• Sonuç bulunamadı

1.8. KOZMOGRAFYA NEDİR?

1.8.3.4. Güneş

Güneş, her gün doğuşuna ve batışına şahit olduğumuz, bitip tükenmeyen enerjisiyle bize ısı, ışık ve enerji veren bizim için evrendeki en önemli yıldızdır. Yeryüzündeki hayatın kaynağı olan Güneş, sadece insanlar için değil tüm canlılar ve âlem için çok önemlidir. 4,6 milyar yaşındaki bu ihtiyar delikanlımız hem doğuşu hem de batışı ile insanların dikkatini çekmektedir. Her gün güneşin doğuşunu belki aynı anda milyonlarca hatta milyarlarca kişi izleyip huzur bulur. Güneşin batışında ise ayrı bir güzellik vardır. Güneş, dünyaya veda ederken gökyüzündeki renklerin o

eşsiz güzelliği insanları büyüleyip kendine çeker ve bu manzaraya binlerce şiir yazılır ve şairlerin yazarların edebî eserlerine renk verir.

Güneş, İncelenen eserlerde on iki yerde geçmektedir. İncelenen eserlerde güneş, bazen ışığı engellenen ışık kaynağı iken bazen sadece ısı ve ışık veren bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Masalsı bir yapıda veya olağanüstü bir şekilde kullanılmamıştır.

Güneşle Ayın Haracı adlı masalda padişah küçük kızını isteyen delikanlıya vermemek için oğlandan güneş ile ayın haracını getirmesini ister (Sakaoğlu, 2002: 334).

Ahmet Ağa adlı masalda padişah kızını yılana vermemesi üzerine yılan babasına dereye gitmesini orada bir taş olduğunu ve eline üç taş alıp o taşa atmasını söyler. Daha sonra dönerken de binanın altından bir avuç toprak almasını her ağaçtan da bir çiğit almasını söyler. Daha sonra Ahmet Ağa yılanın dediklerini yapar. Yolda gelirken yılan yerde daireler çizer. Adam da tohum serper gibi toprakları serper. Sabah karısı kalkıp bakar ki evlerinin karşısında bir saray var. Bahçesi de hiç olacak gibi değil. Sabah padişah bir kalkar ki saat on fakat ne güneş var ne ışık. Güneş mi tutulmuş bu ne karanlıktır diye sorar. Ona karşıya bir bina yapıldığını söylerler (Günay, 2011: 232).

Sıçan Çocuk adlı masalda çocukları olmayan bir aile bize bir çocuk ver nasıl verirsen ver diye dua eder onların da sıçan çocukları olur. Bu sıçan çocuk biraz büyüyünce padişahın kızını ister. Ancak padişahın istekleri vardır. Sarayının etrafına öyle bir çeper yapılmasını ister ki yılan bile geçmeyecektir. Ayrıca sarayımın karşısına öyle bir saray yapacaksın ki benim sarayıma güneş gelmeyecek der (Günay, 2011: 259).

Şah Meran’ın Yüzüğü adlı masalda fakir kadının oğlu şahmerandan aldığı yüzükten sonra annesine bu yüzüğü kendisine yılan yavrusunu koruduğu için hediye verdiklerini ve katırlara hediyeler yüklediklerini söyler ve annesinden su ister. Ardından padişahın kızını kendisine istemesini söyler. Padişah kendi sarayının karşısına daha büyük bir saray yaptırırsa kızını vereceğini söyler. Bir sabah kalkar ki

güneş doğmamış. Bakar ki güneş doğmuş fakat karşısına yapılan saraydan dolayı güneş gelmiyor (Günay, 2011: 331).

Rüya adlı masalda oğlan gördüğü rüyayı kimseye anlatmaz. En son evlenir ve rüyasını anlatır. Sol omzuna ay, sağ omzuna da güneş konduğunu söyler (Günay, 2011: 357).

Elma Ağacı adlı masalda kuyudaki şehrin padişahı, kızını ejderhanın elinden kurtaran yeryüzündeki ülkenin padişahının küçük oğluna ne istediğini sorar. Oğlan padişahtan biraz zaman ister. Oğlan bu sırada bir kavak ağacının altına yatar ve ağaçta Zümrüdüanka kuşunun yuvası olduğunu görür. Ancak kavak ağacında yılan olduğunu görür. Çeker yılanı vurur. Zümrüdüanka kuşu da ona ne isterse yapacağını söyler ve oğlan kavak ağacının altında yatarken ona güneş gelmesin diye kanatlarıyla gölge yapar. Oğlan, yeryüzüne çıkmak istediğini söyler. Fakat Zümrüdüanka kuşu bunun için kırk deve eti ve kırk deve postuna da su doldurmasını ister. Oğlan da bunları padişahtan ister ve Zümrüdüanka ile yeryüzüne çıkar (Günay, 2011: 372).

