• Sonuç bulunamadı

Ağız ve diş sağlığı, genel sağlıktan ayrı düşünülmemesi gereken, bireyin yaşam kalitesini ve konforunu direkt olarak etkileyen önemli bir faktördür. Ağız ve diş sağlığının en önemli göstergelerinden biri diş çürükleri ve buna bağlı diş kayıplarıdır. Diş çürükleri çok uzun yıllardır önemli bir sağlık sorunu olarak her yaştaki bireyin karşısına çıkmaktadır.

Diş çürüklerinden korunmak için sorunun toplum içindeki yaygınlığının belirlenmesi ilk aşamadır. Bundan sonra çürüğü etkileyen faktörler araştırılır, çözüm yolları bulunur ve uygulamaya geçilir.

Sosyo-ekonomik düzey, hem eğitim-kültür, hem de ekonomik yeterlilik açısından, ağız ve diş sağlığını etkileyecek en önemli faktörlerdendir. Eğitim ve kültür düzeyinin yetersizliği, konuyla ilgili bilgi ve ilgi eksikliğini, buna bağlı çocuklara çok erken dönemlerden itibaren verilmesi gereken bilgi ve motivasyonun verilememesini doğurmaktadır. Ekonomik kısıtlılıklar sonucu ise hem önleyici ve koruyucu, hem de tedavi edici hizmetlerden yararlanmak güçleşmektedir. Ayrıca, ağız sağlığına gerekli önem verilmemesi sonucu diş fırçalama alışkanlığının olmamasına ve yanlış beslenme alışkanlıklarına neden olmaktadır. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ve koruyucu diş hekimliği uygulamalarının henüz yaygınlaşmadığı ülkelerde, sosyo-ekonomik durumun ağız ve diş sağlığı problemleriyle ilişkili olabileceği düşünülmektedir.

Yaptığımız bu çalışmada sostoekonomik düzeyin çocuklarda ağız ve diş sağlığı üzerinde olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla kapsamlı bir anket formu hazırlanarak sosyoekonomik yönden farklılık gösteren iki okulda, toplam 120 çocukta ağız ve diş taraması yapılmıştır.

2 2. GENEL BİLGİLER

2.1. DİŞ ÇÜRÜĞÜNÜN TANIMI

Diş çürüğü, hemen herkes tarafından kolaylıkla tanınabilmesine rağmen;

etiyolojisi, patolojisi ve tedavisi hakkında çok az şey bilinen, hatta tarifinde bile birleşilememiş bir hastalıktır.

Diş çürümesini başlatan ve ilerlemesine sebep olan olayların açıklığa kavuşturulabilmesi için uzun yıllardır devam eden çalışmalar vardır. Çürük tek bir olay değildir. Aksine, birbirini izleyen olaylar dizisidir. Çürük, bir dizi olaylar içinde, dişin kimyasal yapısında, dolayısıyla ultrastrüktüründe ortaya çıkan geriye dönüşümü olmayan bir patolojik değişmedir. (1)

Bir başka tanıma göre; diş çürüğü diş yüzeyinde lokalize olan karyojenik mikroorganizmaların, mikrobiyal aktiviteleri sonucu ürettikleri asit ile diş ve çevre dokuları arasındaki demineralizasyon-remineralizasyon dengesinin, demineralizasyon lehine bozulması sonucu gelişen bir patolojidir.(2)

2.2. DİŞ ÇÜRÜĞÜNÜN ETİYOLOJİSİ

Diş çürüğünün etiyolojisinde, çeşitli faktörler rol oynar ve çürüğün oluşması için, uygun ortamın, karyojenik oral floranın ve uygun diyetin yeterince ve belli bir süre bir arada bulunması gerekmektedir.(3) Çürük oluşumunun,

3

ortam (diş, çürük), substrat (diyet) ve mikroflora ve zamandan oluşan dört ana faktörün etkisiyle meydana geldiği kabul edilmektedir.(4)

2.2.1. Dış Etkenler

Diyet ve zaman faktörleri çürüğün oluşumunda etkili olan dış etkenlerdir:

