• Sonuç bulunamadı

8. KAMUOYU VE HABER ARACILIĞIYLA KAMUOYU OLUŞTURMA

2.2. GÜÇLÜ ETKİLER DÖNEMİ

2.5.4. Gündem Belirlemenin Seçimlere Yansıması

Çoğu “Gündem Koyma ve Saptama” araştırması seçim kampanyalarıyla ilgilenmiştir. Seçim kampanyaları belli bir adayın imajını süregelen toplumsal sorunlarla ilgili türlü olası çözümler ve adayın seçtiği özel konumlarla bağdaştırarak ortak bir strateji haline gelmektedir. Gündem belirleme modeline göre eğer seçmenler konunun önemli olduğuna ikna edilebilirse, oylarını konu ile uğraşacak en yeterli parti veya aday olarak gösterilenlere verilecektir. Kitle iletişim araçlarında daha fazla ilgi görenler zamanla kanıksanacak ve algılanan önemleri daha da artacaktır. Bunun tersi bir durum olarak da fazla ilgi görmeyenlerin ise önemleri azaltılmaktadır (McQuail ve Windahl, 2005: 133).

Vural, gündem belirlemeyle ilgili Mcquail ve Windahl’in “Gündem Belirleme” araştırmalarının neredeyse tamamının seçim kampanyalarına dayandıklarını, seçim kampanyalarında adayın imajının oluşturulması aşamasında ortaya atılan konulara kamuoyunun vereceği desteğe göre adayın ya da partinin başarılı olacağı

düşüncesinden hareketle gündem belirlemenin ortaya çıktığını ileri sürmektedirler” dediğini ifade etmektedir (Aktaran, Vural, 1999: 97). Gündemin oluşturulmasıyla ilgili 1976 yılında ABD yapılan başkanlık seçimlerinden David H. Weaver ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada seçim döneminde medyanın gündemi ne derece saptadığı incelenmiştir. Bu çalışma da ortaya şöyle bir sonuç çıkarılmıştır: Başkanlık seçimlerinde seçmenler tarafından tanınan, başka bir deyişle televizyon ya da gazetelerde daha sık yer alan başkan adayları daha popüler olmuşlardır. 1200 seçmen üzerinde 6 ay süreyle yapılan araştırmada demokrat adaylardan Carter’in iletişim araçları sayesinde seçmenler tarafından daha çok tanındığı belirlenmiştir.

Seçim kampanyasında partilerin ön seçimleri boyunca ve öncesinde çeşitli rakiplere ne kadar yer ya da zaman verdiği hayli bir öneme sahiptir. Chicago Tribune’ün adaylara ayırdığı yer için yaptığımız analiz 15 Ocak ve 30 Haziran arasında partilerin yaptıkları son önseçimlerinden üç hafta sonra üç aday olan Ford, Carter ve Regan’dan bahseden ortalama %70 enformasyon diğer 7 rakibe göre yüzde 30 gibi sınırlı bir yer ayırdığını göstermektedir. Ve Patterson New Hampshire’da ön seçimlerden önce Erie, Pennsylvania ve Los Angeles’daki 1200 seçmen üzerindeki araştırmasında demokrat adayların seçmenlerce büyük ölçüde bilinmediği ancak, Carter üzerinde yoğun bir şekilde odaklanan izlenmesinden sonra; Carter’in dramatik bir şekilde seçmenlerce çok fazla tanınır hale geldiğini ve tek demokrat olduğunu buldu (Weaver, 2003: 48). Bu çalışmada da görüldüğü gibi gazete ve televizyonlarda göz önündeki başkan adayları seçmenler tarafından daha fazla hatırlanmaktadır.

Yine ABD’de benzer bir çalışma McCombs’un 1978 yılında yapılan New York’daki incelemeleridir. Şubat - Mart arasında seçim meydanlarını dolduran kararsızların Jimmy Carter’e doğru kaydığını görülmüştür. Çalışmaya göre Carter’e olan bu ilginin nedeni, adayın medyada daha fazla yer almış olmasıdır (Weaver, 2001: 48).

