• Sonuç bulunamadı

3.4 Hakim Ve Savcıların İdaresi Süreçleri

3.4.4 Hakimlerin Sorumluluğu

Yargıcın davayı görürken tarafların kişisel ya da toplumsal konumuna bakmadan tam ve adil bir fırsat eşitliği yaratarak dinledikten sonra kararını vermesi beklenir. Bunu yaparken de mümkün oldukça iyiniyet gösterisini esirgememelidir. Yargıcın bir siyaset adamı gibi davranması beklenmeyeceği gibi, siyasetin nabzına göre de karar vermesi beklenmez. Yargıç, anayasaya ve hukuka karşı sorumludur, siyasete karşı değil. Bu nedenle mahkemeler halka karşı hesap vermekten en küçük bir tereddüt göstermemelidir. Yargıç hesap verebildiği ölçüde, tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda güven verir. Zira bağımsızlık ve hesap verebilirlik birbirini dışlayan değil, tamamlayan durumlardır.120

Yargıcın hangi gerekler bakımından hesap vereceği Etik Yasa’da (Code of Ethics) belirtilmektedir: kararın kalitesi (quality of decission), zaman bakımından ölçülülük (timelisness of decision), duruşmadaki nezaket (courteousness), etik kurallara uygun

119

Akıncı M. , Yargı Erki Ve Sorumluluğu , Taad, Cilt:1, Yıl:1, Sayı:3 (20 Ekim 2010) s. 94-110

120

davranma, etkili dava yönetimi (effective case maangement), kalem personelinin kalite ve etkinliği, elverişli ve etkili bir akçal yönetim bu ilkeler arasında öne çıkanlardır. Son ikisi mahkeme örgütlenmesinin iyi işlemesine yönelik ve nihayet adaletin iyi yönetimine yönelik gerekleri dile getirmektedir. Bağımsızlık ile hesap verme arasında bir çatışma olamaz; bunlar özünde birbirini bütünler. Bağımsızlık, liyakatsizliğin veya keyfiliğin kalkanı olamayacağı gibi, meşru eleştirilere karşı da bir sığınma aracı olarak kullanılamaz. Hesap verme hukuk devletini ve demokratik değerleri güçlendirir.121

Bağımsızlık ile hesap verme arasında bir çatışma olamaz; bunlar özünde birbirini bütünler. Yargıç en başta vicdanına karşı bir öz sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Bu, duyarlı ve bir o kadar kırılgan bir sorumluluk durumudur. Bağımsızlık, liyakatsizliğin veya keyfiliğin kalkanı olamayacağı gibi, meşru eleştirilere karşı da bir sığınma aracı olarak kullanılamaz. Hesap verme hukuk devletini ve demokratik değerleri güçlendirir. Bu, yargıcın toplumsal ve kamusal sorumluluğuna karşılık gelir. Ancak yargıcın “hükmünden” dolayı sorgulanmasının (disiplin yaptırımı ile karşılaşma riski olması) onun bağımsızlığını tehdit eden bir etken olarak algılanabilir. Yargıcın karar verme özerkliği, sınırsız ve sorumsuz bir özgürlük olmamakla birlikte disiplin ve ceza yaptırımı onun, olgusal gerçekliğe uygun yasa ve vicdanına göre karar verme özgürlüğünü kısıtlayıcı, giderek yok edici bir silah olarak kullanılmamalıdır.

Yargıcın karar sorumluluğu sicil değerlendirmesiyle de ortaya konmaktadır. Hukuk düzeninde içtihat birliği sağlama ve yargıcın hukuk performansını değerlendirme amacıyla yapılan denetimde yargı bağımsızlığı yönünden bazı hassasiyetler bulunmaktadır.122

Yargısal etkinliği nedeniyle yargıcın tazminat sorumluluğu konusu da farklılıklar içermektedir. Kamu görevlilerinin görevleri nedeniyle tazminat sorumluluğundan beri kılınması yargıçlara da yansımıştır. Yürütmenin bir uzantısı olarak görülen idari yargıçlar için de bu geçerlidir. Fakat adli mahkemelerce devletin tazminat sorumluluğuna hükmedilmesi durumunda devletin yargısal faaliyet nedeniyle yargıca rücu hakkı doğmaktadır. Fakat şimdiye kadar yargıca yönelik öyle önemli bir tazminat yaptırımı uygulaması pek olmamıştır. Türk hukukunda yargıcın yargılama faaliyeti nedeniyle hukuksal (tazminat) sorumluluğu ise Borçlar Kanunu ve 1086 sayılı Hukuk Usulü

