• Sonuç bulunamadı

Evden Ayrılışı ve Amerika'daki Eğitiminin Başlangıcı

Nasr’ın Amerika’ya olan yolculuğu hiç de kolay olmamıştı. 1945 yılında başladığı bu yolculuk 2 ay sürmüştü. Çıktığı bu yolculuktan önce İngilizce eğitimini British Council dil okulunda başlangıç seviyesinde almıştı. Nasr bu yolculuğu sırasında Fransızcasının İngilizcesine nazaran daha iyi olduğunu ifade etmiştir. Ailesinin onu uzaklara gönderme isteği onda büyük avantajlara gebe bir olaylar silsilesine doğru ilerlediği hissini uyandırmıştı. Nasr’ın yolculuğa başladığı sıralarda İkinci Dünya Savaşı henüz bitmişti ve insanlarda savaşın korkuları hala devam etmekteydi. Nasr bu yolculuğunda tek başına olmasına rağmen korkmadan, gemi ile Amerika’ya ulaşmıştı. Nasr evde babasıyla vedalaştığı sırada evden ayrılmadan önce babası ona “Bir daha asla görüşemeyeceğiz; fakat her nerede olursan ol ben seni izleyeceğim.” demiştir. Nasr bu olayın hayatındaki acı tecrübelerinden birisi olduğunu belirtmektedir.

Sonuç olarak iki aylık zorlu ve uzun yolculuğunun ardından Nasr hayatının ilk döneminden çok farklı ve geleceğini etkileyecek olan bir sürece adım atmıştır. New York’a

11 Jahanbegloo, a.g.e s.3.

12 Wıllıam Chıttıck, S. Hüseyin Nasr’ın Temel Düşünceleri, İnsan Yayınları, İstanbul, 2012, s.10.

7

vardığı zaman onu orada amcası, kuzenleri ve yengesi bekliyordu.13 Buraya geldiğinde on iki yaşlarında olan Nasr, New Jersey, Highstown’daki Peddie School Ortaokuluna başladı.

Daha sonra 1950 yılında diğer öğrencilerden farkını ortaya koyup sınıf birincisi olarak ve birçok farklı alanda gösterdiği başarıları sonucunda Wyclifte Onur Ödülünü alarak mezun oldu. 4 yıl boyunca bu okulda okuyan Nasr, bu okulda Hıristiyanlık, Batı kültürü, Amerikan tarihi, bilim çalışmasının yanı sıra İngilizcesini de geliştirdi. Nasr üniversite için M.I.T’e 14 gitmeyi seçti. O İranlı bir öğrenci olarak burs kazanan ilk lisans öğrencisi unvanına sahip olmuştu. Burada ülkenin yetenekli öğrencileri ve önde gelen profesörleriyle birlikte fizik alanında eğitimine başladı. Onun fizik okuma kararı eşyanın tabiatı hakkındaki bilgiyi en azından fiziksel gerçeklik derecesinde elde etmedeki arzusunun sonucunda ortaya çıkmıştı.

Aynı zamanda üniversitedeki ilk yılının bitiminden sonra sınıfının en başarılı öğrencilerinden olmasına rağmen o, üzerinde pozitivizmden kaynaklanan gizli bir baskı hissediyordu. Ayrıca birçok sorulmamış metafizik soruyu keşfetmeye başlamıştı. Böylece fiziğin, fiziksel gerçekliğin doğasını anlayıp anlayamayacağı konusunda ciddi şüpheler duymaya başlamıştı. Onun şüphesi önde gelen İngiliz Filozof Bertnard Russell tarafından doğrulanmıştı. Okulda da Russell’ın derslerini takip eden küçük bir grupla birlikte ontolojik gerçekliğe ilişkin hiçbir imkan bulunmadığına dair işittiği bilgi sonucunda seçtiği alanı bırakmaya karar vermiştir.15

Nasr bölümündeki bilimsel atmosferin baskısı ile beraber eşyanın gerçek doğası konusunda çalışmayı seçmiş olduğu bu konuda bir şok yaşadı. Bu durum kolej döneminin ikinci yılı boyunca Nasr’ın büyük bir entelektüel ve ruhi kriz yaşamasına yol açmıştı fakat yaşamış olduğu bu kriz onun Tanrı’ya olan inancında bir bozukluğa yol açmamıştı. Bu krizler daha çok hayatın anlamı, bilginin önemi, gerçeğe ulaşmanın yolları ile alakalı konulardaydı. O, okumuş olduğu M.I.T’den ve fizik alanından ayrılmaya hazırlanmıştı fakat onun bu bölümden ayrılmasını engelleyen şey babasının telkinlerinin aklından çıkmamasıydı. Nasr okulundan ayrılmaktan vazgeçip okuluna devam etti ve üstün bir başarı ile mezun oldu fakat onun gönlü artık fizikten yana değildi.

