• Sonuç bulunamadı

Adalet konusunda odağa taşıyabileceğimiz üçüncü anlam ise, “hakkaniyet, hik- met, her şeyi yerli yerine koymak, herkese hak ettiğini vermek, kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklememek”tir (Ibn Manzûr, 2003: X/61). “Kıst” kelimesi ve türevleri de Kur’an’da bu anlamda kullanılmaktadır. “Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak ada- leti titizlikle ayakta tutan kimseler olun.” (Nisâ 4/135), “(Ey Muhammed!) Bun- dan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların hevâ ve heveslerine uyma ve şöyle de: “Ben, Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum.” (Şûrâ 42/15) ayetleri bu anlama örnek olarak verilebilir.

Sosyal ahlâk açısından adalet, her zaman ve koşulda taraf tutmadan, hak ölçü- lerini dikkate alarak, doğru ve insaflı davranabilme yeteneğidir. Dürüst ve taraf- sız bir seyirci misali, kendinin başkası ile olan ilişkilerini, dışarıdan izlediği iki şahıs arasındaki münasebetler gibi değerlendirebilmektir (Kasapoğlu, 2012: 61). Herkesin kendine özgü kişiliği, düşünce dünyası, hayalleri, idealleri, öncelikle- ri, yetenekleri, ilgi ve tecrübeleri olduğunu kabul ederek karar almaktır. Anlama gayretinden, empatiden, iyi niyetten, nesnellikten ödün vermemektir. “Her hak sahibine hakkını ver.” (Buhârî, Savm, 51) buyuran Hz. Peygamber’in ifadesiyle, hakkaniyeti korumaktır.

Insan gerçekliği, erkek ve kadın olarak iki farklı ama birbirini tamamlayan boyutta yaratılmış olup, din ve dünya hayatı bu iki boyutu birlikte düşünmeksizin anlaşı- lamaz. Kadın ve erkek, yaratılıştan getirdikleri farklılıklar sayesinde kendilerinde olmayanı görebilen ve birbirlerini üretebilen bir cevhere sahiptir. Böyle bir cevherle var edilme noktasında eşdeğerdirler. Dolayısıyla farklılıkları görmek, kadının ya da erkeğin “kendine özgü bir alan” açarak, diğerini yeni bir anlam dünyasına taşıdığı- nı kabul etmek demektir. Yaratılışın birebir örtüşmeyen kodları, iki cinse yeni bir perspektiften önce kendini, sonra da hayatı tanıma fırsatı sunmaktadır.

Hayatın akışı içinde kadının ve erkeğin kendine has nitelikleri suiistimal konusu edildiğinde ya da bu nitelikler dikkate alınmaksızın matematiksel bir eşitleme ya- pıldığında adaletin yitirilmesi mukadderdir. “Allah, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adaleti yerine getirmenizi emret- mektedir.” (Nisâ 4/58) ayeti gereğince, kadın ve erkek hakkında karar verilirken, sınırlar ve sorumluluklar belirlenirken adaletli olmak gerekir. Ancak cinsiyetin farkları çağrıştıran telaffuzu, kadına ait fiziksel zayıflık ve duygusal yoğunluk gibi birtakım özellikleri öne sürerek onu sosyal hayatın dışına itmeyi haklı gösteremez. Nitekim Allah Resûlü (sav) de bu hassasiyetleri göz önünde bulunduran bir yakla-

Doç. Dr. Huriye Martı

KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi SAYI: 01, 2015

144

TOPLUMSAL CINSIYET TABLOSUNDA PERSPEKTIFIN EŞITLIKTEN ADALETE KAYIŞI -DINÎ REFERANSLAR EŞLIĞINDE BIR OKUMA DENEMESI-

şımla kadınları “kırılmadan taşınması gereken birer kristale” benzetmiş (Buhârî, Edeb, 111) ama bu zarif yapının, kadının hayatını evle sınırlamasına müsaade etmemiştir (Martı, 2009: 87-90).