2.2.1.1. Diyet (Substrat)

Ağıza alınan besinler, plak florasındaki mikrorganizmalar için besin kaynağı oluşturmaktadır. Diş çürüğü, besinlerin ağızdaki mikroorganizmalar tarafından fermente edilmesi sonucunda ortaya çıkan asitlerin etkisi ile ortaya çıkmaktadır. Asit oluşturan mikroorganizmalar; fermente edilebilir karbonhidratları ve özellikle sükrozu kullanarak karyojenik etki gösterirler.(5)

2.2.1.2. Zaman

Bireye ait uygun ortam, uygun substrat ve bu substratı fermente edebilen mikroorganizmaların varlığında, ortamda oluşan asidin, diş sert dokusunun yıkımına neden olduğu bilinmektedir. Diş çürüğünün oluşması için gerekli olan tüm bu faktörlerin, belli bir süre ve sıklıkta bir arada bulunması gerekmektedir.(6,7,8)

2.2.2. Bireye Ait Faktörler

Diş yapısı, tükürük faktörleri, immunoglobulinler, plak ve mikroorganizmalar diş çürüğünü etkileyen bireye ait faktörlerdir.

4 2.2.2.1. Diş yapısı

Çürük oluşumunda rol oynayan faktörlerden biri de dişlerdir. Dişin morfolojik yapısının, plak retansiyonuna elverişli, diş sert dokularının asitlere karşı dayanıksız olmasının ve diş dizisindeki düzensizliklerin çürük oluşumuna neden olduğu bilinmektedir.(6)

2.2.2.2. Tükürük

Tükürük, ağız dokularını yıkayan ve ağız boşluğunun sağlıklı durumunun devamlılığı için temel olan, major ve minor tükürük bezleri tarafından salgılanan, insan vücudunun en önemli sekresyonlarından biridir. % 99-99,5’i su olan tükürüğün geri kalan kısmı; proteinler, glikoproteinler, lipidler gibi büyük organik moleküllerden, glikoz ve üre gibi küçük organic moleküllerden ve fosfat, klor, kalsiyum, sodium, potasyum, magnezyum gibi elektrolitlerden oluşmaktadır.

Yapılan çalışmalar, ağızda normalde yaklaşık 1 ml tükürük olduğunu göstermiştir. Sağlıklı bir insanda günlük tükürük salınım miktarı 1-1,5 litredir.(9).

Tükürüğün akım hızı, ph’I ve tamponlama kapasitesi çürük üzerinde etkili olan tükürükle ilgili önemli faktörlerdir.

Tükürüğün yapısına etki eden en önemli faktörlerden biri, tükürüğün akım hızıdır. Stimüle olmamış tükürüğün akım hızı, yetişkinlerde dakikada yaklaşık 0,3-0,4 ml, 5 yaş ve altındaki çocuklarda, dakikada 0,2 ml’dir. Stimüle edilmiş tükürüğün akım hızı ise yetişkinlerde dakikada 1,5-2 ml, çocuklarda ise dakikada 1 ml’ye çıkar.(9,10) Tükürük akım hızı, vücut fonksiyonlarına göre gün içerisinde değişiklik gösterir. Tükürük miktarı azaldığında, tükürüğün yıkayıcı ve

5

koruyucu etkisi ortadan kalkacağı için, çürük oluşma hızının arttığı bildirilmektedir.(11,12,13)

Çürüğe neden olan en önemli etkenlerden biri de tükürük ph’ıdır. Tükürük ph’ının normal değeri 6,7-7,1 arasındadır.(9)Glikoz veya monosakkaritler ağızda bulunan mutans streptokoklar tarafından fermente edilerek tükürük ph’ını asidik hale getirir. Tükürük ph seviyesi ile çürük görülme sıklığı arasında negatif bir ilişki olduğu bildirilmiştir.(14,15)

Tükürük içerdiği, bikarbonat, fosfat ve amfoterik proteinler sayesinde, tampon görevi görmektedir.Tükürükte bulunan tampon maddeler, ağız içerisindeki, sert ve yumuşak dokuları, kimyasal etkilerle yaralanmalardan ve bakterilerin asit üretimi ile oluşturdukları zararlı etkilerden korumakta yardımcı olur. Tükürüğün tamponlama kapasitesi diş çürüklerinin önlenmesinde önemlidir.(9)

Tükürük, plaktaki mikroorganizmalar tarafından oluşturulan fermentasyon ürünü asitlerin ortamdan uzaklaştırılmasını sağlar. Ağız içi ve mikrobiyal ph’ını nötr duruma getirir.(9)

2.2.2.3. İmmunoglobulinler

Antikorlar, sıvısal immuniteden sorumlu temel moleküllerdir.

