• Sonuç bulunamadı

1.5. Futbol Seyircis

1.5.1. Futbol Seyircisinin Özellikler

Futbol seyirlik bir spor olması ve kitleleri peĢinden sürüklemesi özelliği ile diğer branĢlardan farklılık göstermektedir. Psiko-sosyal açıdan bakıldığında, seyircilerin günlük hayatlarının dıĢına çıkarak farklı kimliklerle bu faaliyetlere katıldığı gözlenmektedir. Futbol karĢılaĢmaları, özellikle kalabalıkların içinde kiĢiliğin kaybolması ve çeĢitli dıĢ uyarıcıların etkisiyle arzu edilen ya da edilmeyen toplu olayların meydana geldiği bir ortam olmaktadır (Acet 2005).

Futbol seyircisi sosyolojik açıdan incelediğinde, “ Geçici teĢkilatsız insan birikimi” Ģeklinde ifade edilmektedir. Bu birikim ne cemiyettir nede menfaat birliğidir. O geçici teĢkilatsız bir topluluktan ibarettir. Yani böyle insan topluluğu, muayyen bir maksat ve sebeple veya sebepsiz olarak bir araya gelip bir süre sonra dağılırlar. Camii cemaati, sinema ve tiyatro seyircileri, spor seyircileri bu gibi topluluklardandır. Bunlar belli bir teĢkilatlanmaya sahip olmadıkları gibi, üyeleri arasında karĢılıklı bir iliĢkide yoktur. Futbol seyircisini ele aldığımızda, ne cemaat,

ne cemiyet, ne de tam olarak teĢkilatlanmıĢ gruplar olarak değerlendirilmemektedir. Geçici teĢkilatlanmıĢ grup olarak incelenmektedir (TaĢğın 2000).

TeĢkilatsız topluluklar, toplantı devamlılığı kısa olan ve gerçek bütünlüğü bulunmayan sosyal gruplar olarak tanımlanmaktadır. Sokakta biriken bir meraklılar kalabalığı, bir maçın seyircileri, konferans dinleyicileri, trafik ıĢığından geçmek için yığılanlar, vapurdaki insanlar, geçici gerçek bütünlüğü olmayan gruplardır. Fakat bu gruplarında tamamen tesadüf ve sebepsiz yere olmadığı kesindir (Bozdemir 1998).

Türk popüler futbol kültürünün, toplumsal mikro kozmik bir temsilini ve yeniden kuruluĢunu ifade eden bir cemaat türü olduğu söylenebilir. Futbol bugün tüm toplumsal aidiyetler, kültürel formlar içerisinde en kolektif olanı gözükmektedir (Yazan1997).

1.6.ġiddet

ġiddet; bir hareketin bir kuvvetin veya gücün değerlendirilmesi, sert hareket etmek, sert davranmak, kaba kuvvete baĢvurmak Ģeklinde tanımlanmıĢtır (Acet 2001).

Aslında spor ile Ģiddet yakın akrabadır (Gültekin ve ark 2000), çünkü bilindiği gibi futbol Ģiddeti içinde barındıran bir oyundur. Kazanma hırsını sonuna kadar gözlemleyebileceğimiz, deyim yerindeyse bir erkek oyunudur (Baldık 2002).

Kamus-i Turki'ye bakıldığında, Ģiddet; serlik, sert ve katı davranıĢ, kaba kuvvet kullanma anlamına geçiyor. "ġedid" ise sert, katı ve Ģiddetli demek. "ġeddat" da sertlik ve kızgınlığıyla tanınan ünlü eski Yemen hükümdarının adıdır.Yabancı dillerde, örneğin Fransızcada, Ģiddet bir kiĢiye, güç veya baskı uygulayarak isteği dıĢında bir Ģey yapmak ya da yaptırmak; Ģiddet uygulama eylemi, zorlama saldırı, kaba kuvvet, bedensel ya da psikolojik acı çektirme ya da iĢkence, vurma ve yaralama olarak tanımlanıyor (Ünsal 1996).

ġiddet sözcüğü genel anlamda, aĢırı duygu durumunu, bir olgunun yoğunluğunu, sertliğini kaba ve sert davranıĢı, eylemi nitelendirir. ġiddet özel olarak saldırgan davranıĢları, kaba kuvveti, beden gücünün kötüye kullanılmasını, yakan, yıkan, yok eden eylemleri taĢlı, sopalı, silahlı, bıçaklı saldırıları, ferde ve topluma zarar eylemlerini kapsar (Yetim 2000).