Hz. Peygamber’in sünnetinde toplumsal cinsiyet adaletini tesis ederken farklılık- ları gözden kaçırmamaya dair pek çok örnek vardır. Söz gelimi o, kadınları cihada katılmaya mecbur etmeyerek fıtratı zorlamamıştır. Ama katılmak isteyen bir ka- dına da -eşi Âişe bile olsa- engel olmamış (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 18), kararına saygı duymuştur. Geri saflarda yardım bir yana, Uhud Savaşı’nda bedenini ona siper eden kahraman bir kadını bile uzaklaştırmamış, aksine “Sağıma ya da solu- ma, nereye yönelsem önümde Ümmü Umâre’nin çarpıştığını gördüm.” (Ibn Sa’d, 2001: VIII/415) sözleriyle taltif etmiştir. Hz. Peygamber’in savaşa katılan kadınla- ra o güne kadar görülmemiş biçimde ganimetten pay vermesi (Ebû Dâvûd, Cihâd, 141), cinsiyet adaletinden başka neyle açıklanabilir?

Benzer bir örnek de kadınların mescide gelerek cemaate katılımı konusudur. Hz. Peygamber, yaşam şartları ve sorumluluk alanları gereği kadınların camiye düzenli olarak gelmesini, cuma ve vakit namazlarını cemaatle eda etmesini bir mecburi- yet olarak dile getirmemiş, bu hususta kadın ve erkek arasında mutlak bir eşitlik öngörmemiştir. Ama eğer kadın mescide gelmek istiyorsa, hele de bu mescit o günün şartlarında sosyal hayatın kalbinde yer alan bir kültür merkezi ise, onun bu arzusuna göre toplumu yönlendiren yine Hz. Peygamber’dir: “Allah’ın kadın kulla- rının Allah’ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın.” (Müslim, Salât, 136) Evet, kadın cuma namazına gelmekle mükellef tutulmamıştır ama Ümmü Hişâm bnt. Hârise gibi, “Kâf suresini her cuma hutbede okurken bizzat Rasûlullah’ın ağzından ezberledim.” (Nesâî, Iftitâh, 43) diyebilecek ölçüde de özgür bırakılmıştır. Şu halde adalet, özgürlüğü de destekleyen bir işlev görebilmektedir.

Doç. Dr. Huriye Martı

KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi SAYI: 01, 2015

145

TOPLUMSAL CINSIYET TABLOSUNDA PERSPEKTIFIN EŞITLIKTEN ADALETE KAYIŞI -DINÎ REFERANSLAR EŞLIĞINDE BIR OKUMA DENEMESI-

Sonuç

“Ş

üphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emre- der; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl 16/90) ayet-i kerimesi, bütün kuşatıcılığı ile adaleti hayata dâhil etmekten bahsederken, toplumun cinsiyete dair algı, tutum ve beklentilerini de adalet perspektifinden bir kere daha irdelemeyi haklı kılacak güçtedir. Islam’ın öngördüğü adalet, birey ve toplumların istek ve heveslerine göre belirlenmeyen; sevgi ve nefretlere göre yönünü çizmeyen; akrabalık ve yakınlık bağlarına göre ayarlanmayan; ırk, dil, din, mezhep, meşrep, yaş ve statü farkı gö- zetmediği gibi cinsiyete göre de şekil almayan bir ilkedir. Adaletin hukuki ya da ahlaki bir tabanda değerlendirilmesi bu sonucu değiştirmeyecektir.

Resûl-i Ekrem, bir adalet elçisidir (Açıkel, 2003: 69-79). Onun peygamberliği, ca- hiliye gibi bir barbarlık ve zulüm kültüründen hak ve adaleti hâkim kılan bir sosyal düzene geçişin benzersiz örneklerine şahittir. Vahiyden hayata, sözden eyleme, teoriden pratiğe yol bulan bir adalet prensibi, Hz. Peygamber ile anlaşılır ve yaşa- nılır hale gelmiştir. Bu yaşanmışlığın en bariz göstergelerinden birisi hiç kuşkusuz kadın-erkek ilişkileri ve toplumun cinsiyete dair yaklaşım ve uygulamalarıdır. Allah Resûlü kız çocuklarını diri diri gömecek kadar ileri gidebilen bir toplumda, kadına yüce ve benzersiz bir değer atfetmiş değildir. Onun yaptığı, en sade anlatı- mıyla, kadında var olan “halife olma” yetisini canlandırmak, desteklemek, kadı- nın kendisini ifade etmesinin önündeki engelleri kaldırmak, değerini ve birikimini topluma yansıtabilmesinin yolunu açmak, bugünün ifadesiyle cam tavanları yok etmektir.

