• Sonuç bulunamadı

1. Sözleşme’nin 3. maddesi

(a) Tarafların beyanları

76. Hükümet öncelikle, baĢvuranın sınır dıĢı edilmek üzere Kumkapı Geri Gönderme Merkezine nakledilmeden önce belirli idari tedbirler tamamlanana kadar 1 ve 9 Ekim 2010 tarihleri arasında Fatih Polis Merkezinde tutulduğunu belirtmiĢtir. Bu nedenle, baĢvuranın Fatih Polis Merkezinde geçirdiği süre, “gözaltı” ya da “tutuklama” olarak değerlendirilemez.

77. Hükümet ayrıca, baĢvuranın Fatih Polis Merkezindeki fiziksel koĢullara iliĢkin iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu kaydetmiĢtir.

Hükümet bu bağlamda, söz konusu merkezde 2.25 x 4.55 m. ölçülerinde iki adet tutuklama odasının bulunduğunu ileri sürmüĢtür. Odalardan biri erkeklere diğeri ise kadınlara tahsis edilmiĢ ancak kadın bulunmadığı zaman her iki odada erkeklerin kullanımına sunulmuĢtur. 12 Ekim 2010 tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleĢtirilen bir resmi denetimde, söz konusu alıkoyma binasının, ilgili ulusal mevzuatta yer alan standartlara uygun olduğu teyit edilmiĢtir. Hükümet ayrıca, baĢvuranın Fatih Polis Merkezinde gözaltına alındığı tarih olan 1 Ekim 2010 tarihinde, söz konusu yer de baĢvuran da dâhil olmak üzere yedi kiĢinin tutulmakta olduğunu belirtmiĢtir.

78. BaĢvuran, dokuz gün tutulduğu Fatih Polis Merkezinin zemin seviyesinin altında bulunan hücrenin aĢırı kalabalık olduğunu belirtmiĢtir.

BaĢvuran, hücrenin 2 x 4 m. büyüklüğünde olmasına rağmen, tutulan kiĢi sayısının yedi ile on beĢ kiĢi arasında değiĢtiğini belirtmiĢtir. BaĢvuran, yatak, minder, yatak takımı, mobilya ve havalandırma gibi en temel ihtiyaçların odada bulunmadığını ve koĢulların uyku açısından uygun olmadığını belirtmiĢtir. BaĢvurana ve diğer tutulan kiĢilere paylaĢmaları için sadece üç adet battaniye ve dört adet küçük yastık verilmiĢtir. Ayrıca, odanın boyutu bir seferde sadece üç kiĢinin yere uzanmasına izin vermekteydi. Bununla birlikte, odada herhangi bir ısıtma sisteminin bulunmaması nedeniyle baĢvuran sürekli olarak üĢümüĢtür. Odada doğal ıĢık bulunmamaktaydı ve açık havada egzersiz yapma imkânı yoktu. Ayrıca verilen yemek yetersizdi ve daha fazla yemek almak için para ödemek gerekmekteydi. BaĢvuran, söz konusu alıkoyma binasının, yakalanmalarının ardından mahkeme önüne çıkarılmayı bekleyen Ģüphelilerin geçici olarak tutulabileceği bir yer olarak kullanılabileceğini, ancak uzun süreli alıkoymalar bakımından oldukça uygunsuz bir yer olduğunu ileri sürmüĢtür.

(b) Mahkemenin Değerlendirmesi

79. Mahkeme ilk olarak Hükümetin, baĢvuranın Fatih Polis Merkezinde gözaltında bulunmadığı ya da tutuklu olmadığı ve belirli idari iĢlemlerin tamamlanmasına kadar orada tutulduğu yönündeki beyanına dikkat çekmiĢtir. GeçmiĢte Davalı Hükümet tarafından sunulan benzer görüĢleri inceleyen ve reddeden Mahkeme, mevcut davada daha önce vardığı sonuçlardan farklı bir sonuca varmak için herhangi bir gerekçe görmemiĢtir (bk. örnek olarak, Abdolkhani ve Karimnia, yukarıda anılan, § 127). Bu nedenle, baĢvuranın Devletin denetimi altında bulunan bir binada ve kendi isteği dıĢında tutulması dikkate alındığında, Mahkeme, ulusal hukuk kapsamında alıkonmanın niteliğine yönelik sınıflandırmaya bakılmaksızın söz konusu merkezin fiziksel koĢullarının SözleĢme’nin 3. maddesinde yer alan koĢullara uygun olması gerektiğini belirtmiĢtir (bk. Tehrani ve Diğerleri / Türkiye, yukarıda anılan).

