• Sonuç bulunamadı

3. BULGULAR

4.4. İstatistiksel Sonuçların Değerlendirilmesi

4.4.2. Frontal sefalometrik radyograflara ait ölçümlerin değerlendirilme

Alt nazal kavitenin genişliğini değerlendirmek amacı ile ÇK ve NK taraflarındaki nazal kavite duvarının en dışındaki noktalar referans alınarak bu iki nokta arasındaki maksimum uzaklık (NCÇ-NCN) ölçülmüştür. Bununla birlikte bu noktaların MS doğrusuna dik uzaklıkları ölçülerek ÇK ve NK tarafındaki alt nazal kavite genişlikleri belirlenerek (NCÇ-MS ve NCN-MS) taraflar arası karşılaştırma yapılmıştır.

NCÇ-NCN mesafesindeki değişiklikleri incelediğimizde; T2-T1 döneminde istatistiksel olarak önemli düzeyde 2,79 mm’lik artış (p<0,05), T3-T2 döneminde istatistiksel olarak önemli düzeyde 0,90 mm’lik azalma (p<0,05) ve sonuçta T3-T1 döneminde istatistiksel olarak önemli düzeyde 1,89 mm’lik artış (p<0,05) meydana gelmiştir (Tablo 3.3).

Alt nazal kavite genişliğindeki artış birçok araştırmacı tarafından da belirtilmiştir (Haas 1965, Moss 1968b, Sandıkcıogluve Hazar 1997, Özgen ve ark 1994, Memikoglu ve Işeri 1999, Cross ve McDonald 2000, Başçiftçi 2001, Basciftci ve Karaman 2002, Sari ve ark 2003, İşeri ve Özsoy 2004, Doruk ve ark 2004, Chung ve Font 2004, Ramoğlu 2006, Çörekci 2009). Çalışmamızdaki hastalarımızın yaşlarına benzer gruplar oluşturan , Sandıkcıogluve Hazar (1997) 2,1mm, Sari ve ark (2003) 1,60 mm, Ramoğlu (2006) 1,68 mm ve Çörekci (2009) 1,75 mm genişlikler elde etmişlerdir. Yaş ortalamsı bizim grubumuzdan büyük olan gruplarda yapılan

çalışmalarda ise Başçiftçi (2001) 3,5 mm, Chung ve Font (2004) ise 1,75 mm lik genişlikler elde ettiklerini ifade etmişlerdir. Elde edilen sonuçların farklı olması vida çevirme protokolleri, aparey dizaynları ve aktif tedavi süreleri arasındaki farklılıktan kaynaklanabilir. Özellikle bizim çalışmamızda alt nazal kavitede oluşan genişlik miktarının karma dentisyon döneminde yapılan diğer HÜÇG çalışmalarına göre (Sari ve ark 2003, Ramoğlu 2006, Çörekci 2009) fazla olmasını apareyimizdeki kilit mekanizmasından ve vida çevirme protokülümüzde yeterli genişletme elde edilinceye kadar vidanın günde ¼ tur çevrilmesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Çalışmamızda kullandığımız apareyde vidanın aktivasyonu ile oluşan kuvvetin üst çeneye ve üst çenenin yukarısındaki komşu anatomik yapılara daha çok iletildiğini düşünmekteyiz. Bunun sebebi olarak apareyimizde bulunan kilit mekanizması sayesinde alt çeneden apareye temas eden dişlerin temas ettikleri yüzey alanlarının diğer apareylere göre fazla olması, sonuçta vidanın çevrilmesi ile oluşan kuvvetin alt dişlerden gelen baskı ile vertikal yönde yukarıya doğru daha fazla iletilmesi olabilir. Ayrıca kilit mekanizmasının aktif tedavi boyunca sürekli olarak ağızda bulunması, çiğneme sistemini harekete geçirerek sanki ağıza alınan sert bir besinin öğütülmesi sırasında çiğneme kaslarının daha fazla kasılmasına ve uyguladıkları kuvvetin artmasına neden olmasına benzer ş ekilde bir etki oluşturabilir. Bu doğrultuda alt çenenin aşağıdan yukarıya doğru uyguladığı kuvvetin artmasına bunun da genişletme sırasında oluşan kuvvetleri daha fazla yukarıya iletilmesine neden olabilir. Bununla birlikte bu durum üst çenenin PNS noktasının ANS noktasına göre istatiksel olarak önemli olmasa da daha az aşağıya hareket etmesine neden olabilir. Nitekim Ramoğlu (2006) akrilik bonded aparey ile yağtığı simetrik HÜÇG uygulamasında PNS’nin ANS’ye göre daha fazla aşağıya yönde hareket ettiğini belirtmiştir. Alt çeneden kaynaklanan çiğneme kuvvetlerin ve/veya okluzal kuvvetlerin de üst çeneye ve buradan da nazal bölgeye asimetrik olarak yani NK tarafından ÇK tarafına iletildiğini düşünmekteyiz. Çünkü tek taraflı posterior çapraz kapanış vakalarında çiğneme, NK tarafına alınan besinin öğütülmesi sırasında alt çenenin önce laterale sonra mediale hareket etmesiyle, ÇK tarafına alınan besinin ise öğütülmesi sırasında alt çenenin önce mediale sonra laterale hareket etmesiyle gerçekleştirildiği belirtilmiştir (Lewin 1985, Ben-Bassat ve ark 1993, Brin ve ark 1996, Pinto ve ark 2001, Throckmorton ve ark 2001, Piancino ve ark 2006). Bu durum NK tarafındaki kilit mekanizmasına oturan alt posterior dişlerin önce laterale hareket ederek kilit mekanizmasının bukkal duvarına temas ederek kuvvet uygulamasına bunun da

apareyin NK tarafında, vidayı merkez kabul eden bir döndürme momentinin oluşturması ile apareyin NK tarafındaki üst posterior dişler kısmında lateralden mediale doğru döndürme kuvvetinin etkimesine neden olacağını sonuçta üst çenenin ve alt nazal kavitenin ÇK tarafına NK tarafına göre daha fazla kuvvetin iletileceğini bunun da asimetrik genişlemeye neden olacağını düşünmekteyiz. Elde ettiğimiz veriler bu düşüncemizi destekler tarzdadır.

