• Sonuç bulunamadı

Fiziksel Aktivite ve Benlik Saygısı

1.4 Türkiye’de Kadının Durumu

2.1.2. Fiziksel Aktivitenin Psikolojik Yararları

2.1.2.1. Fiziksel Aktivite ve Benlik Saygısı

Benlik kavramı ve benlik saygısı kavramca birbirinden farklı olup, benlik bireyin kendisini, tutumlarını, inanç ve yeteneklerini bütünsel olarak nasıl gördüğünü, benlik saygısı ise bireyin bilinçdışı olarak kendisine atfettiği değeri ifade eden kavramlardır (Plummer, 2004: 13). Benlik kavramı, psikolojinin önemle üzerinde durduğu ve literatürde sıkça araştırılan kavramlardan ve kişiliği etkileyen ve onu şekillendiren en önemli katmanlardan biri olarak görülmektedir (Cevher ve Buluş, 2007: 54). Ancak kişiliği etkileyen bir kavram olmasına rağmen kişilik kavramından farklı bir anlam barındırmaktadır. Benlik, kişiliğimize dair oluşturduğumuz kanıları içinde barındıran ve kişiliğin öznel tarafı olarak görülen bir kavramdır. Sullivan ise benliğin dinamik bir yapıya sahip olduğunu ve kültürün benliği etkilediğini ifade etmektedir. Benliğin, Sullivan gibi sosyal çevreden ve kültürden etkilendiğini ifade eden başka kuramcılarda vardır. Örneğin; Tan, benliğin kendisi ile ilgili belli bir yargıya sosyal çevresinin etkisi ile vardığını ifade ederken Mead, benliğin bireyin toplumsallaşması sürecinde oluştuğunu ve bu oluşumu etkileyen en önemli faktörlerin ise dil ve sosyal etkileşim olduğunu ifade etmektedir. Benlik bireyin doğduğu an itibariyle deneyimledikleri olaylar ve çevresel faktörlerin etkisi ile süreç içinde oluşan bir yapıdır (Akt. Baymur, 1985: 267).

Benlik saygısı ile literatürde yapılan ortak bir tanım olmasa da en kısa tanımı ile benlik saygısı, benliğin kendisine karşı verilen duygusal tepkilerdir (Yüksel, 2002: 41). Benlik saygısını 1982 yılında ilk kez tanımlayan William James’e göre benlik saygısı, başarı ve beklenti arasındaki ilişkidir. Bu tanıma göre James, benliğin ne oranda değerli olduğunu bireyin başarmayı umduğu hedefine gerçekte ne kadar ulaştığı belirler, demektedir. Coopersmith ise benlik saygısının ilişkili olduğu faktörler üzerinden benlik saygısını tanımlamıştır. Coopersmith’ e göre benlik saygısı bireyin kendini saygın, başarılı, değerli, yeterli olarak görmesi ya da görmemesi sonucu oluşan değerler toplamıdır. Bununla birlikte eğer birey için önem arz ediyor, başarı ile eşleştiriliyorsa, gelir, eğitim, sosyal statü gibi faktörlerde benlik saygısını etkileyen değişkenler olarak görülebilir (Magill ve Hurlbut, 1986: 403). Adams’ a göre ise benlik, bireyin kendisini nasıl gördüğünü ifade eden bilinçli bir yaklaşım şeklidir (Akt. Hamarta vd., 2009: 27). Ayrıca benlik saygısı, toplumsal süreçte öğrenilen ve sürekliliği olan bir kavramdır (Adana ve Kutlu, 2006: 74). Birey kendi benliğini

olumlu ya da olumsuz olarak ele alır ve bu değerlendirmenin sonucu, bireyin benlik saygısı düzeyini ortaya koyar. Kendi benliğini olumlu olarak değerlendiren bireylerin benlik saygıları yüksek, kendini olumsuz olarak değerlendiren bireylerin ise benlik saygıları düşük olarak görülmektedir. Bireyin kendini değerlendirme tarzı genelde kalıcı bir algıdır ve üstelik süreklilik gösterir (Akt. Hamarta vd., 2009: 28).

