• Sonuç bulunamadı

3.3. PİROLİZ ISIL DÖNÜŞÜM SÜRECİ

3.3.1. Piroliz Yöntemleri

3.3.1.2. Hızlı Piroliz

Hızlı piroliz sürecinde biyokütle, oksijensiz ortamda, hedeflenen piroliz sıcaklığına kadar hızlı bir şekilde ısıtılmaktadır. Bu süreçte yüksek ısıtma hızının yanı sıra yüksek piroliz sıcaklığı da uygulanmaktadır [155]. Hızlı piroliz ile daha yüksek sıvı

ürün verimine ulaşılabilmektedir. Isıtma flaş piroliz yöntemi kadar hızlı olmasa da bazı uygulamalarda 300 °C/dk’yı bulabilmektedir [7]. Biyokütlenin hızlı pirolizi ile ilgili birçok araştırma gerçekleştirilmiştir. Asadullah vd. akışkan yataklı reaktörde palmiye çekirdek kabuğunun hızlı pirolizini gerçekleştirmişlerdir. Deneylerde, biyoyağ veriminin %44 ila %56 arasında değiştiği ve elde edilen biyoyağın fenol içeriğinin yaklaşık %20’ye ulaştığı belirtilmiştir [159]. Tsai vd. sabit yataklı reaktörde pirinç kabuğunun hızlı pirolizini gerçekleştirdikleri çalışmalarında, reaksiyon süresinin 1 dakikadan 2 dakikaya çıkması ile biyoyağ veriminin arttığını rapor etmişlerdir. Daha uzun piroliz sürelerinde ise biyoyağ veriminde bir miktar azalma tespit edilmiştir [160]. Gerçel, ayçiçeği küspesinin hızlı pirolizinde azot gazı akış hızının (25, 50, 100, 200 ve 400 cm3/dk) ve piroliz sıcaklığının (400 °C, 500 °C,

550 °C ve 700 °C) etkilerini araştırmıştır. Çalışma sonucunda, en yüksek sıvı ürün verimi 550 °C’de ve 50 cm3/dk azot gazı akış hızında belirlenmiştir. Daha yüksek

akış hızlarında (50-400 cm3/dk) sıvı ürün veriminin azaldığı tespit edilmiştir [15].

3.3.1.3. Flaş Piroliz

Flaş piroliz, ısıtma hızının çok yüksek, reaksiyon süresinin ise çok kısa (birkaç saniye) olduğu piroliz sürecidir. Bu piroliz yönteminden yüksek oranda sıvı ürün elde edilmektedir. Ancak, biyokütle piroliz süresinin çok kısa olmasından dolayı özel reaktör tasarımı gerektirmektedir. Flaş pirolize uygun reaktör tasarımlarından ikisi; sürüklemeli akış reaktörü ve akışkan yataklı reaktördür. Tüm biyokütlelerin flaş pirolizi hızlı ısıtma gerektirmektedir. Bu nedenle biyokütle oldukça küçük boyutlu olmalıdır [118]. Bununla birlikte, bu işlem zayıf termal kararlılık, biyoyağın aşındırıcılığı, yağda katı kalıntısı ve pirolitik su üretimi gibi bazı dezavantajlara sahiptir [161].

3.3.1.4. Katalitik Piroliz

Biyoyağın kimyasal içeriği temel olarak yüksek oksijen, asit ve sudan oluşmaktadır. Bu da biyoyağın dengesiz ve diğer geleneksel yakıtlar ile karışımının verimsiz olmasına neden olmaktadır. Biyokütlenin yavaş, hızlı ve flaş pirolizinden elde edilen sıvı ürünler doğrudan ulaşımda yakıt olarak kullanılamamaktadır. Genellikle, nihai

ürünün kalitesi O/C ve H/C oranına göre değerlendirilmektedir. Düşük O/C oranı ve yüksek H/C oranı sıvı ürünün kaliteli olduğunu göstermektedir. Bu oranlar biyoyağın petrokimyasal uygulamalarda talebinde önem arz etmektedir [162].

Piroliz sürecinde katalizör kullanılarak biyoyağların kalitesi iyileştirilebilmektedir [11,24,25,68]. Piroliz sistemine katalizörlerin eklenmesi, çatlama, dekarboksilasyon, hidrokraking ve hidrojenasyon reaksiyonlarını arttırmaktadır [163]. Bu yolla, katalitik piroliz oksijenli bileşikleri uzaklaştırarak, moleküler ağırlığı azaltarak ve kimyasal yapıyı petrokimyasal ürünlerinkilere benzer hale getirerek biyoyağın özelliklerini iyileştirebilmektedir [95].

