• Sonuç bulunamadı

2.3 Türkiye’deki Başlıca İklim Bölgeleri ve Geleneksel Yapıların İklim ile Kurdukları İlişkiler

2.3.2 Geleneksel yapıların iklim ile kurdukları ilişkiler

Enerji etkin ve ekolojik tasarım çevre bilinci ve doğa şartlarının göz ardı edilmeden tasarıma yansıtılmasını ifade eder. Geleneksel mimaride bu kaygıların doğru bir şekilde değerlendirilip, tasarıma yansıtıldığı görülmektedir. Anadolu’da tarih boyunca inşa edilmiş yapılar, iklimle uyumlu tasarımın en iyi örneklerindendir.

Neolotik Çağ Çatalhöyük Evleri’nde, kent dokusunu oluşturan birimlerin bitişik düzeninin başlıca sebeplerinden biri de kışın ısı kaybını azaltmaktır. Taş duvarlar ise,

ateşin ısısının depolandığı termal kütlelerdir. Duvarlarda yeterli aydınlık sağlayacak delikler bulunmasına rağmen bunlar yapı içini rüzgardan koruyacak kadar küçük tutulmuştur. Birimlerin damları, sıcak yaz gecelerinde radyasyon ile ısı kaybı sayesinde kullanıcılar için serin bir yaşama ortamı sağlıyordu [10].

Şekil 2.19: Neolotik Çağ Çatalhöyük Evleri [10].

Sıcak Ege ikliminin gerektirdiği öncelikli tedbir, güneşten korunmaktır. Klasik Yunan Mimarisi’nin bu iklimin gerektirdiklerine kolonlar, saçaklar ve portikolar sayesinde başarı ile cevap vermiştir. Bu dönemde güneşin hareketleri ısıtma, aydınlatma ve gölgeleme açısından dikkatle incelenmiştir. Yapılardaki yüksek duvarlar mahal içindeki sıcaklık farklarından yararlanabilme olanağı sağlıyor, cephelerde ise havalandırma amaçlı geniş pencereler açılıyordu. Güneşin etkisini azaltmak için pencerelerde gölgeleme elemanları kullanılmıştır. Yapılar açık renkli malzemelerden inşa edilmiştir [10].

Roma İmparatorluğu zamanında yapılmış olan bazilikalarda, büyük kapalı alanlarda konforun sağlanması yüksek tavanlar ve yüksek pencerelerle mümkün olmuştur. Doğal havalandırmanın dünyada en etkileyici şekilde kullanıldığı yerlerden biri, ülkemizdeki Göreme yöresidir. Peribacalarında bulunan havalandırma baca ve delikleri, ilk bakışta gelişigüzel yerleştirilmiş gibi gözükse bile, yer seviyesinden önemli derinliklere kadar belirli bir sistematiğin ürünüdür. Doğal havalandırma dışında dikkati çeken bir diğer özelliği, toprağa ya da kayaya gömülü yaşam alanları

ile gece/gündüz sıcaklık farkı çok büyük olan kuru iklime son derece uygun oluşu [10].

Şekil 2.20: Peribacaları [11].

Arap Mimarisi’nde çok yaygın olarak kullanılan pencere kafeslerinin Selçuklu ve Osmanlı yapılarında da gizlilik sağlayıcı bir eleman olması dışında, güneş kırıcısı olarak önemli bir görevi vardı. Kafeslerin dokusunu belirleyen, estetik kaygıların yanında aynı zamanda iç mekana yeterli doğal ışığın alınabilmesi, ışığın şiddetinin azaltılması ve yapının yaz aylarında güneş ışınlarından korunabilmesiydi [10].