Benlik saygısı, bireyin kendine olan tutumu içinde kendisini benimsemesini, özgüveni, başarılı olma odağını, iyimserliği, başkaları tarafından da değerli bulunmayı kapsayan bir kavram olarak görülmektedir (Özkan, 1994: 4). Benlik saygısı yüksek olan bireyler, başarma arzusu ile doludur, hedeflerine ulaşmakla ilgili herhangi bir sorun yaşamazlar. Bununla birlikte benlik saygısı yüksek bireylerin kendileri ile ilgili beklentileri de her daim yüksektir. Bu kişiler çevresindeki bireyler ile sağlıklı ilişkilere sahip, enerjileri yüksek olan bireyler olarak da görülmektedirler. Benlik saygısı yüksek bireyler hedeflerine ulaştıklarında ise bunun sonuçlarına karşı güven duyarlar. Bu durum kendilerini ifade etme yeterliliklerini de üst düzey de tutar. Ayrıca eleştiriye açık, başkalarının fikirlerini de dikkate alma eğilimleri yüksektir. Yüksek benlik saygısına sahip olan kişiler çevrelerindeki kişiler tarafından da sevildikleri kanısına sahiptirler ve bu durum onların özgüvenlerini de olumlu yönde etkileyen bir etmen olarak görülmektedir. Öz güveni yüksek olan bireylerin ise karşılaştıkları güçlükler ile mücadele etme yetileri yüksek, hayatın zorluklarından kaçma eğilimleri ise düşüktür. Hayata ve zorluklara karşı gösterdikleri çaba olumsuzlukla bile sonuçlansa tekrar tekrar deneyimlemekten kaçınmazlar ve bu durum karşısında sürekli olarak farklı çözüm yolları geliştirirler. Bu durum ise onlara farklı çözüm yolları öğretmekte, zorluklarla mücadele etme konusundaki öz güvenlerini daha da fazla arttırmaktadır. Yüksek benlik saygısı olan bireyler için yeni şeyler denemek korkutucu bir eylem olmaktan çıkar aksine kendilerini tanıdıkları, yeteneklerini keşfettikleri bir yolculuk haline dönüşür. Hayattan keyif alma ve yeni şeyler denemek onlar için doyum verici bir eylem olmakta ve bu durum onları dışa dönük kılarak çevresel ilişkilerini de daha başarılı bir noktaya taşımaktadır (Plummer, 2004: 13).

Benlik saygısı düşük olan bireylerde ise bu tutumlar tam tersi yöndedir. Özgüvenleri düşük, motivasyonları çok çabuk bozulabilecek bir ruh haline sahip, çok çabuk umutsuzluğa kapılan, kendini ifade etmekten çekinen, kendi fikirlerini eleştirilme kaygısından dolayı ortaya koyamayan bireyler olarak görülmektedirler. Plummer’ e göre benlik saygısı düşük olan bireyler, sosyal yaşamlarında diğer bireyler ile kurdukları ilişkilerde sağlıklı alt yapılara sahip değildir. Genellikle bunun altında kendilerinde gördükleri eksikliklerden kaynaklı diğer bireylere doyum sağlayabilecek özgüvene sahip olmamaları yatar. Bununla birlikte düşük benlik saygısına sahip olan bireylerin alınganlıkları daha fazladır ve bu durum onların karşılarındaki bireylerin söylediklerini olurundan daha farklı bir şekilde anlamlarına yol

açmakta ve bu da diğer bireylerle olan ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca düşük benlik saygısı olan bireyler, yalnızca kendilerine karşı değil, elde ettikleri başarılara karşı da olumsuz bir değerlendirmeye sahiptirler. Yaptıkları işler başarı ile sonuçlansa bile bu başarıları çoğunlukla inkâr ederler. Mücadele güçleri düşük, herhangi bir konu üzerinde problem çözme yetenekleri daha azdır. Bununla birlikte sosyal kaygıları yüksek ve bu durumla başa çıkma yetileri de oldukça düşüktür (Gümüş, 2006: 65). Bu durum genellikle onların özgüvenlerinin de az olması ile ilişkilendirilmektedir. Öz güvenlerinin düşük olması, onları yeni bir şeyleri deneme konusunda tedirgin kılar ve bu durumda özgüveni olumsuz etkileyen bir kısır döngü oluşturur. Ayrıca bir problem karşısında daima kötü sonuca odaklı olmaları, onların performanslarının çok altında sonuçlar almalarına neden olmaktadır. Kuramcılar benlik saygısı üzerinde, bireyin bebeklik döneminde ailesindeki bireyler veya bakıcıları ile var olan ilişkisinin etken olduğunu ileri sürmektedirler. Bu bağlamda bireyin bebeklik döneminde kurmuş olduğu bağ güvene dayalı ise birey ilerleyen yaşlarda daha yüksek bir benlik saygısına sahip olacaktır (Plummer, 2004: 15).

