• Sonuç bulunamadı

GEREÇ VE YÖNTEM

GBV-C/HGV RNA

Özellikler Pozitif (n=14) Negatif (n=86) P

Cinsiyet Erkek 7 (% 50) 47 (% 54.7) p>0.05 Kadın 7 (% 50) 39 (% 45.3) p>0.05

Yaş 53.29 ± 12.26 57.42 ± 13.46 p>0.05

Hemodiyaliz Süresi (yıl) 6.07 ± 3.05 5.83 ± 4.55 p>0.05

HBsAg(+) 0 (%0) 4 (% 4.7) p>0.05

Anti-HCV (+) 3 (%21.4) 22 (%25.6) p>0.05

ALT* 18.43 ± 12.69 17.24 ± 11.72 p>0.05

GGT* 56.29 ± 65.71 29.16 ± 26.67 p>0.05

*Normal değerler ALT: ♀:10-35 IU/L, ♂:10-50 IU/L, GGT: ♀:5-39 IU/L, ♂:10-66 IU/L

Kan donörleri grubunda GBV-C/HGV RNA pozitif ve negatif bulunan olgular arasında yaş ortalaması (p>0.05) ve cinsiyet dağılımı (p>0.05) açısından farklılık yoktu (Tablo-6).

Tablo-6: GBV-C/HGV RNA pozitif bulunan kan donörlerinin özellikleri Hasta no Yaş Cinsiyet HBsAg Anti-HCV Anti HIV ALT GGT

1 29 E - - - 23 36

2 41 E - - - 17 26

*Normal değerler ALT: ♀:10-35 IU/L, ♂:10-50 IU/L, GGT: ♀:5-39 IU/L, ♂:10-66 IU/L

Kan donörleri grubunda GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitif ve negatif bulunan olgular arasında da yaş ortalaması (p>0.05) ve cinsiyet dağılımı arasında istatistiksel olarak fark yoktu (p>0.05) (Tablo-7).

Tablo-7: GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitif bulunan kan donörlerinin özellikleri Hasta no Yaş Cinsiyet HBsAg Anti-HCV Anti HIV ALT GGT

1 23 E - - - 29 16

2 33 E - - - 12 21

3 23 E - - - 18 27

*Normal değerler ALT: ♀:10-35 IU/L, ♂:10-50 IU/L, GGT: ♀:5-39 IU/L, ♂:10-66 IU/L

Kan donörleri grubunda GBV-C/HGV RNA pozitif olgular ile birlikte GBV- C/HGV Anti E2 Ab pozitif olan olgular alınarak yapılan değerlendirmede ise GBV- C/HGV ile karşılaşmamış 87 (%91.6)’si erkek, 8 (%8.4)’i kadın 95 sağlıklı kişinin yaş ortalaması 31.44 ± 8.15, GBV-C/HGV ile karşılaşmış ve tümü de erkek olan 5 sağlıklı kişinin yaş ortalaması ise 29.8 ± 7.56 olarak bulundu. Gruplar yaşları açısından değerlendirildiğinde istatistiksel farklılık bulunamadı (p>0.05). Cinsiyet dağılımı arasında da istatistiksel olarak farklılık yoktu (p>0.05).

Hemodiyaliz hastaları ile kan donörleri grubu arasında GBV-C/HGV RNA pozitif olgular ile birlikte GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitif olan olgular alınarak yapılan değerlendirmede GBV-C/HGV ile karşılaşmış 14 (%73.7)’ü hemodiyaliz hastası, 5 (%26.3)’i sağlıklı kişi 19 olgu birbirleri ile karşılaştırıldıklarında gruplar arasında cinsiyet dağılımı (p>0.05) açısından anlamlı farklılık saptanmadı. Hemodiyaliz hastalarında 53.29 ± 12.26 olan yaş ortalamasının kan donörleri grubunda 29.8 ± 7.56 olan yaş ortalamasından anlamlı olarak yüksek olduğu bulundu (p<0.005).

