• Sonuç bulunamadı

B. NEDÎM DÎVÂNI’NDA LÂLE DEVRİ SOSYAL HAYATI

7. GÜNLÜK HAYATTA KULLANILAN EŞYALAR

7.13. Fincan

Dilberin dudağının yüzüğü, rakı fincanıyla kucak kucağa gelmekten çekinmez ama dudağının yüzüğü oyunu akşam için saklar.

Hem-âgûşî-i fincân-ı arakdan kaçmaz ammâ kim Nigîn-i la'lin ol bâzîçeyi akşam içün saklar

G.19/5 - s.283

7.14. Sepet

Meclisin çiçek dolu sepeti renkli şiirlerdir.

Nazm-ı rengindir gül-i rûy-ı sebed bu meclise Şimdi dîvanlar müraccahdır gülistân üstüne

K.3/5 - s.13

Dilber, perçemin topunu saçlarına kıvrı kıvrım yapar. O sanki bir sepet gül gibidir, şebboy çiçeklerine de aynı şekilde bağlanmıştır.

Eylemiş pîçîde târ-ı kâkülün gîsûlara

Bir sepet gül sanki berhem-bestedir şeb-bûlara G.130/1 - s.341

7.15. Dürbün (Dûrbîn)

Memduhun zekâsının gözü, düşünce dürbünüyle dünyanın gizli inceliklerini görür.

Dûr-bîn-i fikr ile hakkâ ki çeşm-i fıtnatı Vâsıl oldu âlemin her nükte-i pinhânına

K.21/64 - s.84

7.16. Kafes

Âşığın gönlü, dilberin sokağındaki bahçenin umudu ile kafese tutulmuş çırpınan bir kuş olur.

Dil değil tende ümîd-i çemen-i kûyun ile Bir giriftâr-ı kafes murg-ı tapân ancak bu

G.115/4 - s.333

Zamamın eli, vücut kafesini kırmadan önce başıboş olan ruhu uçurmaya hazırlanmak gerekir.

Murg-ı âvâre-i âmâde-i pervâz edegör Dest-i eyyâm şikest etmeden evvel kafesin

Âşık, bunca zamandır gülü bülbülden ayıran vücut kafesinin kırılmasını ister. Bunca demdir ki gülün eyledi bülbülden dûr

Dâd elinden bu şikest olası künc-i kafesin G.70/4 - s.310

Bülbül, gülü ilk defa memduhun bahçesinde bir kafes içinde görünce artık kendi yuvasına gitmez istemez.

Hezâr anda gördü gülü der-kafes Eder mi dahı âşiyânın heves

M.1/45 - s.212

7.17. Zincir (Zencîr)

Sevgilinin beninin hayali, âşığı gözü kara bir deliye çevirir. O bu hâliyle berber makasının halkasından zincire vurulsa bunu doğal karşılar.

Siyeh-mağz-ı cünûnum hülyâ-yı hâl-i dil-berden N'ola zencîrim olsa halka-i mıkrâz-ı berberden

G.95/1 - s.322

Dilberin çapkın gözü âşığın göğsünü etkilemişken kâkülü de herkesi zincire vurmuştur.

Çeşm-i şûhundur dil-i 'âşıkda te'sîr eyleyen Kâkülündür âlemi der-bend-i zencîr eyleyen

Ms.20/2 - s.246

Irmak, âşığın akıp giden ömrünün ayağını bağlayan bir zincirdir. Ne hâletdir sana bakdıkça ey cû 'ömrüm eksilmez

Meger zencîr-bend-i pây-i 'ömr-i pür-şitâbımsın K.19/8 - s.74

7.18. Mangal (Mankal, Ateşlik)

Ululuk evi, memduhun gelişi ile bezenir. Onun iyilik ve lütuf bulutunun sızıntılarından mangaldaki korun taptaze bir gül goncası olması bile mümkündür.

Mümkin ki senin reşh-ı sehâb-ı kereminden Gül-gonce-i sîr-âb ola mankaldaki ahker

K.33/4 - s.105

Âşığın gönlündeki ateş yani aşk yarası, sevgiliye mangal olur ve soğuk havalarda onu ısıtır. Kucağını, yastık ve yatak olarak dilbere sunan âşık, ona artık havaların serinlediğini ve koynundan çıkmaması gerektiğini söyler.

