• Sonuç bulunamadı

Türkiye üç kıta arasında yer alması, buzul dönemlerde canlı türleri için sığınak olması, iklimsel ve coğrafik yapısı bakımından çok kısa mesafelerde büyük değişiklikler göstermesi ile kıta özelliği taşımaktadır. Bu nedenle birçok bitki (bunlardan 3000’i endemik türlerdir) ve buna bağlı olarak da çok sayıda böcek türüne sahiptir. Zengin biyoçeşitliğine rağmen böceklerle ilgili yapılan faunistik çalışmalar Türkiye faunasını açıklamak için henüz yeterli değildir (Demirsoy, 2002).

Diptera takımının Cyclorrhapha alttakımına ait olan Sarcophagidae familyası 110 cins, yaklaşık olarak da 3000 türle tüm dünyada yayılış gösterir (Pape, 1996).

Ülkemiz Sarcophagidae familyası üzerine yapılmış az sayıdaki faunistik ve sistematik çalışmalar sonucunda; Miltogramminae’ye ait 12 cins, 20 tür, Paramacronychiinae’ ye ait 4 cins, 7 tür, Sarcophaginae’ye ait 19 cins, 54 tür olmak üzere toplam 35 cins ve 81 tür listelenmiştir (Kara & Pape 2002).

Familyanın larvaları omurgalı ve omurgasızlar üzerinde parazit olmaları ve leşle beslenmelerinden dolayı ingilizcede “flesh flies” (etsinekleri) olarak adlandırılırlar (Povoln? & Verves, 1997).

Larvalar omurgalı hayvanlarda “myiasis” denilen hastalığa sebep olurlar. Bu hastalık konakçının ölümünede neden olabilmektedir (Şaki, 2004).

Etsinekleri olarak bilinen Sarcophagidler genel olarak larval evrede hayvan vücutlarının, kulak, göz, anüs gibi ince derili vücut kısımları ile dışkılar ve çürümekte olan hayvan leşleriyle beslenirler (Povoln? & Verves, 1997).

Sarcophagidler morfolojik olarak Calliphoridae’den çok zor ayırdedilirler.

Bazen sadece Calliphoridae’nin alt familyası olarak ele alınırlar. Eşeysel organlarının yapısı ve belirli kıl dağılımı ile Calliphoridler’den morfolojik olarak ayrılırlar.

Genellikle gri renkli; sırt taraflarında boyuna siyah çizgiler ve abdomenlerinde dama tahtası gibi parlak benekleri olan sineklerdir. Türlerin çoğu dışkılar ve çürümekte olan organik maddeler içinde gelişirler. Bu nedenle hijyen açısından önemlidirler.

Ovovivipar ya da larvipardırlar. Larviparlarda larvalar ananın kuluçka kesesi içerisinde gelişirler ve çok hızlı bir şekilde yavrular dışarı fırlatılır. Besin maddeleriyle temasa geçen larvalar hemen onları delerler. Parazit ve sıcakkanlılarda gerçek kan paraziti olanlar da vardır (Demirsoy, 2000).

Bazı türlerin , özellikle Wohlfahrtia cinsine ait larvaları insan ve hayvanlarda

“Myiasis” hastalığına sebep olmaktadır. Miltogrammatinae larvaları Senotainia tricuspis türü bal arıları dahil olmak üzere, Aculeata Hymenopterlerinin, yuva parazitidirler ve bazen lokal bal arısı populasyonlarında ciddi düşüşlere sebep olurlar.

Bazı türleri ise, özellikle Lepidoptera ve Saltatoria olmak üzere diğer böceklerle avlanan yırtıcı ve parazitoid larvalara sahiptir (Povoln? & Verves, 1997).

Etsinekleri, beslenme şekilleri bakımından Calliphoridae familyası ile benzer bir grup oluştururmaları nedeniyle aralarında besin rekabeti meydana gelmektedir (Rohdendorf, 1967). Her iki familyada da larval beslenmenin temel durumu nekrofajidir. Ancak Sarcophagidler küçük hayvan leşlerini tercih ederler (Denno ve Cothran, 1975; Beaver, 1972; Hanski ve Kuusela, 1980; Pape 1987).

Bazı Sarcophagid türleri canlı larva doğururlar, bu larvipari pozitif bir seleksiyon değeri taşır. Bu yüzden et sineklerindeki larvipari, benzer substratlar üzerindeki beslenme rekabetinden doğmuştur. Bu substratlar, küçük hayvan leşleri, iklim özellikleri ve omurgalıların beslenme rekabeti gibi tahmin edilemeyen koşullara maruz kalmış oldukça kararsız yapıda substratlardır (Povoln? & Verves, 1997).