Psiko-sosyal kuramları bireylerin sağlıklı ruhsal yapıya sahip olabilmeleri için benliğinden tatmin olmanın, kendini işe yarar ve değerli hissetmenin önemli olduğunu ve her bireyin bu duyguları tatmin etmeye ihtiyacı olduğunu ileri sürerler. Yapılan çalışmalar, yüksek benlik saygısına sahip olan bireylerin, düşük benlik saygısına sahip olan bireylere oranla bu duyguları daha fazla tatmin ettiklerini göstermektedir (Razı vd., 2009: 23). Bunun yanı sıra, benlik saygısında her ne kadar bireylerin çocukluk evresinde yaşadığı deneyimler etkin olsa da yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde karşılaştıkları olaylarda onların benlik saygıları üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Çünkü benlik, bireyin sadece bugününde kendine bulunduğu atıfları değil, geçmişini ve geleceğini kapsayan, sosyal rollerin üzerindeki etkilerini kavramsallaştıran bu rollerin onun zihninde nasıl temsil edildiğini de belirleyen bir kavramdır (Aydın, 1996: 41). Yapılan çalışmalar bireylerin yaşadıkları uzun süreli hastalıklar, yakın kayıpları gibi travmatik olayların birey üzerinde olumsuz değişikliklere sebep olduğu ve bu değişikliklerin benlik saygılarını azalttığını göstermektedir (Crocker ve Wolfe, 2001: 594). Örneğin; bazı kronik hastalığa sahip olan bireylerin buna bağlı olarak benlik saygılarının da azaldığı gözlemlenmiştir (Livneh ve Antonak, 2005: 12; Soares ve Grossi, 2007: 87). Kronik bir hastalığa sahip olan ve olmayan popülasyonlar arasındaki ilişkiye bakan araştırmalarda literatürdeki sonuçları doğrular niteliktedir (Langeveld vd., 2004: 868).

Benlik saygısı ile ilgili olarak ayırt edilmesi gereken durumlardan biri de algılanan benlik ile ideal benlik arasındaki ayrımdır. Algılanan benlik, benlik kavramını ifade ederken ideal benlik kavramı, bireyin olmayı istediği benliği ifade eder. Bu iki kavram arasındaki denge ise bireyin sağlıklı benlik algısını oluşturmaktadır. Örneğin; bireyin kendine belirlediği

değer yani algılanan benliği ile idealinde oluşturduğu benlik birbirine yakın ise o bireyin benlik saygısı daha yüksek olacaktır. Burada önemli olan şey, idealin mükemmelliği simgelemediği, bireyin kendi zihninde oluşturduğu idea olduğunu bilmektir (Jacoby, 1996: 24). Yörükoğlu ise her bireyin ideal bir benliği olduğunu ve kendisince belirlemiş olduğu bu ideal benliğe yakınlığının, bireyin mutluluğunu belirlediğini ancak bazı zamanlarda bu ideal benlik kavramına ulaşmanın mümkün olmadığını ve böyle durumlarda ise bu durumun bireyi mutsuz ettiğini ifade eder (Yörükoğlu, 1996: 101).

Bunun yanı sıra bir bireyin kendisini objektif olarak değerlendirmesinde gerçekçi olmayan durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda birey kendi benlik saygısı ile çarpıtılmış bir benlik algısı da oluşturabilmektedir. Bunun sonucunda gerçekçi olan benlik algısı ile çarpıtılmış olan benlik algısının ayrımını yapmak neredeyse mümkün olmayacaktır. Plummer’ e göre algı düzeyimiz, davranışlarımızı etkileyen en önemli etmendir. Çünkü bir birey yeni bir bilgi ile karşılaştığında onu kabul etmeden önce kendisine uygunluğunu test eder ve bilginin benlik saygısına uygun olduğuna kanaat getirirse onu benimser ancak bilgi benlik saygısına uymuyorsa onu reddetmeyi ya da kendisine uygun bir biçimde algılamayı tercih edecektir. Bu durumda bilginin gerçekliği değil, bireyin onu algılayış şekli öncelikli olmaktadır (Plummer, 2004: 17).

