• Sonuç bulunamadı

4.1. Gereç

Bu çalışma için “Hayvan Deneyleri Etik Kurulu” raporuna gerek olmadığı Fırat Üniversitesi Hayvan Deneyleri Etik Kurulu Başkanlığı’nın (FÜHADEK) 08.01.2014 tarihli 2013/133-18 sayılı yazısı ile tarafımıza bildirilmiştir.

Çalışmanın materyalini 2014-2015 yılları arasında Gaziantep ve yöresinde; çiftlik, aile işletmeleri ve kooperatif işletmelerinde ayak hastalıkları yönünden taranan 1912 baş farklı ırktan sığır oluşturdu. Sığırların büyük bir bölümü yurt dışından; Amerika, Litvanya, Avusturya, Macaristan, yurtiçinden; Bursa, Balıkesir, İzmir ve Burdur gibi yörelerden hibe ve destek projelerinden elde edilen hayvanlardı.

4.2. Yöntem

Gaziantep ve yöresinde çeşitli projelerle yapılan çiftlikler, aile ve kooperatif işletmeler incelendi. Ahırların kurulumu esnasında veya sonradan oluşan teknik hatalar tespit edildi. Teknik hataların sığırlarda meydana getireceği ayak hastaları hakkında yetiştiriciye bilgiler verildi ve ahır kurulum hatalarından, bakım ve beslemeden kaynaklı ayak hastalıklarının varlığı incelendi.

Özellikle çiftlik hayvanlarının günde en az iki defa sağımhaneye gidiş ve geliş esnasında yürüyüş ve topallıkları incelendi. Kooperatif ve aile işletmeleri bünyesinde yetiştirilen hayvanlar bağlı sisteme tabi olduklarından yerinde ayakta durmaları halinde topallık dereceleri ve duruş bozuklukları incelendi. Topallık

düzeltildi. Tırnak kesim ve bakımında; spiral makinesi, fleks, renet, tırnak kesme makası kullanıldı.

Tırnak kesimleri yapılan sığırların ayak hastalığı belirlenerek hastalığa ve lezyonun durumuna uygun tedavi yöntemi uygulandı. Çiftliklerdeki tedaviler yapılırken travay kullanıldı. Ayakta şekillenen lezyonlar varsa belirlenerek çeşitli antibiyotik ve antiseptikler uygulanarak ayak bandaja alındı. 4-6 gün ara ile ayak bandajları yenilendi. Bandajın yenilendiği her seansta lezyonlu ayağın fotoğrafı çekilerek iyileşme derecesi ölçüldü.

Çiftliğin şartlarına bağlı olarak revir (bol altlıklı boks) kullanıldı. Aile işletmelerinde revirin bulunmaması sonucunda hasta hayvanlar geldikleri bölüme tekrar bırakıldı. Ancak altları sık sık temizlenerek revir ortamı sağlanmaya çalışıldı.

Aynı ahır veya çiftliklerde benzer hastalık ve lezyonların görülmesi halinde koruma amaçlı önlemler alındı. Bunlar; rasyon incelenerek eksiklikler giderildi, ayak banyo havuzlarının olmadığı yerlerde ayak bonyo havuzları oluşturma, ayak banyo havuzları bulunan çiftliklerde ise kullanılan antiseptiklerin yoğunluğu ve uygunluğu gözden geçirildi.

Ayak hastalığının bulunduğu çiftliklerde ve işletmelerde; bakır sülfat (%5- 10), formaldehit (%3-5), oksitetrasiklin (5-6 g/l), kreolin (% 3) gibi antibiyotik ve antiseptikler tedavinin yanında koruma amaçlı olarak ayak havuzlarında kullanıldı.

Ayak hastalığı görülen sığırların sayısı, cinsiyeti, ırkı ve yaşı belirlenerek bulgular değerlendirildi.

