1. TÜRK EDEBĠYATINDA TOPLUMCU VE GERÇEKÇĠ FĠKRĠN
1.2.1. Erdem Beyazıt'ın Hayatının Ana Çizgileri
1.2.1.1.3. Etkilendiği Başlıca Yerler
Beyazıt'ın doğduğu ve hayatının önemli bir kısmını ve alelhusûs çocukluğu ve ilk gençliğini geçirdiği MaraĢ baĢta olmak üzere bir zamanlar ikâmet ettiği, ikâmet etmediği zamanlarda sık sık ziyaret ettiği Ġstanbul ve Ankara, Erdem Beyazıt'ın Ģahsiyetinin teĢekkülünde, bahusûs fikriyâtının inkiĢaf etmesinde ve dünya bakıĢ açısının tekâmülünde, esâsî rol oynayan amillerden sayılmaktadır. Bilhâssa kendi özellikleri ile nev-i Ģahsına münhasır coğrafî mevkii sayesinde o zamana kadar garplılaĢma ve ona binaen yabancılaĢmadan korunmuĢ olması MaraĢ, Erdem Beyazıt'ın örneğinde görüleceği üzere kendi insanının dinine, gelenek ve göreneklerine, tarihine ve mensup olduğu medeniyete bağlı kalmasını sağlamıĢtır.
MaraĢ, Beyazıt üzerindeki etkisini, bilhassa dindârlığı ve ona binaen da hasbiliği ve safiyeti, tevekkülü ve rizası, mensûp olduğu medeniyet ve o medeniyetin maddî ve manevî oluĢumuna sahip çıkması ve bundan dolayı da bu medeniyete bağlı olan tüm milletleri kardeĢ bilip onlar ile kendi kaderlerini paylaĢması ve ona binaen onların sesi olbilemek için de büyük bir çaba harcamasında da müĢahede etmek mümkündür. Beyazıt'ın yazılarında da ilerideki örenklerde görüleceği gibi bu âmillerin ve etkileri sık sık görülmektedir.
105 Dolayısıyla burada Beyazıt'ın Ģiirlerine baĢvurarak emsile - i muhtelife ile bu mevzûu rüĢen ve ayan kılmaya çalıĢacağız;
Beyazıt özellikle kendi hüviyetini ve bahusûs dinî boyutunu -ilerideki misâlde görüleceği gibi-, sık sık sarih bir Ģekilde ibrâz etttiği görülmektedir. Buna ilâveten umûmiyetle muhafazakârlığı, müĢterek âdât ve değerlere bağlılığı gibi husûsları, yazılarında ve bilhâssa Ģiirlerinde kolayca tespit etmek mümkündür. Örneğin Beyazıt, bir Ģiirinde Ģöyle söyler:
Dünyanın kalbini dinle geliyor adım adım
Dallar meyvaya dursun toprak tohuma dursun Ġnsan barıĢa dursun selâma dursun zaman
Sabır savaĢ zafer. Adım: MÜSLÜMAN.173
Dolayısıyla yukarıda sunduğumuz misâlde görüldüğü gibi, Ģair hüviyetini vurgulayarak açık seçik bir Ģekilde meydana koymaktadır. Ayrıca sözünü ettiğimiz bu husûslardan biri de Beyazıt, bilhâssa din itibâriyle kardeĢ bildiği müslümanların sesini olabilme çabasıdır. Ġlerideki misâlde müĢahede edileceği gibi Ģair, Bosna müslümanlarının maruz kaldığı zulümlerin bir karesini Ģöyle dile getirmeye çalıĢmaktadır:
Biz acız kaldık Bosna! Sen ayaktasın
Biz yani btün insanllık
KüflenmiĢ uygarlıkların asalak böcekleri
106 Sadece mahkûmlarız önünde
Hey Bosna! Oğulların
Kalbimizin granit duvarlarına
Hangi yazgıyı kazıyorlar
Hey Bosna!
Boynumuza taktığın hüküm
Geleceği olmayan bir ölüm mü?
Yoksa diriliĢe bir önsüz mü ?
Ben Bosnalı anne:
Bu sözleri simsiyah bir geceye
Katranla yazarak
Köpeklerin çene kemiklerine
Mıstırovın'ın ön diĢlerine
Papazgali'nin azı diĢlerine
Bütün kiliselerin günah hücrelerine
107 Ben Bosna'lı çocuk: -Müslümanlar!
Size Ģarkımı emanet ediyorum.
