• Sonuç bulunamadı

C. ARAŞTIRMANIN METODU VE SINIRLILIKLARI

2. BÖLÜM: HZ PEYGAMBER’İN ESTETİK VE GÜZELLİK ANLAYIŞI

2.1. Hz Peygamber’in Estetik ve Güzellik Anlayışı

2.1.4. Güzelliğe olan Teşviki

Sadece kendi hayatını güzelliklerle mücehhez ve müzeyyen kılmakla yetinmemiş bir insan olarak Hz. Peygamber (sav), güzelliğe teşvik için de tüm çağlara nice güzel öğütler ve güzide mesajlar vermiştir. Nitekim güzelliklere terğib için ortaya koyduğu mesajlardan birinde İslam’a giren ve Müslümanlığı da güzel olan bir kimsenin evvelce işlemiş olduğu bütün çirkinliklerinin Yüce Allah tarafından örtüleceğini; yaptığı bir iyiliğinin ondan yedi yüz kat daha büyük hasene ile bir kötülüğünün ise yalnızca misliyle karşılanacağını ve Yüce Allah’ın da o kötülüğü affedeceğini148 haber vermiştir.

İslam’ı güzel yaşamanın ve Müslümanlığı da güzel işlerle müzeyyen kılmanın mükâfatı ayet-i kerimelerle de teyid edilmiştir:

144 Buhari, Rikak, 36; Müslim, İmare, 152

145 Müstakimzade Şeyh Süleyman Saadeddin Efendi (1719-1788), “Şerh-i Divan-ı Ali”, Derin Yay., İstanbul, 2012. 146 Şu’ara, 88-89; Buhari, Rikak, 15; Müslim, Zekât, 130; Tirmizi, Zühd, 40; İbn Mace, Zühd, 9.

147 Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2, İnkilap Kitapevi, İstanbul, 1995, sny. 148 Buhari, İman, 31.

“Kim bir güzellikle gelirse işte ona bunun on katı vardır. Kim de bir kötülükle gelirse o da bu kötülüğünden başkasıyla cezalandırılmaz, haksızlığa da uğratılmaz.”149

“Kim güzel bir şefaatle şefaatte bulunursa, ondan kendisine bir hisse vardır. Kim de kötü bir şefaatle şefaatte bulunursa ondan da kendisine bir günah payı vardır. Çünkü Allah, her şeye kadirdir ve nazırdır.”150

Hz. Peygamber (sav) bir başka rivayette ashabına, güzel amel işlemeye devam etmelerini tavsiye etmiştir. Çünkü herkese meyyal olduğu alanın kolaylaştırılacağını bu yüzden saadet ehline güzel amellerin; şekavet ehline de şekavet ehlinin çirkin işlerinin kolaylaştırılacağını151 belirtmiştir. Sonrasında bu tavsiye ve açıklamalarını teyid eden şu

ayeti kerimeyi okumuştur: “Bundan sonra kim verir ve sakınırsa, o en güzel olanı tasdik ederse biz de onu en kolay olana hazırlarız. Eğer kim de cimrilik ederse ve o en güzel olanı yalanlarsa biz de ona en güç olanı kolaylaştırırız.”152 Buradan hareketle insanın

fıtratında var olan meleklik yetisi ile hayvanlık yetisi arasında sürekli bir itişme ve çekişmenin gerçekleştiği ve insanın meleklik kuvveti ile yüceleceği; hayvanlık kuvveti ile de alçalacağı ifade edilmiştir.153 Bu yüzden insan da hayvanlık kuvveti baskın gelirse meleklik yetisi sönmekte, meleklik kuvveti baskın gelirse o zamanda hayvanlık yetisi sönmektedir. Ayette de ifade edildiği üzere insan için asli ve kesbî melekelerinin icabına ve temayülüne göre bir nizam ve intizam vücuda getirmek konusunda Allah’ın hususi bir yardımının olduğu belirtilmiştir.154 Bu sebeple insan meleklik özelliklerini kendisine düstur edinirse Yüce Allah’ın buna uygun şekillerde yardımda bulunacağını ve bunu ona kolaylaştıracağını eğer insan hayvanlık özelliklerini düstur edinirse Yüce Allah’ın ona da hayvanlığa meyledecek sebepler üzerinden yardımda bulunacağını ve ona da bunu kolaylaştıracağını ifade etmek mümkündür.155 Bundan dolayı yüce Allah (cc), herkesin

149 En’am, 160. 150 Nisa, 85.

151 Buhari, Cenaiz, 82. 152 Leyl, 5-10.

153 Tin, 4, 5, 6; A’raf, 179; Sofuoğlu, a.g.e., s. 886, d. 235. 154 Sofuoğlu, a.g.e., s. 886, d. 235; Leyl, 5-10.

kendi mizacına (meşrebine) göre iş yapacağını ve bu konuda kimin daha doğru (güzel) bir yol tuttuğunu da ancak kendisinin en iyi bileceğini156 haber vermiştir.