5. BULGULAR

Yapılan çalışmalar esnasında çiftliklerin modern ve teknolojik özelliklerde olduğu gözlendi. Fakat çiftlik sahiplerinin hayvancılık hakkında yeterli bilgilerinin olmadığı ve aynı zamanda çalışan işçi ve bakıcıların genelinin tecrübesiz oldukları tespit edildi. Çiftlik hayvanlarının genelde beton zeminde oldukları, özellikle kış aylarında hava şartlarından dolayı çiftlik sahipleri tarafından bahçeye bırakılmadıkları görüldü. Yeni kurulan bazı çiftliklerin ahır bahçelerinin çakıl, taş gibi dolgu maddeleri ile oluşturulduğu saptandı. Gübre temizleme makinelerinin kullanılmadığı çiftliklerin varlığı da tespit edildi.

Çiftliklerin kurulumunda beton, kauçuk ve baskılı beton zemin gibi farklı zeminlerin tercih edildiği gözlenmiştir. Beton ve kauçuk yumuşak zeminlerde, baskılı beton zeminlere göre hayvanların kayma oranı daha yüksek olduğu gözlendi. Özellikle östrus siklusu içerisinde olan hayvanların aşım hareketinin hemen ardından yere inerken kaydığı ve ön ekstremitelerinde yaralanmaların şekillenebildiği gözlenmiştir.

Kooperatif ve aile işletmelerinde hayvanlara bağlı sistem uygulandığından arka ayaklarının idrar ve dışkı içerisinde oldukları gözlendi. Bunun yanında bağlı sistemden dolayı gezinme olanaklarının bulunmadığı belirlendi. Kooperatif ve aile işletmelerinde hayvanların sınıflara ayrılmadığı, gebeliğin son günlerini yaşayan ve doğumu yeni yapan hayvanlara aynı rasyon verildiği tespit edildi.

Çiftlik işletmelerinde genel olarak rasyonların yem firmaları ve teknik personeller tarafından belirlendiği, ancak rasyonların değiştirildiği veya önemsenmeyerek hatalı hazırlandığı görülmüştür. Bunun sonucunda yeni doğum

yapmış hayvanlarda ayak hastalıklarının aniden ortaya çıktığı ve farkına varılmadığında tedavinin uzun sürdüğü, hatta sonuç alınamadığı görülmüştür.

Rasyona ek olarak yalama taşı, çinko oksit, sodyum bikarbonat, magnezyum oksit, kaya tuzu ve mineral-vitamin karışımları veren çiftliklerin yanında yalnızca yalama taşı veren aile işletmelerine de rastlandı. Aile işletmelerinin gebe ineklere, abort korkusu nedeniyle kaya tuzlarını vermedikleri tespit edildi.

Araştırma yapılan işletmelerde tırnak kesimi ve ayak bakımının yeterince yapılmadığı, ayak hastalığı hakkında da yeterli bilgilerinin olmadığı görüldü. Bazı çiftliklerde tırnak kesimi ve ayak bakımının çiftlik sahibi tarafından yapıldığı, tırnak kesimi sonrasında hayvanın topalladığı belirlendi. Aynı zamanda tırnak kesimi yapılacak hayvanların genel anesteziye alındıkları görüldü. Ayak bakımında uygulanan bandajların uzun süreli olarak değiştirilmediği gözlendi. Hatalı kesim ve yanlış ayak bakımı sonrası süt veriminin hızla düştüğü tespit edildi.

Yapılan çalışmada incelenen 1912 adet sığırın 94'ünün erkek olduğu görüldü (Tablo 1, Şekil 1).

Tablo 1. Çalışmada kullanılan sığırların ırk ve cinsiyetlerine göre dağılımı.

Irk Dişi Erkek Toplam

Holştayn 987 55 1042 Simental 626 23 649 Montofon 132 11 143 Yerli 51 5 56 Melez 22 0 22 Toplam 1818 94 1912

Şekil 1. Çalışmada kullanılan sığırların ırk ve cinsiyetlerine göre dağılımı.

İncelenen çiftlik ve aile tipi işlemelerde sığırların %54.50'sinin holştayn, %33.94'ünün simental, %7.48'inin montofon, %2.93'ünün yerli, %1.15'inin melez olduğu görüldü (Tablo 2, Şekil 2).

Ayak hastalığı bulunan 213 adet sığırın %13.43’ünün holştayn, %8.93’ünün simental, %7.69’unun montofon, %5.35’inin yerli ve %4.54’ünün melez olduğu tespit edildi (Tablo 2, Şekil 2).