İmmunoglobulinler insanlarda beş çeşittir. (IgM, IgG, IgA, IgE, IgD) sIgA değerinin mutans streptokoklara karşı koruyucu etkisi tanımlanmıştır.(16)

6 2.2.2.4. Plak

Plak mikroflorası, özellikle karbonhidratlı yiyecekleri fermente ederek, ağız içerisinde asit üretimine katkıda bulunur. Plak ph’I kısa bir sürede çürük oluşumunu başlatacak bir seviyeye gelir.

2.2.2.5. Mikroorganizmalar

Bakteriler ağızda, mukozal membranlara veya diş üzerindeki kazanılmış mine pellikülüne yapışarak kolonize olurlar. Diyet ile alınan karbonhidratların ağızdaki mikroorganizmalar ve enzimler yoluyla parçalanması sonucu ortam ph’ı düşer. Mikroorganizmaların bulunmadığı bir ortamda, diş çürüğünün oluşmayacağı bilinmektedir.(17,18) Yapılan mikrobiyolojik çalışmalarda, çürüğün oluşumu yönünden üzerinde en çok durulan mikroorganizma gruplarının, streptokoklar, laktobasiller ve aktinomiçesler olduğu gösterilmiştir.

Oral streptokoklar; S. sanguis, S. mitior, S. milleri, S. salivarius, S.

mutans’lardır. Özellikle okluzal fissürlere penetre olurlar ve bu çürüklerden sorumludurlar.

Laktobasillerin çürüğün başlangıcında önemli roller olduğu söylenemez.

Dentin yıkımından sorumlu bakteri türleri laktobasillerdir. En sık görülenler; L.

casei, L. acidophilus, L.plantarum, L. salivarius, L. fermentumdur.

Oral aktinomiçesler, plak içinde bulunurlar ve zayıf asit oluştururlar. Kök yüzeyi çürüklerinden, A. naeslundi ve A. viscosus’un sorumlu olabilecekleri bildirilmektedir. Subgingival mikrofloradan ve kök yüzeyi çürüklerinden en çok

7

soyutlanan mikroorganizmalardır. Çocuklarda supragingival dental plakta bulunan bakteriler arasında % 50’lere varan yoğunluğa ulaşmaktadırlar.(19)

2.3. ÇÜRÜK RİSKİNİN BELİRLENMESİ

Koruyucu uygulamalarda kullanılacak en uygun yöntemin saptanması, hastanın çürük riski seviyesine bağlıdır. Bu nedenle hastanın çürük riski ilk aşamada değerlendirilmelidir. Yüksek, orta veya düşük çürük riski var olduğunu saptayabilmek için, hastadan dikkatli bir tıbbi ve dental anamnezle birlikte klinik inceleme yapılır. Hastadan alınan anamnezde sosyo-ekonomik durum, medikal problemler, ilaç kullanımı, diyet, ağız diş sağlığı eğitim seviyesi ve ağız hijyeni alışkanlıkları incelenir. Klinik incelemede; çürük kavite sayısı, çürük lokalizasyonları, çürüğün sertliği ve rengi ve daha önce yapılan dolgu sayısı, dolguların ne zaman yapıldığı ve yapılma sıklığı, çapraşık dişler, derin fisüürler, hipoplazik dişler ve ortodontik apareylerin varlığı, ağız hijyeni, diş sayısı, diş çekim nedeni ve en son ne zaman diş çekildiği incelenir.(20)

Çürük riskinin belirlenmesinde çürük aktivite testleri ve çürük risk modelleri kullanılmaktadır.

