• Sonuç bulunamadı

Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi

E. BM TARAFINDAN KURULAN YUGOSLAVYA VE RUANDA

1) Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi

Yugoslavya, 23 milyon nüfuslu ve 6 cumhuriyet (Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna-hersek, Makedonya, ve Karadağ) ile 2 özerk eyaletten (Kosova ve Voyvodina) meydana gelen federal bir yapıya sahip çok milletli bir devletti. Soğuk savaşın sona erdiği 1980 yılların sonlarında Yugoslavya’da milliyetçi akımların güçlenmesi ve SSCB’nin yıkılması ile birlikte sosyalizm farklı yorumlanmaya başlandı. Sırbistan’ın başına Slobodan Miloseviç’in geçmesiyle birlikte, Miloseviç’in Büyük Sırbistan projesini hayata geçirmek istemesi diğer özerk devletlerde uyuşmazlık ve rahatsızlık oluşturmaya başladı. İlk olarak Slovenya ve Hırvatistan Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsızlıkların ilan ettiler127. Sırbistan ayrılışlara askeri müdahale ile cevap verdi ve bu şekilde iç savaş başlamış oldu. Bosna-Hersek 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti. Bosna-Hersek’i oluşturan nüfusun önemli bir kısmı Sırplardı ve Sırplar Yugoslavya’dan ayrılmak istemiyorlardı. Bosna-Hersekli Sırplar’ın Sırbistan destekli başlattıkları iç savaş bölgede, yani Avrupa’nın göbeğinde, tarihin en trajik olaylarının yaşanmasına sebep oldu128.

126 Bazı yazarlara göre EYUCM’un kurulması, BM’nin yetkisinde olmadığından, Mahkeme diğer Üye Devletler tarafından tanınmak zorunda değildir. Ancak bizim de katıldığımız görüşe göre BM Antlaşmasının VII. Bölümü ile, güvenlik konseyine askeri müdahale gibi zorlayıcı müdahale hakkı verilmişken, daha hafif bir tedbir olan mahkeme kurma yetkisinin tanınmadığını düşünmek hukuk mantığıyla bağdaşmayacaktır. TURHAN: Eski Yugoslavya, s. 340.

127 İbid., s. 335.

128 İbid.

Sırpların ve Hırvatların işgal ettiği bölgelerde, yüz binlerce Boşnak zorunlu göçe tabi tutulması129, toplama kamplarında işkenceye uğraması, binlerce kadına planlı ve sistemli olarak tecavüz edilmesi, on binlerce insanın katledilmesi, tarihi eserlerin, okul, kütüphane, hastane gibi binaların tahrip edilmesi, yerleşim birimlerinin yakılması, BM’yi geç de olsa harekete geçirmiş; 25 Nisan 1991 tarihinden itibaren ambargo ve kınama ile çatışmalar durdurulmaya çalışılışmış, ayrıca bölgede güvenliği sağlama maksadıyla BM koruma gücü görevlendirilmişse de iç çatışmalar durdurulamamış, ihlaller devam etmiştir130.

Bunun üzerine BM Güvenlik Konseyi, 8 Ocak 1992 tarihinde Eski Yugoylavya’da meydana gelen uluslararası hukuk ihlallerini araştırmak üzere bir komisyon kurdu. Komisyon hazırladığı raporda, uluslararası insancıl hukukun ağır şekilde ihlal edildiğini tespit ederek, bir ad hoc uluslararası ceza mahkemesinin kurulmasını tavsiye etti. Bu raporun ardından Konsey suçluların yargılanması için uluslararası nitelikte bir karar alarak, BM Genel Sekreterliği’ni bu konuda çalışmalara başlaması için görevlendirdi131. Genel Sekreterliğin çalışmalarını tamamlayıp raporunu sunmasına müteakip, tarihte eşi görülmemiş bir yöntemle Güvenlik Konseyinin 827 sayılı ve 25 Mayıs 1993 tarihli kararı132 ile EYUCM kurulmuş oldu133.

Güvenlik Konseyinin 827 Sayılı Kararının Ekini oluşturan Mahkeme Statüsüne göre134, bu Mahkeme, eski Yugoslavya’da 1 Ocak 1991 tarihinden itibaren

129 Bölgede 1992 itibariyle 10.000 kişi ölmüştür ve BM güçlerinin de devreye girmesiyle, Hırvatlarla Sırplar barış antlaşması yapmıştır. Buna göre, Hırvat topraklarının 1/3’ü Sırp kontrolüne geçmiştir. Ancak Hırvatistan, Mayıs 1995’te barışı bozup karşı saldırıya geçmiş ve topraklarının çok büyük bölümünü geri almıştır. Bu saldırı sırasında, 200.000 Hırvatistan Sırp’ı, bölgeyi terke zorlamıştır. 1995’in sonbaharına gelinip genel ateşkes imzalandığında, bir zamanlar 600.000 Sırp bulunan Hırvatistan’da, nüfusun artık sadece %3’ünü Sırplar teşkil eder duruma gelmiştir. Bkz. BALL: War Crimes and Genocide, s. 127-128.

130 ÇINAR: a.g.e., s. 20.

131 AZARKAN: Uluslararası Ceza Mahkemesi ile Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinin Karşılaştırmalı Analizi, s. 217-218.