Tablo 2. Hasta hayvanların ırklara göre dağılımı.

Irk İncelenen Oran (%) Hasta Oranı (%)

Holştayn 54.50 13.43

Simental 33.94 8.93

Montofon 7.48 7.69

Yerli 2.93 5.35

Holştayn Simental Montofo

n Yerli Melez Dişi 987 626 132 51 22 Erkek 55 23 11 5 0 Toplam 1042 649 143 56 22 0 200 400 600 800 1000 1200 Dişi Erkek Toplam

Şekil 2. Hasta hayvanların ırklara göre dağılımı.

İnceleme yapılan çiftliklerin yeni kurulu olması ve işletmedeki hayvanların tamamının gebe düve olarak yurtdışından ithal olarak getirilmesi nedeniyle sığırların %4.91'inin erkek, %95.09'unun dişi olduğu saptandı. Aynı zamanda hasta hayvanların %1.87'si erkek, %98.13'ü dişi olduğu tespit edildi (Tablo 3, Şekil 3) .

Tablo 3. Hasta sığırların cinsiyete göre dağılımı.

Dişi Erkek Toplam

Hasta Sayısı 209 4 213 Hasta Oranı 98.13 1.87 100 54,5 33,94 7,48 2,93 1,15 13,43 8,93 7,69 5,35 4,54 0 10 20 30 40 50 60

Holştayn Simental Montofon Yerli Melez

İncelenen Oran(%) Hasta Oranı(%)

Şekil 3. Hasta sığırların cinsiyete göre dağılımı.

Hasta hayvanların %25.35'inin, hastalığın en çok gözlendiği 2-4 yaş aralığında olduğu belirlendi (Tablo 4, Şekil 4). İncelenen çiftliklerdeki ithal edilmiş hayvanların çoğunlukla 3-6 aylık gebe düvelerden oluştuğu, ayak hastalıklarının da genel olarak ilk veya ikinci doğumunu yapan hayvanlarda görüldüğü belirlendi.

Tablo 4. Hasta sığırların yaşlara göre sayı ve oranları

Yaş Hasta Sığır Sayısı Oran (%)

1 5 2.35 2 47 22.06 3 54 25.35 4 42 19.72 5 27 12.68 6 17 7.98 7 10 4.69 8 7 3.29 209 4 98,13 1,87 0 50 100 150 200 250 Dişi Erkek Hasta sayısı Hasta Oranı(%)

Şekil 4. Hasta sığırların yaşa göre dağılım oranı

Hasta sığırların ayaklarında lokalize olan lezyonların %85.45'i arka, %14.55'i ön ayaklarda olduğu tespit edildi (Tablo 5, Şekil 5).

Tablo 5. Ön ve arka ayaklarda gözlenen lezyonların sayı ve oranları.

Sayı Oran (%) Ön Ayak 31 14.55 Arka Ayak 182 85.45 5 47 54 42 27 17 10 7 4 2,35 22,06 25,35 19,72 12,68 7,98 4,69 3,29 1,88 0 10 20 30 40 50 60

1 yaş 2 yaş 3 yaş 4 yaş 5 yaş 6 yaş 7 yaş 8 yaş 9 yaş

Hasta sığır sayısı Hasta sığır oranı(%)

Şekil 5. Lezyonların dağılım ve oranları.

İncelemede, ayak hastalığı bulunan hayvanların % 34.74'ünü 500-550 kg canlı ağırlığındaki sığırların oluşturduğu tespit edildi. Vücut ağırlığının, materyali oluşturan sığırlarda en çok görülen ayak hastalığı üzerinde etkisinin olduğu tespit edildi (Tablo 6, Şekil 6).

Tablo 6. Hasta sığırların vücut ağırlığına göre dağılımı.

Ağırlık (kg) Hasta Sayısı Oran (%)

400-450 42 19.72 450-500 58 27.23 500-550 74 34.74 550-600 32 15.02 600-650 7 3.29 Toplam 213 100 31 182 14,55 85,45 0 20 40 60 80 100 120 140 160 180 200

Ön ayak Arka ayak

Sayı Oran(%)

Şekil 6. Hasta sığırların vücut ağırlığına göre dağılımı.