8

Çocuklarda çürük riskinin sınıflandırılması:

Çürük Riski Yüksek

İki ya da daha fazla çürük Düzgün yüzey çürükleri var Streptocuccus mutans yüksek Derin pit ve fissürler

Ağız hijyeni kötü

Diş hekimi kontrolü düzensiz Beslenme alışkanlığı kötü Tükürük akımı yetersiz

Çürük Riski Orta Bir çürük

Derin pit ve fissürler Ağız hijyeni iyi değil

Düzensiz diş hekimi kontrolü Ortodontik tedavi görüyor

9 fırçalama önemlidir. Düzenli diş fırçalama ve beslenme gibi alışkanlıklar çocukluk döneminde kazanıldığında daha kalıcı olmaktadır. Bu alışkanlıkların kazanılmasında, kişinin bulunduğu sosyal ortam çok önemlidir. Çalışmalarda, ailenin ekonomik ve sosyal durumunun, etnik köken ve eğitim seviyesinin, ağız hijyeni ile ilgili bilgi düzeyinin, ağız hijyen alışkanlıklarının, çocukların çürük prevalansı ve insidansını etkilediği gösterilmiştir. Bu nedenle, bireylerin çürük riskinin belirlenmesinde sosyoekonomik değerlendirmenin yapılması, sonuçlarının daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.(22,23)

2.4. ÇÜRÜK PROFİLAKSİSİ VE KORUYUCU DİŞ HEKİMLİĞİ

Çürüğün oluşumunda başlıca etken olan diyetten karbonhidratların, çürük profilaksisi bakımından ortadan kaldırılması mümkün değildir. Mekanik temizlik de ancak besin artıklarını ortadan kaldırabilir. Ağızdaki fermentasyon proçesleri ve asit oluşumu mekanik temizlikle kısmen azaltılır, fakat tamamen ortadan kaldırılamaz.(24)

Profilaksinin değerlendirilmesi sırasında diş morfolojileri ve arktaki konumlarının incelenmesi gerekmektedir. Mekanik temizlemeye elverişli

10

olmayan bölgelerin koruyucu tedavilerle ortadan kaldırılması gerekir.

Retansiyon köşeleri için de gerekli durumlarda ortodontik tedaviler önerilir.(25) Diş çürüğünü önlemede çürüğe neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması esas hedeftir. Diş sürmesi sırasında diyetin düzenlenmesi ve flor alımı dişleri daha dirençli hale getirir ve şeker alım sıklığının azaltılması,plağın uzaklaştırılması ile de bakteri kolonizasyonu engellenip çürük oluşumu azaltılabilir.(26)

Koruyucu diş hekimliğinin önemi tartışılmazdır. Bu uygulamaların ağrısız, basit, ucuz ve ileride oluşabilecek sorunları önleyebilmesi ise bu önemi doğrular niteliktedir. İleride sağlam dişler ve ağız sağlığına dikkat eden ve önem veren bireylere sahip bir toplum olabilmek adına uyguladığımız bu yöntemler tedavi edici yöntemlerle paralel uygulanmalıdır.(27)

Koruyucu diş hekimliği çalışmaları tüm toplum için geçerli olmakla birlikte konunun özellikle toplumlarımızın geleceği olan çocuklar üzerinde yoğunlaştırılması ileride sağlıklı nesillere sahip olmamızı sağlayacaktır.(25,26)

GEREÇ VE YÖNTEM

Sosyoekonomik durum, ailenin eğitim seviyesi, beslenme gibi faktörlerle diş çürüğü arasındaki ilişkiyi ortaya koymak ve çürük riskinde hangi faktörün etkili olduğunu belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmada yaşları 6-9 yaş arasında değişen 120 çocuk ve aileleri katılmıştır. Yapılan bu çalışmada kullanılmak üzere bir anket formu ve diş taramalarının kaydedildiği bir form

11

hazırlanmıştır. ( Tablo.1 ve Tablo.2) Anket uygulamasından biri İzmir Bornova Özel Ege Lisesi’nde 60 öğrenciye, diğeri ise İzmir Işıkkent İlköğretim Okulu’nda 60 öğrenciye yapılmıştır.Yapılan ön çalışmada iki okul arasındaki çocukların sosyoekonomik durumları ve ailelerin eğitim seviyelerinin farklılık gösterdiği saptanmıştır. Ailelere de beslenme ve ağız diş bakımı alışkanlıklarının sorulduğu 27 sorudan oluşan bir anket hazırlanmıştır. Çalışmaya katılan çocukların ayrıca ayna ve sondla, gün ışığı altında ağız muayeneleri DMFS, dfs indeksleri kullanılarak kaydedilmiştir. Çalışmada yer alan öğrenciler rastgele seçilmiştir. Çalışma kapsamında sorulan sorulara verilen cevapları analiz etmeye yönelik olarak Tek yönlü Anova testi, Bağımsız örneklem t-testi ve korelasyon analizleri uygulanmıştır. Tek yönlü Anova testi ve Bağımsız Örneklem t-Testi ile ilişkisiz örneklemler arasında bir farklılık bulunup bulunmadığı test edilirken, korelasyon analizi ile örneklemler arasındaki ilişkiler ve boyutları test edilmiştir.