121

Akıncı M., a.g.e s. 94-110

122

Muhakemeleri Kanunu’nda (573 vd.) düzenlenmiştir. 123 Yargıçların hukuksal sorumluluğunun “özel” olarak düzenlenmesinin nedeni, onların yargılama faaliyeti boyunca Anayasa’da belirtilen bağımsızlığını ve tarafsızlığını güvence altına almaya yöneliktir.124 Yargıç hukuksal korumadan yararlanırken, yan tutması, hukuku kasten yanlış yorumlayıp uygulaması, dava konusu olay ya da taraflarla kişisel bir ilişkisi olması nedeniyle çıkar sağlaması vb. durumlar karşısında hesap verebilmesi gerekir. Yargılama sırasında yargıcın taraflara yönelik “haksız fiil” niteliği taşıyan tutum ve eylemleri kişisel sorumluluk doğurur ve bu BK 41. m. kapsamında değerlendirilir. Yasa, yargıçları yersiz yakınmalardan korumak için, kendilerine yönelik tazminat davası açan ve dava sonunda haksız çıkanların para cezasına çarptırılmasına ve ayrıca bu yakınmadan dolayı uğranılan bir zarar var ise kendilerine maddi ve manevi tazminat ödenmesinin kararlaştırılmasını emretmektedir. 125

Yargıcın ceza sorunluluğuna gelince; kuşkusuz yargıç da diğer insanlar gibi suç işleyebilir ve suç işlemesi durumunda yargılanabilir. Ancak sıradan kamu görevlilerine tanınan bazı dokunulmazlıkların yargıç için de geçerli olduğunu kabul etmek gerekir. Bu, minimum bir koruma düzeyine karşılık gelir. Türk hukukunda yargı görevi yapanların ceza sorumluluğu kabul edilmektedir. Zira ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz (TCK m. 3). Her kamu görevlisi gibi yargıç da yargı erkini kullanırken suç işleyebilir. Yargıçların işleyebileceği suçlar, görev nedeniyle işlenen suç olabileceği gibi görevle ilgisi olmayan kişisel bir suç da olabilir. “Görev nedeniyle işlenen suçlar yargılama erkinin kullanılması sırasında işlenen ve dolayısıyla sadece failin hâkim olabileceği suç olabileceği gibi memur olarak işlenen bir suç da olabilir.”126 Bu kapsamda 5237 sayılı TCK. 257, 284, 285, 288. maddeler ilk akla gelen örneklerdendir.127

Demokratik bir toplumda yargıç, kararından dolayı sorumlu tutulabilmektedir. Hukuk devleti ilkesi, niteliği ve kullanıcısı hangi devlet organı olursa olsun, kamu

123 Aydınalp, S. , Hakimlerin Hukuki Sorumluluğu, Dayınlarlı Hukuk Yayınları, Ankara, 1997 s.98 124 Üstündağ, S., Medeni Yargılama Hukukunun Esasları, 4. bası, cilt I–II, İstanbul, 1989 s. 110 125

Akıncı M., a.g.e s. 94-110

126

Özen, M., Hakimin Cezai Sorumluluğu, Seçkin Yay, Ankara, 2004, s.166

127

kudretinin hukuka bağlı kılındığı bir siyasal sistem olarak tanımlanmaktadır. Hukukun üstünlüğünün sağlanmasında yargıçlar, hak ve özgürlüklerin en önemli güvencesi olarak görülür.128

Yargıcın bir siyaset adamı gibi davranması beklenmeyeceği gibi, siyasetin nabzına göre de karar vermesi beklenmez. Yargıç, anayasaya ve hukuka karşı sorumludur, siyasete karşı değil. Herhangi bir dış kaynaktan gelebilecek müdahale ya da müdahale girişimine karşı yargıcın göstereceği kararlı bir direnç, toplumsal güven adına adalete olan inanç ve saygının artmasına neden olacaktır. Bu nedenle mahkemeler halka karşı hesap vermekten en küçük bir tereddüt göstermemelidir. 129

Bağımsızlık ile hesap verme arasında bir çatışma olamaz; bunlar özünde birbirini bütünler. Yargıda bağımsızlık ve hesap verebilirlik bağdaştığı ölçüde naif bir kurumsal “değer” olarak adalet saygınlık kazanır.130

Yargıç en başta vicdanına karşı bir öz sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Bu, duyarlı ve bir o kadar kırılgan bir sorumluluk durumudur. Bağımsızlık, liyakatsizliğin veya keyfiliğin mazereti olamayacağı gibi, meşru eleştirilere karşı da bir kalkan olarak kullanılamaz. Hesap verme hukuk devletini ve demokratik değerleri güçlendirir. Bu, yargıcın toplumsal ve kamusal sorumluluğuna karşılık gelir. Ancak yargıcın “hükmünden” dolayı sorgulanmasının (disiplin yaptırımı ile karşılaşma riski olması) onun bağımsızlığını tehdit eden bir etken olarak algılanabilir. Yargıcın karar verme özerkliği, sınırsız ve sorumsuz bir özgürlük olmamakla birlikte disiplin ve ceza yaptırımı onun, olgusal gerçekliğe uygun yasa ve vicdanına göre karar verme özgürlüğünü kısıtlayıcı, giderek yok edici bir silah olarak kullanılmamalıdır. 131

128 Akıncı M., a.g.e s. 94-110 129 Akıncı M., a.g.e s. 94-110 130 Akıncı M., a.g.e s. 94-110 131 Akıncı M., a.g.e s. 94-110