Hasta hayvanların ayaklarında şekillenen tırnak deformasyonlarının, lezyonların oluşumunda ilişkili olduğu saptandı. Hasta hayvanların %42.22'i tırnakta yer alan deformasyondan kaynaklandığı tespit edildi (Tablo 7, Şekil 7).

Tablo 7. Deformite ve deformite ile beraber gözlenen lezyonların sayı ve oranları

Deformite-Lezyon Sayısı

Deformite-Lezyon Oranı (%)

Yalnız deformite gözlenen 102 32.38

Deformite ile lezyon gözlenen 133 42.22

Yalnız lezyon gözlenen 80 25.40

42 58 74 32 7 19,72 27,23 34,74 15,02 3,29 0 10 20 30 40 50 60 70 80 400-450 kg 450-500 kg 500-550 kg 550-600 kg 600-650 kg Hasta sayısı Hasta Oranı(%)

Şekil 7. Deformite ve deformite ile beraber gözlenen lezyonların sayı ve oranları

İncelenen hasta sığırlarda en çok görülen ayak hastalığı %13.62 oranında interdigital hiperplazi vakası olduğu tespit edildi. En az görülen ayak hastalığı ise %1.88 oranında ökçe ve taban eziği olduğu tespit edildi (Tablo 8, Şekil 8).

Tablo 8. Ayak hastalıklarının sayı ve oranları.

Hastalık Hasta Sayısı Hasta Oranı (%)

İnterdigital hiperplazi 29 13.62

İntedigital flegmon 27 12.68

Beyaz çizgi hastalığı 23 10.80

Digital dermatitis 21 9.86

İnterdigital dermatitis 19 8.92

Rusterholz ülseri 17 7.98

Fissura ungulae 17 7.98

Erosio ungulae 14 6.57

Pododermatitis aseptica diffusa 14 6.57

Yan duvar ulkusu 12 5.63

Pododermatitis septica 11 5.16 Ökçe apsesi 5 2.35 102 133 80 32,38 42,22 25,4 0 20 40 60 80 100 120 140 Yalnız deformiye gözlenen Deformite ile lezyon gözlenen Yalnız lezyon gözlenen

Deformite- Lezyon Sayısı Deformite-Lezyon Oranı(%)

Yapılan bu çalışmada 17 sığırda taban ülserine rastlanmıştır. Teşhis edilen taban ülserinin 12 tanesi deforme tırnak yapılarında mevcut olup, 14 tanesi arka ayakların lateral tırnaklarında tespit edilmiştir. Rusteholz ülseri görülen 17 sığırdan 14 tanesinin sert zeminli ahırda yaşayan hayvanlar olduğu, vakaların 10 tanesinin 4-9 yaş aralığındaki sığırlardan oluştuğu belirlenmiştir.

Şekil 8. Ayak hastalıklarının sayı ve oranları.

Ayak hastalıklarının mevsimsel olarak dağılımı verilmiştir (Tablo 9, Şekil 9).

Tablo 9. Ayak hastalıklarının mevsimlere göre dağılımı.

Mevsim Hasta Sayısı En Çok Gözlenen Ayak Hastalığı

İlkbahar 52 Beyaz Çizgi Hastalığı

Yaz 26 Fissura Ungulae

Sonbahar 37 İnterdigital Flegmon

Kış 98 İnterdigital Dermatitis 29 27 23 21 19 17 17 14 14 12 11 5 4 13,6212,68 10,8 9,86 8,92 7,98 7,98 6,57 6,57 5,63 5,16 2,35 1,88 0 5 10 15 20 25 30 35 Hasta Sayısı Hasta Oranı(%)

Şekil 9. Ayak hastalıklarının mevsimlere göre dağılımı.

İncelenen sığırlarda en çok görülen deforme tırnak yapısı, %52.34 oran ile sivri tırnak olduğu tespit edildi (Tablo 10, Şekil 10).

Tablo 10. Deforme tırnakların sayı ve oranları.