Hemodiyaliz hastalarında HBsAg %4’ünde, anti-HCV pozitifliği %25’inde bulunurken, anti-HIV pozitifliğine rastlanmadı. Sağlıklı kişilerden oluşan kan donörleri grubunun hiçbirinde HBsAg, anti-HCV, anti-HIV pozitifliğine rastlanmadı.

Hemodiyaliz hastalarından GBV-C/HGV RNA pozitif olan 14 hastanın 3 (%21.4)’ünde anti-HCV pozitif iken, bu hastaların hiçbirinde HBsAg ve anti-HIV pozitifliğine rastlanmadı. GBV-C/HGV RNA negatif olan 86 hastanın 22 (% 25.6)’sinde anti-HCV, 4 (% 4.7)’ünde HBsAg pozitifti. GBV-C/HGV RNA negatif olanlarla karşılaştırıldığında, GBV-C/HGV RNA pozitifliğinin HBV (p>0.05) ve HCV (p>0.05) ile anlamlı birlikteliği yoktu (Tablo-5).

Hemodiyaliz hastalarının tümünün ALT düzeylerinin ortalaması 17.41 ± 11.80 IU/L, GBV-C/HGV RNA negatif bulunan grupta ortalama ALT düzeyi 17.24 ± 11.72 IU/L, GBV-C/HGV RNA pozitif bulunan grupta ALT düzeyi 18.43 ± 12.69 IU/L olarak bulundu. GBV-C/HGV RNA pozitif ve negatif gruplar arasında ALT düzeyleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0.05) (Tablo-5).

Hemodiyaliz hastalarının tümünün GGT düzeylerinin ortalaması 32.96 ± 35.59 IU/L, GBV-C/HGV RNA negatif bulunan grupta ortalama GGT düzeyi 29.16 ± 26.67 IU/L, GBV-C/HGV RNA pozitif bulunan grupta ortalama GGT düzeyi 56.29 ± 65.71 IU/L bulundu. GBV-C/HGV RNA pozitif grupta GGT düzeyi ortalaması normal sınırlar içerisinde olmakla birlikte, GBV-C/HGV RNA negatif olan grupta elde edilen GGT ortalamasından daha yüksek olarak bulundu. Ancak GBV-C/HGV RNA pozitif ve negatif gruplar arasında GGT düzeyleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p>0.05) (Tablo-5).

Hemodiyaliz hastalarında ALT düzeyi yüksekliği 5 (%5) hastada, GGT düzeyi yüksekliği ise 17 (%17) hastada saptandı. (Tablo-8). GBV-C/HGV RNA pozitif bulunan hemodiyaliz hastalarının 1’inde (% 7.14) ALT, 5’inde (%35.71) GGT değerinde yükseklik saptandı. Hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV RNA pozitifliği ve GBV-C/HGV Anti E2 Ab olumluluğu ile ALT ve GGT değerlerinde yükseklik arasında anlamlı ilişki bulunamadı (p>0.05).

Kan donörleri grubunu oluşturan sağlıklı kişilerin tümünde ALT ve GGT düzeyleri normal sınırlar içerisindeydi. Kan donörleri grubunda GBV-C/HGV RNA ve GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitif ve negatif gruplar arasında ALT ve GGT düzeyleri bakımından istatistiksel fark saptanmadı (p>0.05) (Tablo-6, Tablo-7).

Tablo 8: Hemodiyaliz hastalarında belirlenen hepatit virüslerine bağlı infeksiyonlar ile ALT düzeyleri ve GGT düzeyleri normalin üzerinde olan hastaların sayıları Virüs Hasta Sayısı ALT normalin üzerinde olanlar (n) GGT normalin üzerinde olanlar (n) Virüs yok 63 2 8 HBV(+) 1 0 0 HCV(+) 19 1 2 HGV(+) 11 0 5 HBV+HGV(+) 0 0 0 HCV+HGV(+) 3 1 0 HBV + HCV(+) 3 1 2 HBV + HCV + HGV 0 0 0 Toplam 100 5 17

Hemodiyaliz hastalarının diyalize girme sürelerinin ortalaması 5.87 ± 4.36 yıldı. GBV-C/HGV RNA negatif bulunan grupta bu süre 5.83 ± 4.55 yıl olup, GBV- C/HGV RNA pozitif bulunan grupta 6.07 ± 3.05 yıl olarak bulundu. Hemodiyaliz süreleri ile GBV-C/HGV RNA pozitifliği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı (p>0,05) (Tablo-5).