Kadın ve erkek arasındaki cinsiyet adaleti, sadece kadının değil erkeğin de dünya- sını anlamlandıracaktır. Zira erkeklerin kendi hareket, eylem ve kimliklerini den- geli bir biçimde oluşturabilmeleri ancak terazinin diğer kefesinin yani kadınların hareketine bağlıdır. Aynı şekilde kadınların gerek kendileri gerekse dünya ile ilgili sağlıklı bir algı geliştirmeleri, erkeğin hareketiyle doğrudan ilgilidir.

Doç. Dr. Huriye Martı

KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi SAYI: 01, 2015

146

TOPLUMSAL CINSIYET TABLOSUNDA PERSPEKTIFIN EŞITLIKTEN ADALETE KAYIŞI -DINÎ REFERANSLAR EŞLIĞINDE BIR OKUMA DENEMESI-

Elbette cinsiyet konusunda eşitlikten, eşdeğerlikten, eşdüzeylikten ödün verilme- melidir. Ancak görüldüğü üzere eşitlik, adalet kavramında içkin halde bulunur. Diğer alanlarda olduğu gibi cinsiyet konusunda da adalet, maddi planda bir eşit- liğin yanı sıra, Yüce Yaratıcı tarafından herkese verilmiş olan özelliklere/farklı- lıklara saygıyı, dolayısıyla manevi bir eşitliği ifade eder. Adaletin eşitlikle birlikte yürüyen diğer anlamları göz ardı edildiğinde, kadını erkek kimliğinde eşitleme ya da erkeği silikleştirme gibi riskler devreye girecek, insanı örseleyen böyle bir algı ise mizanın bozulmasına yani kâinatın terazilerine uyum sağlama başarımızı yi- tirmemize neden olacaktır. Şu halde, toplumsal cinsiyet adaletinin eşitliği aşan kazanımları olacağı; ölçü, denge, insaf gibi değerleri bireyin ve toplumun hayatına taşıyacağı; barış ve huzura katkı sunacağı dikkate alınmalıdır.

Doç. Dr. Huriye Martı

KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi SAYI: 01, 2015

147

TOPLUMSAL CINSIYET TABLOSUNDA PERSPEKTIFIN EŞITLIKTEN ADALETE KAYIŞI -DINÎ REFERANSLAR EŞLIĞINDE BIR OKUMA DENEMESI-

Kaynakça

Açıkel, Y. (2003). Hz. Peygamber’in Evrensel Mesajlarından ‘Adalet’ Prensibi. VI.

Kutlu Doğum Sempozyumu, 69-79.

El-Buhârî, Muhammed b. Ismail. (1979). El-Câmiu’s-Sahîh (I-VIII). Istanbul: el- Mektebetü’l-Islami.

Buladı, K. (2002). Kur’an ve Adalet. Diyanet İlmi Dergi, 38 (1), 23-32.

El-Cevherî, Ismail b. Hammâd. (1974). Es-Sıhâh fi’l-Lüğa ve’l-Ulûm. Beyrut: Dâru’l- Hadârati’l-Arabiyye.

Dedeoğlu, S. (2009). Eşitlik mi Ayrımcılık mı? -Türkiye’de Sosyal Devlet, Cinsiyet Eşitliği Politikaları ve Kadın Istihdamı. Çalışma ve Toplum, 2, 41-54. Ebû Dâvûd, Süleyman b. Eş’as es-Sicistânî. (trs.). es-Sünen (I-IV). Muhammed

Muhyiddîn Abdülhamîd (nşr.). Istanbul: el-Mektebetü’l-Islami. Elmalılı H. Y. (1971). Hak Dini Kur’an Dili (I-IX). Istanbul: Eser.

Ersoy, E. (2009). Cinsiyet Kültürü Içerisinde Kadın ve Erkek Kimliği. F.Ü. Sosyal

Bilimler Dergisi, 19 (2), 209-230.

El-Feyyûmî. (trs.). el-Misbâhu’l-Münîr fî Garîbi’ş-Şerhi’l-Kebîr (I-II). Beyrut: El- Mektebetü’l-Ilmiyye.