Deforme Tırnak Yapısı Sayı Oran (%)

Sivri Tırnak 123 52.34

Burulmuş Tırnak 43 18.30

Yayvan ve Geniş Tırnak 36 15.32

Makas Tırnak 14 5.96 Ayrık Tırnak 11 4.68 Küt Tırnak 8 3.40 52 26 37 98 0 20 40 60 80 100 120

İlkbahar Yaz Sonbahar Kış

Şekil 10. Deforme tırnakların sayı ve oranları.

Yapılan çalışmada deforme tırnaklar usulüne uygun olarak düzeltildi. Düzeltilen tırnaklarda lezyon tespit edildiğinde, çinko oksit ve penisilinden oluşan karışım kullanıldı. Ayak bandaja alındı. 4-6 gün ara ile bandaj yenilendi.

Hasta hayvanların ayaklarında yer alan lezyonların ilk günden itibaren belirli aralıklarla iyileşme süreçleri fotoğraflanmıştır (Şekil 11-41).

123 43 36 14 11 8 52,34 18,3 15,32 5,96 4,68 3,4 0 20 40 60 80 100 120 140

Deforme Tırnak Sayısı Deforme Tırnak Oran(%)

6. TARTIŞMA

Sığırlarda et, süt ve döl verimi gibi önemli ekonomik kayıplara neden olan ayak hastalıkları üzerinde birçok çalışma gerçekleştirilmiştir (36,64,95). Yapılan bu çalışma ile Gaziantep ve yöresinde yapılan sığırlarda ayak hastalıklarının insidansı ve tedavi denemeleri ve sonuçları gözlemlenmiştir.

Bazı çalışmalarda (22,49,58,96) en fazla görülen deforme tırnak yapılarının sivri tırnak, makas tırnak ve burulmuş tırnak olduğu belirtilmiştir. Gogoi ve ark. (22), topallık bulunan sığırlarda %32.6 oranında makas tırnak, %27.2 oranında sivri ve geniş tırnak, %18.2 oranında burulmuş tırnak olduğunu bildirmişlerdir.

Yavru ve ark. (66), topallık bulunan 100 ayağın 84'ünde tırnak bozukluğu saptamışlardır. Bu bozuklukların 57'sinin aşırı uzama, 11'inin yayvan, geniş ve dolgun tırnak deformasyonu, 7'sinin küt tırnak, 6'sının burulmuş tırnak, 3'ünün de makas tırnak olduğu tespit edilmiştir.

Sunulan bu çalışmada, 123 (%52.34) sivri tırnak, 43 (%18.30) burulmuş tırnak, 36 (%15.32) yayvan ve geniş tırnak, 14 (%5.96) makas tırnak, 11 (%4.68) ayrık tırnak, 8 (%3.40) küt tırnak deformasyonu tespit edilmiştir. Elde edilen sonuç itibariyle tırnak deformasyonlarının ayak hastalıklarının oluşumunda önemli bir role sahip olduğu görülmektedir.

Anteplioğlu ve ark. (10) ülkemizdeki ayak lezyonlarının %25'in üzerinde olduğunu bildirmişlerdir.

Rowlands ve ark. (23), sığırların ırkı, yetiştirme şekli, iklim koşulları ve coğrafi bölgelerin sığır ayak hastalıklarında farklılık oluşturduğunu ve ayak

(52) %56.6, Collick ve ark. (59) %18, Whitaker ve ark. (57) %28.5 olarak bildirmişlerdir.

Alkan ve ark. (64), 1988-1992 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniği'ne getirilmiş olan sığırlarda en çok karşılaşılan hastalığın %20 oran ile ayak hastalıkları ve tırnak deformasyonlarının olduğunu tespit etmişlerdir.

Gaziantep ve yöresinde sığırlarda gözlenen ayak hastalıklarının yıllık insidansı %11.14 olarak tespit edildi. Yapılan bu araştırmada, ayak hastalıkları ile sığırlarda karşılaşılan diğer cerrahi hastalıklar arasında insidans açısından karşılaştırma amaçlanmadı. Ancak elde edilen oranın, ayak hastalıkları ile ilgili yapılan diğer çalışmalarda bölgelere göre değişiklik göstereceği tespit edilmiştir.

