• Sonuç bulunamadı

Hakikat Arayışında Güzelliğin İyilik, Yararlılık, Yücelikle İlişkisi

Belgede Mevlâna'da sanat ve hakikat (sayfa 76-80)

1.4. Sanat ve Hakikat İlişkisinde Temel Kavramlar

1.4.4. Hakikat Arayışında Güzelliğin İyilik, Yararlılık, Yücelikle İlişkisi

Güzelliğin hakikat ve bilgiyle olan ilişkisi gibi iyilik ve yararlılıkla olan ilişkisi de önemlidir. İslâm sanatında güzellik konusuna Allah‟ın sıfatlarının ne derecede etkili olduğu üzerinde açıklama yapmaya çalıştık. Bu sıfatlardan cemal sıfatı ahlâkî ve doğal güzelliği ifade etmektedir. Güzelin iyiyle olan bağlantısı Hak veya hakikatle değerini bulmaktadır. Bilindiği üzere hakikat ve güzellik kavramları Allah‟ın sıfatlarıdır. Dayanak ve amaç bakımından bu anlayış temeli üzerine kurulan İslâm estetiğinde iyi ile güzel arasındaki fark sadece bilgi düzeyinde veya konuya yaklaşımdan kaynaklanan bir fark olarak kalacaktır. Ancak geleneksel kullanımda karşımıza halk ve hulk güzelliği gibi kalıplar çıkmaktadır. Her ikisi de aynı kökten gelen bu kalıplardan halk güzelliği daha çok yaratılış güzelliğine karşılık gelerek dış görünüşe vurgu yapmaktadır. Hulk güzelliği ise ahlâk güzelliğini ifade ederek insanın ahlâkî yönden iç tutum ve davranışını ifade etmektedir. Her ikisi de güzelliğin farklı yönlerini taşımaktadırlar ancak burada asıl dikkat edilmesi gereken güzellik bu iki kavramın biraraya gelerek oluşturduğu güzelliktir. Yani bütünleşmelerinin sonucu daha güzeldir. İslâm güzellik anlayışında kavramlar her ne kadar güzelliğin farklı yönlerini vurgulasalar da hepsi tek bir güzellikte toplanmaktadır. Dolayısıyla da güzellik kavramı iyi, doğru, hakikat ve yarar gibi kavramlardan ayrı düşünülemez. Aralarında çok sıkı bir bağ vardır (a.g.e., 2015: 88- 89).

Güzellik kavramı değerini vâkıaya uygun düşmek anlamına gelen hak ve hakikat olmaktan ve bütün var olanların özünde yatan hayırla buluşmaktan almaktadır. Hak ve hayır kavramları varlığın özünü oluşturan değerlerdir. İslâm‟ın güzellik anlayışında bu değerler yine bir bütünü ifade etmektedirler. Zira estetik tecrübe dediğimiz şey şu ana kadar bahsettiğimiz kavramların isimlerinin ayrı ama tek bir yerde toplanması durumundan ileri gelmektedir. Bu değerler bir bütünü ifade ettiklerinden ayrılmazlar, ayrı tutulmaya çalışılırsa eğer bu kavramların değerleri eksilecektir. Örneğin Kur‟ân‟ın birçok ayetinde “hayır” ve “hasen” kelimeleri birbiriyle örtüşen anlamlarda kullanılmaktadır. Dolayısıyla Müslümanlar da hayır ve hasen yani iyilik ve güzellik kavramlarını birbirinden ayırmadan kullanırlar. Görüldüğü üzere Kur‟ân‟da da güzel, iyi ve yararlı olan arasında bir ayrım

gözetilmemektedir. Bununla birlikte güzelliğin hayatımıza sirâyet ederek yön vermesi istenmektedir. Sanatın icrası konusu da aslında temelinde bunu içermektedir, çünkü maharet teknik olanla estetik olanın biraraya getirilmesinde yatmaktadır. Bu da İslâm sanatının temelini oluşturan bir durumdur. Dolayısıyla bilgi ile sanatın aynı geleneğin iki yüzünü oluşturduğunu söyleyebiliriz. Zira bir ayakkabı düşünüldüğünde onun işe yararlığı veya işlevselliğinin yanısıra aynı zamanda güzel olması da beklenir. Ya da bir caminin sadece ibadet yeri olarak değil aynı zamanda estetik unsurları içeren bir yapıda yani güzel olmasını isteriz (a.g.e., 2015: 89-91).

Nihayetinde şöyle bir sonuç çıkarılabilir; İslâm sanat anlayışında güzellik ve yarar kusursuzluğun iki ayrı yönünü oluşturur ve hep el ele giderler. İslâm her yönden dengeli olmayı esas almakla birlikte bütün değerlerini tevhit ışığı altında toplar ve böylece hepsinin bir olduğunu gösterir. İslâm estetik ve sanat anlayışında bütün bu değerler muhteşem bir düzen içerisinde buluşurlar ve asla birbirinden ayrı alanlar olarak görülmezler. Bu anlayışın yani ayrı değil de bir bütün olarak görmenin temelinde tevhit inancı bulunmaktadır (a.g.e., 2015: 89-91).

