• Sonuç bulunamadı

3. Gün: Embriyoyu saran amniyotik boĢluğun geliĢimi baĢlamıĢtır.

3.7. Embriyonun Beslenmes

Yumurta içerisinde geliĢen embriyonun beslenme sırasında kullandığı besin maddelerinin bilinmesi embriyonal geliĢimdeki evrelerin bilinmesi, kaliteli ve performansı yüksek yetiĢtiriciliğin yapılabilmesi bakımından önemlidir. Memelilerden farklı olarak kanatlılarda yumurtanın besin kompozisyonu kuluçka performansı ve civciv kalitesini önemli düzeyde etkilemektedir. Fertil yumurtanın besin kompozisyonu yapılan araĢtırmalarda tespit edilmesine rağmen (30), bu besin maddelerinin kullanım mekanizmaları ile ilgili araĢtırmalar devam etmektedir (31, 32, 33). YaklaĢık 16-25 g gelen keklik yumurtasında (34, 35) yumurta ağırlığının % 33.90’ unu yumurta sarısı, %57.40’ünü yumurta akı ve % 8.70’sini yumurta kabuğu oluĢturmaktadır. Keklik yumurtası %74.50 su, %12.60 ham protein, %11.00 ham yağ ve %1.02 ham kül içermektedir. Yumurta akının %87.85’i su, %10.15’i ham protein, %0.12’si ham yağ ve %0.82’si ham kül, yumurta sarısının %50.37’si su, %15.12’si ham protein, % 32,94’ü ham yağ ve % 1.57 ham kül oluĢturmaktadır (36).

Kuluçka süresince yumurtadaki besin maddeleri embriyoya yumurta sarısı zarı (vitellin membran) ve bu membran üzerinde oluĢturulan damar ağı ile yapılmaktadır. Embriyonal geliĢimin sağlanması için gerekli olan bu damarlaĢma sistemi iki kısma ayrılmaktadır. Bu sistemlerden birincisi embriyonun geliĢiminde besin madde ihtiyacının sağlandığı vitellin damar ağı, diğeri ise alınan bu besin

28

maddeleri kullanıldıktan sonra oluĢan atıkların uzaklaĢtırılmasını sağlayan ve solunumun yapılmasını sağlayan allantoik damar ağı sistemidir (25, 37).

Yumurtada akındaki proteinin %54’ü ovoalbümin olarak bulunmaktadır. Bunun dıĢında yumurta akı içerisinde en yoğun oranda bulunan bir diğer protein konalbümin (ovotransferin) dir. Yumurta akında yer alan diğer proteinler ise avidin, ovomukoid, lizozim ve ovoflavoproteindir (38, 39).

Yumurtanın sarı kısmında yer alan proteinler daha çok lipoprotein yapıda yer almaktadırlar. Yumurtanın sarı kısmında ki kolesterolün %65’lik kısmını çok küçük dansiteli lipoproteinden (VLDL) oluĢturduğu bildirilmektedir. Diğer sarı proteinleri vitellojeninin ve fosvitindir (31).

Kuluçka periyodunda embriyo yapı malzemesi olan proteinleri sentezleyebilmek için ihtiyacı olan enerjiyi yumurta içerisinde az miktarda bulunan karbonhidratları kullanarak oluĢturmaktadır. Kuluçka periyodu ilerledikçe yumurta içerisinde yer alan proteinler ve bunlardan sonrada geliĢiminin son haftalarında yumurta içerisindeki yağ asitlerinden enerji sağlanmaktadır (32).

Yumurtanın yapısında bulunan vitamin ve mineraller de embriyonik geliĢimde önemli rol oynamaktadır. Embriyonik beslenmede kullanılan mineral maddeler yumurta akı, kabuğu ve sarısından alınmaktadır. Embriyonun en önemli mineral kaynağı yumurta sarısıdır. Embriyonun gereksinimi olan fosfat, çinko, bakır, mangan ve demir mineralleri yumurtanın sarı kısmından alınmaktadır. Na ve K’un ise yumurta akından sağlandığı bildirilmektedir. Yumurta kabuğu ise embriyonun beslenmesi için gerekli olan fosfor, sodyum, demir ve manganı düĢük düzeyde sağlasa da, yüksek miktarda kalsiyum, magnezyum ve kükürt kaynağıdır

29

(32). Ribofilavin (B2) vitamini haricinde yumurta sarısı vitamin A, vitamin D, vitamin E ve vitamin K açısından çok zengindir. Bunun yanısıra yumurta sarısı tiyamin (B1), pantotenik asit (B5), folat (B9) ve biotin (B12) gibi suda eriyebilen vitaminler bakımından da zengindir (39).