12 Tablo.1

VELİLERE YÖNELİK ANKET FORMU:

Adı - Soyadı :

Cinsiyeti : Yaşı :

Adres :

Telefon numarası :

1) Sosyoekonomik durum nasıl?

Anne : a)emekli b)işçi c)memur d)serbest meslek e)çalışmıyor Baba : a)emekli b)işçi c)memur d)serbest meslek e)çalışmıyor Aylık toplam kazanç : (……….)

2) Ailenin eğitim durumu nasıl?

Anne : a)yüksek tahsil b)lise mezunu c)ilk-orta okul d)okur yazar değil Baba : a)yüksek tahsil b)lise mezunu c)ilk-orta okul d)okur yazar değil 3) Aile göç etti mi? a) evet b)hayır

4) Aile kaç kişi? (...)

5) Ailede çalışan kişi sayısı nedir? (...) 6) Oturduğunuz ev kaç odalı? (...)

7) Çocuğa kim bakıyor? a) anne b) aile büyükleri c) bakıcı d) kreş

13

8) Ailede ağzında çürük ya da çekilmiş diş olan birey var mı?

a) evet b) hayır

9) Düzenli öğün saatleri var mı? (sabah, öğle, akşam) a) evet b) hayır

10) Ara öğünler ne sıklıkta? a) günde bir kez b) günde 1-3 arası c) günde 3’ten fazla

11) Çocuğunuz bebekken beslenme şekli nasıldı?

a) anne sütü b) mama

12) Anne sütü ile beslenme süresi ne kadar?

a) 6 aydan az b) 6-12 ay c) 12 aydan fazla

13) Yemek aralarında ne tür gıda alımına alışkanlık var?

a) ekmek-sandviç b) meyve c) bisküvi-gofret d) şeker-çikolata e) diğer

14) İçecek olarak tercih edilen sıvılar nelerdir?

a) süt-ayran b) meyve suyu c) asitli d) diğer (………)

15) Yemekler arası gün boyu şeker tüketimi ne kadar? ( Biberonla ya da sulukla su dışında meyve suyu, gazlı içecekler, şekerli ilaçlar dahil olmak üzere)

a) günde 3’ten fazla b) günde 1-2 c) sadece yemeklerde 16) Bebekken yiyecekleri tatlandırdınız mı? a) evet b) hayır 17) Çocuğunuz biberon kullandı mı? a) evet b) hayır

14

18) Kullandıysa ne kadar süre ile biberon kullandı?

a) 6 ay b) 6-12 ay c) 12-24 ay arası d) 24 aydan fazla

19) Çocuğunuz emzik emdi mi? Emdiyse şeker ve reçel gibi tatlılara batırarak tatlandırdınız mı? a) evet, emziği tatlıya batırdık

b) evet ama tatlandırmadık c) hayır

20) Çocuğunuz daha önce diş hekimine gitti mi? a) evet b) hayır

21) Herhangi bir diş tedavisi yapıldı mı? a) evet b) hayır

22) Çocuğunzun diş hekimine gitme sıklığı nedir?

a) 6 ayda bir b) yılda bir c) şikayeti olursa

23) Çocuğunuzun diş hekimi korkusu var mı? a) evet b) hayır 24) Çocuğunuz günde kaç kez dişlerini fırçalıyor?

a) günde < 1 b) günde 1 c) günde 2-3

25) Aile bireyleri diş fırçalamasına yardımcı oluyor mu? a) evet b) hayır 26) Çocuğunuz diş macunu kullanıyor mu? a) evet b) hayır

27) Çocuğunuzun flor alım düzeyi nasıl?

a) topikal ( diş macunu), sistemik ( suların florlanması, flor tabletleri) flor alımı var

b) topikal ( diş macunu), sistemik flor alımı yok c) topikal ya da sistemik flor alımı yok