Görgül (58), ayak hastalıklarının oluşması üzerine tırnak deformasyonlarının etkili olduğunu bildirmiş ve arka ayaklarda deformasyon bulunan tırnakların %54'ünde tırnak hastalığı tespit edilmiştir.

Bazı araştırıcılar (20,40,41,58,66,96), tırnak hastalıklarının oluşması üzerine, deforme tırnak yapılarının önemli etkilerinin olduğunu bildirmektedirler.

Yapılan bu çalışmada yalnızca deformasyon gözlenen tırnakların oranı %32.38 olarak belirlenirken, deformasyon görülen tırnaklarda ayak hastalıklarının oluşma oranı %42.22 olarak tespit edilmiştir. Tırnakta deformasyon oluşumunun, ayak hastalıklarının ortaya çıkmasında etkili olduğu düşünülmektedir.

Yavru ve ark. (66), lezyonların %93'ünün arka, %7'sinin ön ayaklarda lokalize olduğunu belirlemiştir. Murray ve ark. (31) ayak lezyonlarının %92 'sini arka, %8'ini ön tırnaklarda olduğunu bildirmişlerdir. Arka ayaklardaki lezyonların %68'ini lateral, %12'sini medial tırnakta, %20 'sini ayak derisinde, ön ayaklardaki

lezyonların %46'sını medial, %32'sini lateral tırnakta, %22'sini ise ayak derisinde tespit etmişlerdir. Arkins ve ark. (89), lezyonların medial tırnağa göre lateral tırnakta daha fazla görülmesinde doğum öncesi artan vücut ağırlığının ve sert ahır zeminlerinin etkili olduğunu bildirmişlerdir. Bazı araştırıcılar (20,31,35,54,58,97,98), tırnak hastalıklarının ön tırnaklara oranla arka tırnaklarda daha fazla lokalize olduğunu, arka ayaklardaki lezyonların büyük çoğunluğunun lateral tırnakta, ön ayaktaki lezyonların ise medial tırnaklarda yerleştiğini vurgulamışlardır.

Taban ülserlerinin boğalarda çoğunlukla ön ayaklarda, ineklerde arka ayaklarda oluştuğu, lezyonların arka ayakların genellikle lateral tırnaklarında lokalize olduğunu bildirilmektedir (10). Livesey ve Fleming (43) ise arka ayak lateral tırnaklarının, medial tırnaklara oranla daha geniş ve daha fazla yük alması gibi tırnağın normal anatomik yapısı ile ilgili olarak taban ülserinin sadece arka ayakların lateral tırnaklarında görüldüğünü bildirmektedirler. Yücel (36), taban ülseri lezyonlarının çoğunlukla arka ayakların lateral tırnaklarında lokalize olduğunu belirtmektedir. Blowey (20) ise taban ülserinin çoğunlukla arka ayağın lateral tırnağında veya ön ayağın medial tırnağında görüldüğünü bildirmektedir. Aynı zamanda sert zeminli ahır şartlarında beslenen 10 yaşından büyük laktasyon dönemindeki hayvanlarda taban ülserinin daha çok gözlendiği belirtilmiştir (33). Yapılan bu çalışmada gözlenen taban ülseri ile ilgili bulgular araştırmacıların bildirdikleri ile uyumluluk göstermektedir.

Araştırmacılar tarafından digital dermatitis lezyonlarının; ayağın palmar/plantar yüzünde, interdigital aralığın üzerinde, ökçe ile derinin birleştiği

(20,44,47,61,62,68). Digital dermatitisin, hayvanların kısıtlı hareket ettiği kapalı işletme ve ahır hijyenin olmadığı şartlarda yaşayan süt sığırlarının karşılaştıkları bir sorun olduğu belirtilmiştir (69). Blowey ve Sharp (55), görülme oranı % 29 olarak saptadıkları digital dermatitis vakalarının; 32 tanesi arka, 6 tanesi ön ayaklarda olmak üzere 38 sığırda meydana geldiğini bildirmişlerdir.

