• Sonuç bulunamadı

1.3. İlkesel Özellikler

1.3.5. Eylemin Hukuki ve Siyasi Sonuçlarına Katlanma

Hukuk ilkelerinden uzaklaşmış hükümete ya da sadece adil olmayan yasaya ve uygulamaya dönük itaatsizlikle sınırlı tutulan bu eylem biçimi, demokratik ve adil bir yönetim sisteminin tamamını yok etme amacı taşımaz. Söz konusu sistemin diğer yasalarını ve uygulamalarını yine demokratik ve adil bir sistem bağlamında değerlendirir ve kabul eder; zaten itirazının kaynağı da demokrasi ve adalet arzusudur44. Sivil itaatsizlik eylemi ile çiğnenen yasa kapsamında yargılanmanın ve hatta çoğu örnekte cezalandırılmanın kabul edilmesinin ilkesel bir özellik olup olmadığı konusunda farklı yaklaşımlar bulunsa da ağırlıklı olarak kabul edilen, sonuçlara katlanmanın sivil itaatsizliğin meşru dayanaklarından olduğu yönündedir.

43 Hayrettin Ökçesiz, “Sivil İtaatsizlik”, s. 145 44 Ronald Drowkin, “Kamu Vicdanına Çağrı”, s. 151

Kamuya ve hükümet organlarına karşı açık bir şekilde propagandası yürütülen itiraz, sistemin geneline dönük olmadığını, sistemin toplumsal sözleşmeye en uygun hale getirilmesi için büyük bir bağlılıkla hareket edildiğini bu ilke ile kanıtlayabilir45. İtaatsiz, ilgili yasanın adil olmadığını söylerken ve bu ihlalin

sonucunda aldığı cezaya katlanırken farklı iki olguya dair tutum alır46. Adil

olmayan bir yasaya itiraz etmek, adalet talebi açısından farklı bir normla ilişkiliyken, cezaya katlanma başka bir normla ilişkilidir. Sözleşme kurulurken taraflara sadece hakların değil sorumlulukların da yüklendiğini daha önce belirtmiştik. Sözleşmenin tarafı olabilecek yurttaş olma ehliyeti, adaletin varlığı için gerektiğinde at sineği47 olmayı gerektirir. Aynı zamanda hukuk sistemine

bağlılık da taraf olabilmenin şartıdır. Bu durumda adalet ayrı bir norm, hukuk sistemine bağlılık ayrı bir normdur. Hukukun gerekliliğine işaret eden norm, cezaya katlanmanın referansı olarak görülebilir.

Bu ilkesel özellik değerlendirilirken yasa ihlali sebebiyle gerçekleştirilen yargılamanın, sonuçlarına katlanılsın ya da katlanılmasın, aynı biçimde olacağını gözden kaçırmamak gerekir. Yani yaptırımlara rıza gösterilse de gösterilmese de yargılama daha sert ya da daha yumuşak olmayacaktır. Adaletten yana ortaya çıkmış bu itirazın daha fazla duyurulabileceği, üstelik hukuka bağlı eğiliminin de gücüyle daha fazla destek görebileceği alanları ve davranışları kullanmak sivil itaatsizlik eyleminin stratejik kurgusuna uygun düşecektir. Sonuçlara rıza gösterme halinin kamuoyunun dikkatini çekmek açısından stratejik bir niteliği bulunmaktadır48. Bu strateji, yargılama esnasında itirazı ve savunusunu

muhataplara direk, mahkeme salonlarında yöneltme ve kamuya bu katlanma halini göstererek sempati kazanma fırsatı sağlama ihtimali taşıdığı için önemlidir. James

45 Hayrettin Ökçesiz, “Sivil İtaatsizlik”, s. 148 46 Platon, “Sokrates’in Savunması”, s. 78

47 Sokrates, kendi yaşamında bilginin sürekli sınanması gerektiğini ve bunu yapmanın yurttaşlık

açısından en ahlaki davranış olduğunu söyler. İnsanların sorgulamadan rıza gösterdiği hiçbir şeyin olmaması için gerektiğinde huzursuzluk yaratacak denli sorgulamalar yaratmayı at sineği benzetmesi ile ifade eder. Bu benzetmeye ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. Fatmagül Berktay, Politikanın Çağrısı, Üçüncü Basım, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2012, (“Politikanın Çağrısı”), s. 45 vd.