13 Jahanbegloo, a.g.e., s.27

14 Massachusette Teknoloji Enstitüsü

15 http://www.nasrfoundation.org/bios.html, 1996-2014, Brief Biography 19.05.2018), p.4-5.

8

Kolejdeki ikinci yılında Nasr, fizik bilimi üzerine çalışmasına rağmen ne fizik çalışması onun fiziksel gerçekliğin doğasını anlamasına yol açmış ne de ilgilendiği metafiziksel soruların üstesinden gelmesine yardımcı olmuştur. Nasr daha sonradan sorularını cevaplayabileceği diğer alanlara göz atmaya ve kapsamlı okumalar yapmaya başladı. Ünlü bilim tarihçisi ve İtalyan filozof olan Profesör Di Santillana’nın “Hümanizm Üzerine Düşünceleri” üzerine çalıştı. Nasr, Antik Yunan bilgeliğinin içerisinde bulunan eski filozoflardan Pitagoras, Platon, Aristoteles ve Platinus üzerine okumalar ve çalışmalarda bulundu. Buna ek olarak Avrupa Kıta felsefesi ve Ortaçağ felsefesinde Dante’nin oldukça mistik ve sembolik eseri olan İlahi Komedya, Hinduizm ve Modern Batı düşüncesi üzerine derin araştırmalarda yaptı. Nasr’ın düşüncesini büyük ölçüde etkileyen çağımızın önemli gelenekselci yazarlarından Rene Guenon’u kendisine tanıtan Di Santillana idi. Nasr’ın gelenekselci16 bakışının entelektüel açıdan gelişiminde Guenon’un yazıları belirleyici rol oynamıştır.

Nasr aynı zamanda önde gelen ve içerisinde çokça kitabı barındıran Ananda K.

Coomaraswamy kütüphanesine ulaşmada oldukça şanslıydı. Bu kütüphane dünya çapından inanılmaz derecede geleneksel felsefe ve sanat çalışmalarını içermekteydi. Nasr, gelenekselcilerden Frithjof Schuon, Titus Burckhardt, Marco Pallis ve Martin Lings gibi onun entelektüel ve ruhi hayatına büyük çapta etki eden ve önde gelen yazarların çalışmalarını ilk kez bu kütüphanede keşfetme fırsatını buldu. 17 Kısacası Nasr, 1954’te MIT’den mezun olunca, geleneksel hikmet yolunda sağlam bir şekilde adım atmaya başlamıştır.

Nasr, 1956’da jeoloji ve jeofizik alanında yüksek lisans yapmak için Harvard’a gitmiştir. Sonrasında Bilim Tarihi alanına geçmiş ve George Sarton, Harry Wolfsen, Bernard Kohen, H.A.R Gibb’in de aralarında bulunduğu hem bilim tarih hem de İslami bilimlerde dünyanın önde gelen ilim adamlarıyla bir arada çalışmıştır. Nasr 1958’de doktorasını

16 Nasr gelenekselciliğin tanımını şu şekilde yapmaktadır: “Biz gelenek derken, adet, alışkanlık veya düşünce ve motiflerin bir kuşaktan diğerine kendiliğinden geçişini değil, Semadan inmiş bulunan ve kaynaklarında İlahi Olan’ın özel bir tezahürüyle özdeşleşen ilkeler dizisini ve bu ilkelerin farklı zaman birimlerinde ve farklı koşullarda belli bir insan topluluğuna indirilmesini ve uygulanmasını kast ediyoruz. Bu nedenle, gelenek zaten aslı itibariyle kutsaldır ve “kutsal gelenek” deyimi, yalnızca vurgu için kullandığımız fazladan bir söyleyiştir.“ Bkz. “İslam ve Modern İnsanın Çıkmazı,” (çev. Sara Büyükduru), İnsan Yayınları, İstanbul 2017. s. 77.