Nekrofaj-parazitik ya da nekrofaj-predatörlük stratejileri Sarcophagidae’nin her iki alt familyası Paramacronychiinae ve Sarcophaginae için önemli beslenme eğilimleridir (Povoln? & Verves, 1997).

Sarcophagid larvalarında bazen kannibalistik predasyon ve parazitliğin görülmesi, bu larvaların ilkin zoofaji göstermesine bağlıdır: Dişi uterusundaki ilk gelişen larva, gelişim sırasında diğer larvalara, hatta dişinin dokularına saldırma eğilimindedir. Bu durum, Wohlfahrtia magnifica (Gan, 1953) ve Blaesoxipha (Leonide,

eğilimindedirler (Blackith ve Balckith, 1984). Bu tür bir fakültatif predasyon, sonunda obligat predasyonla sonuçlanır. Lopes (1973a)’e göre kurbanlar daha çok bağırsaklardan salınan nörotoksinlerle öldürülmektedir. Obligat predasyon ve parazitliğin diğer çeşitleri de konakçı hayvana ince derisinden ya da deri üzerindeki yaralardan girmeye dayanmaktadır. Bu yüzden 1. instar larvaların hiypopharyngeal yapılarında ve dişi sineklerin ovipozitörlerinde hiçbir özel adaptasyona gerek yoktur (Povoln? & Verves, 1997).

Sarcophaga cinsine ait türler, toprak solucanlarının obligat ya da fakültatif parasitoidleridirler. Toprak solucanlarındaki Sarcophaginae parazitliği, çürüyen organik maddeler içinde yaşayan solucanlar üzerindeki predasyon davranışından sekonder olarak gelişmiştir (Povoln? & Verves, 1997).

Bazı türlerin gelişimi Lumbricidae gübreliklerinde gerçekleşir. Larvalar daha sonra yuvasının içindeyken konakçıya saldırır ve clitellum açıklığından solucanın vücuduna girer (Eberhardt, 1955).

Notochaeta cognata (Johsonii) türü benzer bir şekilde, Güney Afrika’daki Macroscolecidae toprak solucanı familyasının vücutları içinde yaşar (Lopes, 1973a).

Yerde yaşayan gastropodlar üzerindeki fakültatif parazitizm pek çok nekrofaj Sarcophagid türünde görülmektedir. Bazı türler, salyangozların özelleşmiş nekrofajları ya da predatörleridir. Salyangozlar üzerindeki obligat parazitlik ise şu taksonlarda bilinmektedir: Johnsonii (Johnsonia), Cuculomyiini (Udamyopyga), Sarcodexiini (Encelimyia) , Sarcophagini (Heteronychia, Discachaeta, Krameromyia, Microplagia, Comasarcophaga, Sarcodexiopsis) (Povoln? & Verves, 1997).

Paramacronychiinae’de, salyangozlar üzerinde nekrofaj-predatör olan türleri bilinmektedir (Eurychaeta, Nyctia). Dişiler larvalarını salyangozun solunum açıklığının içine doğru fışkırtırlar ya da Verves (1976b)’e göre epiphragma’nın üzerine bırakırlar (Povoln? & Verves, 1997).

Örümceklerin yumurta keseleri (kokonlar) üzerinde obligat predasyon, Parasarcophaginae’den Arachnidomyia (Pahallanthina) ve Parasarcophaga

(Baranovisca) cinslerinde bilinmektedir. Dişiler yumurtalarını kokonun üzerine bırakırlar ve çıkan larvalar ilk segmentlerindeki güçlü dikenler yardımıyla kokonu delip içine girerler (Povoln? & Verves, 1997).

Bazı Paramacronychiinae türleri (Oophagomyia ssp., Wohlfartia ssp., Sarcotachina ssp.) nekrofajdır; ama aynı zamanda çekirgelerin yumurta kümeleri üzerinde fakültatif predasyon da yaparlar (Povoln? & Verves, 1997).

Lepidoptera pupaları ve prepupaları üzerindeki fakültatif ve obligat predasyon, Sarcophaginae altfamilyası içinde bilinmektedir. Lepidopter populasyon dalgalanmalarının zirveye ulaştığı periyotlarda pek çok fakültatif predatör tür pupalara saldırır (örn. Liosarcophaga harpax, Robineuella pseudoscoparia, Kramerea schuetzi, Boettcheria spp.). Obligat predatör türler ise Emdenimyia, Harpagopyga, Johnsonii’den Sarcodexiopsis, Idoneamima loughi, Lopygia uliginosa, Liosarcophaga subharpax (Sarcophaginae) dir. Tachnidae’nin aksine, Sarcophagid larvaları aktif olarak hareket eden kelebek tırtıllarının içine giremezler, sadece hareketsiz pupaların ya da prepupaların içine girebilirler (Vasiliev, 1913).