Yetmez mi sana bister ü bâlîn kucağım Serd oldu havâ çıkma koyundan kuzucağım Ateşlik eder sana bu sînemdeki dâğım Serd oldu havâ çıkma koyundan kuzucağım

Ms.26/1 - s.252

7.19. Takvim

Ramazan ayının gelip gelmediği konusunda tereddüt yaşanır. Ortada bir hata vardır ama bu Nedîm’de mi, şahitte mi, takvimde mi belli değildir.

Bilemem ben de ki şâhide mi tkvîmde mi Hele bir kizb var ortada budur sıdk-ı kelâm

K.10/7 - s.43

7.20. Sabun

Pişmanlık gözyaşı olmadan günaha tövbe edilmiş sayılamaz. Çünkü sabun ancak suyun sıcaklığı ile tesir eder.

Günâhı tevbe etmez şüst ü şû eşk-i nedâmetsiz Belî germiyyet-i âb iledir te'sîri sâbûnun

G.64/5 - s.308

7.21. Süpürge (Cârûb)

Memduhun bahçesinin süpürgesi hurilerin saçındandır. Zemîninde güsterde dîbâc-ı hûr

Fezâsında cârûb gîsû-yı hûr

M.1/30 - s.211

7.22. Perde

Mutluluk güneşi, gönül erlerinin talihine ayna tutuculuk ederken, vatan sabahı ise gariplerin akşamı üzerine perde çeker.

Mihr-i devlet baht-ı erbâb-ı dile âyînedir Perde-keş subh-ı vatan şâm-ı garîbân üstüne

K.3/2 - s.13

Değeri felek kadar yüce olan sadrazamın sarayının kapı perdesini, gelenlere mutluluk ve şeref adlı perdeciler açar.

Sensin o cihan-sadr felek-pâye ki dâ'im Dergâhına ikbâl ü şeref perde-güşâdır

Taze tüyleri yanağına perde olarak çektikçe yaptığı işlerden dolayı âşık ay yüzlü güzele utanıp utanmadığını sorar.

Perde-pûş oldukda hat ruhsârına fikret hele Etdiğin işlerden ey meh-rû hicâb etmez misin

G.73/3 - s.312

Parlak yüzünden utanma perdesini kaldıran üzüm kızının (şarabın) gül yüzlü güzele bir oyun yapacağı düşünülür.

Perde-i şermi giderdin ruh-ı pür-tâbından Kasd o gül-çehreye ey duht-ı 'ineb reng midir

G.28/4 - s.287

Gül yüzlü sevgili, sarhoş olunca açılır. O üzümün kızı eğer var ise perdeyi kaldırır ve utanmayı da bırakır.

Açılmış o gül-çehre olup mest-i ser-endâz Olmuş var ise duhter-i rez perde-ber-endâz

G.47/1 - s.298

Dilber göz ışığı gibi dönmeye başlayınca, dönme yeri peri kızının gözünün perdesine benzer.

Sen ki âgâz edesin gerdişe çün nûr-ı nigâh Perde-i çeşm-i perî-zâde döner cilvegehin

G.66/2 - s.308

7.23. Buhurdanlık (Micmer)

Durmadan dönen felek, memduhun gittiği yerlerde, güneşi buhurdanlık gibi yaksa ona layıktır. Müşteri yıldızı yanında yürüyerek onun eteğini tutar; parlak ay perdesini kaldırır. Çünkü; memduha perdecilik etmek şereftir.

Şâyeste önünce çerh-i gerdân Hurşîdi çü micmer ede sûzân Bircis tuta yanınca dâmân Hem kaldıra perde mâh-ı tâbân Kim perde-güşâlık ana şandır

Ms.5/8 - s.230

Memduhun bahçesindeki güller, özel meclisindeki buhurdanlık, hurilerin yakalarını, eteklerini güzel kokularla doldurur.

Havrânın eder ceyb ü girîbânını ta'tîr Bağındaki gül meclis-i hâsındaki micmer

Eğer gümüş ayın küresi nakış olsa, gül de o yüce memduhun oğlu için buhurdanlık olurdu.

Gül püser-i iclâl içün micmer olurdu Sîmin küre-i mâh eger olsa müşebbek

K.5/3 - s.130

7.24. Mendil (Dest-mâl)

Gülün kokusu damıtılır, nazın da ucu işlenir. Bunlardan biri güzel dilbere ter, biri de mendil olur.

Bûy-ı gül taktir olunmuş nâzın işlemiş ucu Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana

8. YAZI İLE İLGİLİ UNSURLAR

Benzer Belgeler