Güzellikte yücelik konusu da ayrı bir önem taşımaktadır. Güzellik kavramının sanattaki yerini anlatırken Grek filozoflarının kavranamayan şeylerin yani kavrama gücünü aşan şeylerin güzel olamayacağı inancında olduklarını belirtmiştik. Ancak İslâm sanatında bu daha farklı bir boyuttadır. İnsanoğlu zarif, ince, naif olana temayül eden bir varlık olmasında ötürü küçüklük belirten şeylere karşı daha hassastır. Ancak bunun yanında ihtişam, görkem ve yüceliği bünyesinde barındıran şeyler karşısında da hayranlık duygusunu saklayamaz. Görkem veya yücelik karşısında insanın yaşamış olduğu hayranlık şaşkınlık ve ürperti estetik tecrübenin kendisidir. Bu anlamda büyük camilerin ihtişam ve göz kamaştırıcı olmalarını ele alabiliriz ve bunlar yücelik, huşû ve huzur tecrübesinin sanat düzeyindeki bir tezahürüdür. Örneğin Süleymaniye Camii gibi ululuk ve yücelik barındıran bir eser karşısında insan ister istemez bir hayranlık, şaşkınlık ve heyecan duygusunu bir arada yaşar. Böylesine görkem ve ihtişam duygusunun insanda ortaya çıkmasına sebep olan eserler doğal olarak estetik duygunun oluşumuna da katkı sağlamaktadırlar. Çünkü burada hayalimizi zorlayan, onu aşan ve heyecan uyandıran bir yücelik söz konusudur. Zira bu durum yüce olanın karşısında ve onun huzurunda

bulunma tecrübesine yakın bir duyguyu ifade ederken aynı zamanda bu tecrübe insanı sonsuz olanla da buluşturan bir detaydır. Yani acziyeti ve bağlılığı olan insanın, Ganî(bağımsız) olanın huzurunda olduğunu hissettiği bir tecrübedir (a.g.e., 2015: 91-94).

Büyük ve ihtişamlı eserler karşısında acze düşen ve bu büyüklük karşısında ezildiğini düşünen insan küçüldüğünü hisseder. Bütün bunların yanısıra insan bu durumdan aynı zamanda zevk alarak hazza ulaşır ve böylece başka dünyaların da kapısını aralamış olur. Kur‟ân‟da yer alan dağların savrulmasından yıldızların dökülmesine kadar olan olaylar derin ve dinamik bir yücelik duygusuyla birlikte bir kudretin varlığıyla da bizi karşı karşıya getirir. Bu durum insanda güzellik ve zevk duygusunu harekete geçirerek gerçek kudret, kuvvet, izzet ve azamet sahibinin yalnızca Allah olduğunu göstermektedir. Diğer güzellikler geçiciyken kalıcı olan yalnızca Allah‟ın güzelliğidir. Zira bir şey yetkinlik (kemâl) ve olgunluğu derecesinde güzeldir. Büyük okyanuslar, heybetli dağlar ve sonsuz maviliğe sahip gökyüzü ebedî olanın yani yok edilemez bir şeyin varlığını apaçık gösteren delillerdir. Böylesine bir tecrübe insanda duygu yoğunluğuna ve karışıklığa neden olmaktadır. Çünkü şaşkınlık, güzellik, huşû, saygı gibi duygular birbirine girmektedir. Bu da yüce ve kutsal olanın tecrübesine açılan bir kapıdır ve bu sonsuz yüceliği yaratan azamet sahibi varlığa karşı içimizde bir teslimiyet duygusu oluşur (a.g.e., 2015:93-94). Kur‟ân‟da bu açık bir şekilde dile getirilmektedir ki Mülk Sûresi‟ndeki şu âyetler daha iyi açıklamaktadır: “O birbirine uyumlu yedi gök

yarattı. Hiçbir düzensizlik göremezsin rahmânın yarattığında. Hadi, çevir gözünü, bak. Bir kusur görebiliyor musun? Sonra tekrar çevir gözünü, bir daha bak. Göz yorgun ve bitkin hâlde sana dönecektir. And olsun ki biz yakın göğü kandillerle donattık” (Mülk 67/3-5).

Sonuç olarak ilâhi güzellik âlemde vahiy, tabiat, insan, insanî davranış ve kurumlarda göz önüne serilmektedir. Vahiy güzelliğinin söz konusu olduğu durum Kur‟ân‟da ve Peygamberimizin hayatı ile mizacında vahyin güzelliklerinin tecelli etmesidir. Tabiata bakıldığında ise uçsuz bucaksız bir güzelliğin sergilendiği görülmektedir. İnsandaki güzellik durumu daha önceden de belirtildiği üzere maddi ve manevî anlamda kendini göstererek insanın asalet, ahlâk, karakter ve soyluluk

özelliklerini ifade etmektedir. Kurumlardaki güzellik konusuna değinilecek olursa eğer bu durum insanlar arasındaki sevgiye dayalı sağlıklı ilişkilerde kendisini göstermektedir. Güzellik konusu Hüsn-i hat, şiir, mimari, resim, müzik, halı, kilim, mutfak eşyasına kadar konularda kendisini göstererek sanatta ne denli bir öneme sahip olduğunu da bize göstermektedir. Her yerde her anda hem maddi hem manevî anlamda insanda türlü türlü duygulara sebep olan güzellik kavramı rahmet ve yakınlık sıfatını içermektedir. Dolayısıyla güzellik birlik, uyum, denge, nizam, bilgi, hakikat, iyilik, yararlılık, yücelik, nizam ve doğruluk ile sıkı bir ilişki içerisinde bulunmaktadır (a.g.e., 2015: 95).

İKİNCİ BÖLÜM

MEVLÂNA’DA SANAT VE HAKİKAT İLİŞKİSİ

2.1. Mevlâna’nın Hayatı ve Eserleri

Belgede Mevlâna'da sanat ve hakikat (sayfa 76-80)