Harran Evleri, yazın çok sıcak kışın soğuk ve yıl boyunca çok kuru bir iklimi olan bölgede yapılar, kısmen toprakla bütünleşmiş durumda ve kalın duvarlıdır. Tipik olarak tekrarlanan kubbeler, en üstteki delikleri ile çok etkili bir doğal havalandırma mekanizması oluşturur. Kubbeye çarpan güneş ışınları, kubbe içindeki havanın ısınarak yükselip tepe deliğinden atılmasını sağlar. Atılan havanın yerini, kapı ve pencere gibi deliklerden giren hava alır. İç mekanda kuru havanın bu sirkülasyonu, nemli insan teni üzerinde buharlaşma ile soğutma yaratır. Yüksek ısıl kütle, gece serinliğinin depolanabilmesi ve ısı izolasyonu açısından yararlıdır [10].

Orta Anadolu’nun batı ve kuzeybatı bölgeleri genel olarak hem iklimleri hem de konumları yüzünden Ege ve Marmara bölgelerindeki uygulamalardan etkilenmiştir. Malzeme olarak genellikle yapısı nedeniyle iyi bir izolatör olan kerpiçten yararlanılmıştır.

Şekil 2.21: Harran evleri ( avlu ve taht’tan görüntü) [11].

Kuzey bölgelerde Karadeniz mimarisinin etkisiyle kısmen ahşap yapıldığı görülse de, bu etki güneye indikçe azalıyor. Orta Anadolu mimarisinin bir diğer ilgi çekici özelliği, kat planlarında mekansal düzenlemenin, en konforlu oda ile dış kabuk arasında tampon bölgeler teşkil edebilecek şekilde yapılmış olmasıdır. Kayseri Evleri ilginç bir örnek oluşturmaktadır.

Şekil 2.22: Kayseri evlerine bir örnek [12].

Bu yapılarda, soğuktan korunabilmek amacı ile zemin kat ahır ve servis alanı haline getirilmiştir. Bu şekilde aynı çatı altında yağıştan korunmanın yanında, hayvanların ısısından da yararlanılmaktadır [10]. Akdeniz ve Ege bölgelerindeki mimari, bölgenin yazları sıcak ve nemli, kışları serin ve yağışlı iklimine cevap verebilecek şekilde gelişmiştir. Sıcak ve nemli yazlar, yaz aylarında güneşten korunma ve doğal

havalandırmadan yararlanmayı gerektiriyor. Kışların çok soğuk olmayışı, kuru iklimdeki ağır malzeme kullanımını gereksiz kılmıştır.

Şekil 2.23: Ege bölgesi geleneksel yapı örnekleri [11].

İzmir Evleri’nde üst katta açık bir sofa niteliğinde olan “hayat” ın dışında, dış şartlardan korunmalı ve daha çok kışın değerlendirilen bir iç sofa bulunur. Yapının arka bölümünde avlu bahçeler yer almaktadır. Bu avlularda güneşten korunmak amacı ile avlu duvarlarına entegre edilmiş gölgeleme olanaklarından ve özellikle kışın yapraklarını döken sarmaşıklardan, yaz güneşinden korunmak amacı ile yararlanılmıştır.

Şekil 2.24: Geleneksel Antakya evleri [11].

Kullanılan saçakların geniş tutulması ile yine binanın ve avlunun gölgelenmesi sağlanmıştır. Bazı örneklerde yapı saçakları aynı zamanda rüzgarı yapıya yönlendirme amacı ile kullanılmıştır. Nem değerlerinin yüksek olmasından dolayı avlularda su elemanlarının kullanılması yaygın değildir [10].

Büyük açılabilir pencerelerin güneşten korunabilmesi için ayarlanabilir çok parçalı kepenklerden yararlanılmıştır. Kepenkler kapatıldıklarında dahi rahatça hava geçirebilecek bir detaya sahiptir. Yıl boyunca serin ve soğuk olan iklimlerde ise, yapı kepenklerinde bu detay genellikle tercih edilmez [10].

Geleneksel yapıların birçok faktörle beraber iklimsel karakteristiklerin dikkate alınmasıyla inşa edilmeleri, onları bulundukları yöreyi ifade eden özgün yapılar olarak günümüze kadar getirmiştir. Bugün bile yapılan birçok çalışma göstermiştir ki; bu yapılar bulundukları yörenin iklimsel konfor gereksinimlerine cevap verebilmektedir.