• Sonuç bulunamadı

EL-MÜTENEBBİ VE NEF'Î ŞİİRİNDE PEYGAMBERLİK İDDİALARI

II. BÖLÜM

3. EL-MÜTENEBBİ VE NEF'Î ŞİİRLERİNİN TEMATİK KARŞILAŞTIRILMASI

3.1. EL-MÜTENEBBİ VE NEF'Î ŞİİRİNDE PEYGAMBERLİK İDDİALARI

El-Mütenebbî için kullanılan bu mahlas, gerçekte Onun haşin kişiliği yüzünden takılmıştır. Şair o kadar kendisini beğenmiştir ki, kimi şiirinde kendini peygemberler ile aynı kefeye bile koymuştur. Öyle ki, "Ben, şiirle geleceği haber veren ilk kişiyim"

diyen,20 ve şiiri kendisinin icat ettiğini iddia eden El-Mütenebbî, peygemberlere nasıl ki vahiyle ayetler gelmişse, şiirin de kendisine bu şekilde geldiğini söylemiştir. Kendisinden önce söylenen bütün şiirleri inkar eden El-Mütenebbî, bir kısım şiirinde de kendisini peygember olarak göstermeye yönelmiştir.

El-Mütenebbî aşağıdaki iki beyit yüzünden peygemberlik iddiasıyla suçlanıp bu mahlası almıştır:

د א א مא כ א ضر א א

‘’ Nahle’de benim yerim Hz. İsa'nın Yahudiler arasında yeri gibidir’’

Beyit vezni: Fâ’ilâtün/mütef’ilün/fa’ilâtün.Fâ’ilâtün/mütef’ilün/fa’ilâtün

د א כ א א כرא أ א أ

“Öyle bir milletin içindeyim ki -Allah onları ıslah etsin - Salih’in Semud kavmi arasında garip kalışı gibi ben de aralarında garip kaldım.”

Beyit vezni: Fâ’ilâtün/mütef’ilün/fa’ilâtün.Fâ’ilâtün/mütef’ilün/fa’ilâtün.

El-Mütenebbî’nin bu benzetmeleri dile gitirmede ısrar ettiğini görürüz. Şair bu hususta şiirde kendi kudretini gösterirken şiirde dîni imajlarla bağlantı kurup bazen de peygemberlerin mucizelerine telmih yapar. Memduhlarından biri, bir gün bir şairden El-Mütenebbîyi medh etmesini istemiştir. Elmütenebbî bu şiirleri dinledikten sonra:

20 İbn Halikan, a.g.e., s.122.

74

א א ًא دא כ כو

“Temsilcini beni methetmeye gönderdin, saçma(anlamsız) şiirler söyledi.’’

Beyit vezni: Müfâ’eletün/müfâ’eletün/fa’ûlün. Fâ’ilâtün/mütef’ilün/fa’ilâtün.

א إ א כ آ

“Onun, beni meth etmeye göndermesi, hasta birine Hz. İsa’yı tedavi etmeye göndermesine benzer.”

Beyit vezni: Müfâ’eletün/müfâ’eletün/fa’ûlün. Fâ’ilâtün/mütef’ilün/fa’ilâtün.

Beyitte; kendisini Hz. İsa’ya benzeten El-Mütenebbî, İsa peygamberin beşikte konuşmak, hastaları tedevi etmek ve ölüleri ihya etmekgibi mucizelerine telmih yapmaktadır. Şairini bu şiirlerinde, kendine çok güvenmesini örnekleyen dinî imajlar, çevresinde büyük küstahlık olarak görülmüştür.21.

Nef’î de bu tür dini motifleri kendini ve şiirinin kudretini göstermek için bu benzetmeleri hem kasidelerinde hem de gazellerinde kullanmıştır. Nitekim O, tıpkı El-Mütenebbî de olduğu gibi fahriyyelerinde kendini ve şiirlerini en yüksek mertebeye çıkartmıştır. El-Mütenebbî örneğinde olduğu gibi Nef’î de aynı imajları fahriyyelerinde ön planda tutmuş ve kendini peygemberlere benzeterek şiirini vahy yoluyla aldığını ima eden kutsiyet tasvirlerine zaman zaman şiirlerinde vurgu yapmıştır.

Nutka gelsem Nef’î mu’ciz-demim Îsa gibi Beyt-i ma’mûr-ı ma’âni hânümdânımdır benim Beyit vezni: Fâ’ilâtün/fâ’ilâtün/fâ’ilâtün/fâ’ilün.