Güldü, Ö. Ersoy Kart, M. (2009). Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Siyasal Tutumlar: Sosyal Psikolojik Bir Değerlendirme. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 64 (3), 97-116.

Günay, G., Bener, Ö. (2011). Kadınların Toplumsal Cinsiyet Rolleri Çerçevesinde Aile Içi Yaşamı Algılama Biçimleri. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 15 (3), 157-171.

Ibn Kesîr, Ebu’l-Fidâ Ismail b. Ömer. (1966). Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azîm. Beyrut. Ibn Mâce, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd. (1994). Es-Sünen (I-II). Muhammed

Fuâd Abdülbâkî (thk.). Kahire: Dâru’l-Hadîs.

Ibn Manzûr, Cemâleddin Muhammed. (2003). Lisânü’l-Arab. Beyrut: Dâru Sâder. Ibn Sa’d, Ebû Abdullah Muhammed. (2001). Kitâbü’t-Tabakâti’l-Kebîr (I-IX). Ali

Muhammed Ömer (thk.). Kahire: Mektebetü’l-Hancî. Doç. Dr. Huriye Martı

KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi SAYI: 01, 2015

148

TOPLUMSAL CINSIYET TABLOSUNDA PERSPEKTIFIN EŞITLIKTEN ADALETE KAYIŞI -DINÎ REFERANSLAR EŞLIĞINDE BIR OKUMA DENEMESI-

El-Isfehânî, Râğıb. (1997). El-Müfredât fî Ğarîbi’l-Kur’an. Beyrut: Ed-Dâru’ş-Şâmiyye. Kasapoğlu, A. (2012). Kur’an’da Adalet Psikolojisi -Adaleti Engelleyen Psiko-Sosyal

Faktörler. Hikmet Yurdu, 5 (10), 61-106.

Kitâb-ı Mukaddes Eski ve Yeni Ahit Tevrat, Zebur (Mezmurlar) ve İncil. (1995). Is-

tanbul: Kitâb-ı Mukaddes Şirketi.

Lloyd, G. (1996). Erkek Akıl - Batı Felsefesinde “Erkek” ve “Kadın”. Muttalip Özcan (çev.). Istanbul: Ayrıntı.

Maral, E. (2004). Iktidar, Erkeklik, Teknoloji. Toplum ve Bilim: Erkeklik, 101. Is- tanbul: Birikim.

Martı, H. (2009). Kristal Metaforu: Kadına Değer Atfetme mi, Kadında Var Olan Değeri Görebilme mi?. Eski-Yeni, 12, 87-90.

Müslim, Ibnü’l-Haccâc el-Kuşeyrî. (1995). El-Câmiu’s-Sahîh, (Nevevî Şerhi ile birlik- te) (I-XIX). Muhammed Fuâd Abdülbâkî (nşr.). Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l- Ilmiyye.

En-Nesâî, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb. (1994).Es-Sünen (I-IX). Abdülfettâh Ebû Ğudde (nşr.). Beyrut: Dâru’l-Beşâiri’l-Islamiyye.

Özkazanç, A. Bilim ve Toplumsal Cinsiyet. Ankara Üniversitesi KASAUM makale- ler veri tabanı. Erişim tarihi: 23 Şubat 2015, http://kasaum.ankara.edu. tr/?page_id=182

Et-Tirmizî, Ebû Îsâ Muhammed b. Îsâ. (1987). El-Câmiu’s-Sahîh (I-V). Ahmed Mu- hammed Şâkir (nşr.). Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-Ilmiyye.

Platon. (2001). Timaios. Erol Güney-Lütfi Ay (çev.). Istanbul: Cumhuriyet. Topuz, N. T. (2012). Bir Erdem Olarak Adalet. Beytülhikme, 2 (2) 85-101.

Turgay, N. (1999). Kur’an’da Sosyal Adalet ve Insan Hakları. Dicle Ü. İlahiyat F.

Dergisi, 41-62.

Uçan, G. (2012). Post-modern Erkek(lik). CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 10 (2), 262- 271.

Doç. Dr. Huriye Martı

KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi SAYI: 01, 2015

149

TOPLUMSAL CINSIYET TABLOSUNDA PERSPEKTIFIN EŞITLIKTEN ADALETE KAYIŞI -DINÎ REFERANSLAR EŞLIĞINDE BIR OKUMA DENEMESI-

Benzer Belgeler