Hz. Peygamber (sav) güzel bir mü’min olmaya teşvik eden ayrıca estetik tavrını da ortaya koyan başka rivayetlerde O (sav), mü’min bir kişiyi kimi zaman bereketli olmasıyla ağaçlar arasında ayrı bir nüfuza sahip olan bir hurma ağacına157 kimi zaman

da esen bir rüzgârın etkisiyle kâh eğilen ve kâh doğrulan yeşil ekin dalına benzetmiştir.158 Mü’min bir kişiyi yeşil ekin dalına benzetmesinde ise ayrı bir nükte ve

hikmet vardır. Nitekim düzgün bir sap ile çıkan ekin her zaman sakin değildir, esen rüzgâr ile kâh eğilir ve kah doğrulur; bir zaman yeşil yaşar, bir zaman sonra sararır. Fakat o, rüzgârların şiddetleri ve zamanın teğayyürü karşısında eğildiği halde hiçbir zaman devrilmez yine de doğrulur. Mü’min de böyledir; hastalık, hüzün, keder, zulüm gibi zamanın bir takım bunaltıcı halleri karşısında kısmen sarsılsa da bir türlü yıkılmaz ve Allah’a güzel bir kul olmaya gayretten de geri durmaz. Fasık ve facirler ise selviler gibi ne kadar metin, boylu poslu olursa olsun sabretmesi icap eden yerlerde sabretmeyip günaha girerler ve sonunda fısk ve fücurları sebebiyle yere serilirler.159

Hz. Peygamber (sav), bir başka rivayette güzellikler ortaya koymanın önemine ve gerekliliğine dikkatlerimizi çekmektedir. Nitekim bir gün ashabından biri, cahiliyet devrinde yaptığı iyilikler ve güzellikler hasebiyle kendisine ecir ve mükâfatın olup olmayacağını sormuş, Hz. Peygamber de ona geçmişte yaptığın iyilikler ve güzellikler

sayesinde Müslüman olduğunu160 haber vermiştir. Hadis alimleri, Hz. Peygamber’in

(sav) bu sözünü iki şekilde tevil etmişlerdir. Bir kısmı hadiste kastedilen manayı: “Sen geçmişte kazandığın güzel tabiatler ile müslüman oldun!” şeklinde anlamak gerektiğini, diğer bir kısmı da; “Sen cahiliyede ortaya koyduğun güzel amellerle güzel bir unvan

156 İsra, 84.

157 Buhari, Et’ime, 42. 158 Buhari, Marda vet-Tıb, 1.

159 Sofuoğlu, a.g.e., Marda vet-Tıb, 1, s. 3456, d. 3, 5. 160 Buhari, Zekât, 25.

kazandın ve bu içtimai şerefinle Müslüman oldun!”161 şeklinde anlamak gerektiğini

ifade etmişlerdir.

Hz. Peygamber (sav) güzel bir şiire ya da söze de hayranlık duymuş ve ümmetini bu konuda teşvik etmiştir. Esasen O’nun (sav) söz konusundaki estetik tutumunu ortaya koyan “Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır (güzel) söz söylesin ya da

sussun!”162 ifadesi çok calib-i dikkat bir misaldir. Böylece O (sav), sözün en güzel ve

hayırlı olanını söylemeyi eğer söylenecek söz bir anlam ya da önem ihtiva etmiyorsa o zaman da susmak gerektiğini vurgulamış olmaktadır. Nitekim müslümanın kendisini ilgilendirmeyen boş şeylerle uğraşmayı terketmesinin, o kimsenin güzel bir Müslüman olduğunu gösteren bir hakikattir. Hz. Peygamber (sav), diğer bir rivayette cahiliye döneminde güzel şiir ve kasideleriyle meşhur olan Abdullah b. Revaha’yı (ra) bir meclisde: “Şüphesiz ki kardeşiniz hak (güzel) söz söyler, batıl söz söylemez” buyurarak takdir ve taltif etmiş, bu suretle de güzel söz ve şiiri methetmiştir.163 Bunun yanında Hz.

Peygamber (sav) “Şairlere gelince onlara yoldan sapmış olanlar uyarlar. Onların her vadide şaşkınca dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmez misin?"164 ayetinde ifade edildiği üzere çirkin söz ve nahoş şiirler ortaya koyanları da estetik tavrının muktezasınca zemmetmekten uzak durmamıştır.

Hz. Peygamber’in güzel söze ve güzelliğe olan hayranlığını gösteren başka bir rivayette O (sav), yarım hurma vermeye de imkanı olmayan bir kimsenin hiç olmazsa hoş ve güzel bir söz söylemesiyi165 tavsiye etmiştir. Nitekim aynı rivayette O (sav), güzel bir

sözün bile sadaka olduğunu ve kişinin cehennemden kurtuluşuna vesile olabileceğini haber vermiştir. Hz. Peygamber’in (sav) bu rivayette hoş ve güzel bir sözün sadaka olduğunu vurgulamasında ise ayrı bir hikmet ve letafet bulunmaktadır. Nasıl ki maddi

161 Sofuoğlu, a.g.e., s. 949, d. 80. 162 Buhari, Edeb, 85. 163 Buhari, Teheccüd, 21. 164 Şu’ara, 224, 225, 226. 165 Buhari, Edeb, 34.

olarak birşeyler vermek, alan kişinin gönlünü açar, gönlündeki gam ve hüznü giderirse aynı şekilde güzel söz de muhatabın gönlünü ferahlatır ve teskin eder.166

Hasılı Hz. Peygamber’in (sav), güzel bir sözü sadakaya benzetmek suretiyle rakik ve estetik bir teşbihte bulunduğunu görmekteyiz. Nitekim bu örnek, O’nun hayata bakışındaki inceliği ve güzelliği bize anımsatmaktadır.