Çin-i Maçin Padişahı adlı masalda padişah üç oğluna kendisi öldüğünde süt kardeşinin yanına gitmelerini vasiyet eder. Babaları öldükten sonra üç kardeş atlarına atlayıp filan yazıda oturan amcalarının yanına gitmek için yola çıkarlar. Biraz gittikten sonra bir yerde dinlenirler. Çadır kurarlar. Sabah uyandıklarında ortanca ve büyük kardeş, küçük kardeşlerinin çadırının etrafında ejderha olduğunu görürler. Çare bulamayınca kaçarlar. Küçük oğlan uyandığında ejderhadan korkar ve onu kavak ağacı başında görüp Zümrüdüanka’nın yavrularını yiyecek zanneder ve onu öldürmek ister. Zümrüdüanka oğlandan yavrularına zarar gelmeyeceğini anlayınca

güneş gelmesin diye kanatlarını oğlanın üstüne gerer. Daha sonra oğlanın istediğini

gerçekleştirmek için beraber adaya giderler (Günay, 2011: 393).

Çocuğun Rüyası adlı masalda bir çocuk rüyasında koynunda ay, yıldız ve

güneş olduğunu görmüş. Sabah annesine rüya gördüğünü söylemiş. Annesi rüyasını

söylemesini istemiş fakat oğlan söylemeyince anası oğlanı dövmüş (Alptekin, 2002: 256).

Zümrüdüanka Kuşu adlı masalda padişahın küçük oğlu devi öldürmek istediği kuyunun içinde hapis kalır. Burada bir gün bir çınar ağacının altında yatar. Orada bir kuş yuvası olduğunu görür. O kuş yuvasına doğru giden ve kuşun cülüklerini yemek isteyen bir yılan görür çekip o yılanı vurur. Kuşların anneleri de bu adam ağacın altında uyuduğu için yüzüne güneş gelmesin diye adama gölgelik olur. Daha sonra ona dileğini sorar. O da kendisini yeryüzüne çıkarmasını ister. Kuş, adamdan camız

eti ve camız derisi ile su ister. Oğlan kabul eder ve kuş onu yeryüzüne çıkarır (Alptekin, 2002: 292).

Gümüş Boynuzlu adlı masalda Padişah’ın en küçük oğlunun gümüş boynuzlu bir öküzü vardır. Bu öküz oğlana yardım eder. Öküz öldüğünde kendisini evin arkasına gömmesini ve kimseye söylememesini söyler. Öküz ölür ve oğlan onu öküzün dediği yere gömer. Oradan bir ağaç çıkar. Padişahın küçük oğlunun karısı bu ağacın nasıl meydana geldiğini sorar durur ama kocası söylemez. Karısının kırığının bu ağacın nasıl meydana geldiğini öğrenmesi üzerine kadının kocası güneşin doğduğu yeri aramak üzere evi terk eder (Alptekin, 2002: 388).

Avcı Mehmet adlı masalda Avcı Mehmet adlı kişi yolda çocukların eziyet ettiği köpek ve kediyi çocuklara ceviz vererek çocukların elinden kurtarır. Daha sonra bir gün dağda avlanırken bir kara yılanın güzel bir yılanı kovaladığını görür. Çekip kara yılanı vuracakken yanlışlıkla güzel yılanı vurur. Yaptığına çok pişman olur. Daha sonra yılan padişahının babası bu oğlana mavi boncuk verir. Oğlan, bu boncukla her istediğini yapar. Bir padişahın kızını ister. Padişah sarayın karşısındaki

güneşi engelleyen dağın kaldırılmasını ve kendisinin sarayından daha güzel bir saray

yapmasını ister. Oğlan bu boncuktan çıkan arapla padişahın istediklerini yapar (Özçelik, 2004: 292).

Miski Bahar adlı masalda bir kadının çocuğu olmazmış. Bir gün baharatları bebek şekline getirip seccadenin altına koyup kırk gün kırk gece dua eder. Kırk günün sonunda baharatlar çocuk hâline gelir. Kadın bu bebeği çok sever gözünden sakınır. Çocuğun güzelliğinin ünü her yere yayılır. Kralın kızı, bu kızı duyunca ona sahip olmak için kadının evine çingene kılığında gider ve annesine; “Bu kızı dışarı çıkar hava alsın, güneş görsün.” der. Annesi çıkarmak istemez fakat ısrarına dayanamaz çıkarır. Daha sonra kralın kızı, bu kızı kaçırır. Kadın çok üzülür ve çok ağlar. Gece bir gün otururken yıldızlara kızını sorar. Yıldızlar yerini bilmediğini fakat gökteki ayın bilebileceğini söyler. Aya sorar fakat ay da bilmediğini güneşe sormasını söyler. Güneş, kızın yerini bildiğini söyler. Sabah, kızın olduğu yere doğru doğar ve kadın kızını kurtarır (Özçelik, 2004: 309).

Benzer Belgeler