Çiftlik ve evcil hayvanların çok önemli paraziter hastalıklarından biri olan tarvmatik myiasisler ciddi hayvan sağlığı problemlerine ve ekonomik kayıplara yol açarlar. Wohlfahrtia magnifica ve diğer türler daha çok koyunlarda ciddi problemler oluşturmakla beraber diğer evcil ve vahşi hayvanlardan sığır, keçi, at, deve, kedi, köpek, tavşan, kirpi, kaz, hindi ve leyleklerde travmatik myiasisler oluştururlar (Şaki, 2004).

Bazı Sarcophaginae ve Paramacronychiinae (özellikle Wohlfartia ssp.) türleri omurgalılarda fakültatif olarak myiasis oluştururlar. Bu durumda, yiyeceklerle yutulup sindirim kanalına geçen canlı larva veya ölü larvalar geçici olan bu parazitik dönemde, gelişme göstermediklerinden, gerçek myiasis etkeni olarak dikkate alınmazlar. Bunlar, bağırsakta sınırlı olarak bulunduklarından bazı myiasis sendromlarına sebep olabilirler.

Bu sendromlar myiasis olarak değil, “pseudo myiasis” olarak tanımlanır (Zumpt, 1965).

parazit olan Sarcophagid türleri fazla değildir: Wohlfartia meigani ve W. vigil sürüngenler, amfibiler, kuşlar ve memelilerde deri miyazisi yapar. W. magnifica kuş ve memeli gibi sıcakkanlı hayvanlara saldırır. Sarcophagine’ler içinde bazı spesifik türler kurbağalara (Notochaeta bufonivora), bukalemunlara (Anolisomyia blackae) ve kaplumbağalara (Cistudinomyia cistudinis) saldırırlar. Kan emici Calliphoridae’nin aksine sadece şizofag Sarcophagine türleri kuş yavrularına saldırırlar (Povoln? &

Verves, 1997).

Bazı türler Ravinia pernix (Raviniini), Hystrococnema plinthopyga, Kellimyia kellyi (Imparinii), Helicobia monionella, H. rapax, Sarcodexia innota (Sarcodexiini), Helicophagella melanura, Pierretia nigriventris, Bercaea cruentata, Boettcherisca spp (Sarcophagini) hem omurgalı hem de omurgasızlar üzerinde şizofagiden predasyona ya da fakültatif parazitliğe kadar geniş bir larval beslenme çeşitliliği gösterirler (Povoln? &

Verves, 1997).

Yumuşak derili hayvanlar üzerindeki Sarcophagid predasyonu ve parazitliği Paramacronychiinae ve Sarcophaginae içinde bağımsız olarak, beslenme spektrumunun genişlemesi ve değişik fakültatif eğilimler temelinde gelişmiştir. Obligat predasyon ve parazitlik, sadece tür ya da cins seviyesinde bilinmektedir. Sadece Johsoniini cinsi yumuşak vücut örtülü hayvan parazitoidlerini tamamen kapsar. Bu çeşit beslenme ayrıca konakçının boyutları ve karakterine bağlı olabilir. Küçük konakçılarda, larva bir parazit olarak gelişir ve konakçıyı öldürdükten sonra diğer bireylere ya da başka konakçıya saldırır (Povoln? & Verves, 1997).

Beslenme özelleşmesi, spesifik nekrofaji ya da koprofaji stratejilerine meydan vermiştir. Spesifik salyangoz nakrofajlarının yanı sıra, spesifik böcek nekrofajları (Xinopella, Phallantha vs.) ya da küçük omurgalı nekrofajları (Ascotella, bazı Robineulaa türleri, Liosarcophaga, Sarcorohdendorfia vs.) bilinmektedir (Povoln? &

Verves, 1997).

Sarcophagidler az ya da çok termofilik sinekler olarak mevsim başlarında ya da vejetasyon periyodunun sonunda beslenme substratlarını kullanamazlar. Diğer şizofag sineklerle (Helemyozidae, Scathophagidae, Calliphoridae) rekabetten kaçınmak için

çoğu zaman özel habitatlara adapte olmuşlardır: Deniz kıyıları ve tatlısu habitatları, sucul ya da amfibik hayvanların vücutları gibi. Bazı larvalar, böcek larvalarının açtığı delik ve galerilerde, karınca, termit ve arı yuvalarında gelişirler (Dexosarcophaga, Fariimyia, Panava, Notoecus, Metoposarcophaga, Tripanura) (Povoln? & Verves, 1997).

