte otu­

ran insanlar yaptı ve yaşamınıza iyi bir düzen, yasalar ve adetler ge­

tirdi."

Filip altın sikkelerinin değerini gümüş sikkelerinin on katı olarak belirledi. Perslerin kullandığı 131/2: 1 gibi kullanması güç bir oran­

dan farklı, kolay bir aritmetik seçmişti. Bu seçim muhtemelen aynı zamanda yeni bulunan altın madenlerinden dolayı altın kaynakların­

daki bir artışı da yansıtmaktadır. En değerli sikkelerinin bir yüzüne bir araba resmi koydu. Bu resimle M.Ö. 356'da Olimpiyat oyunların­

daki araba yarışlarında kazandığı zaferi kutlamak istiyordu. Öteki yüzünde ise Zeus başı vardı. Ancak çoğu kişi bunun gerçekten Ze­

us mu yoksa Filip'in başı mı olduğunu merak ediyordu .

Filip'in keskin finansal önsezileri onu günlük ticari işlemler ve as­

keri harcamalar için gerek duyduğunun üzerinde sikke üretmeye yö­

neltti. Ürettiklerinin fazlasını, Perslere karşı çok geniş bir alanda baş­

latmayı düşündüğü savaşları finanse etmek üzere biriktirdi. Öldürül­

düğünde, bu savaşların tümünün taslakları hazırdı.

Filip öldürüldükten sonra İskender tahtı devraldı. Filip'in Make­

donya'daki bütün darphanelerini tam kapasite çalıştırarak çok fazla sikke bastırdı. Ayrıca, Yunanistan, Anadolu, Suriye, Mısır ve Mezo­

potamya'daki darphaneler de çalışmayı sürdürdü. Darphaneleri bes­

leyecek altın ve gümüşü tedarik etmek sorun değildi. İskender, Fi­

lip'in biriktirdikleri ve Makedonya ile Trakya'daki madenlerin yanı sıra, doğuda kazandığı zaferlerde de çok büyük hazineler ele geçir­

di. Babasının politikasını sürdüren İskender, altını temel para birimi haline getirdi. Bir eylem adamı ve Gordiyon kördüğümünü çözen ki­

şi olarak o da 10:1 (gümüş/altın) bağıntısında kaldı. Bu basit oranın

koca imparatorluğunun dört bir yanında zorluk çıkmadan işletilme­

si için her metalin arzını, gerektiğinde sahip olduğu önemli miktar­

daki kaynaklarından sağlıyordu.

İskender'in kaynaklarında çok miktarda sikke basımına yetecek miktarda altın bulunmasına rağmen, sikke talebi son derece fazlay­

dı. İskender adamlarına verdiği sikkelerin onları görevlendirdiği her yerde geçerli olacağından emin olmak istiyordu. Emrindeki birlikle­

rin çoğu esas olarak paralı askerlerden oluşuyordu. Onları yağmala­

madan vazgeçirmek için iyi ücretler ödüyordu. Askerlerin çoğunun sivil yaşamlarından kalan borçlarını ödemişti; bazı askerlerine düğün hediyelerini para olarak vermiş ve memleketlerine geri dönerken özel ayrılma tazminatı ödemişti. Kendisini bir fatihten çok Yunan uy­

garlığının sürdürücüsü olarak görüyor, dolayısıyla da bu görüşüne uygun olarak yanında bilim adamları, mühendisler ve kaşifler bulun­

duruyordu. Bu insanlara da iyi ödemeler yapması gerekiyordu. Da­

hası, Mısır'dan Hindistan'a kadar uzanan geniş bir alanda kurduğu 70'den fazla yeni şehirde ve fethettiği ülkelerde sivil egemerıliğini yayıyordu. Bu da, kabul gören bir para birimine ek talep yaratıyor­

du. Son olarak, geniş bir alana yayılmış imparatorluğunun bölgeleri arasında bereketli bir ticaret gelişmesini de düşlüyordu. Bu ticaret için de ortak bir para birimi gerekiyordu. İskender ticaretin herkese daha yüksek yaşam standardı vaat edeceğine inanmıştı.

İskender de Filip de altın sikkelerin propaganda ve halkla ilişki­

ler değerini arılamışlardı. Filip'in

filipo

sikkesinin üzerinde Zeus'un başı basılıydı. İskender ise bir derece aşağı indi. O da Zeus'dan bir kademe altta olan ama güçlülüğü sembolize eden Herkül'ü kullan­

dı. Filip'in Zeus'u gibi sikkelerin üzerinde basılı Herkül'ün resmi çar­

pıcı bir biçimde İskender'e benzemekteydi. İskender, babasının çı­

kardığı sikkelerin adını değiştirmedi:

Filipo

olarak kaldı. Ancak, ha­

lefleri İskender'in tasarunlarına sadık kalmakla birlikte sikkelerin adı­

nı fi/ipo'dan iskendere çevirdiler.

•••

J\ Lt-r N rN G UCO

ss