17 http://www.nasrfoundation.org/bios.html, 1996-2014, Brief Biography 19.05.2018), p.3-6

9

bitirince (Bu çalışma 1964’te İslam Kozmoloji Öğretilerine Giriş adıyla yayınlanmıştır.) Avrupa’ya seyahat etmiş, Schuon ve Titus Burckhardt’ın da aralarında bulunduğu birçok değerli şahsiyetle tanışmış ve Şâziliyye’nin bir kolu olan Aleviyye’ye intisap etmiştir. 18

Nasr Harvard’da bulunduğu sıralarda önceden Amerika’ya geldiğinde ara verdiği klasik Arapça’ya tekrardan devam etti. O Wolfson ve Gibb’den yardım alarak felsefi Arapça üzerine ciddi çalışmalarda bulundu. Ayrıca onun felsefi Arapça’ya tam hâkimiyeti anayurdu olan İran’a 1958’de gelip geleneksel İran mollalarından İslam felsefesi eğitimi almasından sonra olmuştur. Nasr’ın Arapça bilgisi üç evreden oluşmaktadır. İlk olarak çocukken öğrenmiş olduğu temel Arapçadır. İkinci olarak Harvard’da öğrenmiş olduğu Arapçadır.

Üçüncü olarak İran’a döndüğünde mollalardan öğrenmeye devam ettiği Arapçadır.19 Harvard’da bulunduğu yıllarda Nasr Avrupa’ya özellikle de Fransa’ya, İsviçre’ye, İngiltere’ye, İtalya’ya, İspanya’ya yolculuk yapmış ve entelektüel ufkunu genişleterek önemli ve faydalı temaslar kurmuştur. Nasr Avrupa’ya olan bu yolculuğu boyunca önde gelen gelenekselci yazarlar ve ebedi felsefenin (perennial philosophy) temsilcileriyle tanışma fırsatına sahip olmuştur. Nasr’ın tanıştığı kimseler arasında onun entelektüel ve ruhi hayatına önemli etkide bulunan Frithjof Schuon ve Titus Burckhardt da vardır. O, aynı zamanda Kuzey Afrika’daki Fas’a da seyahat etmiş ve orada Sufi pratiklerini daha yakından görme şansına sahip olmuştur. Nasr’ın Harvard’da bulunduğu sürede dünya görüşü önemli ruhi ve entelektüel kristalleşmelere şahit olmuştur.

Nasr, 25 yaşındayken Harvard’dan doktora derecesinde mezun olmuş bunun yanında ilk kitabını tamamlamıştır. Yazdığı bu ilk kitabının adı: İslam’da Bilim ve Medeniyettir.

Doktora tezi olan İslam Düşüncesinde Tabiiat’ın Kavramları, İslam’ın Kozmolojisinin Doktrinlerine Giriş adıyla Harvard Üniversitesinin 1964 yılı baskısıyla yayınlanmıştır.20 Nasr yapacağı tez çalışmasında geleneksel çalışmalara müracaat etmeyi istiyor ve İslam bilimi çalışmalarının alanını gerçek anlamda değiştirmek istiyordu. Buna ek olarak İslam bilimini derinlemesine inceleyerek onun temeline inmeye çalışıyordu. Bu çalışma geleneksel kozmoloji alanında birçok insanın düşünce yollarını büyük ölçüde etkilemişti. Harvard’da

18 Chıttıck, a.g.e, s.11-12

19 Jahanbegloo, a.g.e., s. 47

20 http://www.nasrfoundation.org/bios.html, 1996-2014, Brief Biography 19.05.2018), p.11.

10

bulunduğu sıralarda Nasr’ı bilimsel açıdan etkileyen kişiler: jeoloji bölümünden Profesör Birch ve Profesör Billings’tir ki Nasr Profesör Birch’in birkaç yıl asistanlığını yapmıştır. 21

Nasr Harvard’da bulunduğu sıralarda orda Tillich adında çok meşhur olan Hıristiyan teoloğu da vardı. O oldukça etkileyici bir kişi olmasının yanında derin bir şekilde dinler arası diyalog ile ilgilenmekteydi. Nasr, Tillich ile 2000’li yıllarda Harvard’da anma dersinde dinler konusunda konuşma yapmaktan mutluluk duyduğunu ifade etmiştir. Nasr sonraki yıllarda, Tillich Harvard’da profesör iken onun çeşitli derslerine katıldığını ve onun odasına giderek Tillich ile çeşitli sohbetler gerçekleştirdiğini söylemiştir. Tillich de, Nasr’la İslam ve Hıristiyanlık konularında tartışmalar yapmak istemiştir. Ayrıca Nasr’a M.I.T’de profesör asistanlığı teklif edilmiş fakat Nasr temelli bir şekilde İran’a dönmeye karar verdiği için bu teklifi kabul etmemişti. 22