• Sonuç bulunamadı

Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerde İnşaat Sektörü

Eskiden bir ülkenin gelişmişlik düzeyini ürettiği enerji miktarı, ileri düzeyde sanayisi belirlerken artık; gelişmişlik düzeyleri sanayinin yanında enformasyon teknolojisini oluşturan mikro elektronik, telekomünikasyon ve bilgisayar teknolojilerinin imkânları ile elde edilen, işlenen, iletilen, saklanan, bilgi miktarı ile ölçülmeye başlanmıştır. Üretilen ürün ve hizmetleri yüksek teknolojik bilgi ve donanımla desteklemek elbette ürün ve hizmetin kalitesini artıracaktır. Gelişmiş ülkelerde bu teknolojik imkânların fazlalığı küreselleşmenin getirmiş olduğu rekabetle rakiplerinden bir adım önde olmalarına imkân sağlamış ve onları bu kategoriye sokmuştur. Öte yandan gelişmekte olan ülkeler bilgi teknolojisiyle yeni tanışırken ve bu teknolojiyi ürün ve hizmetlerinde kullanmada rakiplerinden geri kalmasından ötürü hala gelişmekte olan ülke sıfatından kurtulamamışlardır (Cafri, 2018: 21-35).

İnşaat sektörünün ekonomik büyümedeki rolü özellikle gelişmekte olan ülkelere odaklanan pek çok yazar tarafından araştırılmıştır [Turin (1973), Wells (1985), Ofori (1990)]. Gelişmekte olan ülkeler üzerinde yapılan ampirik çalışmalar, söz konusu ekonomilerdeki inşaat sektörlerinin sürekli büyüdüğünü göstermiştir. Ülkeler arası karşılaştırmalara odaklanan Turin ve Wells, hem inşaat yatırımları hem de ekonomik büyüme arasında pozitif yönlü ilişki olduğunu saptamışlardır (Lopes vd., 2002). Turin (1969, 1973) inşaat faaliyeti ile ekonomik kalkınma arasındaki ilişkiye odaklanmış ve 1955-1965 dönemi için tüm önemli ülkeler hakkındaki verileri analiz ettikten sonra, gelişmiş ülkelerin tipik olarak GSYH’ ye %5-8 oranında katkıda

35 bulunan daha güçlü inşaat endüstrilerine sahip olduğu, daha az gelişmiş ülkelerde ise oranın GSYH’nin %3-5'i civarında olduğu sonucuna varmıştır. Öte yandan Drewer (1980), Turin’in analizini bir dizi gerekçeyle verilerin güvenilirliğini, kapsamın sınırlarını ve kullanılan analiz yöntemlerini eleştirerek, inşaat sektörünün bazı bileşenleri ekonomik büyümeyi teşvik edebilirken, bazılarının sadece ekonomik büyümenin bir sonucu olduğunu göstermiştir. Wells (1985, 1986), bir ülkenin GSYH'sı arttıkça, inşaat sektörünün GSYH’ deki oranının artacağını ve bu orandaki değişikliklerin ülke orta gelir aralığından geçtiğinde daha hızlı olacağını belirtmiştir. İlginç bir şekilde, Burns ve Grebler (1977: 44), konut yatırımlarının GSYH’ ye oranının ters U şeklinde olduğunu; ilk önce ekonomide büyüme gözlemlenirken kişi başına düşen GSYH artışı olacak, ekonomi orta gelir dönemine girdiğinde zirveye ulaşacak ancak ekonomi olgunluğa eriştiğinde ise GSYH oranlarında bir düşme olacağını belirtmiştir.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin inşaat yatırımlarında orta ve uzun dönem kavramları ayrışma göstermektedir. Gelişmiş ekonomilerin genelinde büyümenin, yaşlanan nüfusla beraber düşen verimlilik, küresel ticarette korumacı politikalar gibi nedenlerden dolayı kriz öncesi dönemin altında kalacağı öngörülmektedir. Bundan dolayı gelişmiş pek çok ekonomide yüksek borçluluk düzeyi, küresel inşaat sektörü üzerindeki riskleri artırıyor ve inşaat sektörünün önündeki zorluklar, gelişmiş ülkelerin ulaştığı olgunluk seviyesinin bir sonucu olarak yapısal değerlendiriliyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu zorluklar daha geçici olan unsurlara bağlanmaktadır. Bunlar; finansal yapılardaki oynaklıklar, küresel emtia fiyatlarındaki kırılganlıklar, ticaret ortakları olan gelişmiş ülkelerin yavaşlayan büyüme hızları gibi nedenler gelişmekte olan ülkelerin inşaat faaliyetlerini sınırlayabilmektedir. Bir başka deyişle, gelişmekte olan ülkelerin inşaat sektörlerinin büyüme potansiyeli yüksek olsa da gelişmiş ülkelerdeki yaşanan belirsizlikler ve çeşitli risklerden dolayı gelişmiş ekonomilerde kısa vadeli zorluklar yaşanması muhtemel hale gelmektedir (kpmg.com.tr, 2019: 3). Bu statüde bulunan ülkelerde, yapılar endüstriyel binalardan konutlara, enerji santrallerinden devlet altyapı yatırımlarına kadar geniş bir yelpazeden oluşmaktadır. Dünyadaki inşaat kaynakları, farklı ekonomik seviyelerdeki ülkeler arasında çok eşitsiz olarak dağıtılmaktadır (Ofori,1990).

