• Sonuç bulunamadı

5. TARTIŞMA VE YORUM

5.4. Evli Bireylerin Kullandıkları Mutluluğu Artırma Stratejilerinin Psikolojik İyi

5.4.4. Evli Bireylerde Psikolojik İyi Oluşun Doğrudan Mutluluğa Yönelik

Yorum

Bu araştırmanın bulguları ile yapılan Regresyon Analizi sonuçlarına göre evli bireylerin psikolojik iyi oluşları ile doğrudan mutluluğa yönelik davranış sergileme stratejisi anlamlı bir ilişki göstermemiştir. Doğrudan mutluluğa yönelik davranış gösterme stratejisi mutlu olmak için şarkı söylemek, neşeli müzikler dinlemek, şakalar yapmak ve insanları güldürmek davranışlarından oluşmaktadır. Söz edilen bu davranışlar Eryılmaz’ın (2017) çalışmasında öznel iyi oluşu anlamlı derecede artırmaktadırlar. Fakat bu çalışmanın bulgularına göre bu davranışların evli bireylerin psikolojik iyi oluşları üzerinde açıklayıcı bir gücü olmadığı bulunmuştur.

Mutluluğu artırma stratejileri açısından müziği ele alırsak neşeli müzikler dinleme ve şarkı söyleme eylemlerini ele almalıyız. Müzik dinlemenin hormonlar ve beyin üzerinde olumlu etkilerini gösteren çalışmalar vardır. Hirokawa ve Ohira (2003) düşük ve yüksek tempolu müziğin bağışıklık sistemi ve hormonlardaki etkisini incelemişlerdir. Düşük tempolu müzik dinlemek iyi oluşu artırırken, yüksek tempolu müzik dinlemek norepinefrin hormonunu azaltmıştır. Stres hormonu olarak da bilinen norepinefrinin azalması depresyon semptomlarını artırabilmektedir. Evers ve Suhr (2000) müziğin bireylerin beyinsel, hormonsal ve fizyopsikolojik etkileri için müziğin kişi tarafından beğenilip beğenilmemesinin farklı etkiler gösterdiğini bulmuşlardır.

Mutluluğu artırma stratejileri bakımından bireyin mutlu olmak için neşeli müzik dinleme eyleminin tercihe bağlı bir davranış olduğu söylenebilir. Neşeli müzik dinlemek müzik zevki bakımında tercih edilmiyor olabilir. Kişi bu tarz müziği beğenmeyebilir. Tercih ettiğinde hoşnut kalmadığı için psikolojik iyi oluşunda artış gözlemlenmeyebilir. Buna göre Evers ve Suhr’un (2000) çalışması ile bu araştırmanın bulgularının desteklenebileceği söylenebilir.

Konu hakkında bir başka eylem olan şarkı söylemek için de yeterli araştırmanın bulunmadığı söylenebilir. Literatürde şarkı söylemenin psikolojik iyi oluşa etkisi üzerinde sınırlı sayıda çalışma vardır. Busch ve Gick (2012) Kanada’da koroda şarkı söylemenin öznel iyi oluş ve psikolojik iyi oluş ile ilişkisini incelemişlerdir. Çalışmada 3 adet psikolojik iyi oluş ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekler Ryff’in Psikolojik İyi Oluş Ölçeği, Ryan ve Frederick’in (1997) Dinçlik Ölçeği ve Diener ve arkadaşlarının (2009) Psikolojik İyi Oluş Ölçeğidir. Çalışmanın MANOVA analizi bulguları incelendiğinde;

psikolojik iyi oluş ile şarkı söylemek arasında anlamlı bulunan ilişkinin Ryan ve Frederick’in Canlılık Ölçeği ile Ryff’in Psikolojik İyi Oluş Ölçeğinin kişisel gelişim alt boyutunda gerçekleştiği görülmüştür. Diener ve arkadaşlarının Psikolojik İyi Oluş Ölçeğine göre anlamlı bir yordama ilişkisi bulunmamıştır (Busch, Gick, 2012). Bu araştırmada da Diener ve arkadaşlarının Psikolojik İyi Oluş Ölçeği kullanılmıştır. Ve benzer şekilde şarkı söylemeyi de içine alan doğrudan mutluluğa yönelik davranış sergileme stratejisi ile psikolojik iyi oluş arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.