GBV-C/HGV Anti E2 Ab negatif bulunan hemodiyaliz hastalarında diyalize girme sürelerinin ortalaması 5.90 ± 4.36 yıl, GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitif bulunan tek hastada ise bu süre 2 yıldı.

Hemodiyaliz hastalarında, hemodiyalize girme süreleri anti-HCV pozitif hastalarda 10.56 ± 3.11 yıl, anti-HCV negatif hastalarda 4.30 ± 3.51 yıldı. Anti-HCV pozitifliğinin hemodiyaliz süresi ile ilişkili olduğu saptandı (p<0.05).

Hemodiyalize girme süreleri ile HBsAg arasındaki ilişki incelendiğinde, hemodiyalize girme süresi HBsAg pozitif hastalarda 10.00 ± 6.05 yıl, HBsAg negatif hastalarda 5.70 ± 4.23 yıldı. Aradaki fark dikkat çekecek kadar fazla olmasına karşın, HBsAg pozitifliği ile hemodiyaliz süresi arasında istatistiksel anlam ilişkisi saptanamadı (p>0.05).

Çalışmaya alınan hemodiyaliz hastalarının anamnezleri ile GBV-C/HGV RNA pozitifliği, GBV-C/HGV Anti E2 pozitifliği ve GBV-C/HGV prevalansı arasındaki ilişki incelendiğinde; ankette yer alan, geçmiş hastalık ve kullanılan ilaç öyküsü, kan transfüzyon anamnezi, GBV-C/HGV parenteral geçiş yolları risk faktörleri anamnezi, hepatit öyküsü ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar öyküsü

açısından değerlendirildiğinde, GBV-C/HGV RNA pozitifliği, GBV-C/HGV Anti E2 pozitifliği ve GBV-C/HGV prevalansı ile arasında anlamlı bir ilişki bulunamadı (p>0.05).

Ancak anti-HCV pozitifliği olan hastalarda kan transfüzyonu hikayesi, anti- HCV negatifliği olan hastalardan anlamlı olarak fazlaydı (p<0.05).

Kan donörleri grubunda da geçmiş hastalık ve kullanılan ilaç anamnezi, kan transfüzyon anamnezi, GBV-C/HGV parenteral geçiş yollarına ait risk faktörleri, hepatit öyküsü açısından değerlendirildiğinde GBV-C/HGV RNA pozitifliği, GBV- C/HGV Anti E2 pozitifliği ve GBV-C/HGV prevalansı ile arasında anlamlı bir ilişki bulunamadı (p>0.05).

Kan donörleri grubunu oluşturan sağlıklı kişilerde cinsel yolla bulaşan hastalık öyküsü GBV-C/HGV RNA pozitifliği olan 2 kişide bulunmaktaydı. GBV- C/HGV Anti E2 pozitifliği olan 3 kişinin ise 2’sinde cinsel yolla bulaşan hastalık hikayesi bulunmaktaydı. Kan donörleri grubunda cinsel yolla bulaşan hastalık hikayesi ile GBV-C/HGV RNA pozitifliği, GBV-C/HGV Anti E2 pozitifliği ve GBV-C/HGV prevalansı arasında anlamlı ilişki olduğu görüldü (p<0.05).

Çalışmaya alınan hemodiyaliz hastalarının hemodiyalize girdikleri merkezlerin toplam sayısı bir (n=33), iki (n=25) ve ikinin üzerinde (n=42) olacak şekilde sınıflandırıldığında; bir tek merkezde hemodiyalize giren hastalarda GBV- C/HGV RNA pozitifliği %9.1, iki merkezde hemodiyalize giren hastalarda GBV- C/HGV RNA pozitifliği %16, ikinin üzerinde merkezde hemodiyalize giren hastalarda GBV-C/HGV RNA pozitifliği %16.7 olarak bulundu. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p>0.05).