Özel bir nekrofaji şekli de etobur bitkilerin sindirim sıvılarında hapsolan böcekler üzerinde görülür (Povoln? & Verves, 1997).

Bazı Sarothromyiini (Nephochaetpoteryx)’de ve Raviniini’nin çoğunluğunda obligat koprofaji bilinmektedir. Koprofaji bu türlerde diğer nekrofaj böcekler tarafından tüketilmiş geç safhadaki cesetler üzerinde beslenme alışkanlığından türemiştir (Povoln? & Verves, 1997).

İyi sklerotize olmuş kutikulaya sahip eklembacaklılar üzerinde parazit olan Sarcophagidler kompakt bir sistematik grup oluştururlar. Bunlardan Ortoptera parazitlerini, (Blaesoxipha, Servaisia, Acridiphaga, Amblyocorephenes, Neotephromiyella, Opsophyto, Ptorodexia ve Tephromyia), Tenebroidae arı parazitlerini (Acanthodorheca, Agriella), Mantidae parazitlerini (Mantidophaga), bütün ağustos böceği (Cicada) parazitleri Emblemasomatini cinsine aittirler. Değişik takımlara ait obligat artropod parazitleri özelleşmiş cinslerdir. Myriapod parazitleri Spinobolomyia’ya (İmpariini) aittirler, çekirgeler Phallocheira (Sarcophagini) tarafından, Scarabid böcekler ise Wohlfahrtiopsis (Sarcophagini) tarafından saldırıya uğrarlar (Povoln? & Verves, 1997).

Çok sayıda gözlem göstermiştir ki, Sarcophagidler artropodlar üzerinde sadece 1. ve 2. instar larvası halindeyken parazitik olarak beslenirler, 3. instar larvası nekrofajdır (Spassky, 1915; Allen, 1926; Ristich, 1956; Cahrykuliev ve Myarzeva, 1964; Evans, 1970; Kormbein, 1967; Kurczewski ve Spofford, 1986: Savran, 1994’den).

Uçan eşekarılarına larva bırakan Miltogramminae dişileri ayrıca diğer uçan böceklere özellikle bal arılarına da larva bırakabilirler. Böyle durumlarda larvalar

konukçunun vücuduna pleural membranlar yoluyla girer, bu da ikincil parazitizmle sonuçlanır (Povoln? & Verves, 1997).

Yapısal olarak çok kompleks ekosistemlere girebilmek için Sarcophagidler pek çok preadaptasyona sahiptirler, bu da onların ekolojik esnekliğini gösterir. Pek çok türdeki nekrofaj-predatör beslenme stratejisi bunlara, uygun duruma göre değişik beslenme substratları ile beslenme olanağı verir. Miltogramminae’nin çoğunluğu habitat uygunluğuna göre değişik yuvalardaki çok çeşitli konakçılar üzerinde beslenebilirler (Artamonov, 1983, 1987: Povoln? & Verves, 1997’den).

Etsineklerinin larvaları adli biyolojide de önem taşımaktadır. Açıktaki cesetler üzerindeki hayvanların, özellikle böceklerin ve dipterlerin gösterdiği süksesyon ölümü izleyen doğal süreçler arasındadır (Povoln? & Verves, 1997).

Leşin ortadan kaldırılmasında rol oynayan canlılar çok geniş bir biyolojik çevreyi kapsamaktadır. Çürüyen hayvan leşleri farklı canlı grupları için geçici bir besin kaynağı oluştururlar. Birçok yırtıcı ve kemirici memeli grupları leşin farklı bölgelerine saldırırlar. Böylece leşin dağılmasına yardımcı olurlar. Böcekler olmadan çürümede çok yavaştır; dolayısıyla insektler geldiğinde leşin kayboluşu çok hızlanmaktadır. Eğer bir leş, gömülmeden açığa bırakılırsa, insektler çalışmaya başalyan ilk canlılar olup organik materyalin ekosisteme geri dönüşünde önemli rol oynarlar (Kamay, 1959).

