• Sonuç bulunamadı

Girişimcilik işsizlik sorununa önemli bir çözüm imkanı sunduğu gibi ayrıca ekonomik büyümenin önemli bir bileşenidir. Girişimci, ekonomik kaynakların düşük üretkenlik alanlarından yüksek alanlara aktarılma sürecinde en önemli aktördür, çünkü üretim kaynaklarını yeni bir tarzda birleştirerek kullanılmayan üretim faktörlerinin kullanılmasını sağlar. Ayrıca kullanılmakta olan üretim araçlarının ve mevcut girdilerinin

24

farklı şekillerde kullanımı ile üretimi artırır. Bu özelliği ile girişimci toplumsal yarar oluşturan ekonomik bir aktördür. Girişimci yeni düşüncelerin yaratılması, yayılması ve uygulanmasını hızlandırır, ayrıca yeni endüstrilerin doğmasına yardımcı olur, teknolojileri kullanan sektörlerde verimliliği artırır ve hızla büyüyen sektörler meydana getirdiği için ekonomik büyümeyi hızlandırır. Dolayısıyla girişimci ekonomik faaliyetlerin düzenlenmesinde, istihdam olanaklarının yaratılmasında ve üretim faaliyetlerinde önemli bir faktördür. Araştırmalar, girişimciliğin ekonomik büyümeye en büyük katkıyı yaptığını göstermektedir. Girişimcilik, kalkınmada geri kalmış bölgelerde toplumsal ve ekonomik uyumun güçlendirilmesine, ekonomik faaliyetlerin canlanmasına ve iş yaratılmasına katkıda bulunabilmektedir.64

1.1.4.1. Sosyal Açıdan Girişimciliğin Önemi

Girişimcilik toplumun kalkınması için çok önemli ve gereklidir. Girişimciler hem bireysel hem toplumsal düşünmek zorundadırlar. Bunun sonucu olarak girişimcilerin içinde yaşadıkları topluma karşı önemli görevleri vardır. Örneğin; az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdeki en önemli problemlerden biri işsizliktir. Bunu meydana getiren sebep ise ürün ya da hizmet üretimi için yeni yatırımların yapılmamış olmasıdır. Kişiler kendi işlerini kurarak işsizliğin düşürülmesi konusunda ön ayak olurlar. Bu sayede girişimci sayısının artması ile beraber istihdam oranı da artacaktır. Girişimci sayısının artması toplumsal refah seviyesini, insanların hayat standartlarını yükseltecektir. Girişimcilikte hedef, daha fazla para kazanmak olarak düşünülse de asıl olan toplumsal yaşam kalitesini artırmaktır. Girişimcilik aynı zamanda kişisel gelişime ve sosyal sorunları çözmeye yardımcı olabilir. Girişimciler bilim ve teknolojiyi kullanarak ve bu alanlara kaynak aktararak bilim ve teknolojinin gelişmesine yol gösterici olurlar. Aynı zamanda atıl kaynakları kullanarak bunları daha verimli hâle getirirler. Araştırma kurumları, üniversiteler ve diğer Ar-Ge kuruluşları ne kadar üretken olursa olsun, geliştirdikleri yeni teknolojilerin günlük hayatta uygulamaya dönüştürülmesi girişimcilere bağlıdır. Girişimciler, teknolojik buluşları hayata geçirdikçe bilim ve teknoloji ilerlemeye devam edecek, aksi durumda duraklama ve gerileme olacaktır.65

64 Ataseven; a.g.e., s.37.

25 1.1.4.2. Ekonomik Açıdan Girişimciliğin Önemi

Girişimcilik, ülke ekonomisinin gelişmesinde vazgeçilmez ögelerden biridir. Girişim, günümüzde yeni iş alanları meydana getirme, rekabet edebilme ve ekonomik büyümeyi sağlama aracı olarak görülmektedir. Girişimcilik, yeni kaynaklarla, yeni teknolojilerle toplumu tanıştırır ve bu sayede daha önce kullanılmayan ya da daha az kullanılan kaynaklar ekonomiye kazandırılır. Kullanılmakta olan üretim araçlarının ve mevcut girdilerin farklı biçimlerde kullanılmasıyla üretimi arttırılmış olur. Ekonomi kuramının en önemli konularından biri olan büyüme ve kalkınma sorununa tarihsel yönden bakılırsa girişimciliğin önemi büyüktür. Uluslararası gelişmişlik düzeyleri incelendiğinde, az gelişmiş ülkelerin kaynak dağılımının, gelişmiş ülkeler kadar iyi olmadığı görülür. Çünkü etkin bir kaynak dağılımı, onu geliştirebilen, diğer ülkelerden bilgi ve teknoloji transferini gerçekleştirebilen, başarılı girişimcileri gerektirir. Dolayısıyla, başarılı girişimcilere sahip olan ülkeler, diğerlerine göre daha avantajlıdır. Girişimcilik, serbest rekabet ekonomisinin veya serbest pazar ekonomisinin en önemli ögelerden birisidir. Bir ülkede girişimcilik olmaksızın serbest rekabet sistemi tam anlamıyla işlemeyecektir. Bu noktada girişimcilik birçok açıdan önem taşımaktadır. Örneğin, özelleştirme ancak girişimciliğin başarısı ve etkinliğine bağlı olarak yapılabilecektir. Devletin, kuralları koyan kurum olması sebebi ile pazarda kendisiyle rekabet edilmesi imkansızdır. Dolayısıyla ekonomide devletin hakim olması pazarda rekabetin bulunmaması anlamına gelecektir. Devletin görevi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, pazarda tam rekabetçi bir serbest pazar ortamının kurulmasını sağlamak olmalıdır. Bu amaçla gerekli yasalar çıkarılarak bu yasalara işlerlik kazandırılmalı, teşvik ve kredi mekanizmalarıyla girişimcilik merkezli sistemin başarılı bir şekilde çalışması sağlanmalıdır. Devlet asli görevlerini yapacağı role çekildiğinde halen üretmekte olduğu mal ve hizmetleri tam rekabet kuralları çerçevesinde girişimciler üretmeye başlayacaktır. Bu durumda rekabetin etkisiyle üretilen mal ve hizmetlerin kalitesi artacak, fiyatı düşecek ve müşteriler bu durumdan pozitif yönden etkilenecektir. Üretilen mal ve hizmetlerin dünya pazarlarında rekabeti daha kolay olabilecektir. Girişimcilik faaliyetleri yalnızca ekonomiye yeni bir dinamizm kazandıran etkinlik olarak kalmamakta bunun yanında bir ülkenin ekonomik olarak ilerlemesi ve ekonomik zenginlik sağlaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Kendi işinin sahibi olmak kişinin kendi işsizliğine karşı bir çözüm

26

oluştururken, aynı zamanda oluşturduğu iş sayesinde kendi dışındaki diğer bireyler içinde istihdam imkanı sunmaktadır. Özellikle küçük girişimciler işlerinde köklü yeniliklerin gerçekleşmesine imkan tanımakta ve bu yönde çoğunlukla çalışanlarının yenilikçi fikirlerinden faydalanmaktadırlar.66