Hemodiyalize girilen merkez sayısı ile anti-HCV olumluluğu arasındaki ilişki incelendiğinde ise, bir merkezde hemodiyalize girenlerin hiç birinde anti-HCV olumluluğuna rastlanmazken, iki merkezde hemodiyalize girenlerin % 24’ünde, ikinin üzerinde merkezde hemodiyalize girenlerin ise %45.2’sinde anti-HCV pozitifliğine rastlandı. Hemodiyalize girilen merkez sayısının artması ile anti-HCV pozitifliğinin anlamlı olarak arttığı görüldü (p<0.05).

TARTIŞMA

Hipokrat'ın 5. yüzyılda tarif ettiği sarılık belirtisi, halen dünyada önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Geliştirilen duyarlı serolojik testlere karşın toplumdan kazanılan hepatitlerin %20'sinde, posttransfüzyonel hepatitlerin ise %10'unda etkeni, non A-non E (NANE) hepatit virüsleri oluşturmaktadır. GBV- C/HGV bir NANE hepatit etkeni olarak 1990’lı yılların ikinci yarısında tanımlanmış, Flaviviridea ailesinde yer alan bir RNA virüsüdür (68).

Sağlıklı kan donörlerindeki epidemiyolojik çalışmalarda GBV-C/HGV’nın %1-%4 oranında olduğu gösterilmiştir. GBV-C/HGV RNA pozitifliği çoklu kan transfüzyonu yapılan, transfüzyonla ilişkili hepatiti olan, hemofilili, intravenöz ilaç kullanıcısı, karaciğer, böbrek ve kemik iliği transplantasyonu yapılan, kronik hepatit B veya C’si olan ve devamlı hemodiyaliz tedavisi alan hastalarda dramatik olarak artmaktadır. Bununla birlikte toplanan epidemiyolojik verilere rağmen, GBV-C/HGV viremisinin klinik anlamlılığı ve patolojik etkileri halen açık değildir. Yine de şimdiye dek toplanan veriler, klinik olarak GBV-C/HGV’nın, hepatit A-E olgularındaki ciddiyetle karşılaştırılamayacak zayıflıkta infeksiyona neden olduğunu desteklemektedir. GBV-C/HGV’nin neden olduğu infeksiyon kendini sınırlayan, çoğunlukla asemptomatik, ALT seviyelerinde küçük bir yükselmenin yada normal ALT seviyelerinin eşlik ettiği tablolardır. GBV-C/HGV’li hastaların üçte birinde kronik infeksiyon gelişirken, geri kalan üçte iki hastada virüsün E2 zarf proteinine karşı gelişen antikorların ortaya çıkışı ile infeksiyon sonlanmaktadır (69).

Virüsün çoklu kan transfüzyonu almış kişilerde ve hemodiyaliz hastalarında yüksek oranda saptanması, virüsün en önemli bulaşma yolunun kan ve kan ürünleri aktarımı olduğunu düşündürmüştür. Transfüzyonla virüs bulaş riskinin %3.1 ile %37.7 arasında değiştiği bildirilmektedir. Çoğul transfüzyon yapılması durumunda bulaş oranı %50’lere çıkabilir. Viral inaktivasyon yapılmamış ve oldukça geniş bir serum havuzundan hazırlanan plazma ürünleri de bu konuda önemli bir rol oynamaktadır. Yapılan bir çalışmada intravenöz immunglobulin preparatlarının hazırlandığı havuzların %88’inde HGV pozitif bulunmuştur (4). Kan ve kan ürünleri açısından riskli gruplarda yapılan çeşitli çalışmalarda GBV-C/HGV pozitifliğinin;