15 Tablo.2

AĞIZ MUAYENESİ SIRASINDA ELDE ETTİĞİMİZ SONUÇLAR 1) Dişlerde çapraşıklık var mı? a) evet b) hayır

2) Ortodontik tedavi görüyor mu? a) evet b) hayır

3) Çürük lokalizasyonu : a) düz yüzeylerde b) okluzal yüzeylerde c) aproksimal yüzeylerde d) tüm yüzeylerde 4) Beyaz lezyon var mı? a) evet b) hayır

5) Hipoplazi var mı? a) evet b) hayır 6) Görünür plak: a) var b) yok

7) Gingivitis: a) var b) yok

8) Mine defektleri, derin pit/ fissür: a) var b) yok 9) Dentisyon: a) süt b) karışık c) sürekli

10) Ağızdaki diş sayısı: ...

DMFS – dfs İNDEX DEĞERLERİ

55 54 55 52 51 61 62 63 64 65

17 16 15 14 13 12 11 21 22 23 24 25 26 27

85 84 83 82 81 71 72 73 74 75

47 46 45 44 43 42 41 31 32 33 34 35 36 37

16 4. BULGULAR

Çalışmamıza Işıkkent İlköğretim Okulu ve Özel Bornova Ege Lisesi olmak üzere sosyoekonomik durumu farklı olan iki okuldan toplam 120 öğrenci katılmıştır. Çalışmaya katılan çocukların intraoral muayenelerinin sonuçları ve ailelerine uygulanan anket çalışmasının sonuçları Tek yönlü Anova testi, Bağımsız örneklem t-testi ve korelasyon analizleri uygulanarak incelenmiştir.

Yapılan incelemelerin sonuçları aşağıda tablolarda verilmiştir.

Tablo 1: Çalışmaya katılan öğrencilerin cinsiyet dağılımı

Erkek Kız

Devlet Okulu 28 32

Özel Okul 30 30

Çalışmamıza 60 kişi devlet okulundan ve 60 kişi özel okuldan olmak üzere toplam 120 öğrenci katılmıştır. Bunların 58’ i erkek, 62’ si kızdır. Bu öğrencilerin yaş ortalaması 7.86’dır.( Tablo 1)

Tablo 2: Cinsiyete göre dfs değerlerinin karşılaştırılması

Cinsiyet N Ortalama

dfs Erkek 58 5,09

Kız 62 3,60

17

Yapılan analiz sonucunda elde edilen veriler incelendiğinde, erkeklerin dfs ortalaması 5,09 iken kızların ortalaması 3,60 tır. Cinsiyetlere göre dfs verilerinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.. Yaş ile de dfs verileri arasında bir ilişki bulunamamıştır. ( Tablo 2)

Tablo 3: Devlet Okulu ve Özel Okul arasındaki dfs değerlerinin karşılaştırılması

Okulkodu N Ortalama Std. Sapma

dfs Özel Okul 60 2,85 3,359

Devlet

Okulu 60 5,78 5,029

Yapılan analiz sonucunda elde edilen veriler incelendiğinde, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan Özel Bornova Ege Lisesi’nin dfs ortalaması 2,85 iken, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan Işıkkent İlköğretim Okulu’nun ortalaması 5,78 dir. Okula göre dfs verilerinde %95 anlamlılık düzeyinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. ( Tablo 3)

Buna göre Işıkkent İlköğretim Okulu ve Özel Bornova Ege Lisesi arasında dfs indeksleri açısından anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.

Anne ve babanın sosyo-ekonomik durumuna göre dfs değerleri karşılaştırıldığında istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

18

Tablo 4: Ailenin aylık toplam kazancına göre dfs verilerinin karşılaştırılması

dfs Kazanc

dfs Pearson Correlation 1 -,326(**)

Sig. (2-tailed) ,000

N 120 120

Kazanc Pearson Correlation -,326(**) 1

Sig. (2-tailed) ,000

N 120 120

** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).

Ailenin toplam aylık kazancı ile dfs verileri arasında negatif yönlü düşük düzeyde (-0,326) bir ilişki olduğu saptanmıştır. Buna göre ailenin aylık toplam kazanç düzeyi arttıkça dfs veri sayısı azalmaktadır. ( Tablo 4)