ÇK ve NK tarafındaki alt nazal kavite genişliklerini karşılaştırdığımızda; T2- T1 döneminde ÇK tarafında meydana gelen 1,95 mm lik artışın NK tarafındaki 0,87 mm lik artıştan istatistiksel olarak önemli düzeyde fazla olduğu (p<0,001) (Tablo 3.5), pekiştirme döneminde her iki tarafta istatiksel olarak anlamlı düzeyde nüks görülse de (p<0,05) (Tablo 3.3), sonuçta (T3-T1) döneminde yine ÇK tarafında meydana gelen 1,27 mm lik artışın NK tarafındaki 0,62 mm lik artıştan istatistiksel olarak önemli düzeyde fazla olduğu tespit edilmiştir. (p<0,01) (Tablo 3.5). Bu durum alt nazal kavitede meydana gelen artışın ÇK tarafında daha fazla olacak şekilde (NK tarafına göre ortalama 2 kat daha fazla), asimetrik bir genişlemeden kaynaklandığını göstermektedir. Başlangıçta NK tarafındaki alt nazal genişliğe göre daha dar olan ÇK tarafındaki alt nazal genişlik, asimetrik HÜÇG sonrası NK tarafına yakın genişlik değerine ulaşmıştır. Literatürde ÇK ve NK tarafında meydana gelen değişimleri karşılaştıran çalışmamıza benzer ölçümler yapılmadığından bu bulgularımızı başka çalışmalarla karşılaştıramadık.

Üst çene genişliğinin değerlendirilmesi

Üst çene genişliğini değerlendirmek amacı ile ÇK ve NK taraflarındaki tarafındaki jugal proçes üzerinde zigomatik arkın tüber maksillayı kestiği noktalar referans alınarak bu iki nokta arasındaki maksimum uzaklık (JÇ-JN) ölçülmüştür. Bununla birlikte bu noktaların MS doğrusuna dik uzaklıkları ölçülerek ÇK ve NK tarafındaki üst çene genişlikleri (JÇ-MS, ve JN-MS) belirlenerek taraflar arası karşılaştırma yapılmıştır.

JÇ-JN mesafesindeki değişiklikleri incelediğimizde; T2-T1 döneminde istatistiksel olarak önemli düzeyde 3,75 mm’lik artış (p<0,05), T3-T2 döneminde istatistiksel olarak önemli düzeyde 1,05 mm’lik azalma (p<0,05) ve sonuçta T3-T1

döneminde istatistiksel olarak önemli düzeyde 2,70 mm’lik artış (p<0,05) meydana gelmiştir (Tablo 3.3). Literatürde elde ettiğimiz bu bulgulara benzer bulgular ifade eden çalışmalar olduğu gibi (Sandıkcıogluve Hazar 1997, İş eri ve Özsoy 2004, Chung ve Font 2004,) daha yüksek (Başçiftçi 2001, Baccetti ve ark 2001) ve daha düşük artış bulguları ifade eden çalışmalar da (Cross ve McDonald 2000, Sari ve ark 2003, Ramoğlu 2006, Çörekci 2009) bulunmaktadır. Bunun sebebi yaşa, tedavi şekline ve apareye bağlı faktörler düşünülebilir.

ÇK ve NK tarafındaki üst çene genişliklerini karşılaştırdığımızda; T2-T1 döneminde ÇK tarafında meydana gelen 2,55 mm lik artışın NK tarafındaki 1,10 mm lik artıştan istatistiksel olarak önemli düzeyde fazla olduğu (p<0,001) (Tablo 3.5), pekiştirme döneminde her iki tarafta istatiksel olarak anlımlı düzeyde nüks görülse de (p<0,05) (Tablo 3.3), sonuçta (T3-T1) yine ÇK tarafında meydana gelen 1,90 mm lik artışın NK tarafındaki 0,73 mm lik artıştan istatistiksel olarak önemli düzeyde fazla olduğu tespit edilmiştir. (p<0,001) (Tablo 3.5). Bu durum üst çenede meydana gelen artışın ÇK tarafında daha fazla olacak şekilde (NK tarafına göre ortalama 2,6 kat daha fazla), asimetrik bir genişlemeden kaynaklandığını göstermektedir. Bu durumun yine yukarıda tartıştığımız üzere apareyin özelliğine bağlı olarak genişletme kuvvetinin ÇK ve NK taraflarına asimetrik dağılımı sonucu ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Burada şunu vurgulamakta yarar var; eğer apareyimizde bir kilit düzeneği olmasaydı (NK tarafının genişlemeye karşı direncini arttıran) belki de üst çene segmetleri anatomik yapının rijitedesine bağlı simetrik veya asimetrik olarak birbirinden ayrılacaktı ve üst çene genişliği artacaktı (Marshall ve ark 2005). Ancak akrilik bonded apareyine ilave elde ettiğimiz kilit düzeneği sayesinde üst çenede meydana gelen genişlemin ihtiyacımız doğrultusunda, kontrolümüz altında, asimetrik bir ş ekilde gerçekleştiğini düşünmekteyiz ve istatistiksel veriler de düşüncemizi destekler yöndedir.