damar içi uyuşturucu bağımlılarında %20-38’lere, renal diyaliz hastalarında %25- 35’lere, kemik iliği transplantasyonu yapılan olgularda %14’lere yükseldiği gösterilmiştir (68, 69). Damar içi uyuşturucu kullanıcılarında saptanan yüksek prevalansın ortak enjektör kullanımına bağlı olabileceği belirtilmektedir. GBV- C/HGV RNA oranları parenteral bulaş için yüksek riskli kişilerde %60’lara kadar çıkmaktadır. Ancak serum GBV-C/HGV RNA’sı pozitif olan kişilerde, tükrük ve sperm örneklerinde viral RNA’nın saptandığının rapor edilmesi, bulaşmada başka yolların da rol alabileceğine işaret etmektedir (9, 13). Hayat kadınlarında GBV- C/HGV bulaş oranlarının %40, homoseksüel erkeklerde ise %63 gibi yüksek oranlara varabileceği belirtilmekte ve GBV-C/HGV’nin homoseksüel erkeklerdeki yıllık insidansının HIV ile aynı olduğu vurgulanmaktadır (68). Tayvan'da seks işçileri arasında yapılan bir çalışmada HGV olumluluğu %11 oranında görülmüş, ilişki sayısı ile bu pozitifliğin arttığı saptanmış ve böylece virüsün cinsel ilişki ile de bulaştığı desteklenmiştir (68). Yapılan bir çalışmada da GBV-C/HGV olumlu 12 kan donörünün cinsel partnerlerinin GBV-C/HGV açısından araştırılmış, partnerlerin dördünde (%33) GBV-C/HGV RNA, dördünde de (%33) GBV-C/HGV’ye karşı antikor yanıtı gösterilmiştir. Donörler ile partnerlerinde saptanan GBV-C/HGV izolatlarının %99.2 ile %100 nükleotid benzerlikleri olduğunun belirlenmesi GBV- C/HGV’nin cinsel yolla bulaşabileceğini desteklemektedir. Virüsün, anneden bebeğine perinatal geçebildiğini, ev içi temas ve damlacık yoluyla da bulaşın olduğunu gösteren çalışmalar da vardır (68).

Araştırmaların çoğunluğunda sadece GBV-C/HGV RNA araştırılmıştır. Ancak gerçek prevalansın belirlenebilmesi için virüsün E2 glikoproteinlerine karşı gelişen anti-E2 antikorlarının da araştırılması gerekmektedir. GBV-C/HGV RNA ile birlikte, anti-E2 antikorlarının da araştırıldığı çalışmalar kısıtlıdır ve bu çalışmalar incelendiğinde, normal populasyondaki düzeltilmiş prevalans oranlarının %33’lere kadar çıkabildiği görülmektedir (15). Çalışmamızda da bu amaçla hemodiyaliz hastalarında ve kan donörlerinde GBV-C/HGV prevalansının belirlenebilmesi amacıyla GBV-C/HGV RNA ve GBV-C/HGV Anti E2 antikor düzeyleri birlikte değerlendirilmiştir.

GBV-C/HGV’nin en önemli geçiş yolu parenteral yoldur ve GBV- C/HGV’nin parenteral geçişine açık, önemli risk gruplarından birini de hemodiyaliz

hastaları oluşturmaktadır. Dünya’da ve Türkiye’de yapılan çalışmalarda hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV RNA pozitifliğini Japonya’da Masuko ve ark. (36) 519 hemodiyaliz hastasında %3.1, Almanya’da Schröter ve ark. (70) 154 hemodiyaliz hastasında %6, Fransa’da Desassis ve ark. (71) 120 hemodiyaliz hastasında %14, Almanya’da Hinrichsen ve ark. (72) 2796 hemodiyaliz hastasında %17.5 (72), İspanya’da Cabrerizo ve ark. (73) 52 hemodiyaliz hastasında %17, Brezilya’da Filho ve ark. (74) 98 hemodiyaliz hastasında %15.3, Avusturya’da Trıbl ve ark. (75) 119 hemodiyaliz hastasında %13, Çin’de Li ve ark. (67) 92 hemodiyaliz hastasında %14.13, Yunanistan’da Anastassopoulou ve ark. (7) 133 hemodiyaliz hastasında %37.6, Amerika’da %11.5-%20 (74) gibi değişen oranlar göze çarpmaktadır. Bu konuda yapılmış diğer çalışmalarda da hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV RNA pozitiflikleri %6.2 ile %57.5 arasında değişmektedir (Tablo-9).