Ribofilavin yumurta akının en önemli vitaminidir ve eksikliğinde yumurta üretimi etkilenmezken, kuluçka performansında önemli ölçüde düĢüĢ gerçekleĢmektedir. Mineral maddelerin ve vitaminlerin eksikliğinde embriyoda raĢitizm, immun sistem hastalıkları, eksik veya yetersiz çalıĢan organ hastalıkları gibi sorunlara yol açmakta ve embriyonik ölümlerin artmasına neden olarak kuluçka randımanının düĢük olmasına sebep olmaktadır (38).

Kuluçka periyodu boyunca bu besinlerin alınması yumurta sarı zarından iki yol izleyerek gerçekleĢmektedir. Birinci yol besinlerin endositoz yolu ile alınarak kana karıĢması, bu yol ile genellikle partiküller 25-30 nm büyüklüğünde alınmaktadır. Besinler bir bağırsak hücresi gibi özelleĢmiĢ yumurta sarı zarından alınarak kana verilmektedir. Embriyonik dolaĢıma geçen besin maddeleri zar hücrelerinde protein sentezi iĢlemlerinde kullanılarak embriyonun geliĢmesinde rol oynamaktadır (40). Diğer yol ise direkt yumurta sarısının bağırsak içerisine alınmasıdır ki bu yolla besinler sarı tuzları olarak alınmaktadır. Kuluçkanın sonuna doğru gerçekleĢen bu yol ile yumurta sarı kesesinin geri kalan kısmı embriyonun göbek kısmından emilerek içeri alınmakta ve bu kısım yumurtadan çıkan civciv ağırlığının %15-20 sini oluĢturmaktadır (41).

Son yıllarda besleme yöntemleri çeĢitlenmiĢ ve yumurta içine enjeksiyon yöntemiyle besin maddesi, aĢı ve buna benzer maddelerin verilmesi gündeme gelmiĢtir. Bu yönteme in ovo besleme denilmektedir. Ġn ovo besleme yönteminin

30

kullanılma sebebi özellikle ticari amaçlarla yetiĢtirilen civcivlerin çıkımdan sonra aĢılanması, nakillerinin yapılması ve cinsiyet ayrımı aĢamalarında yem ve su ihtiyaçlarının karĢılanarak ilk hafta ölümlerinin azaltılmasıdır (42). Ayrıca in ovo beslemenin çıkım oranının artmasında, civcivin kas yapısının, bağıĢıklık ile sindirim sisteminin geliĢiminde önemli rol oynadığı tespit edilmiĢtir (42, 43, 44).

Ġn ovo beslemede embriyonun ihtiyaçlarının bilinmesi bu doğrultuda önem arz etmektedir. Embriyonun geliĢiminin hangi aĢamasında hangi besini kullandığı bilindiği taktirde in ovo enjeksiyon bölgesinin, zamanının ve besin maddesinin belirlenmesi açısından katkı sağlayacağı düĢünülmektedir (42, 43). Ġn ovo enjeksiyon bölgesinin belirlenmesinde araĢtırmacılar çeĢitli fikirler sunmuĢlardır. Bunlardan en çok kullanılanlar ise yumurta beyazına, amniyon sıvısı ve zarıyla, yumurta sarısı ile hava boĢluğuna yapılan enjeksiyonlar olduğu bildirilmektedir (43, 44).

AraĢtırmacılar embriyonik geliĢimin baĢlangıç döneminde amniyotik kesenin, embriyonik geliĢmenin daha ileri dönemlerinde ise genellikle sarı kesesinin kullanılmasının daha uygun olacağını belirtmiĢlerdir (43).