80. Mahkeme, tutulma koĢullarına iliĢkin olarak içtihadında belirtilen ilkelere atıfta bulunmuĢtur (bk. özellikle, Yarashonen / Türkiye, no. 72710/11, §§ 70-73, 24 Haziran 2014, ve belirtilen kararda anılan davalar). Mahkeme özellikle Koktysh / Ukrayna (no. 43707/07, §§ 22 ve 91-95, 10 Aralık 2009) davasındaki on ve dört günlük ve Gavrilovici / Moldova (no. 25464/05, §§ 25 ve 42-44, 15 Aralık 2009) ve Căşuneanu / Romanya (no. 22018/10, § 60-62, 16 Nisan 2013) davalarındaki beĢ günlük aĢırı kalabalık ve kirli bir hücrede tutulma olayları gibi kısa süreler olsa dahi, yetersiz tutulma koĢulları nedeniyle daha önce de 3. madde kapsamında ihlaller tespit etmiĢtir.

81. Mahkeme mevcut davada, sınır dıĢı iĢlemleri devam eden baĢvuranın Kumkapı Geri Gönderme Merkezine nakledilmeden önce, 1 ve 9 Ekim 2010 tarihleri arasında dokuz gün boyunca Fatih Polis Merkezinin bodrumunda tutulduğunu kaydetmiĢtir. Mahkeme tarafların, baĢvuranın alıkonduğu hücrenin yaklaĢık boyutları üzerinde mutabık olduklarının anlaĢıldığını

ancak söz konusu polis merkezindeki alıkonma koĢullarına yönelik diğer hususlar bakımından itiraz ettiklerini belirtmiĢtir.

82. Mahkeme, baĢvuranın iddialarının doğruluğunu teyit edememekle birlikte, baĢvuranın Fatih Polis Merkezindeki fiziksel koĢullara iliĢkin ayrıntılı bir açıklama sunduğunu vurgulamıĢtır. Ayrıca, baĢvuranın açıklaması, söz konusu merkezin koĢullarını ilk elden inceleme fırsatı bulan baĢvuranın avukatı tarafından da büyük oranda desteklenmiĢtir. Mahkeme bu bağlamda baĢvuranın avukatının, ziyaret gününde (7 Ekim 2010) baĢvuranın zayıf bir Ģekilde ıĢıklandırılan ve kötü bir Ģekilde havalandırılan ve zemin seviyesinin altında yer alan hücreyi yaklaĢık on kiĢiyle paylaĢtığı yönündeki ifadesine dikkat çekmiĢtir (bk. 16. madde, yukarıda). Hücrenin boyutları dikkate alındığında, tutulma bir gün sürse bile, bu durum ciddi biçimde aĢırı kalabalıklaĢma teĢkil etmiĢ ve SözleĢme’nin 3. maddesi uyarınca tek baĢına bir sorun yaratmıĢtır (bk. Abdolkhani ve Karimnia v. Türkiye (no. 2), no. 50213/08, § 30, 27 Temmuz 2010).

83. Mahkeme ayrıca Hükümetin, baĢvuranın Fatih Polis Merkezindeki tutulmasıyla ilgili koĢullara iliĢkin ayrıntılı açıklamalarına sadece kısmen itiraz ettiğini belirtmiĢtir. Ayrıca, Hükümetin sınırlı beyanları yeterli dayanaktan yoksundur. Mahkeme bu noktada, mevcut dava gibi SözleĢme kapsamındaki yargılamaların her davada affirmanti incumbit probatio (iddia eden kiĢi iddiasını ispat etmekle yükümlüdür) ilkesinin katı bir Ģekilde uygulanmasını gerektirmediğini, zira davalı Hükümetin bu tür iddiaları doğrulayabilecek ya da çürütebilecek bilgilere tek baĢına eriĢebileceğini yinelemiĢtir. Hükümetin elinde bulunan bu tür bir bilgiyi yeterli bir açıklama olmaksızın iletmemesi, özelliklede güvenilir delillerle desteklendirildiklerinde iddiaların sağlam bir temele dayandığı sonucuna varılmasına sebep olabilir (bk. Aleksandra Dmitriyeva / Rusya, no. 9390/05,

§ 77, 3 Kasım 2011).