Biyokütlenin katalitik piroliziyle elde edilen biyoyağlar maliyetli iyileştirme teknikleri gerektirmemektedir. Katalitik piroliz, katalizör olarak saf zeolit, alüminyum oksit ve demir veya krom gibi geçiş metalleri kullanarak kalitesi iyileştirilmiş biyoyağlar elde etmeyi mümkün kılmaktadır [7]. Ayrıca Na2CO3,

K2CO3, KOH, NaOH ve Ca(OH)2 gibi çeşitli alkali katalizörlerin piroliz sürecinde,

ligninin ayrışmasında ve biyokütlenin dönüşümünde etkili katalizörler olduğu bilinmektedir [164]. Auta vd. biyokütlenin pirolizinde katalizör olarak Ca(OH)2

kullanımının, biyoyağdaki fenolik bileşenleri arttırırken, istenmeyen asidik bileşenleri azalttığını belirtmişlerdir [97]. Peng vd. ligninin pirolizinde, sodyum hidroksit (NaOH) ve potasyum hidroksit (KOH) katalizörlerinin güçlü alkali özelliklerinin, oksijenin uzaklaştırılmasını kolaylaştırdığını bildirmişlerdir [98]. Ateş ve Işıkdağ piroliz sürecinde katalizör kullanılarak oksijensiz, kaliteli yakıt ve değerli kimyasalların elde edilebileceğini belirtmişlerdir [99]. Ayrıca piroliz sürecinde K3PO4 kullanımı, ligninin ayrışmasını kolaylaştırarak biyoyağdaki fenolik

bileşiklerin miktarını arttırmaktadır [100].

3.3.2. Piroliz Ürünleri

Biyokütlenin pirolizinden elde edilen birincil ürünler, doğrudan kullanıma hazır halde olan katı, sıvı ve gaz ürünlerdir. Birincil ürünler doğrudan kullanımının yanı sıra birtakım kimyasal işlemler ile ikincil ürünlere de dönüştürülebilmektedir.

3.3.2.1. Sıvı Ürün

Biyokütlenin pirolizinden elde edilen sıvı ürün; biyoyağ, biyo-ham petrol, piroliz yağı, odun sıvısı, odun yağı, pirolignik asit gibi isimlerle adlandırılmaktadır. Biyoyağlar, çeşitli orman ve tarımsal biyokütle atıklarından elde edilebilir. Biyoyağ üretiminde iyi potansiyele sahip biyokütlelere odun, şeker kamışı, pirinç kabuğu, pirinç samanı, yer fıstığı kabuğu, yulaf kabuğu, dallı darı ve buğday samanı örnek olarak gösterilebilir.

Temiz bir yakıt olarak biyoyağların fosil yakıtlara göre birtakım çevresel avantajları bulunmaktadır. Biyokütle yakıldığında, biyokütle tarafından atmosferden emilen karbon tekrar atmosfere salınacağından çevreye salınan karbona net bir katkısı bulunmamaktadır. Biyokütlenin çok az miktarda kükürt içermesinden dolayı SOx emisyonu sıfır veya önemsiz miktarda olmaktadır. Biyoyağ yakıtları dizel yakıtlardan daha az NOx emisyonu üretmektedir. Biyoyağ, büyük miktarlarda

organik atık bulunan ülkelerde yenilenebilir bir kaynak olarak üretilebilmektedir. Buna göre biyoyakıtlar fosil yakıtlara kıyasla daha az kirliliğe neden olmaktadır [165,166]. Biyoyağlar petrol bazlı ürünlere benzer şekilde depolanabilir ve taşınabilir. Ayrıca, ısı ve güç uygulamalarında, gaz türbinlerinde, kimyasal ve reçinelerin üretiminde, fosil yakıtların ikamesinde, levoglucosan gibi susuz şeker üretiminde, ahşap koruyucu olarak ve yavaş-orta performanstaki dizel motorlarda kullanılabilmektedir [7,94].

Biyoyağlar, yüksek oranda oksijenli bileşiklerden oluşan, koyu kahverengi-siyah renkte akışkan sıvılardır [94,167]. Bu yağlar, piroliz sıcaklığının artması ile selüloz, hemiselüloz ve ligninin bozunma reaksiyonları sonucu oluşmaktadır. Biyoyağlar birçok reaktif tür içermektedir. Kimyasal olarak biyoyağlar su, guaiakoller, katekoller, siringoller, vanilin, furan karboksi aldehitler, izo ojenoller, pironlar, asetik asit, formik asit ve diğer karboksilik asitlerin kompleks bir karışımıdır. Aynı zamanda, hidroksi aldehitler, hidroksi ketonlar, şekerler, karboksilik asitler ve fenoller biyoyağın büyük bir kısmını oluşturmaktadır [168].

