• Sonuç bulunamadı

G. Rekabet Yasağı Sözleşmesinin Sona Ermesi

1. Görevli Mahkeme

Görevli mahkemeye ilişkin genel düzenleme HMK m. 2’de “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” şeklinde yer almaktadır. Buna göre özel kanunlarda farklı düzenleme bulunması durumunda genel hüküm değil özel hüküm uygulanacaktır. 6012 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) “Ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri” başlığı altında m. 4/1-c hükmünde “11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,” denilerek TBK 444 ila 447. maddelerden doğacak uyuşmazlıkların ticari dava sayıldığı ve aksine hüküm bulunmadıkça ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği belirlenmiştir.

Rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şartın tahsili istemine ilişkin açılan dava neticesinde yerel mahkeme tarafından “bu tür davaların özel nitelikteki 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'na göre iş mahkemelerinde görülmesinin esas olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine”

denilmek suretiyle karar verilmiştir. Bozma ilamı sonrası ilk derece mahkemesinin direnmesi sonucu Hukuk Genel Kurulu’na gelen dosyada215 “iş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık

215 Yargıtay HGK., 29.02.2012 tarihli, 2011/11-781 Esas, 2012/709 sayılı Kararı (UYAP).

63

halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava niteliği itibariyle 818 sayılı BK’nun 348. maddesi kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar TTK.nın 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir”

denilmek suretiyle iş sözleşmesinin sona ermesi sonrasında rekabet yasağının düzenleyen sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğuna işaret edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu 09.03.2016 tarihli 2014/11-866 Esas, 2016/289 sayılı kararında da iş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağı kaydının ihlali halinde ticaret mahkemelerinin görevli olacağına ilişkin içtihadını oy çokluğu ile sürdürmüştür.

25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda görev başlığı altında 5/a hükmünde “5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına” iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir. Burada, rekabet yasağı sözleşmesinin iş sözleşmesi sonrasına ilişkin olması, artık işçi – işveren ilişkisinin ortadan kalkmış olması sebebiyle kanunun aradığı şartlar bulunmadığından rekabet yasağı sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda davanın ticaret mahkemesinde görülmesine devam edileceği ifade edilmiştir216.

Doktrinde iş sözleşmesi ile rekabet yasağı sözleşmesi arasında yakın ilişki bulunduğu, bu sebeple görevli mahkemenin iş mahkemeleri olması gerektiği, her iş sözleşmesinin mutlaka bir ticarî işletmeyi ilgilendirmeyeceği, dolayısıyla esnaf düzeyindeki kişinin yaptığı iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağının ihlalinden doğan davanın da bu hüküm gereğince mutlak ticarî dava sayılmasının anlamsız olduğu, bu tür bir sözleşmeden doğan uyuşmazlığın “öz ticaret hayatına” dair

216 ZENGİN, İbrahim Çağrı, “Pazarlamacının ve İşçinin Taraf Olduğu Rekabet Yasağı Sözleşmesinden Doğan Uyuşmazlıkların Çözümünde Görevli Mahkeme – 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu Bakımından Değerlendirme”, İÜHFM, C. LXXV, S. 2, 2017, s. 805 (s.

791 – 812)

64

olmadığı gibi çözümünün de ayrı bir uzmanlığı gerektirmeyeceği görüşü de savunulmaktadır217.

İş davalarının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de iş sözleşmesi devam ederken sadakat yükümlülüğünün ihlali ile rekabet yasağına aykırılık kaynaklı davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğunu, ancak iş sözleşmesi sona erdikten sonra rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranıldığından dolayı açılan davanın mutlak ticari dava sıfatı taşıması sebebiyle görevli yargı merciinin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu belirtmiştir. Daire bir kararında218: “Davalı işçiye atfen imza taşıyan istifa dilekçesinde 05/02/2014 tarihinden itibaren işten ayrıldığı belirtilmiştir. Davacı Şirket vekili, davalı işçinin rakip şirkette rekabet yasağına aykırı şekilde çalışmak için istifa ettiğini ve rakip firmada çalıştığını ileri sürmüştür.

Bu durumda davalı işçinin rekabet yasağını ihlal eden davranışının açık biçimde iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki döneme dair bulunduğu, bu davranışın iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444. ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu tip davaların ise, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi gereğince mutlak ticarî dava niteliği taşıdığında duraksama bulunmamaktadır. Mutlak ticarî davaların görülme yeri ise, açık biçimde ticaret mahkemeleridir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.02.2012 tarih, 2011/11-781 Esas, 2012/109 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.

Eldeki dosyada Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, İş Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verdiği ve bu karara "temyizsiz" kesinleşme şerhi yazıldığı anlaşılmaktadır. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin temyiz edilmeksizin kesinleşen görevsizlik kararı Dairemizi bağlamamaktadır.

O hâlde, mutlak ticarî dava niteliğindeki eldeki davaya bakma görevi de ticaret mahkemesine ait olup, yerel mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir”.

217 ARKAN, Sabih, Ticari İşletme Hukuku, 10. Baskı, Ankara, 2010, s. 96.

218 Yargıtay 9. HD., 07.02.2019 tarihli, 2015/33389 Esas, 2019/2979 sayılı Kararı (UYAP).

65