36 İnşaat ekonominin çıktı üretimi dâhil olmak üzere istihdam, gelir yaratma ve bunun yeniden dağıtımı gibi temel amaçlara hizmet ettiği için ekonomik kalkınmaya doğrudan veya dolaylı katkıda bulunur (Moavenzadeh, 1978: 99). Gelişmekte olan ekonomiler için kalkınma ve büyüme öncelikli amaç olduğundan dolayı buna katkı sağlayan tüm faaliyetler geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin başlıca hedefi olmaktadır. 87 ülke için yapılan kesitsel verilere dayanarak, Turin (1978), inşaat endüstrisinin, nispeten düşük sermaye yoğunluğu seviyelerinde dayanıklı ve verimli istihdam yaratarak, daha az sanayileşmiş ülkelerin kalkınma stratejisinde merkezi bir rol oynayabileceğini ortaya koymaktadır. Özellikle istihdam yaratma, üretimden elde edilecek çıktıyı ülke refahı için kullanmak adına yapılacak faaliyetler arasında inşaat yatırımları kuşkusuz ilk sıralarda yer alır. Bunun en önemli nedeni bağlantılı olduğu diğer sektörlerle beraber hareket etmesinden kaynaklanır. Nitekim gelişmiş ülkelerin makro ekonomik sorunları gelişmekte olan ülkelere göre daha az olduğu için ve öncelikleri teknolojik gelişmeler olan ve küresel dünya ile entegrasyon sağlayacak gelişmeler olduğu için inşaat gibi istihdam potansiyeli fazla olan kalemlere de ayrıca önem vermektedirler. Bu yüzden inşaat sektörünün büyüklüğü gelişmekte olan ülkelerde 2012 yılından itibaren gelişmiş ülkelerin üzerindedir (Özden ve Haçikoğlu, 2017: 12).

Ülke ekonomisinin büyüme hızı, yatırım potansiyellerinin etkisi ve hükümet politikaları özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha çok canlılık gösteriyor. İnşaat sektörünün ekonomiler içindeki payı 2025 yılına gelindiğinde gelişmekte olan ülkelerde %17, gelişmiş ülkelerde %10 seviyesine erişeceği tahmin edilmektedir (Sezgin ve Aşarkaya, 2017: 4). Sürdürülebilir bir büyümenin sağlanabilmesi için inşaat faaliyetlerine yapılan yatırımların artması gerektiği hükümetler tarafından da önemsenmektedir (Giang, 2011: 118-125).

Gelişmiş ülkelerin ve gelişmekte olan ülkelerin inşaat sektöründeki değerlerinin gösterildiği tablodan da anlaşılacağı üzere gelişmiş ülkelerde sayı azalmakta ancak gelişmekte olan ülkelerde yıllar itibariyle bir artış söz konusudur.

37

Şekil 2.1. İnşaat Sektörünün Büyüklüğü( milyar $). e: geçici veri ;f: tahmin

(Kaynak: Türkiye İş Bankası, 2018: 11).

Şekil 2.1’de gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde inşaat sektörünün büyüklüğü gösterilmektedir. İnşaat sektörünün büyüklüğünün gelişmekte olan ülkelere göre gelişmiş ülkelerde azalan bir trende sahip olduğu görülmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin inşaat sektöründeki büyüme trendi 2009 yılına baktığımızda gelişmiş ülkelerin altında iken 2010 yılında gelişmiş ülkelerin üzerine çıkmış ve sonraki yıllarda bu artış devam etmiştir.