M. Jasper’ın, stratejilerin doğru üretilmesiyle kaynakların daha etkili kullanılabileceği şeklindeki belirlemesi de bu düşünceyi destekler niteliktedir49.

Sivil itaatsizin eyleminin sonuçlarına katlanmaması durumunda o eylemin sivil itaatsizlik olmaktan çıkmayabileceği, bu sonuca varmak için diğer ilkelerle bütünlüklü bir değerlendirmenin yapılması gerektiği yönünde fikirler de mevcuttur. Brian Smart, Rawls’ın tanımı üzerinden bazı sorular sorar ve diğer bütün koşullar ve amaçlar mevcutken eylemcinin samimiyetinin sırf cezaya razı olmakla ölçülemeyeceğini belirtir50. Yine Bedau, hükümet söz konusu adaletsizlikte

yeterince masum değilken yani kastı söz konusuyken eylemciden tam bir rıza beklemektense şiddetsizlik, hukuk idesi, kamuya açıklık gibi özellikleri taşıdığı durumda, eyleminin amacının gerçekleşmesini daha ön planda tutmaktan bahseder51.

Eylemcinin yöneleceği bu iki eğilimle farklı sonuçlar doğabileceğini söyleyebiliriz. Yargı merciinin karşısına çıkmak bile yukarıda belirttiğimiz stratejik faydaların dışında, sivil itaatsizliğin statü kazanmasını sağlar. Sivil itaatsizliğin yasal olarak tanınması, hukuki belgelerde bu kavramın geçmesi, yasaların bu eylemlerin yarattığı sivil farkındalığın baskısı ile değiştirilmesi toplumsal ve hukuksal kazanımlar olarak görülebilir52. Yaptırıma razı olmayarak toplum tarafından

meşruiyetini riske atan, eylemin görünürlüğünü sürdürmektense ceza çekmemeyi tercih eden eylemci, bir anlamda eylemi devam ettirme fırsatı bulsa da diğer taraftan toplumda yaygınlaşma ve hükümette düzeltici etki yaratma imkanını bulamayabilir. Hükümetlerin, kötü yürüttüğü yönetim faaliyetlerine karşı gelişen farklı protesto ya da itirazların, gücü elinde bulunduranlar tarafından hemen kabul edilmesi ve gerekli değişikliklerin yapılması pek de karşılaşılan bir tutum değildir. Bu sorun karşısında kendisini barışçıl ve sembolik bir eylem olarak örgütleyen sivil itaatsizliğin amaç

49 James M. Jasper, “Ahlaki Protesto Sanatı”, s. 88 50 Brian Smart, “Civil Disobedience In Focus”, s. 207

51 Henry David Thoreau, “Civil Disobedience In Focus”, s. 45 vd. 52 Hayrettin Ökçesiz, “Sivil İtaatsizlik”, s. 150

ve araçlarının kesintisiz bir uyum taşıması, halihazırdaki alanların daha elverişli kullanılması gerekir. Fiziksel olarak daha küçük alanlarda kontrol, yönetim ve etkileme daha uygulanabilirken büyük alanlara yayılan eylemlerin kontrolü ve yönetimi zorlaşabilmekte; eylemin, prensiplerine uygun sürdürülmesinde aksaklıklar yaşanabilmektedir. Bu ilkesel özelliği, eylemin taşındığı bütün alanların çok yönlü değerlendirilmesi açısından ele almak, eylemi işler ve güçlü kılabilir.