• Sonuç bulunamadı

FETÖ AZERBAYCAN`DA: 25 YIL ÖNCE BAŞLANAN SESSİZ İŞGAL

Agil Alesger

okullarınıza izin vermememi salık veriyor. Çok sevdiğim dostum Turgut Özal sizi tavsiye ediyor ve kefil olduğunu söylü-yor. Ben bu işin içinden çıkamayacağım.” Şahsi düşüncesini de açıklayan Elçibey, “Ayrıca açtığınız okullarda İngilizce öğre- tilmesini Türkçeye ve Türkçülüğe ihanet olarak görüyorum,” diye sözlerini tamam- ladı.

Evet, sadece okul açmaya gelmişlerdi, fa- kat 25 yıl zarfında Türk Cumhuriyetle- rinde, özellikle de Azerbaycan’da kontrol altına almadıkları alan kalmadı. Petrol, inşaat, gıda ve saydığımız, saymadığımız onlarca alana girdiler. Kurdukları çatı örgütleri aracılığıyla Türkiye’den Azer- baycan’a gelecek-gidecekleri bile kendi tekellerine aldılar. Kendileriyle aynı yolda olmayanların ve engel çıkaranların Azer- baycan’da iş yapmasını önlediler. Çalışma alanları sanayi ve üretim, telekomünikas- yon, inşaat, basın, tekstil, eğitim, sağlık, bankacılık sektörü ve sigorta, otomobil, petrol sektörüne yöneliktir.

Bu şirketlerin Azerbaycan’daki öz serma- yesi yaklaşık üç milyar doları bulmaktadır. Halen şirketlerde 30 binin üzerinde ele- man çalışmaktadır ve çoğunluğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.

Din tüccarı ve Azerbaycan için kredi

Fethullah Gülen’i Türk dünyası için vaz- geçilmez zannedenler şunu anlamalılar ki, bu zat çıkarı olmayan yere tek kara kuruş harcamaz. Bu iddiamızın kanıtı yine de Gülen’in söyledikleridir. Nevval Sevin- di’nin Fethullah Gülen ile Global Hoşgörü ve New York Sohbeti1 kitabının 17. say- fasında Gülen, Azerbaycan’daki faaliyetle- riyle ilgili olarak şunları söylemekte: Azerbaycan’ı Ruslar işgal ederken (Sov- yetlerin 20 Ocak 1990 tarihinde Bakü’ye

yaptığı kanlı saldırıyı kastediyor. Saldırıda 137 vatandaşımız şehit olmuş, yüzlerle vatandaşımız yaralanmıştı - A.A.) arka- daşlarımız ora-daydı. Ben onlara, “Orada kalın,” dedim. “Ezilseniz bile orada kalın.” Onların yenildiği bir dönemde bizim ora- da olmamız bir kredidir.

Bu sözler yaralı bir topluma şefkat, mer- hamet dileyen bir din adamından ziyade bir tüccarın çıkar gütmesini çağrıştırmı- yor mu?

Evet, tüm bu tüccarlar boş ve ekmeye ha- zır bir tarla gibi gördükleri Azerbaycan’ı ele geçirmenin peşinde koşuyorlar.

“25 yıl sonra Azerbaycan bizim olacak”

Devleti ele geçirmek için, “Devrimci ruhla- ra ihtiyaç olduğunu” vurgulayan Gülen’in Azerbaycan’da büyük bir ku-şak yetiştirdi- ğini görmek mümkün. Temeli 1990’larda atılmış olan Fethullahçılık ülkemizi ha- ne-hane işgal etmektedir.

Fakat kimse Gülen’e, “Madem siz bu den- li eğitim fedaisisiniz, neden Türkiye’nin geri kalmış ücra köşelerinde, köyle-rinde eğitim kurumları kurmuyorsunuz?” diye sormamaktadır. Bunları harekete geçiren şey eğitim sevdalısı olmaları değildir; Al- lah rızası hiç değildir. Nedeni, Azerbaycan gibi eskiden ateist SSCB’ye bağlı olan, yeni kurtulmuş ülkelerde faaliyet yapmanın ve vatandaşı ele geçirmenin daha kolay ol- masıdır.

Fethullahçıların, belirli bir süre sonra dev- leti ele geçirmeye hazırlanacağından hiç kuşkunuz olmasın.

Şöyle ki, daha 1995-96 yıllarında Azer- baycan’ın seçkin 20 evladını yurtdışı eğiti- mine gönderen Fethullahçılardan biri şöy- le demişti: “Biz bu gençlere yurtdışında kalarak çalışmaları için yardım etmiyoruz.

Onlar da, daha sonra göndereceğimiz çocuklar da eğitimlerini tamam- ladıktan sonra mutlaka Azerbaycan’a dönecek ve devlet o gençleri elleri üstünde tutarak üst düzey görevlere getirecektir. Biz kendilerine her za- man ihtiyaç duyulacak gençler yetiştiriyoruz. Giderek bu talep daha da fazlalaşacak ve 20-25 sene zarfında biz kendi adayımızı Azerbaycan’ın en yüksek koltuğuna oturtacağız.”