84. Dolayısıyla Hükümet, baĢvuranın aĢırı kalabalık hakkındaki iddiası ile ilgili olarak, baĢvuranın alıkonduğu ilk gün Fatih Polis Merkezinde

toplamda yedi kiĢinin tutulduğunu belirtmiĢtir. Ancak Hükümet, ne söz konusu gün orada tutulan kiĢilerin isimleri ve numaralarının yer aldığı gözaltı kaydının bir kopyasını iletmiĢ, ne de baĢvuranın kullanabileceği kiĢisel alanın belirlenmesi bakımından gerekli bir bilgi olan söz konusu yedi kiĢinin mevcut iki hücreye nasıl dağıtıldıklarına iliĢkin bir açıklama yapmıĢtır. Üstelik Hükümet, baĢvuranın sonraki sekiz gün boyunca alıkonduğu süreçte kaç kiĢinin tutulduğuna yönelik bir bilgi vermemiĢtir.

85. Mahkeme, baĢvuranın uyku olanakları, ısıtma sisteminin bulunmaması, doğal ıĢık ve açık hava egzersizine eriĢim ve yemeklerin yetersizliği hakkındaki geri kalan iddiaları ile ilgili olarak Hükümetin hiçbir açıklama yapmadığını kaydetmiĢtir. Hükümet sadece, baĢvuranın baĢka bir tutuklama merkezine nakledilmesinden birkaç gün sonra Fatih Polis Merkezinin bir Cumhuriyet savcısı tarafından denetlendiğini ve bu denetlemenin, Fatih Polis Merkezindeki fiziki koĢulların ulusal yönetmelikler açısından uygun olduğunu teyit ettiğini belirtmekle yetinmiĢtir.

86. Mahkeme ilk olarak, ilgili ulusal yönetmeliklerin Hükümet tarafından iletilmemesi nedeniyle, tutuklama merkezinin denetlendiği standartların yeterliliği ve uygunluğu açısından bir inceleme gerçekleĢtiremediğini kaydetmiĢtir. Mahkeme ikinci olarak, bodrum katında yaĢanan su baskını nedeniyle, baĢvuran da dâhil olmak üzere tutulan herkesin 9 Ekim 2010 tarihinde söz konusu binadan çıkarıldıklarını belirtmiĢtir. YaĢanan bu olaydan sonra binanın durumuna iliĢkin bir bilgi olmaması nedeniyle, Mahkeme Cumhuriyet savcısının bulgularına önem veremez. Üçüncü olarak, söz konusu tutulma koĢulları, polis nezaretinde kısa süreli tutukluluk açısından teoride uygun olabilirken, baĢvuranın tutulma süresi Mahkemenin değerlendirmesinde belirleyici bir unsur olmuĢtur; bununla birlikte, polis nezareti olanaklarının, baĢvuranın davasındaki gibi uzun süreli tutukluluklar açısından uygunluğuna yönelik bir incelemenin Cumhuriyet savcısının değerlendirmesinde yer alıp

almadığı belirsizdir. Bu nedenle Mahkeme, Cumhuriyet savcısının bulgularının mevcut dava çerçevesinde güvenilmez olduğunu değerlendirmiĢtir. Mahkemenin söz konusu denetimin esasına yönelik kuĢkuları CPT’den de destek bulmaktadır. CPT 2009 raporunda, bu tür denetimlerin niteliğinin ve bütünlüğünün çoğu zaman çok yetersiz olduğunu ve genel olarak “göstermelik” gerçekleĢtirildikleri yönünde bir izlenim bıraktığını belirtmiĢtir (ayrıntılı bilgi için bk. 41. madde, yukarıda).

87. Hükümet tarafından baĢvuranın ayrıntılı iddialarını çürütecek yeterli beyanın yapılmaması ve CPT’nin kısa süreli alıkoyma hücrelerinin uzun süreli tutuklamalar açısından uygunsuzluğuna iliĢkin sağlam görüĢü dikkate alındığında, yukarıdaki açıklamalar Mahkemenin, baĢvuranın Fatih Polis Merkezinin bodrum katındaki dokuz günlük tutulma koĢullarının, SözleĢme’nin 3. maddesine aykırı olarak aĢağılayıcı muamele teĢkil ettiği sonucuna varması açısından yeterli olmuĢtur (bk. bu davaya uygulanabildiği ölçüde, Charahili / Türkiye, no. 46605/07, § 77, 13 Nisan 2010).