Tablo-9: Çeşitli Ülkelerde Yapılan Çalışmalarda Hemodiyaliz Hastalarında GBV-C/HGV RNA Pozitifliği Oranları (5, 9, 12)

Ülke Çalışmacı Örneklem

Büyüklüğü GBV-C/HGV RNA pozitifliği (%) Japonya Watanabe 645 6.2 İtalya Fabrizi 172 6.4 Almanya Kallinowski 266 7.9 Almanya Schulte-Frohlinde 72 10 Japonya Nakatsuji 69 10.1 Polonya Szabo 31 12.9 Çin Li 92 14.13 Brezilya Lampe 65 15.4 Belçika Sheng 112 17 İtalya Samprietro 100 19 İspanya Forns 96 26 Tayvan Wang 79 54.4 Endonezya Tsuda 58 55.2 Fransa De Lamballerie 61 57.5

Ülkemizde ise hemodiyaliz hastalarında yapılan çalışmalarda GBV-C/HGV RNA pozitifliğini Altındiş ve ark. (76) Afyonkarahisar’da 50 hemodiyaliz hastasında %4, Özdarendeli ve ark. (77) Elazığ’da 89 hemodiyaliz hastasında yaptıkları çalışmalarında %10.2, Günaydın ve ark. (78) Samsun’da 78 hemodiyaliz hastasında %34.6, Yavuz ve ark. (61) %31.3, Üstündağ ve ark. (79) %31.1 olarak bildirmişlerdir.

Bu konuda ülkemizde yapılmış diğer çalışmalarda hemodiyaliz hastalarında GBV- C/HGV RNA pozitiflikleri %7.1 ile %31.3 arasında değişmektedir (Tablo-10).

Tablo-10: Ülkemizde Yapılmış Çeşitli Çalışmalarda Hemodiyaliz Hastalarında GBV-C/HGV RNA Pozitifliği Oranları (2)

Yıl Şehir Çalışmacı Örneklem

Büyüklüğü GBV-C/HGV RNA pozitifliği (%)

1996 İstanbul Eskitürk 73 10

1997 Ankara Özdemir 110 25.4

2000 Ankara Tengül 42 7.1

2000 Bursa Öztürk 67 31.3

Çalışmamızda hemodiyaliz hastaları arasında GBV-C/HGV RNA pozitifliği %14 olarak bulundu.

Kan donörleri arasında da GBV-C/HGV RNA pozitifliği Dünya’da ve Türkiye’de ülkeler ve hatta şehirler arasında farklılıklar göstermektedir. Çeşitli ülkelerde sağlıklı kişilerde arasında belirlenen GBV-C/HGV RNA pozitiflik oranları; Japonya’da % 0.9 (36), İspanya’da % 1.4 (80), İngiltere’de % 3.2 (81), Tayvan’da % 2 (82), Fransa’da %4.2 (80), Avustralya’da % 1-5 (83), Amerika Birleşik Devletleri’nde % 1.5 (17), Endonezya’da % 2.7 (84), İtalya’da % 3.1 (80, 85), Suudi Arabistan’da %2 (86), Polonya’da %3.2 (87), Hindistan’da % 2 (88), Venezuella’da % 3 - 7 (89), Almanya’da % 1.6 (90), Norveç’te % 2.5 (62), Brezilya’da % 5.2 - 10 (74, 80, 91), Yunanistan’da % 10 (7), Mısır’da %12.2 (92) ve Bolivya’da % 14.6 (30) olarak bulunmuştur.