İlk Muhacirler-Azerbaycan2 isimli kitabında Faruk Arslan bu durumu şöyle açıklar:

Yağmur Gözlü (Fethullah Gülen kastediliyor - A.A.) bize şöyle buyurdu- lar: Medya gücünüz oradaki eğitim ve diğer faaliyetleriniz için yol açıcıy- sa koruyucusu ve önemli işbirlikçisi olacaktır. Bir kuşak yetiştirmek en az 25 sene ister. “Olmuyor,” diye ümitsizliğe kapılmayın. Yani, “25 sene meyve beklemeyin, sabırlı olun,” tavsiye-sinden yola çıkarak kısa süre içersinde ürün beklenmiyordu. Fakat çiçekler çok çabuk açacaktı. Çünkü zaman ve zemin susuzluktan, hasretten çatlamıştı.

Azerbaycan’daki kripto Fethullahçılar

Azerbaycan’da Fethullah Gülen ağıyla ilgili savunmalarda bir çizgi özel- likle dikkati çekiyor. Bu çizgi Gülen’i “açık biçimde savunmama” olarak özetlenebilir. Propagandala-rında dile getirdikleri temalar da şöyledir: – Gülen Azerbaycan’da devrim yapamaz, devletimiz buna fırsat vermez. – Fethullahçıların Azerbaycan’da yeterli desteği bulunmamaktadır. – Onların faaliyetleri sadece eğitim alanında olup siyaset-le ilgili değiller. Görüldüğü üzere Gülen’in devlet için tehlike oluşturduğu olgusu gelişi- güzel

cümlelerle geçiştiriliyor, bu maharetlerini de alkışlamamız gerekir. As- lında bu CIA’in “Devletin reflekslerini uyuşturma” taktiğidir. En güçlü devletin bile refleksleri uyuştuğunda direnç gücü sıfıra iner. Nitekim halen Türkiye bu problemin eziyetini yaşamaktadır. Son dönemde Tür- kiye’de “Paralel Yapı” olarak nitelendirilen-lerin hedefleriyle Azerbay- can’daki kriptoların yaptıkları arasında bir dizi benzerlikler görülmekte. Şuna vurgu yapmamızda fayda vardır ki, bugün Türkiye’de Azerbaycan’a karşı husumet besleyenler sadece Ermeni cemaati değildir; kendilerini gizleyerek faaliyetlerde bulunanların bu işlerde önemli ölçüde rolü ve payı vardır. Belki Azerbaycan’da “Kripto Ermeni” bulunmamaktadır fa- kat Ermenilere “kardeş” diyebilen kripto Fethullahçılarımız bol miktar- da vardır.

Türkiye’de Gülen okulları denilince genel- likle söylenen ilk şey, “Helal olsun, Azer- baycan bir gecede hepsini kapadı!” şeklin- de oluyor. Oysa okul kapatmak gerçek bir çözüm olmadığı gibi o okulların kapan- ması da söz konusu değil. Bir tür “hikaye” anlatılıyor.

Evet, şu ana kadar hiçbir okul kapanmadı. Tam aksine yeni okullar açıldı. Tek farkla! Eskiden “Çağ” idi, şimdi ismini değişip “İs- tek” oldu. O kadar... Ama Türkiye’de her- kes bu okulları kapandı sanıyor.

Kafkas Üniversitesi. Gülencilerin gözbe- beği... Beyin merkezi... Bunu da kapandı sanıyorlar. Kapandı, ama bu defa aynı ekiple devlet üniversitesine dönüştürül- dü. Yani, devlet zırhına büründü azerbay- canlı FETÖcüler...

İmamları halen Azerbaycan’da “işadamı” statüsüyle görev başındalar. Enver Özeren ve bilinen ekip Azerbaycan’dan ayrılsa da diğerleri hâlâ Azerbaycan’dalar.

Ayrıca, Gülen’in onursal başkan olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Azerbay- can bölümü Diyalog Avrasya Platformu hâlâ aktif çalışıyor. Kafkas Üniversitesi eski dekanı Celil Erdem ise kurumun yeni başkanıdır.

Yani, şekil değiştirdiler, vitrinden biraz çekildiler ama tam gaz devam ediyorlar. Çünkü Gülen Türkiye’yi kaybetmeye razı olur, ama Azerbaycan’ı kolay kolay bırak- maz. Rusya ve Orta Asya’yı buradaki ör- gütle yönetiyorlar. Mesela Rusya’ya göre Gülen çok tehlikeli biri. Bu nedenle orada dikkat çekmemek için hep Azerbaycan asıllı müritler kullanılıyor. Özellikle ulak- lar bu işi çok iyi götürüyorlar ve deşifre olmaları bazen imkansız oluyor.

Görünen odur ki, Azerbaycan`da FETÖ konusunda yapılacak işler Türkiye`den hiçte az değil. Yeter ki, bu konuda cum- hurbaşkanlarımızın kararlılığı bürokrat- larımıza da yansısın. O zaman FETÖ ile mücadelede başarılı olmak indeksi yükse- lecektir.

THE PARALLEL STATE AS

Benzer Belgeler