ġiddet, Ģiddet eğilimli kiĢiliklerin geliĢiminde rol oynayan etkenlerin harekete geçmesi olarak da tanımlanabilir. Yapılan araĢtırmalarda, Ģiddeti besleyen en önemli faktörleri üç noktada toplanmaktadır. Bunlardan birincisi aile ve çevre, ikincisi

eğitim seviyesi ve üçüncüsü ve beklide en önemlisi medyadır. KiĢilik geliĢiminde önemli etkilere sahip bu kurum ve araçların Ģiddete yönelik tutum ve davranıĢların, dünya görüĢlerinin ve hayata bakıĢ tarzlarının geliĢiminde önemli bir etkiye sahip olduğuna Ģüphe yoktur. Tıpkı spor alanında, din alanında ve siyasi alanda yaĢanan Ģiddet eylemlerinin ortaya çıkmasında rol oynayan fanatik eğilimlerin geliĢiminde oynadığı rol gibi (Ayan 2006).

ġiddet üzerine değiĢik görüĢler hâkimdir. ġiddet baĢkalarına zarar vermek ya da yaralamak amacıyla kullanılan fiziksel güç ya da güç ve kuvvetin baĢkalarını birtakım haklardan mahrum etmek gibi adaletsiz bir biçimde kullanılması olarak da tanımlanmıĢtır (Acet 2001).

Saldırgan davranıĢların ve Ģiddet eylemlerinin kaynağı ister içgüdüler ve dürtüler ister toplum ve kültür olsun ortaya çıkıĢlarında engelleme önemli rol oynar. Engelleme istek, gereksinim ya da davranıĢın amacına ulaĢmasının önlenmesidir (ġahin ve Sönmez 2000).

Günümüzde çok büyük kitleleri etkisi altına alan futbol, çok ciddi sorunları da beraberinde getirmiĢtir. Özellikle son yıllarda gerek ülkemizde gerekse dünyada ciddi seyirci olayları yaĢanmaktadır. Ulusal ve uluslararası karĢılaĢmalarda herhangi bir gerekçe ile pek çok problemler oluĢmakta bunun sonucu ise saha içi ve dıĢı Ģiddet olayları karĢımıza çıkmaktadır (Acet 2005).

Gültekin ve arkadaĢları (2000)‟nın aktardıklarına göre; bir sosyolog olan Norbert Elias; sporu, uygarlaĢma süreci içinde Ģiddetin denetim altına alınıp, bir baĢka maceraya kaydırılması olarak görüyor ve sporu, insanın heyecan arayıĢının evcilleĢtirilmiĢ hali olarak değerlendirmektedir.

Küfür Ģiddet unsurunun sözlü anlatımıdır. BaĢkalarının değer verdiği, sevdiği saydığı nesneleri ya da kiĢileri küçük düĢüren, kötüleyen sözlerden baĢlayarak, kiĢi için en kutsal değerlere varan küfür, bu anlamda sözlü saldırganlığın en kötü ve Ģiddetli biçimidir. Özellikle bir grup taraftarın karĢı takım oyuncularını, rakipleri, karĢı takım taraftarlarını ve hakemleri muhatap alarak dıĢarıdan sözle, el iĢaretiyle, rahatsız edilmesidir. Küçük yaĢtaki çocukların dahi bu tür olumsuz davranıĢlara alet edildiği görülmektedir (Öztürk 2003).

Ayrıca Ģiddetin üzerindeki dikkat, futbol Ģiddetinin diğer önemli temalarını gölgede bırakmıĢtır. Bu, Ģiddetin vahĢi taraftarlar tarafından holigan çetelerini baĢtan ve tekrar yaratma kaynağı olduğunun göz ardı edilmesidir (King 2001).

Ġnsanlar arasındaki Ģiddet eğilimlerinin sonuçlarında geçmiĢte yapılanlara bakmak yerine bu olaylarda tarafların ırklar arası görüĢleri, diğer temsilciler ve polis gibi faktörlerinde onlar üzerinde önemli olduğu belirtilmektedir (King 1999).