88. Dolayısıyla, baĢvuranın Fatih Polis merkezindeki tutulma koĢulları nedeniyle SözleĢme’nin 3. maddesi ihlal edilmiĢtir.

2. Sözleşme’nin 13. maddesi

89. Hükümet, baĢvuranın tutulma koĢullarına yönelik Ģikâyetleri ile ilgili olarak baĢvurabileceği etkin hukuk yollarının bulunduğunu belirtmiĢtir. Bu doğrultuda baĢvuran, Anayasa’nın 36. ve 125. maddeleri uyarınca idare mahkemeleri önünde dava açma hakkına sahipti.

90. BaĢvuran Ģikâyetlerini yinelemiĢtir. BaĢvuran, Hükümet tarafından belirtilen hukuk yollarının sadece teoride mevcut olup uygulamada etkisiz olduğunu, bu nedenle Hükümetin yabancı uyruklu kiĢilerin tutuldukları yerlerdeki tutulma koĢullarını inceleyen herhangi bir idari ya da adli örnek sunmadığını belirtmiĢtir.

91. Mahkeme ilk olarak, ulusal hukuk düzeninde ne Ģekilde teminat altına alınırsa alınsın, SözleĢme’den doğan hak ve özgürlüklerden

faydalanılmasına imkân veren, ulusal düzeyde bir hukuk yolunun mevcut olmasının SözleĢme’nin 13. maddesi ile güvence altına alındığına dikkat çekmiĢtir. Böylelikle SözleĢme’nin 13. maddesi, somut davada olduğu gibi SözleĢme kapsamında “tartıĢmaya açık bir Ģikâyetin” özünün ele alınması (bk. yukarıda 74-81. maddeler) ve uygun telafinin sağlanması için bir iç hukuk yolu sunulmasını gerektirmektedir (bk. diğerleri arasında, Kudła / Polonya [BD], no.30210/96, §157, AĠHM 2000-XI).

92. Mahkeme, benzer davalarda Hükümet tarafından sunulan görüĢleri inceleyip reddettiğini ve SözleĢme’nin 13. maddesinin ihlal edildiğine karar verdiğini kaydetmiĢtir (bk. Yarashonen, yukarıda anılan, §§ 56-66). Mevcut davaya özgü olaylar dikkate alındığında ve idari veya adli bir makama yapılan baĢvurunun tutulma koĢullarının iyileĢmesiyle ve/veya olumsuz fiziksel koĢullar nedeniyle yaĢanan sıkıntı için tazminata hükmedilmesiyle sonuçlandığını gösteren herhangi bir örneğin Hükümet tarafından sunulmaması nedeniyle, Mahkeme yukarıda bahsedilen davalarda ulaĢtığı sonuçlardan farklı bir sonuca varmak için hiçbir sebep görmemiĢtir.

93. Bu nedenle Mahkeme, baĢvuranın Fatih Polis Merkezinde tutulma koĢullarına iliĢkin Ģikâyette bulunabileceği etkin bir hukuk yolu bulunmaması nedeniyle, SözleĢme’nin 3. maddesiyle bağlantılı olarak 13.

maddesinin ihlal edildiğine karar vermiĢtir.

III. BAġVURANIN POLĠS TARAFINDAN KÖTÜ MUAMELEYE MARUZ BIRAKILMASI NEDENĠYLE SÖZLEġME’NĠN 3.

MADDESĠNĠN ĠHLAL EDĠLDĠĞĠ ĠDDĠASI HAKKINDA

94. BaĢvuran, SözleĢme’nin herhangi bir hükmüne atıfta bulunmadan, 1 Aralık 2010 tarihinde GaziosmanpaĢa Barınma Merkezinde birkaç polis tarafından dövülmesi ve bu nedenle ağır bir Ģekilde yaralanması hususlarında Ģikâyette bulunmuĢtur.

95. Mahkeme, bu Ģikâyetin SözleĢme’nin 3. maddesi açısından incelenmesi gerektiği kanısındadır.

Benzer Belgeler