132 Güvenlik Konseyi kararıyla bir uluslararası mahkeme kurulamayacağını düşünen hukukçular da vardır.

Bunlara göre, BM güvenlik Konseyinin BM Şartının VII. Bölümüne göre alacağı kararlar ancak tarafları uzlaştırıcı veya askeri nitelikli kararlar olabilirdi. Daha geniş bilgi izin bkz. ODMAN: a.g.m., s. 143-146;

EYUCM’un kuruluş biçimine karşı çıkan hukukçular, EYUCM Statüsünün, devletlerin yasama ve yargılama yetkilerini ortadan kaldırır veya kısıtlar nitelikte hükümler içerdiğini, bundan dolayı EYUCM’un hukuki dayanağının devletler arasında yapılacak bir antlaşma olması gerektiğini belirtmektedirler. Bkz. AZARKAN: Nüremberg’ten La Haye’ye, s. 137.

133 Bazı yazarlara göre, Yugoslavya’daki çatışmayı ve katliamları önleyemeyen BM, en azından bu fiilleri işleyenleri yargılayarak, dünya kamuoyu gözünde kaybettiği güvenilirliği geri kazanabilirdi. Bkz.

TURHAN: Eski Yugoslavya, s. 339.

134 “Statute of the International Criminal Tribunal for Former Yugoslavia”, sözleşmenin orijinal metni için bkz. PAUST & BASSIOUNI: Law Documents Supplement, s. 169.

1949 Cenevre Sözleşmesine, savaş hukukunun teamül kurallarına, 1948 Soykırım Sözleşmesine ve Nürenberg Mahkemesi kararlarıyla insanlığa karşı suç oluşturduğu kabul edilen ve Güvenlik Konseyi kararı ile teyit edilen silahlı çatışma sırasında sivillere karşı girişilen öldürme, işkence, ırza geçme vb. suçları kapsayan, uluslararası kurallara aykırı olarak işlenen suçlar konusunda yetkili kılınmıştır135.

EYUCM’un yargı yetkisi, 1 Ocak 1991 tarihinden itibaren, Eski Yugoslavya hava, deniz ve kara sınırları içerisinde meydana gelen olaylarda işlenen suçlarla sınırlıdır (Statü md. 8)136. Ancak Mahkemenin yetkisinin sona erdiği tarih belirtilmemiştir. Halen Mahkeme Hollanda’nın La Haye kentinde faaliyetlerini yürütmektedir. Mahkemede sadece gerçek kişiler yargılanabilir. Failin resmi görevli olması hatta devlet başkanı olması Mahkemenin resmi sıfatını ortadan kaldırmayacaktır (Statü md. 7/2). Ayrıca Mahkemenin yargı yetkisi iç hukuk sistemindeki yargı yetkisini ortadan kaldırmayacaktır. Ancak, Mahkeme iç hukuka göre başlatılan yargılamanın kendisine devrini isteyebilecektir (Statü md. 9).

Kanunsuz suç olmaz ilkesi nedeniyle Nürenberg ve Tokyo Mahkemeleri gibi eleştiriye uğramamak için 1907 La Haye ve 1949 Cenevre Sözleşmelerine atıf yapılmış, ayrıca Statünün 5. maddesi ile kasten öldürme, toplu yok etme, köleleştirme, sürgün, işkence, ırza geçme, çeşitli nedenlerle zulmetme gibi insanlık dışı muameleler insanlığa karşı suç kabul edilerek, ilk defa iç silahlı çatışmaların, uluslararası ceza hukukunun konusu olduğu resmi bir belgede yer almıştır137.

Güvenlik Konseyi, Mahkemenin kuruluşunun dayanağını teşkil eden 808 Sayılı Kararıyla, uluslararası bir ceza mahkemesinin kurulması için, uluslararası bir antlaşmayı gerek görmeyerek yeni bir yol açmıştır. Bu durum eleştirilere138 yol açsa da ulusal devletlerin bu uluslararası suçları yargılama mecburiyeti uluslar üstü bir ceza yargılaması sisteminin bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Uluslar üstü bir ceza yargısı oluşturulduğunda, uluslararası suçun bu uluslar üstü yargı sisteminde ele alınması gerekecektir. Aksi halde ülkelerin bu suçları kendi yasalarında tanımlamalarının bir faydası olmayacaktır. Ayrıca uluslararası ceza mahkemesinin

135 Hüseyin PAZARCI: “Bosna-Hersek Sorununda Uluslararası Yargının Rolü”, Prf. Dr. Oral Sander’e Armağan, C. 5, No. 1-4, Ocak-Aralık 1996, s. 386.

136 AZARKAN: Nüremberg’ten La Haye’ye, s. 142.

137 ÇINAR: a.g.e., s. 23.

138 Eleştirilerle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. AZARKAN: Nüremberg’ten La Haye’ye, s. 142-148.

yargılamasına konu eylemler zaten iç hukukta da suç olarak düzenlenmiştir139. Ancak bu eylemleri nedeniyle failler, ülkenin içinde bulunduğu durum yüzünden, ulusal mahkemelerce yargılanamamaktadır. Bu nedenle eleştiriler kanımızca yerinde değildir140. Önemli olan yüz binlerce insanın hayatına mal olan faillerin yakalanıp cezalandırılması ve küresel adaletin sağlanmasıdır.