Bu çalışmada 21 sığırda (%9.86) digital dermatitis lezyonları gözlenmiştir. Lezyonların 2'sinin (%9.53) ön, 19'unun (%90.47) ise arka ayaklarda şekillendiği saptandı. Digital dermatitis lezyonları görülen 21 sığırın 14'ü yüksek karbonhidrat ve protein içeren rasyon ile beslendiği tespit edildi. Aynı zamanda digital dermatitis vakaları, ahır ve zeminleri hijyen bakımından yetersiz, gezinti alanlarının kısıtlı olduğu işletmelerde görüldü. Sunulan bu çalışmada, özellikle yüksek süt verimli rasyon kullanımı yanında idrar ve gaitanın ahır zemininde uzun süreli kalması, lezyonların oluşumunda rol aldığı düşünülmektedir. Kötü ahır koşullarında kalan hayvanların ayaklarında oluşan irritasyon daha etkili ve geniş bölgeye yayıldığı, enfeksiyon şiddetinin de bu şartlara bağlı olarak arttığı kanısına varıldı.

Bazı araştırmacılar laminitisin oluşumunda; rasyon, endotoksinler, kalıtsal nedenler, doğum, barınak şartları, histamin ve mevsim gibi faktörlerin rol aldığını belirtmektedirler (11,38,39,42,43,72,75,99,100). Kaba yemi düşük, kesif yemi yüksek oranlara sahip rasyon ile beslenen genç sığırlarda laminitisin görülme sıklığında artış olduğu, gelişme dönemindeki sığırlarda tırnak büyüklüğünün artması sonucu, boynuz tırnak üzerinde yarattığı baskının hastalık oluşumunda rol aldığı bildirilmektedir. Mastitis, metritis, gastrointestinal hastalıklar ve akut yangılar sonucunda laminitisin oluşabileceği vurgulanmıştır (11,38,40,53,63).

Laminitisin görülme oranını Bradley ve ark. (11) %15, Greenough (42) %10 olarak belirtmişlerdir. Yapılan bu çalışmada, laminitis vakalarının tamamı yüksek verimli rasyonla beslenen süt sığırlarında görüldü. Doğum sonrası sığırların süt veriminin arttırılması amacıyla karbonhidrat ve enerji bakımından zengin rasyonlarla beslendiği, rasyonların dengeli hazırlanamamasının, işletmelerde görülen laminitis vakalarını arttırdığı gözlendi. Aynı zamanda ahır zemininin sert ve sürekli gübreli olması laminitis vakalarına sebep olduğu tespit edildi. Bu çalışmamızda laminitisin insidansı 6.57 olarak belirlendi.

Araştırmacılar (6,20,54) sığırlarda topallıklara sebep olan en önemli hastalık olarak gösterdikleri interdigital flegmonunun gözlenme oranını %40-60 olarak tespit ederken, Yavru ve İzci (28) yaptıkları çalışmada interdigital flegmonu %8.1 oranında, İzci (8) ise %15 oranında tespit etmiştir. Yapılan bu çalışmada ise interdigital flegmon olguları 27 adet sığırda (%12.68) saptanmıştır.

İnterdigital flegmon lezyonlarının genellikle sığırların arka ayaklarında, interdigital bölge ve interdigital aralığın üst kısımlarında farklı formlarda şekillendiği bildirilmiştir. Hastalığın oluşumunda hayvanın canlı ağırlığı, süt verimi, tırnak yapısında deformasyon, kötü tırnak bakımı, ahır zemini ve çevre şartları gibi faktörler etkili olmaktadır (8,20,54).

Sunulan bu çalışmada, interdigital flegmonun tespit edildiği işletmelerde ahır zeminindeki idrar ve gaitanın uzun süre temizlenmediği, ayak bakımlarının yapılmadığı veya ayak bakımı yapanların konu ile ilgili yeterli bilgilerinin olmadığı, gezinti bahçelerinin toprak ve çakıl taşlarıyla oluşturulduğu görüldü. Bu gibi bakım ve besleme şartlarına maruz kalan hayvanların ayak derilerinde

yumuşama, ardından yaralanmalar sonucu hastalık etkenlerinin gelişerek derin dokulara nüfuz etmesi için uygun ortam oluşturduğu kanısına varıldı.