Biyokütle piroliz yağları, aldehitler, ketonlar ve depolama veya taşıma sırasında aldol kondensasyonu yoluyla reaksiyona girebilen diğer bileşikleri içermektedir. Bu reaksiyonlar, su içeriğini arttırma gibi fiziksel özelliklerde istenmeyen değişimlere neden olabilmektedir. Bu değişimleri tetikleyen en önemli faktör ise sıcaklıktır [169,170]. Biyoyağların elementel yapısı petrol esaslı yağlardan çok elde edildiği biyokütleye benzemektedir [171]. Petrol yakıtlarının aksine, biyoyağlar, genellikle %45-50 gibi yüksek oranda oksijen içeriğine sahiptir [153]. Biyokütlenin oksijen içeriği, hidrokarbon yakıtları ve biyoyağlar arasındaki davranış ve özellik farkının temel nedenini teşkil etmektedir [172]. Biyoyağların alt ısıl değeri (LHV) yüksek oksijen içeriği, su içeriği ve yüksek yoğunluğu nedeniyle, hidrokarbon yakıtların ısıl değerinden daha düşüktür [94]. Şekil 3.3’de biyokütlenin pirolizden elde edilen sıvı ürünün görüntüsü verilmiştir.

Şekil 3.3. Biyokütlenin pirolizinden elde edilen sıvı ürün.

3.3.2.2. Katı Ürün

Piroliz sürecinde lignin ve hemiselülozların termal bozunması, geride sert bir amorf yapı bırakarak uçucu maddelerde kayda değer bir kütle kaybına neden olmaktadır. Piroliz sonucu oluşan bu amorf yapıya katı ürün (char) adı verilmektedir. Biyokütle ve piroliz koşullarına bağlı olarak, %10 ila %35 oranında katı ürün elde edilebilmektedir [155].

Katı ürünün fiziksel özellikleri reaktör tipi, biyokütle türü, biyokütle parçacık boyutu, ısıtma hızı, süre, basınç, gaz akış hızı gibi piroliz koşullarından etkilenmektedir [173–176]. Örneğin, yüksek ısıtma hızı, kısa piroliz süresi ve küçük biyokütle parçacık boyutu gibi piroliz koşullarında ince katı ürünler elde edilirken, daha büyük parçacık boyutlu yavaş piroliz koşullarında daha kaba katı ürünler üretilmektedir [155]. Katı ürün esas olarak karbon ile birlikte hidrojen ve çeşitli inorganik türlerden oluşmaktadır [177]. Bileşimine ve fiziksel özelliklerine bağlı olarak, katı ürün, kazanlarda katı yakıt olarak, aktif karbon üretimi, karbon nanotüplerin yapımı, hidrojen bakımından zengin gaz üretimi gibi çeşitli endüstriyel uygulamalarda kullanılabilmektedir [7].

3.3.2.3. Gaz Ürün

Katı ürün verimine benzer olarak, yavaş piroliz işleminden yaklaşık %10 ila %35 oranında gaz ürün (biyo-gaz) elde edilebilmektedir. Ancak, flaş piroliz süreci ile yüksek sıcaklıklarda daha yüksek oranda gaz ürün elde etmek mümkündür [178]. Gaz ürün, biyokütle türü ve piroliz şartlarına bağlı olarak H2, CO, CO2, su, N2, CH4,

C2H4, C2H6, katran ve kül gibi yapılardan oluşmaktadır [7,179,180]. Bu yapılar,

yüksek piroliz sıcaklıklarında çeşitli endotermik reaksiyonlar sırasında meydana gelmektedir. H2, hidrokarbonların yüksek sıcaklıklarda parçalanması ile

oluşmaktadır. CO ve CO2 ise biyokütlede oksijen varlığının göstermektedir. Bu

bileşenler esas olarak oksijenli organik bileşiklerin parçalanmasından meydana gelmektedir. Bu nedenle, yüksek oksijen içeriğine sahip bir polimer olarak, biyokütlede bulunan selüloz miktarı üretilen karbon oksit miktarını belirleyen önemli bir faktördür [181].

Biyokütle pirolizinden elde edilen gaz ürün, içten yanmalı motorlar ve endüstriyel yanma süreçleri için yenilenebilir bir yakıt potansiyeli taşımaktadır. Gaz ürün, benzinli ve dizel ticari motorlarda, elektrik üretiminde, taşımada ve diğer uygulamalarda kullanılabilmektedir [182,183].

Benzer Belgeler