Kanatlı embriyosunun büyümesi ve geliĢimi protein yapıların oluĢturulması gerekmektedir. Protein yapıların temel taĢı olan aminoasitler yumurtada çok miktarda bulunmaktadır. Yumurta içerisinde yer alan aminoasit kompozisyonu, embriyonun ihtiyacını karĢılamasına rağmen yıllar içerisinde oluĢan genetik seleksiyonun neticesinde embriyonun geliĢimi için gerekli aminoasit miktarı artmıĢtır (44, 45, 46, 47).

Embriyonun geliĢmesi ve büyümesi için enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Tavuk yumurtaları yağ ve protein açısından zengin bir kaynağa sahip olmakla

31

birlikte karbonhidrat içeriği oldukça düĢüktür (48). Enerjisi yüksek bir karbonhidrat olan glukoz, embriyonik dönemde yoğunlukla karaciğer ile kaslarda glikojen yapısında depolanmaktadır. Yumurtada karbonhidratın metabolik ve fizyolojik ihtiyaçları karĢılamada yetersiz olacağından glukoz ihityacı proteoliz ve lipoliz sonucu elde edilen glikojenik maddeler olan gliserol ve glikojenik aminoasitlerden karĢılanmaktadır (46, 49).

Ġn ovo besleme ile ilgili yapılan bir çalıĢmada, etlik piliç yumurtalarına glukoz, sukroz, maltoz, dekstirn ve früktoz enjeksiyonu denenmiĢtir. ÇalıĢmada früktozun yumurta in ovo besleme yönteminde kullanılamayacağı ancak diğer Ģekerlerin civciv çıkıĢ ağırlığına olumlu etki yaptığı saptanmıĢtır. Aynı çalıĢmada Ģeker enjeksiyonunun çıkım gücünü düĢürdüğü bildirilmiĢtir (49).

Vitamin ve mineraller canlılığın devamını sağlayan temel fizyolojik ve metabolik olayların gerçekleĢmesinde önemli rol oynamaktadırlar. Embriyonal geliĢimde ise yumurta içerisinde geliĢen metabolik ve fizyolojik olayların tamamlanmasında ve bağıĢıklık sisteminin geliĢiminde görev yapmaktadırlar. Embriyonun sağlam bir yapıyla geliĢmesi çıkım ve çıkım sonrası performans parametrelerinin artmasını sağlamaktadır. Katkı maddeleri ise hayvanların geliĢim performansını ve elde edilen ürünlerin kaliteli olmasını sağlamaktadır. Tüm bu nedenlerle in ovo besleme de kullanılacak maddelerin araĢtırılmasında vitamin, mineral ve katkı maddeleri önemli bir yer arz etmektedir (50, 51).

AraĢtırmacılar yumurtaya Ca, P ve vitamin D karıĢımını enjekte etmiĢ ve bunun neticesinde yumurtadan çıkan civcivlerin kemiklerindeki Ca ve P seviyelerinin yükseldiğini ve yem tüketimlerinin arttığını bildirmiĢlerdir (52).

32

Bu besin maddelerinin yanında yumurta içine farklı katkı maddelerinin enjekte edildiği araĢtırmalarda, bu maddelerin besin madde tüketimi ve embriyonun bağıĢıklığını etkileyerek çıkım gücü ve post-natal büyümeyi artırdığı da ortaya koyulmuĢtur (53, 54).

Damızlık hayvanların beslenme programları hazırlanırken embriyonun ihtiyaç duyduğu besin maddelerinin sağlanması civciv kalitesi için elzemdir. Rasyonun besin madde kompozisyonu yumurtanın besin madde içeriğini önemli ölçüde etkilemektedir (55).

Yukarıdaki literatür bilgisi doğrultusunda embriyonun ihtiyaçlarının bilinmesinin yumurta içi ve yem ile ilgili yapılan uygulamalara katkı sağlayacağı düĢünülmektedir. Bu sebeple, planlanan araĢtırmada kuluçkanın farklı dönemlerinde yumurta kısımları ve besin içeriklerinin değiĢimleri hakkında bilgi edinilmesi hedeflenmiĢtir.

33

Benzer Belgeler