İletişim araçlarında meydana gelen haberlere yer verilirken, haberin önem sırası belirlenirken izleyici kitlesinin bu habere ne derece önem vereceği gündem belirleme noktasında temel ölçütlerden biridir. Belirli bir konuya iletişim araçlarında verilen

önemle; kamunun verdiği önem arasında belirli bir bağ bulunmaktadır. İletişim araçlarının etkisine vurgu yapan bu yaklaşım, okuyucuyu algı yönünde etkilemektedir. Gündem oluşturma yaklaşımına göre bir haberin kamuoyu oluşturması rastlantısal bir durum değil tam aksine stratejik olarak değerlendirilmesi gerçeğini ortaya koymaktadır. Üstelik bu yaklaşım, gündemi oluşturan eşik bekçileri ve kamuoyunu önüne çıkan liderlerin gücüne vurgu yapmakta izleyici-okuyucu kitlesinin eğitim ve ilgi durumunun televizyon ya da gazete gündemini farklı değerlendirilebileceğini savunmaktadır. Kitle iletişim araçlarının seçim dönemlerinde gündeme getirdikleri konular seçmen kesimin demografik yapısına göre etki düzeyini etkilemektedir. Bu açıdan yaklaşım siyasal alandaki iletişimde özellikle haberlerin önemine vurgu yapmaktadır. Önemli bir yere sahip olan kişi ya da konu yapılacak seçimlerde kişilerin oy verme tercihlerini de ve lideri değerlendirmede de güçlü bir etkiye sahiptir. Liderler bu dönemlerde kendilerini över haberlere yakın, olumsuz haberlere de ellerinden geldiğince uzak durmaya çabalamaktadırlar (Yıldız, 2002: 54– 56).

Medya gündemi üzerinde hükümet yetkililerinin etkisini araştıran çalışmalarda karmaşık sonuçlar elde edilmiştir. Ulusal haberlerde medyanın en önemli haber kaynaklarından birisinin devlet başkanı olduğu varsayımından hareket eden Sheldon Gilberg v.d. en önemli haber kaynağı olması nedeniyle devlet başkanının ulusa sesleniş konuşması bağlamında sayan araştırmacılar, devlet başkanı Jimmy Carter’in 1980 yılında yaptığı konuşmada dile getirilen sorunlarla medyada bu sorunlara ilişkin haberlerin ağırlığını karşılaştırmışlardır. Çalışmaya konuşma öncesi medya gündemi de dahil edilmiş ve medya gündeminin başkanın gündemini etkileyip etkilemediği de araştırılmıştır. Bu araştırmada, konuşma öncesi medya gündemiyle konuşma gündemi arasındaki bağlantının (Washington Post 45, New York Times 63, TV şebekeleri 69) konuşma sonrası medya gündemiyle konuşma gündemi arasındaki bağıntıdan (Washington post 20, New York Times 55 TV şebekeleri 50) daha büyük olduğu ortaya çıkmıştır. Araştırmacılar elde ettikleri bulgulardan yola çıkarak medya gündeminin başkanın gündemini belirlemede daha etkili olduğunu ortaya koymuşlardır. Beklentilerinin kanıtlanmaması üzerine McCombs, Gilbert ve Eyal ikinci bir araştırma yapmışlar ve bu araştırmada 1970 yılında devlet başkanı Richard

Nixon’un yaptığı ulusa sesleniş konuşmasını ele almışlardır. Aynı yöntemle bir diğer araştırmada yapılan bu kez özgün varsayımı kanıtlayacak bulgular elde etmişlerdir. Yani başkan medya gündeminin belirlenmesinde etkilidir (Werner ve diğerlerinden Akt, İrvan, 1997: 86-87). Yukarda değinilen Karabulut cinayetinden sonra günlerce hatta aylarca olay manşetlere taşınmış ve öyle ki hükümette konuyla ilgili çalışmalara başlamıştır. Bu da olayın algılanması için önemli bir örnek kabul edilebilir.

Kimi zaman liderler medyanın da yardımıyla gündemi oluşturmakta ya da medya bir şeyler bulup kendi gündemini kamuoyuna mal edebilmektedir. “Medyanın Gündem Kurması ve Medya Manipülasyonu” makalesinde David H. Weaver, gündem kurmanın etkisi üzerine “ Basının belirlediği ve/veya aynı konularla en çok ilgilenen belirli bir topluluk ya da toplumdaki çeşitli birey gruplarının büyüklüğünü yansıtan basının çeşitli konular üzerindeki vurgulamasının göreceli bir ölçü olduğuna inanıyorum” devamında da şöyle yazmaktadır: “Medyanın belirli zaman dönemleri içinde belli sorun ve konular üzerindeki vurgulamasını Birleşik Devletler gibi sanayileşmiş bir demokraside belli insan gruplarının en çok ilgilendiği sorunlar ve konular haline gelmesinde etkili olduğunu ileri sürmek için kanıt bulunduğuna inanıyorum.” (Weaver, 2001: 49). İfadesini kullanmıştır. Gündem kurmanın seçimlerde ön plana gelmesinin en önemli unsuru medyada sık görünmektir.