Diener ve arkadaşlarının (2009, 2010) psikolojik iyi oluş hakkında çalışmaları ve ölçeklerinin alanyazın temeli Ryff, Ryan ve Deci’den etkilenmiş fakat bu iki teori ile sınırlı kalmamıştır. Araştırmacılar Seligman, Csikszentmihalyi ve Maslow’un da ruh sağlığı üzerine görüşlerini de çalışmaya dahil etmişlerdir. Böylece Ryan ve Ryff’ten farklı olarak; genel psikolojik iyilik halini ölçerken bir yandan da yaşama anlamı, katılımlı paylaşım ve alakalı olma, öz-kabul, diğerlerinden saygı görme ve iyimserlik yapılarını içermektedir. Bu yönden Ryff ve Ryan’ın psikolojik iyi oluş yapısından farklılaşmaktadır. Özellikle iyimserlik yapısı diğer modellerde bulunmamaktadır. Psikolojik iyi oluşun farklı teori ve modeller ile açıklanması ve yine bu farklı modellere göre ölçülmesi birbirinden farklı sonuçlar vermesine sebep olabilir.

Şarkı söylemek ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkiyi inceleyen başka bir uzman da Clift’tir. Clift ve arkadaşlarının (2010) çalışmasına göre şarkı söylemek bireylerin psikolojik iyi oluşlarına olumlu katkıda bulunabilir. Fakat bu yorumun zayıf olduğu düşünülmektedir. Literatürde bu konuda yapılan çalışma sayısının az olduğu ve çoğunlukla Batı kültürlerinde gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. İngiltere, Avustralya ve Almanya evrenlerinde yapılan bir çalışmada WHOQOL‐BREF ölçeği ile psikolojik iyi oluş ölçülmüştür (Clift, Hancox, 2010). Bulgularda erkek şarkıcıların psikolojik iyi oluşları ile şarkı söylemeleri arasında anlamlı fark bulunmazken, kadın şarkıcılarda da sadece %5’lik düşük oranlı açıklama ilişkisi bulunmuştur.

Araştırmacılar bu bulgulara bakılarak psikolojik iyi oluşun şarkı söylemek tarafından yordanabildiği gibi genel bir yorum yapılmaması gerektiğini belirtmişlerdir. Aksine kadınların şarkı söylemek ile elde ettikleri etkiyi fazlaca algıladıkları yorumunun yapılabileceğini dile getirmişlerdir. Ayrıca grupla şarkı söylemenin etkilerini inceleyen çalışmaların çoğunlukla İngilizce konuşan veya İskandinav ülkelerde yapıldığı; diğer kültürlerde nasıl sonuçlar göstereceğinin hala bilinmez olduğu ifade edilmiştir (Clift ve diğ., 2010). Aktarılan bu sonuçlarına göre doğrudan mutluluğu artırma stratejisi eylemlerinden şarkı söylemenin psikolojik iyi oluş üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı söylenebilir, en azından Türkiye veya doğu ülkeleri evrenleri için aykırı bir sonuç gösteren çalışmaya rastlanmamıştır.

Psikolojik iyi oluş ödomanik mutluluk ile açıklanmaktadır. Ödomanik mutluluk bireyin genel anlamda kendini iyi hissetmesi ile beraber hayatına anlam yüklemiş olması ve bu anlamı gerçekleştirmeye yönelik davranışlar sergilemesidir (Ryff, 1989). Ve yine yaşam anlamlarına yönelik hayatını devam ettirirken geleceğe yönelik iyimser tutum içinde olmak ve diğerlerinden saygı görmek bireylerde ödomanik mutluluk yaşatmaktadır (Diener ve diğ., 2009,2010). Doğrudan mutluluğa yönelik davranış sergilemek ise anlık olarak haz yaşamak ile ilgilidir. Bu strateji ile bireyler o anlık olumlu duygularını artırmaktadır; bu da öznel iyi oluşlarında artış gösterebilmektedir. Fakat psikolojik iyi oluş açısından ele alındığında anlık haz yaşamak bireyin genel ruh sağlığına, yaşam amaçlarına, iyimserlik tutumlarına veya saygı görmesine bir etki göstermemektedir (Busch ve Gick, 2012; Eryılmaz, 2017).

Bu çalışmada da doğrudan mutluluğa yönelik davranışlar sergilemenin bireylerin ruh sağlığına etki göstermediği savı desteklenmiştir.

6. SONUÇ VE ÖNERİLER