Ülkemizde sağlıklı kişilerde ve kan donörlerinde yapılan çalışmalarda GBV- C/HGV RNA pozitifliği oranlarını Eskitürk ve ark. (93) % 1, Pekbay ve ark. (94) %2, Sünbül ve ark. (95) %3.3, Uygun ve ark. (96) %1.2, Kaya ve ark. (97) %1.4, Kaya ve ark. (98) %1.66, Savaş ve ark. (99) %1.6, Güney ve ark. (100) % 2.2 olarak bildirmişlerdir. Kalkan ve ark. (101) 125 kan donöründe, Altındiş ve ark. (76) ise 50 kan donöründe yaptıkları çalışmalarında, donörlerin hiç birinde GBV-C/HGV RNA pozitifliğine rastlamadıklarını bildirmişlerdir.

Çalışmamızda kan donörlerinde %2 olarak belirlenen GBV-C/HGV RNA pozitifliği, literatürdeki oranlara benzerdir ve Orta Avrupa ile ülkemizde elde edilen veriler ile uyumludur.

Çalışmamızda, GBV-C/HGV RNA pozitifliği açısından, hemodiyaliz hastalarının oluşturduğu grup ile kan donörleri grubu karşılaştırıldığında, hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV RNA pozitifliği, kan donörlerinden anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p<0.005). Yapılan diğer çalışmalar ile karşılaştırıldığında; Anastassopoulou ve ark. (7) GBV-C/HGV RNA pozitifliğini 133 hemodiyaliz hastasında %37.6, 100 sağlıklı kan donöründe ise %10 olarak bulmuş ve hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV RNA pozitifliğinin kan donörlerinden anlamlı olarak yüksek oranda olduğunu belirtmiştir. Masuko ve ark. (36) da GBV- C/HGV RNA pozitifliğini 519 hemodiyaliz hastasında %3.1, 448 kan donöründe ise %0.9 oranında,Tribl ve ark. (75) da GBV-C/HGV RNA pozitifliğini 119 hemodiyaliz hastasında %13, 93 sağlıklı kişiden oluşan kan donörleri grubunda ise %2 oranında, Li ve ark. (67) da GBV-C/HGV RNA pozitiflik oranlarını 92 hemodiyaliz hastasında %14.13, 506 kan donöründe ise %2.57 oranında Handajani ve ark. (84) ise GBV- C/HGV RNA pozitifliğinin 69 hemodiyaliz hastasında %29, 150 kan donöründe ise %2.7 oranında bulmuşlardır ve tüm bu çalışmalarda, çalışmacılar hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV RNA pozitifliğinin kan donörlerinden anlamlı olarak yüksek oranda olduğunu belirtmişlerdir. Hemodiyaliz hastalarında, sağlıklı kişilere göre anlamlı olarak yüksek oranda GBV-C/HGV görülmesini, hemodiyaliz hastalarında transfüzyon ve parenteral yollar gibi faktörler ile GBV-C/HGV geçişine yatkınlığa bağlamışlardır. Ülkemizde de Yavuz ve ark. (61) yaptıkları çalışmalarında GBV-C/HGV RNA pozitifliğini hemodiyaliz hastalarında %31.1, kan donörlerinde ise %0.5 oranında bulmuş ve hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV RNA pozitifliğinin kan donörleri grubundan anlamlı olarak yüksek olduğunu belirtmişler ve hemodiyaliz hastalarındaki yüksek GBV-C/HGV RNA oranını parenteral geçişe ve bu hastaların immün sistemlerinin baskılanmasına bağlamışlardır.

Bizim çalışmamızda da geçmiş çalışmalara benzer olarak, hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV RNA pozitifliğinin, kan donörlerinden yüksek oranda belirlenmesi, hemodiyaliz hastalarında kan transfüzyonu ve ünite içi nazokomiyal bulaş gibi yollarla artan parenteral infeksiyon geçişine bağlı olabileceği düşünüldü.