Diğer bir beyitte de:

Sözüm hulâsa-i mazmûn-ı mu’ciz-i İsa Dilim mükâşif-i sırr-ı kelâm-ı vahy-i Kelîm

ifadelerini kullanan Nef’î de, kendisini özellikle Hz. İsa’ya benzetir. Şair bu beyitlerde El-Mütenebbî’yle aynı zihniyyeti taşımaktadır. Zira, Onun şiirinde de Hz. İsa’nın mucizelerine telmih edilmektedir. Bu hususu Abdulkadir Erkal şöyle yorumlamaktadır;

“Nef’î’ye göre Hz. İsa, nasıl mucizevî şekilde konuşmuş, ölüleri dirilten, hastaları iyileştiren bir özellikle donanmışsa, kendisi de konuşmaya, şiir

21Abdurrahman El-Berkûki, a.g.e., s. 212.

75

söylemeye başladığında ağızından mucizevî şekilde şiirler dökülmektedir.”22

El-Mütenebbî şiirindeki “Ben şiirle geleceği haber veren ilk kişiyim” düşüncesi, Nef’î’de de bulunur. Nitekim Nef’î'deki:

Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil Çarh ile söyleşemem âyinesi sâf değil

beyitinde, sözlerini bir nevi peygamberlerin mucizeleri özdeşleştrimektedir. Bu örnekler, söz konusu iki şaire ait zihniyeti açık bir şekilde ortaya koyar. Başka bir gazelde de Nef’î, kendisini Nedîman-ı ilahî olarak gösterir ki bu ifade, Allah’ın yakınları yani peygemberleri için zikredilir;

Yalnız Nef’î değil küstâh-ı bezm-i ma’rifet Yoklasan cümle nedîmân-ı İlâhî böyledir Beyit vezni: Fâ’ilâtün Fâ’ilatün Fâ’ilatün Fâ’ilün.

Edebiyat otoritelerinin yorumlarına göre; "Nef’î marifet bezminde küstah olduğunu söylemiş, her şiirinde olduğu gibi bu gazelinde de kendini övmuş, küstahlık etmiş. Allahh’ın nedimleri olan diğer şairler Urfî, Enverî, Mütenebbî, Hakânî, Hâfız, Fuzûlî vs. gibi büyük şairlerdir".23 Öte yandan El-Mütenebbî’nin şiiri kendisinin başlattığı gibi bir düşüncenin benzeri Nef’î’nin Âlî’ye sunduğu kasidesinde görülür. Nitekim Nef’î de kendini şiirin başlatıcısı olarak gösterir;

Bir seher kim açılıp defter-i dîvan-ı suhan Geçdi yerli yerine sâhib-i erkân-ı suhan

Hâme-i fikri alıp destane münşe-i hıred Yazdı ser-nâme-i levh-i dile ünvân-ı suhan

Verdi bu resm ile iklîm-i ma’âniye nizâm Dizdi bu nev’ile nazma güher-i kân-ı suhan Beyitlerin vezni: Fe'ilâtün, fe'ilâtün, fe'ilâtün, fe'ilün.

Bu beyitler her ne kadar Nef’î tarafından kaleme alınmışsa da, peygamberlik bağlamında El-Mütenebbî’nin düşüncesine oldukça yakın durmaktadır. Nef’î de zaman

22 Erkal, a.g.e., s. 143. 

23 İpekten, a.g.e., s. 204. 

76

zaman kendisini, diğer peygemberlere benzetir. Bununla birlikte bu benzetmenin, şiirinin üstünlüğünü ve kıymetini göstermek için olduğu düşünülür;

Benim ol şâir-i sihr-âferin ki hamem eder Edâ-yı hidmet-i çûb-ı kelîm-i ummân-ı suhan

Her iki şaire ait beyitleri bu bağlamda karşılaştırılacak olursa, şu sonuçlara varılabilir; Öncelikle düşünce açısından, iki şair de kendilerini çok üste gördükleri için sıradan insanları kendilerine benzetmek istememişlerdir.

Edebi açıdan ele alınacak olduklarında ise; yukarıdaki beyitler mübalağa, telmih ve teşbih edebi sanatlarını birlikte örneklemektedirler. Peygamberler yaratılanların en iyi ve en hayırlısı olanlardır. İnsanın şanı ve mertebesi ne olursa olsun onlarla kendini aynı derecede görmek, mübalağada sınırı aşmak olarak değerlendirlmelidir. Bu nedenle söz konu iki şair, bu türdeki beyitleriyle olmayacak bir olguyu tasvir ederek mübalağa yapmışlar. ve şiirlerinin vahiy yoluyla geldiğini öne sürerek, peygemberlerin mucizeleri ile kendileri arasında bağlantı kurmuşlardır.