Literatürde benlik saygısı ile yapılan birçok çalışma bulunmaktadır. Bunların bir kısmı benlik saygısını yordayan faktörlerden oluşurken diğerleri benlik saygısının etkilediği bağımlı değişkenlere odaklanmıştır. Konumuz gereğince benlik saygısı ile ilgili olan diğer psikolojik değişkenler arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar ile egzersizin benlik saygısı üzerindeki etkilerini araştıran çalışmalar referans edilecektir.

Literatürde, aile yapısı ve ailenin mutlu ya da mutsuz bir aile olarak nitelendirilmesi ile bireyin benlik saygısı arasındaki ilişkiye bakılan bir çalışmada, mutlu aile yapısına sahip olan bireylerin benlik saygılarının, mutsuz ailede yetişen bireylerin benlik saygılarına oranla daha yüksek olduğu ortaya konmuştur (Saygın ve Arslan, 2009: 212). Literatürde yapılan diğer araştırmalar ise, bireylerin benlik saygısının düşük olması ile sosyal kaygı arasında ilişki olduğunu, bununla birlikte benlik saygısı ve depresyon arasında da negatif doğrusal bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır (Avşaroğlu ve Üre, 2007: 95).

Benlik saygısı ile ilgili olarak yapılan bir diğer çalışma konusu ise; depresyon, benlik saygısı ve obezitenin birbirleriyle olan ilişki durumlarını saptamaya yöneliktir. Buna göre obez bireylerin depresyon düzeylerinin yüksek, benlik saygılarının ise daha düşük olduğu görülmüştür. Buna karşılık egzersiz ile kilo kaybı yaşayan bireyin depresyon düzeyinin düşerken benlik saygısı düzeylerinin arttığı gözlemlenmiştir (Ogden ve Evans, 1996: 272). Buna paralel olarak yapılan bazı çalışmalar ise benlik saygısı ile cinsel çekicilik arasında da

pozitif doğrusal bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Benlik saygısı, obezite ve Beden Kitle İndeksine odaklanan çalışmalar, benlik saygısı ile bu iki değişken arasında negatif doğrusal bir ilişki olduğunu ortaya koyarken (French vd., 1996: 27) başka bir çalışma ise bu değişkenler arasında bir ilişki olmadığını ifade etmektedir (Gortmarker vd., 1993: 1008). Obez bireylerde benlik saygısı ve depresyonun birbirleri ile olan ilişkisini gözlemlemek adına 87 obez kadının depresyon ve benlik saygıları düzeylerine bakılmıştır. Çalışmanı sonuçları, obez olan kadınların % 42.5' i depresif, % 52.6' sının ise benlik saygılarının düşük olduğunu göstermiştir (Pınar, 2002: 34).

Bununla birlikte egzersizin direk olarak benlik saygısı ile ilişkisi ele alındığında fiziksel aktivite ve benlik saygısı arasında pozitif bir ilişki vardır. Ayrıca fiziksel aktivitenin benlik saygısını geliştirdiğini gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Fiziksel aktivitenin benlik saygısı ve beden imajı üzerindeki etkilerini saptamaya çalışan bir başka araştırmanın sonuçları da benzer niteliktedir. Fiziksel aktivitenin benlik algısı üzerindeki etkisi yediden yetmişe tüm yaş grubundaki bireyler üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Çocuklar üzerinde yapılan bir çalışmada fiziksel aktivitenin çocukların kendilerine olan güvenlerini, benlik saygıları ve yeterlilik duygu durumlarını arttırdığını ve psikolojik iyilik hallerinde de belirleyici olduğunu göstermiştir (Akt. Meydanlıoğlu, 2015: 127; Eime vd., 2013: 1).

Benzer Belgeler