Doğanın ekolojik dengesinde, ölü hayvanların çürüme ve dağılması böcek aktivitesi ile gerçekleştirilir. Bu tür böcek sınıflarına “sarcosaprophagous böcekler”

denilir. Adli Entomoloji, sarcosaprophagous böcek gruplarının farklı türlerinin ardarda cesede ulaşmasındaki değişik zaman dilimleri ve farklı türlere ait döllerin gelişim basamaklarının tanımlanması üzerine kuruludur (Nuorteva, 1977: Savran, et al, 1994’den).

Çürümenin ilk basamağında sarcosaprophagous sineklerinden, Calliphoridae (uçan sinek), Sarcophagidae (et sineği) ve Muscidae (ev sineği) görülürler. Dermestesid böcekler ve kemik böcekleri (Coleoptera) daha sonra gelirler. Adli Entomoljinin en

Ergin Sarophagidler için insan cesedi ve hayvan leşleri, bir besin kaynağı olduğu gibi, larvalar içi de besleyici bir ortamdır. Ergin sinekler yumurtalarını güvenli bir yer olmasından dolayı cesedin gölgeli ve katlı yerlerine bırakırlar. Yumurtadan çıkış, ılık ortamda birkaç saat ve soğuk çevrede 1-2 gün sürer. Genç larva cesedi yemeğe başlar ve 3 kez deri değiştirir. Bu 3 larval dönem morfolojik olarak ayırt edilir. Son larval evredeki larva, cesedi terk ederek toprağın altına, giysilerin katlı kısımlarına yani güvende olabilecekleri yerlere giderler. Belli bir dinlenme periyodundan sonra beyaz pupa şekline dönüşür. Pupal dinlenme ve metamorfozdan sonra, erginleşmiş sinek, kabuğu kırarak dışarı çıkar. Dışarı çıktıktan hemen sonra kanatlar gelişir. Çiftleştikten sonra dişiler yumurtlamaya başlar (Nuorteva, 1977: Savran, et al, 1994’den).

Herbir sinek, cesede her gelişinde yaklaşık olarak 300 yumurta bırakır (Erzinçlioğlu, 1990).

Sadece sınırlı sayıda et sineği (Berceaea cruentata (Meigen, 1826) (syn.

Haemorrhoidalis Fallen, 1817), Parasarcophaga hirtipes (Wiedermann, 1830), Liosarcophaga dux (Thomson, 1869) L. Jacobsoni Rohdendorf 1937), Liopygia crassipalpis (Macquart, 1839) ve L. argyrostoma (Robineau-Desvoidy, 1830) adli vakalarda görülmüştür (Povoln? & Verves, 1997).

Günümüze dek yapılan çalışmalar sonucu Türkiye’den toplam 81 Sarcophagidae türü listelenmiştir. Türkiye etsinekleri üzerine az bir çalışma yapılmış olup bunlar genel olarak taksonomik makale ya da biyolojik notlar halindedir. Türkiye et sinekleri hakkındaki ilk makale (Rohdendorf, 1937) tarafından yazılmış olup 3 Sarcophaga cinsine ait türler kaydedilmiştir ve Türkiye etsinekleri faunasının bilinmediğine dikkat çekilmiştir (Süreyya, 1931; Nizamlıoğlu, 1954; Merdivenci, 1966; Ebejer, 2000: Kara

& Pape, 2002’den).

Ülkemiz etsinekleri ile ilgili yapılan çalışmalar Anadolu Sarcophagidae faunasını açıklamak için yeterli değildir. Avrupa ülkelerinden Avusturya 119, Bulgaristan 108, Macaristan 140 İsviçre 117 Sarcophagidae türü kaydına sahiptir (www.faunaeur.org) Bu bakımdan zengin coğrafik ve iklimsel özellikelere sahip olan

Anadolu’nun, yapılacak çalışmalar ile 170- 250 Sarcophagidae türününe sahip olduğu düşünülmektedir (Kara& Pape, 2002).

Sarcophagidlerin çesetlerin çürüme zamanlarının belirlenmesinde adli entomoloji için önemli kullanım alanları bulunmasına; pek çok türünün evcil hayvanlarda önemli sağlık sorunları yaratmasına ve ciddi ekonomik kayıplara neden olmasına; parazitik larval özellikleri ile bir çok böcek türürün populasyonlarının kontrolünde önemli rolllerinin bulunmasına rağmen halen ülkemiz faunası ile ilgili çalışmalar sınırlı sayıdadır. Bu nedenle Sarcophagidae faunası ile ilgili daha kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır. Buradan hareketle Eskişehir çevresinde Sarcophagidae faunası belirlenmeye çalışılmıştır.

Belgede Biyoloji Anabilim Dalı (sayfa 12-21)

Benzer Belgeler