Tablo 5: Annenin eğitim durumuna göre dfs verilerinin karşılaştırılması

dfs Anegitim

dfs Pearson Correlation 1 ,294(**)

Sig. (2-tailed) ,001

N 120 120

Anegitim Pearson Correlation ,294(**) 1

Sig. (2-tailed) ,001

N 120 120

** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).

Annenin eğitim durumu ile dfs verileri arasında pozitif yönlü düşük düzeyde (0,294) bir ilişki olduğu saptanmıştır. Buna göre eğitim düzeyi arttıkça dfs veri sayısı azalmaktadır. ( Tablo 5)

19

Tablo 6: Babanın eğitim durumuna göre dfs verilerinin karşılaştırılması

dfs Baegitim

dfs Pearson Correlation 1 ,195(*)

Sig. (2-tailed) ,032

N 120 120

Baegitim Pearson Correlation ,195(*) 1

Sig. (2-tailed) ,032

N 120 120

Babanın eğitim durumu ile dfs verileri arasında pozitif yönlü düşük düzeyde (0,195) bir ilişki olduğu saptanmıştır. Buna göre eğitim düzeyi arttıkça dfs veri sayısı azalmaktadır. Fakat anne ile babanın eğitim düzeylerinin dfs verilerine etkisi karşılaştırıldığında annenin eğitim düzeyinin daha önemli olduğunu söylemek mümkündür. ( Tablo 6)

Tablo 7: Ailenin göç etme durumuna göre dfs verilerinin karşılaştırılması

Goc N Ortalama Std. Sapma

Std. Hata Ortalaması

dfs evet 22 6,23 5,345 1,139

hayır 98 3,89 4,208 ,425

Yapılan analiz sonucunda elde edilen veriler incelendiğinde ailenin göç etme durumuna göre dfs verilerinde %95 anlamlılık düzeyinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. ( Tablo 7)

Ailenin nüfusu ile dfs verileri arasında bir ilişki bulunamamıştır.

20

Ailedeki çalışan kişi sayısı ile dfs verileri arasında da bir ilişki bulunamamıştır.

Ailede ağzında çürük ya da çekilmiş diş olan bireye göre dfs verilerinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Aile bireylerinin ağız sağlığı ile çocuğun çürük sayısı arasında bir ilişki bulunamamıştır.

Çocuğun beslenme durumu ile ilgili sorulan sorulardan alınan cevaplar incelendiğinde;

Çocuğun düzenli öğün saatleri bulunup bulunmamasına göre dfs verilerinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

Çocuğun bebekken beslenme şekline göre dfs verilerinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Yani çocuğun bebekken anne sütü ya da

Çocuğun yemek aralarında tükettiği gıda türüne göre dfs verilerinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

Çocuğun yemek aralarında tükettiği içecek türüne göre dfs verilerinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

Çocuğun yemek aralarında tükkettiği gıda ve içecek türleri, dfs verilerini etkilememektedir.

21

Çocuğun yemekler arasında gün boyu şeker tüketim miktarına göre dfs verilerinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

Tablo 8: Bebekken yiyeceklerin tatlandırılma durumuna göre dfs verilerinin karşılaştırılması

Yapılan analiz sonucunda elde edilen veriler incelendiğinde, bebekken yiyecekleri tatlandırılan çocukların dfs ortalaması 6,00 iken, tatlandırılmayan çocukların ortalaması 3,51’ dir. Bebekken yiyeceklerin tatlandırılmasına göre dfs verilerinde %95 anlamlılık düzeyinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunmaktadır.Buna göre bebekken yiyeceklerin tatlandırılması çocukta çürük oluşumunu etkilemektedir. ( Tablo 8)

Çocuğun bebekken biberon kullanıp kullanmamasına göre dfs verileri incelendiğinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Çocuğun bebekken biberon kullanma süresi ile dfs verileri arasında da bir ilişki bulunamamıştır.

Çocukken emzik kullanıp kullanmaması ve emziği tatlandırıcı ile kullanımına göre dfs verilerinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

22

Çocuğun dişlerinde çapraşıklık olup olmaması ile dfs verileri arasında bir ilişki bulunamamıştır.

Görünür plak bulunup bulunmamasına göre dfs verilerinde istatistiki olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

5. TARTIŞMA

5. TARTIŞMA

Benzer Belgeler