Rasyon içerisindeki karbonhidrat yoğunluğuna bağlı gelişen laminitis, olumsuz çevre şartları ve tırnak deformasyonlarının oluşmasında önemli rol oynadığı beyaz çizgi hastalığının görülme oranının %2-35 olduğu bildirilmektedir (61,67). Yapılan bu çalışmada, beyaz çizgi hastalığı 23 vaka tespit edilmiş olup, görülme oranı %10.80 olarak saptandı. Karşılaşılan 23 vakanın 16 tanesi deforme tırnak yapısına sahip ayaklarda görüldüğü, aynı zamanda hayvanların karbonhidratça zengin olan yüksek verimli rasyon ile beslendikleri tespit edildi. Buna bağlı olarak deforme tırnak yapıları ve rasyon içerisindeki karbonhidrat miktarının hastalık oluşumunda rol aldığı düşünüldü.

İnterdigital hiperplazi hastalığının görülme oranları %1.73-5.7 arasında rapor edilmiştir (10,36,58,66,79). Yapılan bu çalışmada % 13.62 oranında ve en çok görülen hastalık olan interdigital hiperplazi 29 vakada görüldü. Bu vakaların 19'u simental, 9'u holştayn ve 1 tanesi yerli ırk olduğu tespit edildi. Vakaların 12'si 2-4 yaş aralığında, simental ırkı, 400-600 kg canlı ağırlıkta hayvanlar olup, kötü zeminli ahırlara sahip işletmelerde barındırıldığı gözlendi. Elde edilen bulgular interdigital hiperplazinin oluşumunda özellikle ırk, canlı vücut ağırlığı ve barınak zemin hijyeni gibi faktörlerin rol aldığını göstermiştir.

Sığırlarda ayak hastalıklarının, döl verimi, canlı ağırlık, süt verimi gibi ekonomik faktörlerin olumsuz etkilendiği belirtilmiştir (32,36,42,57,60). Çalışmamızda, ayak hastalıklarının görüldüğü işletmelerde alınan anamnezler, gözlemler ve yapılan takipler sonucunda, topallıklarda artış, ayaklarda meydana gelen ağrı nedeniyle ayağa kalkamama, hayvanların yemliklere gelememesi,

iştahsızlık, süt veriminde düşüş ve canlı vücut ağırlığında kayıplar tespit edildi. Ekonomik faktörlerin olumsuz etkileri sonucu işletmelerdeki hayvanların kesim veya elden çıkarma gibi nedenlerle sayılarında azalma meydana geldiği görüldü.

Ayak hastalıklarının meydana gelme sebepleri, risk etkenleri, topallıkların tanımı, tedavi ve koruyucu önlemler hakkında yetiştiricilerin bilgi sahibi olmadıkları, hastalığın ekonomik boyutları konusunda da yeterli bilincin oluşmadığı bildirilmektedir (10,36,101).

Bu çalışmaya dahil edilen işletmelerde çalışan personellerin genellikle ayak hastalıkları konusunda bilgi sahibi olmadıkları, karşılaştıkları topallıkların sebebini bilmeden, karşılaştıkları hastalıkları bilinçsiz bir şekilde çeşitli ilaçlar ile tedavi etmeye çalıştıkları ve çoğunlukla uyguladıkları yöntemlerden olumlu sonuç alamadıkları gözlenmiştir. Tedavi sürecinin uzun ve başarısız olması sonucunda hasta hayvanların kesime gönderilmesi veya elden çıkarılmasının sık karşılaşılan bir durum olduğu belirlendi. İncelenen bazı işletmelerdeki ahır zemininin sert, hijyen bakımında yetersiz, bahçelerin eğimsiz ve çamur-çakıl karışımı bir alandan ibaret olduğu görüldü. Tırnak bakımı esnasında, çevresel etkenler sonucu yumuşamış tırnaklara batmış durumda çakıl taşları saptandı. Elde edilen bulgular kötü barınak şartları, bilinçsiz çiftlik ve işletme kurulumunun ayak hastalıkları üzerinde etkisinin olduğunu, sürü yönetimi ve ayak hastalıkları gibi konularda işletmelerin bilinçlendirilmelerinin önemini göstermektedir.

Yapılan bu çalışma genellikle hibe projeleri ile inşa edilmiş çiftlik,

Benzer Belgeler