Bir de uçsuz denizlere akan nehrin
Sularına salıverdiğim ellerimi
Bileklerimden kesilmiĢ.174
Yukarıda arz ettiğimiz bu Ģiirde mülâhaza edilmeye Ģâyân bir husûs ise, Ģairin samimiyetinin sağladığı ve çizdiği bu tabloya aksedilen hüzün ve acı dolu hisslerdir. ġairin -fark edildiği üzere- küllîliği ile her ifâdede hâzır ve mevcuttur. Bu duygu ve düĢünce ile mevcûdiyet âmili, aslında saf bir elem ve derin bir hüzünün neticesidir; Zira bu feci hadiselere maruz kalanlar, aynı zamanda din kardeĢleridir.
Bunun yanında MaraĢ'ın tabiatı ve bahusûs muhtelif mevsimlerde onun dağ ve ovaları, yaylaları, akarsuyu ve ikliminin Beyazıt üzerindeki tesirleri, bilhâssa onun Ģiirlerinin ön veya arka planını tabiat unsurları teĢkil ettiği kısımlarda tecelli etmettedir; ilerideki örnekte görüleceği üzere Ģair tabiatın bir görünümü, yüksek dağların bir manzarasını göz önüne sermektedir. Bu manzara, aslında zihne daha çok MaraĢ'ın tabiatını çağrıĢtırır. Özelikle on birinci mısrada, Ģiar bir ayrılıktan söz ettiğini ve Ģiirin hemen aĢağısında düĢürdüğü notta bu Ģiir Ġstanbul'da yazıdığını beyân etmesini nazar-ı itibara alırsak aslında bu ayrılıĢ bir bakıma MaraĢ'tan ayrı olmasından mütevvelid olan hisslerin bir tecellisi olduğunu düĢünmek mümkündür. Dolayısıyla burada MaraĢ'ın tesirleri zâhir ve rüĢen olduğunu söyleyebiliriz:
Burçlarında ceylân taĢıyan yücelere ey
174 Bayazıt, Şiirler, a. e., s. 39-41.
108 Ayın hüzün saatı gözlerinden
Kuytu yerlerine sümbüller dökülen
Nergisler açan eteklerinde
Göklerden muĢtular indiren güvercinleriyle
Dorukları bembeyaz yaĢmaklarıyla GüneĢe uzanan ağaçlarıyla
Zamanı hiç geçmeyecekmiĢ gibi donduran
Ey bir yanıyla derin sulara dayanan
Ey dağlar neredesiniz ey.
Kim bizi senden koparan Hangi ses çağıran bulvarlara
Dengemizi bozan intihar vitrini bulvarlara.175
Takdim ettiğimiz yukarıdaki bu misâlde anlaĢıldığı üzere, Ģiirin brinci karesinde güzellik kutsallıkla, dirilik ve zindelikle, manevî istikrâr ve riza ile mezc edilerek bir nizâmın mütekâmil halinin bir görünüĢünü ibrâz etmektedir. Ve dolayısıyla bir açıdan o zamana kadar batılılaĢmadan ve ona binaen de yabancılaĢmadan kısmen olsa da korunmuĢ MaraĢ'ın bir manzarasını çizmektedir.
ġiirin ikinci karesi ise, birinci karede mevcut olan nizâm ve intizâmdan kopukluğun tevellüd ettiği maddî ve manevî dengenin izmihlâli, gurbet ve yabancılaĢma ve dolayısıyla bir bakıma intiharın bir sahnesine benzeyen bizlikten
175 Bayazıt, Şiirler, a. e., s. 65.
109 infisâlinin bir çerçevesini çizmektedir. O da Ģehrin (Ġstanbul) garplılaĢma yüzünden ittihâz ettiği yeni Ģekli ve ulaĢtığı yeni halini göstermektedir.
Bundan baĢka Ġstanbul ve Ankara Ģehirleri de, Ģair üzerindeki etkileri oldukça çeĢitlidir. Bir bakıma Ģairin, bu Ģehirlerde bir zamanlarda bulunması onun çevresinin geniĢlemesine vesile olmuĢtur; Zira Ģairin bilhâssa bu Ģehirlerde bulunması, Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve Fethi Gemuhluoğlu gibi önemli simalar ile Ģahsen tanıĢmasına, o ünlü isimlerle sık sık görüĢebilmesine ve tabii olarak da ufukun açılmasına sebep olmuĢtur.