GBV-C/HGV RNA pozitifliğinin çalışmalar arasındaki farklılığı bu konuda vurgulanması gereken diğer bir noktadır. Yapılan çalışmalarda belirlenen oranların değişikliği, muhtemelen bölgesel GBV-C/HGV RNA prevalansı farklılıklarının sonucu olarak yorumlanabilir. Ayrıca GBV-C/HGV prevalansı, geçmiş çalışmalarda HCV için de gösterildiği gibi, aynı ülke veya coğrafi bölge içerisinde bile hemodiyaliz üniteleri arasında, transfüzyon pratikleri ve hijyenik standartlardaki farklılıklardan dolayı anlamlı olarak değişebilmektedir. Ayrıca çalışma kapsamına alınan grupların farklı sosyo-ekonomik ve kültürel toplumlar ve gruplardan köken almaları, yaşam standartlarının farklı olması, virüsün farklı bölgelerde farklı dağılımı, virüsün çalışmanın yapıldığı bölgedeki geçişinin ağırlıklı olarak gerçekleştiği yol, kullanılan farklı viral saptama metodları, örneklem büyüklüklerinin değişikliği, kullanılan primerler ve PCR ile amplifiye edilen bölgelerin farklılıkları gibi değişik faktörlere bağlanmaktadır (61, 74, 80, 89, 91, 98, 102, 103).

Çalışmamızda ise 5’NCR bölgesine ait iki primer kullanılması dolayısıyla, RT-PCR tekniğine ait duyarlılık farkı en aza indirilmiş ve PCR uygulanması sırasında kontaminasyonu en aza indirecek şekilde önlemler alınmıştır.

Diğer taraftan Cabrerizo ve ark. (73) değişik çalışmalarda elde edilen farklı GBV-C/HGV prevalanslarını, kan örneğinin toplanma zamanına da bağlı olabileceğini belirtmiştir. Çalışmacılar, HCV ile aynı aileden olan GBV-C/HGV partiküllerinin de HCV partikülleri için rapor edilen, diyaliz esnasında filtre membranının iç yüzüne yapışma ve bu nedenle HCV-RNA titresinin diyaliz sonrası erken dönemde düşme özelliğini paylaşma ihtimali üzerinde durmaktadır. Çalışmamızda da bu riskin elemine edilmesi amacıyla, hemodiyaliz hastalarından, diyaliz öncesi kan örnekleri alınmıştır. Aynı çalışmacılar, serum örneklerindeki GBV-C/HGV-RNA prevalansının; hemodiyaliz filtrelerinin GBV-C/HGV partiküllerini tutucu etkisi ve hemodiyalizin indüklediği endojen interferon-α yapımı nedeniyle viral replikasyonu inhibe edici etkisi nedeniyle gerçeği yansıtmadığı ve çalışmalar arasında büyük değişimler gösterdiği, periferal kan mononükleer hücrelerindeki GBV-C/HGV-RNA prevalansının bu konuda daha belirleyici olabileceği görüşünü savunmuşlardır (73).

GBV-C/HGV Anti E2 antikoru, GBV-C/HGV ile enfekte hastalarda viral klirensin ve geçirilmiş GBV-C/HGV infeksiyonunun göstergesidir. Hemodiyaliz

hastalarında yapılan çalışmalarda GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitifliği Yunanistan’da %13.5 (7), Fransa’da %15, Avusturya’da %22, Belçika’da %14.2 (71), Almanya’da %19.6 (72), Avusturya’da %20 (75) olarak bulunmuştur.

Ülkemizde ise hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitifliği konusunda yapılan çalışmalar sınırlıdır ve GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitifliği Gültekin ve ark. (104) yaptıkları çalışmada %8.5 olarak belirtilmiştir. Çalışmamızda ise hemodiyaliz hastalarında GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitifliği %1 olarak bulundu.

Kan donörlerinde ve sağlıklı kişilerde GBV-C/HGV Anti E2 Ab pozitiflik oranları ise Japonya’da %2.5, İtalya’da %5-8.8, Almanya’da %9 (70, 98), Norveç’te %10.5 (62), Fransa’da %8.9-%14.9 (70, 81, 98), Avustralya’da %13 (105), Yunanistan’da %13 (7), Tayvan’da %14 (106), İtalya’da %15.6 (85) ve Polonya’da %24.2 (87) olarak bildirilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde sağlıklı çocuk ve genç yaş gruplarında yapılan bir çalışmada ise GBV-C/HGV Anti-E2 Ab pozitiflik

Benzer Belgeler